Son dakika: Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan flaş İdlib mesajı: Rejim çekilmez ise bizzat gereğini yapacağız
Son dakika haberine göre; Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Türkiye'nin Suriye'deki varlığı basit çıkarlar sonucu ortaya çıkmadı. Adana Anlaşması'nın gereği olarak oradayız." dedi. Öte yandan Erdoğan, "2015 yılından itibaren Suriye'deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit ettiği noktaya ulaştı. Suriye hükümetiyle 1998 yılında imzaladığımız Adana mutabakatı Türkiye'ye gerektiğinde teröristleri etkisiz hale getirmek için Suriye'de operasyon hakkı tanımaktadır" şeklinde konuştu. Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bir diğer kritik mesaj ise "Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor. Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı Türkiye açısından Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır. Rejim çekilmez ise bizzat gereğini yapacağız. Rejim şubat ayı içinde gözlem noktalarımızın gerisine çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır" şeklinde oldu.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 05.02.2020 | 11:25
- Güncelleme Tarihi: 05.02.2020 | 13:25
Son dakika haberine göre; Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, İdlib'de Esad rejimince Türk askerine yapılan kalleş saldırı hakkında "Askerlerimize ve birlikte çalıştığımız dost unsurlara yapılan her saldırı kaynağın aidiyetine bakılmaksızın ve herhangi bir ikaz yapılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır." dedi. Öte yandan Erdoğan, İdlib'de 7 asker ile 1 sivil personel şehit olduğu saldırıya ilişkin, "Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor. Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı Türkiye açısından Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır. Her kim, 'Türkiye'nin Suriye'de ne iş var' diye soruyorsa bilin ki ya gafildir ya da taammüden bu milletin ve ülkenin hasmıdır." açıklamasında bulundu.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
BAŞKAN'DAN FLAŞ SURİYE MESAJI: ADANA ANLAŞMASI'NIN GEREĞİ OLARAK ORADAYIZ!
Önceki gün İdlib'de uğradıkları alçak saldırı sonucu şehit olan askeri ve sivil personelimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Suriye konusunda izleyeceğimiz stratejiyi paylaşmak istiyorum. Türkiye'nin Suriye'deki varlığı basit çıkar hesapları sonucu ortaya çıkmış değildir. Yıllarca sabrettik. Suriye halkına desteğimizi hep sınırlarımızın bu tarafında verdik.2015 yılından itibaren Suriye'deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Rejim ve terör örgütlerinin sınırlarımızı taciz etmeye başladığı bir noktaya ulaştı.
Rusya ile yaşadığımız ve provokasyon olarak kabul ettiğimiz FETÖ'nün doğrudan içinde olduğu uçak krizi Suriye krizini daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Suriye hükümetiyle 1998'de imzaladığımız Adana mutabakatı Türkiye'ye Suriye topraklarında operasyon yürütme hakkı tanıyor.
Bu çerçevede ilk olarak 2016 Ağustos'unda Fırat Kalkanı harekatını başlattık. 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek Cerablus ve El Bab'ı temizledik.
Bizim elimizde kapı gibi Adana Mutabakatı anlaşması var ve biz bu anlaşmanın gereği oradayız. Fırat Kalkanı harekatı DEAŞ'a karşı yapılan tek ciddi operasyondur.
"DÜNYA VAHŞETE SESSİZ KALDI"
Suriye rejimi ağır bir yıkımın ardından Halep'i ele geçirmekle meşguldü. 2017 yılında Astana görüşmeleri başladı. İdlib, Humus, Hama, Lazkiye, Doğu Guta bölgelerinin çatışmasızlık alanı olması kabul edildi. Ama bu mutabakata uymadılar. Dünya bu vahşete sessiz kaldı. 2018 yılı Ocak ayındaki Zeytindalı Harekatı ile Afrin'i de teröristlerden temizledik. Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4500'ü buldu. Rusya ile Soçi'de İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi konusunda anlaştık. Tüm bu süreçleri ABD ile birlikte Rusya ile birlikte en üst düzeyde tesis ettiğimiz temaslarla yürüttük.
Sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturma gayretleri hiç durmadı. Amacın bir terör örgütü eliyle Suriye'yi bölme olduğu açıktı. Amaç petrol kuyularıydı.
Bunun üzerine 2019 yılı Ekim ayında ABD ile de gereken mutabakatı sağlayarak Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık.
"İDLİB'DEKİ SALDIRI SURİYE'DE YENİ BİR DÖNEMİN MİLADIDIR"
Bugün geldiğimiz noktada ne İdlib'de ne de Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki güvenli bölge mutabakatlarının işlemediğini görüyoruz.
Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor.
Askerlerimize yapılan saldırı Türkiye açısından Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır. Çünkü bu askerlerimize karşı taammüden yapılmış bir saldırıdır.
Türk askerinin kanını aktığı bir yerde hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmesine izin veremeyiz.
Taraflardan biri uymayacaksa bu mutabakatlar neden yapılıyor?
