Bakan Pakdemirli: İthal et işini 2023'te tamamen bitireceğim
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soruları yanıtladı. Bekir Pakdemirli, "2023 yılında ben Türkiye'de ithal et işini bitireceğim, bundan emin olabilirsiniz. Bu 2022 de olabilir, inşallah 2021'e de yetiştiririz." dedi. Öte yandan Pakdemirli elektrikli traktörde Türkiye'nin başarı yakaladığını ve seri üretimi için delikanlı birilerini aradıklarını söyledi.
Milletvekillerinin Sayıştay raporlarına yönelik eleştirileri üzerine Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı gibi çok büyük bir teşkilatta geçiş döneminde problemlerin olabileceğini söyledi.
Bu problemlerin gelecek yıl da bu seviyede olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bu problemler bu seviyede olursa ekipteki genel müdür arkadaşlarımla çalışma şartlarını gözden geçiririm. Şu an geçiş dönemi, iki büyük bakanlık bir araya geldiği için bazı yerlerde eksiklikler olabilir ama genel müdür ve birim başkanı arkadaşlarım eksiklikleri tamamlamak durumunda." ifadesini kullandı.
Pakdemirli, bakanlığıyla ilgili ortaya atılan her iddianın basit bir yanıtı olduğuna dikkati çekerek, 300 tır et ithal edileceği haberlerinin doğru olmadığını, sadece 300 tır karşılığında gümrük hizmet alım ihalesi yürütüldüğünü aktardı.
"KAYISIDA DA PİYASAYA GİRECEĞİZ"
Şimdiye kadar 65 ile gittiğini ve üreticinin karşısına çıkmaktan asla utanıp sıkılmadığını anlatan Pakdemirli, çiftçilere "buğday, arpa dikin, ne yapıp edip destekleri artıracağım" dediğini kaydetti.
Pakdemirli, verdiği sözü tutarak, hem destekleri artırdığını hem de buğdayı dünya fiyatlarıyla aldıklarını bildirerek, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO), buğday ve arpa yanında, incir, fındık ve üzüm gibi ürünlerde de piyasaya girdiğini anımsattı.
Gelecek yıl depoların hazır olması halinde kayısıda da piyasaya gireceklerini dile getiren Pakdemirli, "Üreticinin lehine olan her işte, üretici harekete geçmeden önce elimize çantamızı alıp yolumuza çıkmış oluyoruz. Açıkladığımız fiyatlardan herkes memnun. Hem üreticiye kazandırıp hem de devlet kurumuna zarar ettirmediğimiz için çifte memnuniyet oldu. Fındık, üzüm ve incir gibi ürünlerde müdahale ederek piyasa fiyatını yükselttik." diye konuştu.
"STOKÇUYU KORUYAMAM"
TMO'nun Kamu İhale Kanunu'ndan muaf tutularak ithalat yapmasına olanak sağlayan düzenlemeye yönelik eleştirileri de yanıtlayan Pakdemirli, bu düzenlemenin önemine işaret etti. Pakdemirli, patates örneğini vererek, iç piyasada patatesin bulunmadığı ve hasat vakti olmayan bir dönemde bu ürünün ithal edilmesi gerektiğini ifade etti.
Görevde olduğu sürece hasat döneminde asla TMO'ya ithalat yaptırmayacağını vurgulayan Pakdemirli, "Tüketici eğer bir şeyi pahalıya yiyorsa biz orada regülatif kuruluş olarak devreye gireriz. Bizim ana görevimiz üreticiyi korumak ama yanında tüketiciyi de kollayacağız. Üretici zararı yoksa, stokçunun elinde mal varsa, o zaman kusura bakmayın stokçuyu koruyamam. Geçen yıl soğanda ve patateste bunun eline düştük. Bunları izlemek için de ürün takip masalarını kurduk." değerlendirmesinde bulundu.
İTHAL ET KONUSU
Pakdemirli, Hal Yasası'yla kooperatiflerin ve üretici örgütlerinin öne çıkarılması, Perakende Yasası'yla da coğrafi işaretli ve küçük üreticiye ait malların marketlere satılması gerektiğini önererek, "Ankara'nın Bala ilçesinde arka tarlasında sebzesini üreten üretici, ulusal zincir mağazanın reyonuna ürünü koyabiliyorsa, biz aradaki lojistiği de diğer işleri de çözeriz. Tohumdan çatala tüm zinciri takip ediyoruz ve edeceğiz. Bu konuda gıda komitemiz var, o komitemizle Hazine ve Maliye ile Ticaret Bakanlarımızla bu işleri en iyi şekilde koordine etmeye çalışıyoruz." dedi.
