Sabah Gazetesi yazarı Şebnem Bursalı'dan çarpıcı yazı: CHP'de kontrollü rüşvet
CHP'de geçtiğimiz cuma akşamı eski CHP'li vekil Sinan Aygün'ün açıklamasıyla patlak veren 25 milyonluk rüşvet skandalı konuşulmaya devam ederken CHP'nin takındığı rüşvete kalkan olma tavrı da oldukça tartışıldı. Skandalın tarafları olan Mansur Yavaş ile Sinan Aygün arasında Aygün'ün dün şikayetçi olmasıyla yeni süreç başlarken Sabah Gazetesi yazarı Şebnem Bursalı'dan çarpıcı bir yazı geldi. Şebnem Bursalı, "Kontrollü Rüşvet" yazısında, "Türkiye bir süredir CHP içinde CHP'liler arasındaki rüşvet skandalını konuşuyor maalesef. CHP'li eski bir milletvekili ile CHP'li Büyükşehir Belediyesi arasındaki irtikap suçuna karşılık gelen bu rüşvet konusunu konuşmamak, görmezden gelmek CHP'lilere uygun bir politika olabilir belki ama, siyasetin ne tür kirlendiği, nasıl kirletildiğine en bariz örneklerinden biri olan bu skandal; sonuna kadar konuşulup gerçekler ortaya çıkmadıkça gündemimizden çıkmayacak." ifadelerine yer verdi.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Şebnem Bursalı'nın yazısından öne çıkan başlıklar:
Ben pazartesi günkü yazımda birkaç soru sormuş ve cevabını beklediğimi söylemiştim; tahmin ettiğiniz gibi CHP tarafından tek bir ses yok! Ben yine de sizler adına bu kontrollü rüşvet konusunda birkaç soru sorup Türkiye'nin gerçekten konuşması gereken konuları dikkatinize sunacağım.
PARA MI ALINDI?
1- Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri, davaya müracaat etmek için 25 milyon TL niye ister? Eğer Sinan Aygün bu parayı verseydi, belediye davayı açacak mıydı ve biz bugün bu konuları konuşur olacak mıydık?
2- Belediye Meclis üyeleri okul için bu parayı istediklerini söylüyorlar ama; mahkeme kararıyla iptal edilen okul yapımı ve bir önceki Belediye döneminde Meclis kararıyla kaldırılan okul yapımı kararını hatırlayınca, olmayan bir okul projesi için neden bu para istendi?
Valinin, Milli Eğitim Müdürü'nün okul talebinden haberi var mı?
3- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bu durumda 80 proje olduğunu açıkladı televizyon programında.
Sinan Aygün haricindeki 79 proje ile ilgili anlaşmaya mı gidildi?
Para mı alındı?
Ve; işte Türkiye'nin gerçek gündemi olması gereken konular:
Savunma ihtiyaçlarının sadece yüzde 20'sini kendisi karşılayabilen Türkiye, savunma sanayisinde sadece 1 milyar 300 milyon dolar üretim gücüne sahip iken; günümüz Türkiye'sinin savunma ihtiyaçlarının yüzde 60'ı yerli kaynaklardan sağlanırken, Türkiye kendi insansız hava aracını, tankını, tüfeğini, helikopterini, uçağını, denizaltısını üretir hale geldi.
"AFRİKA'DAN ASYA'YA KADAR..."
Yetersiz hizmet sunan hastaneler, ilaç kuyrukları, kıtlık ve çağın gerisindeki sağlık hizmetlerinden teknolojinin son ürünlerinin kullanıldığı, evde sağlık hizmetlerinin verildiği, muayene kuyruklarının tarihe karıştığı, düzenli sağlık sistemi ile dünyaya sağlık hizmeti sunan, sağlık turizminde tercih edilen ülkelerin başında gelen bir ülke haline geldik.
Türkiye eskiden 1 cent'e muhtaç, yardıma ihtiyaç duyan bir ülke iken artık dünyanın neresinde ihtiyacı olan bir millet var ise onun yanında olup, yardım eden ülke konumuna geldi. Afrika'dan Asya'ya kadar uzanan yardım ağı ile pek çok ülkeye yardım edildi. 80 yıllık Cumhuriyet döneminde yapılanın kat be kat üzerinde bir dönüşüm ve kazanım 2002 sonrası Türkiye döneminde elde edildi.
"TÜRKİYE'YE OLAN GÜVENDEN BAŞKA BİR SEBEPLE ANLATILAMAZ..."
Türkiye'nin adeta yeniden dirildiği, yeniden bir destan yazdığı dönem sığdı bu 17 yıla. Dünya üzerinde birden fazla terör örgütü ile mücadele eden tek ülke olmamıza rağmen, bir yandan bu terör örgütlerini alt eden mücadelemiz sonuç verdi bir yandan da en çok turist çeken ülkeler arasında yer almamız, Türkiye'ye olan güvenden başka bir sebeple anlatılamaz. Kendi savunma sanayiini geliştiren Türkiye, bugün kendi sondaj gemileri sayesinde Doğu Akdeniz'de ve dolayısıyla bütün coğrafyada hem hakkını arıyor hem de uluslararası ilişkilerde ve ülkeler arası dengelerde; kendi lehine oyun kurmaya devam ediyor.