Beştepe'ye giden CHP'li iddialarına bir de bu yönden bakın! "Pinokyo etkisi" görülecek mi?”

Beştepe'ye giden CHP'li siyasetçi iddialarına ilişkin gerçekler ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde CHP’yi karıştıran skandal haber gündeme bomba gibi düşmüştü. "Beştepe'ye giden CHP'li" haberini yazan Rahmi Turan, kaynağının Talat Atilla olduğunu söyledi. Yeni iddia sonrası açıklamalarda bulunan Talat Atilla ise, söz konusu haberi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na doğrulattığını söyledi. Sabah Gazetesi ve Takvim Gazetesi yazarları bu skandalı köşelerine taşıdı. Sabah Gazetesi yazarı Mehmet Barlas “Yalan söyleyenin burnunda ‘Pinokyo etkisi’ görülürmüş” başlığını attığı yazsında “Gördüğümüz kadarıyla Rahmi Turan kaynaklı yalanlar zincirinde son halkayı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oluşturacağa benziyor. Çünkü Kılıçdaroğlu olmayan bir görüşme için bunun doğru olduğunu iddia etmişti. Bakalım uzmanların söyledikleri olacak ve Kılıçdaroğlu'nun burnunda "Pinokyo etkisi" görülecek mi?” ifadelerine yer verdi. Diğer Sabah Gazetesi yazarları Engin Ardıç “Öyleyse niçin yediniz?” başlığını atarken, Melih Altınok ise yazısını “Turangate” başlığı ile süsledi. Öte yandan Takvim Gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş da “Çamur atma’ tezgahı!” yazısını kaleme alarak gündemi sarsan haberi masaya yatırdı.

MEHMET BARLAS: YALAN SÖYLEYENİN BURNUNDA 'PİNOKYO ETKİSİ' GÖRÜLÜRMÜŞ

Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan'ın yazdıklarını açıklığa kavuşturmak için yaptığı her açıklama, işi daha da karıştırıyor. Turan bu açıklamalarından bir tanesinde "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen CHP'li Muharrem İnce'dir" dedi.
CNN TÜRK'teki 'Gündem Özel' programına mesaj gönderen Muharrem İnce ise, "Eğer böyle bir görüşme gerçekleştirdiysem ve bununla ilgili bir belge varsa Taksim'de kendimi yakarım" dedi.

Taksim'de kendini yakmak
Yalan söyleyenlerin ne tür cezalara çarptırılacakları tarih boyunca hem din aleminde hem de hukuk dünyasında yoğun biçimde tartışılmıştır. Bu açıdan bakıldığında Muharrem İnce'nin "Eğer böyle bir görüşme gerçekleştirdiysem ve bununla ilgili bir belge varsa Taksim'de kendimi yakarım" şeklindeki açıklaması, yalan söylemekle ilgili yeni bir müeyyideyi, yani "Taksim'de kendini yakmak" fiilini gündeme getirdi.

Fücur cehenneme götürür
İslamın en seçkin düşünürlerinden biri olan Buhari "Edep"de yalanı şöyle yorumluyor:
"Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûra) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında kezzâb (çok yalancı kimse) diye yazılır."

Haksız fiil
Hukukta ise yalan "Haksız fiil" kategorisine girebilir. Bunun için yalan söyleyenin kasıtlı davranmasına, davranışın ölçüsüz ve çirkin olmasına ve mağdurun ciddi duygusal sıkıntı çekmesine sebep olmasına bakılır. Bir diğer nokta da yalan ile hilenin zaman zaman birbirlerinin yerine geçebilmeleridir.

Pinokyo etkisi
Bir uzmana göre de yalan söyleyen kişi söze önce yavaş yavaş başlarmış.
Karşısındakinin yalanına inandığını görünce konuşmasını hızlandırırmış.
Yalan söyleyenin burun çevresinde kızarıklık oluştuğu zaman da buna "Pinokyo etkisi" denilirmiş. Bilindiği gibi ünlü masaldaki Pinokyo yalan söylediği zaman burnu uzarmış...

Kılıçdaroğlu'nun burnu
Gördüğümüz kadarıyla Rahmi Turan kaynaklı yalanlar zincirinde son halkayı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oluşturacağa benziyor. Çünkü Kılıçdaroğlu olmayan bir görüşme için bunun doğru olduğunu iddia etmişti. Bakalım uzmanların söyledikleri olacak ve Kılıçdaroğlu'nun burnunda "Pinokyo etkisi" görülecek mi?


EKREM KIZILTAŞ: 'ÇAMUR ATMA' TEZGAHI!

'Bir CHP'linin Külliye'ye giderek Cumhurbaşkanımızla görüştüğü, yaklaşan CHP kurultayında aday olacağını söylediği ve Cumhurbaşkanımızın da kendisine 'iyi olur, seni destekleriz' dediği' şeklindeki iddia doğru olsaydı CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun çok işine yarayabilirdi.

Ancak 'gerçek olamayacak derecede güzel' bu iddianın yalan, hem de kuyruklu bir yalan olduğunun ortaya çıkması, işin rengini değiştirdi.