Et ithalatına yönelik eleştirilere de yanıt veren Pakdemirli, "Bakanlığım döneminde 1 kilogram dahi ithal et imzası atmadım, 1000 ton Bosna hariç. Onun dışında, benden evvel yapılan bağlantıların bir kısmı ithal edilmişti. Onların da mümkün mertebe hepsini iptal ettim." ifadesini kullandı.
Pakdemirli, tarımda yapısal problemler bulunduğuna ve bu problemlerin çözümünün zamana yayılması gerektiğine işaret ederek, büyükbaş hayvanlarla ilgili bir problemin çözümünün, doğum aralıkları ve diğer etmenler düşünüldüğünde 3-3,5 yılı bulacağını anlattı.
"BU İŞİ BİTİRECEĞİM"
Pakdemirli, şöyle devam etti:
"İnanın 2023 yılında ben Türkiye'de ithal et işini bitirceğim, bundan emin olabilirsiniz. Bu 2022 de olabilir, inşallah 2021'e de yetiştiririz. Bugün itibariyle bir ihtiyaç yok. Türkiye'ye et, Et ve Süt Kurumu (ESK) ithal ederse girer. Canlı hayvan da ya kasaplık ya da besilik olarak girer. Besilik hayvan da besilenir ve kesime girer. Bugün itibariyle besilik hayvanlarla ilgili de frene komple basmış durumdayız. İhtiyaç olursa yaparız. Tamamen frene bastık, 26 Ekim'den itibaren yeni kontrol belgesi vermiyoruz. İhtiyaç olmadıkça da vermeyeceğiz. Kontrol belgesini eskiden almış olanların gelişleri devam ediyor. Kontrol belgesi yeni almak için kapımızı çalanlara 'evet' demiyoruz. Bu da besicinin kendini rahat hissetmesi için, fiyatların bir miktar artması için bu ayarlamaları yapıyoruz. ESK olarak da stoklara mal çektik, bunları piyasaya vermek istemiyorum ki et fiyatları ucuzlamasın, besiciye zarar vermeyelim diye bunu yapıyoruz. ESK bunu yurt dışı pazarlara satmak için müşteri arıyor."
ELEKTRİKLİ TRAKTÖR
Elektrikli traktörle ilgili John Deere'in Türkiye'den 10-15 sene geride olduğuna işaret eden Pakdemirli, "Bu Türkiye'nin başarısıdır. Türkiye bu konuda trene ilk atlama lüksüne sahip olabilir. Çalışan, testleri yapılmış, prototipi bitirilmiş bir elektrikli traktör elimizde var. Bu işin seri üretimi için de Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'delikanlı' birilerini arıyoruz. İnşallah bu konuda birilerini cesaretlendirebilirsek biz bu işi yaptıracağız." ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, elektrikli traktörün prototipini yapan firmadan 20-30 tane alabilmek için bir ihale planladıklarının altını çizerek, "Patlar motorlu traktörün paralarını nasıl alabiliriz diye planlarını yapıyoruz. Yani ötekinden daha ucuz değil ama yakıt parası ödemiyoruz. Bu ihracat imkanları için son derece önemli." diye konuştu.
Tarımın içerisinde teknolojinin ve mekanizasyonun katılması gerektiğine işaret eden Pakdemirli, aynı zamanda aile işletmelerinin de yaşatılması gerektiğini anlattı.
Pakdemirli, milyonlarca lira destek alan büyük işletmelerin olduğuna dikkati çekerek, küçük işletmelere biraz daha fazla destek verilen bir sisteme geçilmesi gerektiğini kaydetti. Pakdemirli, destekleme modeliyle ilgili tarım şurasından bir karar çıkacağını düşündüğünü söyledi.
"ÜRETİCİM MUTLAKA DAHA FAZLA KAZANMALI"
Türkiye'nin bir ölçek problemi olduğunu dile getiren Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Bizim ortalama işetme büyüklüğümüz 60 dönüm, Fransa'da 420, İngiltere'de 940 dönüm, buna rağmen üretimde Avrupa'da ya 1. ya 2. oluyoruz. Yani pazarlamayı çok daha iyi yapmamız lazım. Üretimde emeği olan üreticim mutlaka daha fazla kazanmalı. Aynı zamanda tüketicimiz de kazanmalı. Birlik ve kooperatiflerin iyi iş yapanlarını ayıracağımız bir sistem yapmamız lazım."
Pakdemirli, gıda güvenliği konusunda gerekli adımların atılmaya devam edeceğine dikkati çekerek, "Ispanakla ilgili, her kökün başında olma şansımız yok. Kesinlikle gıda ilaçlarıyla bu işin alakası yok. Tamamen yabani otların karışmasından kaynaklı bir durum. Konuyla alakalı bir soruşturma da açtık devam ediyor, neticesi istenirse paylaşırım." dedi. Pakdemirli, tağşişle mücadelenin devam ettiğini ve ilgili cezaların artırıldığını sözlerine ekledi.