"HER KİM 'TÜRKİYE'NİN SURİYE'DE NE İŞİ VAR?' DİYORSA GAFİLDİR"
Rejim denilen kuklanın kendi ülkesinde herhangi bir karşılığı yokken suni solunumla yaşatıldığının farkında olmadığımız mı düşünülüyor.
Ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerine bilinçli olarak dönmelerin engellendiğini bilmediğimiz mi sanılıyor. Türkiye her ne yapacaksa bunu hiçbir masumun canına zarar gelmeden yapma prensibiyle hareket ediyor. Aksi takdirde zalimlerden bir farkımız kalmaz. Medeniyetimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği yol 'zalimin başını ezmek mazluma sahip çıkmaktır.' Her kim "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?" diyorsa ya gafildir ya da taammüden bu milletin hasmıdır. Bölgemizin güvenliği ve huzuru için çalışmayı sürdüreceğiz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA SERT ELEŞTİRİ
'Ne işimiz var orada' diyor Bay Kemal. Bay Kemal; Misakı Milli'nin altında kimin imzası var önce onu bir araştır. Sen hep diyorsun ya 'CHP Atatürk'ün partisidir' Ama sen kimin partisinin olduğunun bile farkında değilsin.
"REJİM BUNU YAPMAZSA TÜRKİYE YAPMAK ZORUNDA KALACAKTIR"
İdlib'den harekete geçen kişi sayısı 1 milyona yaklaştı. Kimsenin böyle bir yükü omuzlarımıza yükleme hakkı yoktur. Bu çarpık fotoğrafı düzelterek İdlib halkının evinde güvenle yaşatmakta kararlıyız. Bundan sonra mutabakat ihlallerine göz yummayacağız. Rejimin gözlem noktası sınırlarına çekilmesini dün akşam Sayın Putin'e ifade ettim. Şubat ayı içinde rejimin gözlem noktalarımızın gerisine çekilmesi umut ediyoruz. Rejim bunu yapmazsa Türkiye Cumhuriyeti bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır. Rejimin ihlalleri muhalif grupların ihlallerinden kat ve kat fazladır.
Dost unsurlara havadan ve karadan yapılan her saldırı kaynağına bakılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır. Madem İdlib'deki askerlerimizin güvenliği sağlanamıyor bunu bizzat yapma hakkımıza kimse itiraz edemez.
"TSK GEREKTİĞİNDE OPERASYON YAPACAK"
TSK'nın hava ve kara unsurları tüm harekat bölgesinde serbestçe hareket edecek gerektiğinde operasyon yürüteceklerdir. Tel Rıfat bölgesi derhal teröristlerden temizlenerek Suriye halkına bırakılmalıdır. Barış Pınarı Harekatı bölgesinde halen terör örgütü kontrolünde olan kısımlar vardır.
Türkiye bu bölgelerle ilgili mutabakatlarında terör örgütünün ülkemize karşı saldırılarının durdurulması şartını ortaya koymuştur. Bu beklentimiz karşılanamadı. Madem bu saldırılar garantör ülkeler tarafından sağlanamıyor bizim bu işi bizzat kendimizin yapması kaçınılmaz hale gelecektir.
Önümüzdeki günlerde beklediğimiz adımlar atılmadığı takdirde Barış Pınarı Harekat bölgesinden operasyonu sürdürmekten çekinmeyeceğiz.
Suriye'deki krizi sona erene kadar en doğru en sağlıklı en güvenli ve sürdürülebilir çözümü bulmaktır. Rusya ile dostluğumuzun sürmesine özel önem veriyoruz. Rusya'dan tek beklentimiz Suriye'deki hassasiyetlerimizi daha iyi anlamasıdır.
"PUTİN İLE KAPSAMLI BİR TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIM"
Dün akşam Sayın Putin ile verimli ve kapsamlı bir telefon görüşmesi yaptım. Kendisiyle tekrar bir araya geleceğiz.
Merkel ile bir görüşme yaparak Libya'da ne gibi adımlar atacağımızı konuşacağız. Bugün Suriye'de kimler var diye baktığımızda; Suriye'de Rusya, ABD, İran, kimi Avrupa ülkeleri koalisyon güçleri adı altında var, Körfez ülkelerinden bazıları var, PKK terör örgütü var, DEAŞ kalıntıları var. Herkes var. Elbette Türkiye de var.
İDLİB'DEN GÖÇ DALGASI
Bu kadar Suriyeli konuştuğumuz bu ülkelere mi gidiyor. 4 milyon Suriyeliye biz ev sahipliği yapıyoruz. Şimdi briket evler yapıyoruz. Burada İdlib'den gelen Suriyelileri yerleştirmeyi planladık. Yoğun bir şekilde buna çalışıyoruz.