CHP Genel Başkanı, medyamızın uydurma haber konusunda duayen olan isimlerinden birisi tarafından ortaya atılan iddiayı, önce doğruladı ve hatta 'Külliye'ye gittiği iddia edilen kişinin kimliğini bildiğini' söyledi.

Ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ardından Cumhurbaşkanımız tarafından 'Külliye'deki CHP'li' konusu sert bir dille yalanlanınca, durumun 'şüpheli' olabileceğini kabul etmek zorunda kaldı.

İddiayı önce isim belirtmeden kaleme alan Rahmi Turan, sonra bu ismin Muharrem İnce olduğunu ve bilgileri de AK Parti'ye ve Külliye'ye yakın bir kaynaktan aldığını açıkladı.

Rahmi Turan, kaynağının, sosyal medyada 'Rahmi Turan'a bilgileri verdiğini iddia edenleri mahkemeye vereceği' mesajı yayınlayan, gazeteci Talat Atilla olduğunu açıklayınca da, işler iyice karıştı.

Kendisinden önce iki yazara daha teklif edildiği, ancak dikkate alınmadığı anlaşılan iddiayı kaleme alan Rahmi Turan'a göre, Talat Atilla'nın kaynağı da bir başka kişi.

Rahmi Turan'ın, telefonla katıldığı bir televizyon programındaki son açıklaması da şöyle: "Ben güvendim ve hata ettim. Muharrem İnce de doğru söylüyordur, Cumhurbaşkanı da. Dönünce bunu köşemde de yazacağım, hata ettim ve gereğini yapacağım."

Sorumlu gazetecilik(!) dedikleri herhalde bu olsa gerek…

İDDİANIN KAYNAĞI CHP…
Gündemin baş köşesine oturan iddia ile ilgili son nokta da, Talat Atilla'nın yaptığı açıklama. Atilla'nın, "CHP'li bir kaynaktan gelen bilgiyi, Kılıçdaroğlu'na doğrulattıktan sonra Rahmi Turan'a aktardım" şeklindeki sözleri, 'Külliye'deki CHP'li' yalanının Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde CHP Genel Merkezi'nde tezgahlandığının ispatı…

Şubat 2020'deki CHP Kurultayında Kılıçdaroğlu'nun rakiplerini zan altında bırakmak ve tabii AK Parti karşıtlığını da kışkırtmak için kurgulanan tezgah, tertip edenlerin ayaklarına dolanmış gibi.

Ancak hemen her konuda 'çamur at izi kalsın' mantığını esas alan, bildik Kılıçdaroğlu zihniyetinin, bu durumu yine de lehine kullanabileceği, şüphesiz.

CHP kitlesinin olup bitene nasıl bakacağı ve özellikle genel başkanlarının tutumunu nasıl değerlendireceklerini, göreceğiz. Ama kendi tezgahladığı iddiaları lehine kullanacağı kesin olan Kılıçdaroğlu'na katlanmaya mecbur olduklarını da unutmamak gerek.

Çok demokrat, çok çağdaş genel başkanlarının, muhalif takılanlara hele genel başkan olmayı hayal edenlere hayat hakkı tanımama konusundaki kararlılığını ve CHP'nin delege yapısını kendisine göre dizayn ettiğini iyi bildiklerinden, yapabilecekleri bir şey olmadığının onlar da farkında…

Hafifçe geri adımlar atıyormuş gibi yapsa da, yalan olduğunu bile bile, Sakarya Tank Palet Fabrikası ile ilgili iddialarını sürdüren; Barış Pınarı Harekatı ve sonuçlarını görmezden gelip güya Trump'un mektubuna takılıp kalmış gibi yapan genel başkanlarının, 'Külliye'deki CHP'li' yalanı ile ilgili tutarsızlıkları, CHP'lilere çok hafif gelecektir zaten…

Herkesin gözleri önünde oynanmaya çalışılan çirkin oyuna şahit olan milletimizin, alternatif olarak sunulmaya çalışılan CHP'nin iç yüzünü gereğince anlayıp anlamadığı, meselenin özü…


ENGİN ARDIÇ: ÖYLEYSE NİÇİN YEDİNİZ?

İş büyüdü.
Önce basının ikinci küme elemanları arasında bir heyecan dalgası yarattı.
Sonra usta kalemler de topa girdiler.
Bu rezil operasyonun "Muharrem İnce'nin önünü kesmek" amacıyla tezgahlandığı o kadar belliydi ki...
"İnce'yi Erdoğan destekliyor" şeklinde dangalakça bir yalanı yayabilmek için... "Cumhurbaşkanı CHP'nin iç işlerine karışıyor" havasını uyandırabilmek için...
Kaçış yolları da açık bırakılmış, olaya "duyum" süsü verilmişti.
Üstelik "gazeteci haber kaynağını açıklamaz" düsturunun ardına sığınılmıştı.
Attığının da nasıl olsa izi kalırdı...
Bu arada, o ikinci küme, Metin Feyzioğlu'ndan Tuncay Özkan'a kadar birçok alakasız isim üzerinde "spekülasyon" da yaptı. İyi kötü ekmek çıkmıştı...
Kimileri de konuya "level atlatıp" iddia sahibinin iktidar mahfilleri tarafından "işletilmiş" olabileceğini ileri sürdüler. Bu görüşe göre olay hem CHP yönetimini hem de faşist gazeteyi "madara etmek" amacıyla uydurulmuştu.
Ama iddia sahibini madara etmeye gerek yoktu, eski marifetleriyle zaten o mevkideydi.
İddia sahibi önce direndi, sonunda İnce ismini açıkladı ve özür diledi.
Eee? Karadenizli vatandaşın ağzıyla söylersek sonunda "n'oooldii?"
***