"TOPLUMSAL BİR HAREKET OLUŞTURDUĞU İÇİN ÇOK ANLAMLI"
"11 Milyon Ağaç; Bugün Fidan, Yarın Nefes" etkinliğine ilişkin değerlendirmede bulunan Pakdemirli, orman teşkilatının her yıl milyonlarca fidan diktiğini ancak bu etkinliğin toplumsal bir hareket oluşturduğu için çok anlamlı olduğunu söyledi.
Pakdemirli, Bakanlığı süresince en mutlu olduğu günün 11 Kasım olduğunu ifade ederek, bu etkinlikte emeği geçen, destek veren herkese teşekkür etti.
Söz konusu etkinlik kapsamında okullarda fidan satıldığı iddiasına ilişkin Pakdemirli, okullara bu konuda herhangi bir talimatlarının olmadığını vurgulayarak, "Biz sadece 'gelecegenefes.com' diye bir site açtık ve buradan bağış imkanı sağladık. Bizim için önemli olan fidanların sahiplenilmesi. Etkinlikle 1,5 milyon adet fidan dikilmiş oldu, 14 milyonun üzerinde fidan sahiplenildi. Hiçbir zaman bu işin pazarlamasına girmedik. İleride pazarlama yapar mıyız? Çok da düşünmüyorum." diye konuştu.
"ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELEDE ÇOK BAŞARILIYIZ"
Pakdemirli, orman yangınlarının nedeni ve söndürülme yöntemlerine ilişkin bir soru üzerine, yangınların bir şeyin sebebi değil, bir şeyin sonucu olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin orman yangınlarıyla mücadelede birinci olduğunu ifade eden Pakdemirli, "Türkiye orman yangınlarıyla mücadelede çok başarılı. Portekiz'in her yıl yüzde 3,3'ü yanar, Türkiye'de 10 binde 4'ü yanar. Fransa da bizden başarılı değildir, 10 binde 7'si yanar. Bizim 30 hava aracımız var, Fransa'nın 60. Gerçekten orman teşkilatının dünyada eşi benzeri yoktur, 40 bin personelle bir dal, yeşil için ölümü göze alır." diye konuştu.
Pakdemirli, yangınların yoğun olduğu dönemde orman teşkilatını yalnız bırakmadığını ve her durum ve şartta yanlarında olduğunu vurgulayarak, yangın esnasında yetkililerle helikopterden tespit çalışmaları yaparken tehlike atlattıklarını söyledi.
"THK'NİN BİZE YANGINLARDAKİ ETKİSİ YÜZDE 8"
Orman yangınlarında Türk Hava Kurumunun uçaklarının kullanılmamasına ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, 1 buçuk sene önce söz konusu uçaklara binmek istediğini ancak yetkililerden uçakların güvenli olmadığı için olumsuz yanıt aldığını dile getirdi. Pakdemirli, emniyetli bulunmayan uçaklara personelin binmesine izin verilemeyeceğine söyledi.
Pilotluk sertifikasını THK'den aldığını anımsatan Pakdemirli, "24 tane olan helikopter sayısını 30 taneye çıkardık. Helikopterle 1 ton su atma maliyeti 1300 lira, THK uçaklarıyla 1 ton su atma maliyeti ise 8 bin lira. 20 yılda 130 milyon avro para verdik THK'ye. Bir yıl sırtımızdan indirdik diye 'biz olsaydık farklı olurdu' diyorlar. THK'nin bize yangınlardaki etkisi yüzde 8." ifadesini kullandı.
Pakdemirli, THK uçaklarının uçmayla ilgili ilgili problemi bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu uçakların sertifikaları olabilir ama Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 3 yıllığına vermiş sertifikayı. Sivil Havacılık da durumunu bildiği için üzerine gitmiyor. Teknisyenler çalışmayan hurda uçağı yedek parça yaptığını söylüyor, içinde motor olmayan uçaklar onlar. Dünyada havacılıkta böyle usul yok. Sanayiden uçak toplanmaz. THK'ye kayyum atandıktan sonra 'kurum olarak ayıp ettik' dediler. Dedim ki: 'Bugünkü şartlarda bu uçaklar uçacak gibi görünmüyor. Ya bunlara bir yenileme lazım veya yeni uçak alın. Ya da biz envantere uçak alacaksak, THK işletsin size verelim.' Benim bir kurum kavgam filan yok. Başarılı teşkilatımı örseleyecek hareket olduğu zaman ben orada devreye girerim."
Bakan Pakdemirli'nin konuşmasının ardından Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçesi komisyonda kabul edildi.