Onların derdi PKK'yı daha fazla nasıl silahlandırırız? Öyle silahlandıralım ki onlar Türkiye'ye karşı ayakta durabilsinler. Onların düşmanı Türkiye. Türkiye onlara işgal gücü olarak imkan tanımaz. Ama bunu maalesef rejim dahi bilmez. Kürtlere pasaport, kimlik kartı dahi vermezdi. Ben aksini söylerdim ama vermezdi. Esed aynı Esed. Bundan sonra da onlara orada yaşam hakkını tanımayacak. Bizim ise böyle bir derdimiz yok. Bize topraklarımız yeter. Ama derdimiz aramızda tarih boyunca birliğimiz, beraberliğimizin, dostluğumuzun, kardeşliğimizin olduğu Suriye'ye işgal güçlerinin girmesini engellemek. Oraya girdiğimizde Misak-ı Milliyi görürüz. Burada bulunmaya en çok hakkı bulunan Adana Mutabakatı'yla Türkiye'dir. Suriye'nin siyasi birliği ne kadar çabuk sağlanırsa bizim için o kadar iyi olur. Türkiye olarak bu yönde çalışmaya devam edeceğiz.
FİLİSTİN-KUDÜS MESELESİ
İİT dönem başkanlığımız sırasında Kudüs davasına sahip çıktık. Gerek bölgesel platformlarda gerekse BM Genel Kurulu'nda ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti tanıma kararını reddettirdik. Biz Kudüs konusundaki duruşumuzla aynı zamanda Hıristiyanların da bir kısım Musevilerin de hakkını koruduk. Tam 4 asır Kudüs'e hizmet eden bir ecdadın torunları olarak başka türlü davranamazdık. Tarihimizin ve inancımızın gereği neyse onu yaptık. ABD yönetimi bir plan açıkladı. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu bir barış değil, ilhak planıdır.
BU PLANI REDDETTİK
Türkiye olarak bu planı hemen reddettik. Tepkimizi ortaya koyduk. Mahmud Abbas ile telefonda, Hamas lideri İsmail Haniyye ile İstanbul'da konuşarak desteğimizi gösterdik. ABD gerek şahsıma gerekse istihbarat başkanıma karşı da tehditler sallıyor. Bazı finans kuruluşlarına yönelik de tehditler yapıyor. Ne yaparsanız yapın bunu kesinlikle başaramayacaksınız. Çok büyük paraları, çok büyük silahları, nükleer silahları da olabilir. Ama biz şunu biliyoruz nice az inanmış toplulukları inanmış kalabalıkların üzerine galip kıldık diyor kutsal değer.
Plan karşısında ikircikli tutum izleyen bazı ülkeleri, kamuoylarından gelen tepkiler sonrasında tavır değiştirdiklerini görüyoruz.
Kudüs üç semavi dinin de kutsal bir şehridir. Bunu dikkate almayan hiçbir planın başarı şansı yoktur.
Bölgemizde ve Kudüs'te barış her kesimden ahlaklı ve dürüst insanların çabasıyla gerçekleşebilecektir.
1967 temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini savunmaya devam edeceğiz.
"ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI DÜZENLEMEYİ BAHANE EDİP MECLİS'İ İTHAM ALTINDA BIRAKMIŞTIR"
Jakoben zihniyetin yeni bir oyunuyla karşı karşıyayız. TBMM suça karışan asker kişilerin sivil mahkemede yargılanabilme düzenlemesini gerçekleştirmiştir. O dönem CHP nasıl olmuşsa bu konuda doğru bir tutum sergilemiştir. Meclis tarihinde az görülecek şekilde TBMM'den geçmiştir. Düzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlayan hukukun işlemesinin önüne geçen yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir.
Suç işleyen kişinin ona ayrıcalık sağlamanın hukukta zaten işi olamaz. Bugün geriye dönüp baktığımızda meclisimizin gayet doğru bir iş yaptığını görüyoruz. Zaman zaman yanlı değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir genelkurmay başkanı (İlker Başbuğ) bu düzenlemeyi bahane ederek Meclis'i itham altında bırakmıştır. Kendisini iyi tanırım. Bu konuda hepiniz süratle dava açmalısınız. Meclisin yasama yetkisini dışarıdan biriler atıp tutmak suretiyle yere çalma hakkı yoktur. 11 yıl önce tüm partilerin desteğiyle çıkan bir yasanın üzerine FETÖ gölgesi düşürme çabası meclise haksızlıktır. Bu parlamentonun hukuku, hep beraber korumamız lazım. Bu, boru göstermeye benzemez. Parlamentonun hukuku boruyla sindirilemez. Emekli bir askerin peşine düşenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlar. Aksi halde böyle bir yanlışın içine düşmezlerdi.
AK PARTİ'DEN ELAZIĞ'A YARDIM KAMPANYASI
Ülkemiz genelinde yürütülen yardım kampanyasına AK Parti grubu olarak biz de kuvvetli şekilde destek vereceğiz. Milletvekillerimizden bin liradan az olmamak kaydıyla yardım yapmalarını bekliyoruz. Ağır hasarlı bina sayısı 10 bin civarında. Kırsal kesimde yıkılan binaları yanlarında ahırlarıyla beraber tek kat olarak inşa edeceğiz. Süreci takip ediyoruz. Esnafımıza gereken desteği veriyoruz.
BAŞKAN ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARININ TAMAMI