Bu operasyonu çekmek için niçin "Babıali'nin asparagas kralı" olarak tanınan, çoktan modası geçmiş yaşlı bir adam tercih edilmiştir? O çevrelerde çok daha muteber ve okuyucunun "bir şey sandığı" birçok çakal vardır.
İddia sahibi itibar mı kaybetti? Hayır. Öyle bir meziyeti zaten yoktu ki.
Muharrem İnce bir şey mi kaybetmiştir? Hayır.
Tam tersine, kazanmıştır çünkü mağdur olmuştur.
Geri mi basacaktır? Hayır.
Yaklaşan kurultayda adaylığını koymaktan vaz mı geçecektir? Hayır.
Peki kazanabilecek midir? Elbette hayır.
Dünya pişkinlik şampiyonu Kılıçdaroğlu'nun suratı bu olaydan sonra az da olsa pembeleşmiş midir? Hayır.
Kendi eliyle seçtiği goygoycu delegeler bu skandal üzerine ona oy vermeyecekler midir? Hayır.
"Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" genel başkan Kılıçdaroğlu koltuğundan kıpırdatılabilecek midir? Hayır.
Bütün bunları yedik mi? Yemedik.
Vatandaş yedi mi? O da yemedi.
Öyleyse bu çirkin oyuna niçin gerek duyulmuştur?
Foyasının çok çabuk ortaya çıkacağı düşünülememiş midir?
Kılıçdaroğlu'nun bu tür ucuz numaralara ihtiyacı mı vardı?
CHP yönetiminde daha akıllı uslu kimse yok mudur?
***

İnsanın aklına ister istemez o ünlü fıkra geliyor...
Hani iki yol arkadaşı bir "kahvaltıyı" paylaşmışlar...
Sonunda biri ötekine demiş ki: Madem hiçbir şey değişmeyecekti, biz bunu niçin yedik?
MELİH ALTINOK: TURANGATE

Çok şanslıyız!
Basın üzerinden patlak veren, Türkiye siyasi tarihinin gördüğü en absürt skandallardan birine şahit oluyoruz.
Sözcü gazetesi Başyazarı Rahmi Turan'ın Beştepe'de Erdoğan'la görüşen meçhul bir CHP'liden bahsetmesiyle kapağı aralanan Pandora'nın kutusunda ne varsa ortalığa saçılıyor.
Canlı canlı...
Ne var ki olay bütün çıplaklığıyla, tüm aktörleriyle üstelik de kronolojik sırayla ortada olmasına karşın herkesin kafası karışık.
Hiç kimse olup bitene anlam veremiyor.
Olayın şokuyla ihaleyi Beştepe'ye yıkmaya çalışan CHP'liler bile malum fıkradaki gibi söyleniyorlar:
"Şimdi bizimkiler durup dururken bu naneyi niye yediler ki?" Kimse kendilerine kızamaz değil mi?
***

Şahit olunan bir olayın mantıksızlığı karşısında yaşanan şaşkınlık çoğu zaman gerçeğin üstünü bir sis gibi örter.
Bu vakada da kafa karışıklığımızın, gözlerimizin önünde sergilenenlere anlam veremememizin nedeni farklı değil...
O halde netleşmek için hiç çalılardan dolaşmayalım.
İstenildiği gibi, skandalın gelip bağlandığı son halka olan "Ankaralı bir gazeteciye" takılmayalım.
Yorumsuz, olan bitenin kronolojisine bakalım.
***

1- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tabanına ve hedef kitlesine "bakılacak" yönü gösterdi.
Ortada bir neden yokken "Yeni amiral gemisi Sözcü gazetesidir" dedi.
2- Ertesi gün işaret edilen istikametten ses geldi.
Bizzat CHP Genel Başkanı tarafından amiralliğe yükseltilen Sözcü'nün başyazarı bombayı patlattı.
2020'de Kılıçdaroğlu'nun karşısına rakip olarak çıkacak her adayın "Beştepe'nin Truva atı" diye yaftalamasına neden olacak bir iddia ortaya attı.
3- Bir gün sonra da Kemal Bey FOX TV'nin kullanışlı sabah kuşağına çıktı... Rahmi Turan'ın şimdi herkes tarafından yalanlanan iddialarını doğruladı. atv Haber Müdürlerimizden Alper Altuğ'un "Turangate" ismini koyduğu bu skandalı anlamak için daha fazlasına gerek var mı?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.