Ekrem İmamoğlu'nun "biyolojik" yalanları
CHP'nin son 5 ayını mercek altına alan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "İstanbul'da CHP'nin yerel yönetim geçmişi acı tecrübelerle dolu olsa da halk 25 yıl sonra bir şans verdi. Ancak CHP'nin bu tarihi şansı, iş yapmaya ve umuda dönüştürmeyeceği anlaşılıyor." ifadelerini kullandı.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 10.11.2019 | 12:23
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, Ekrem İmamoğlu ve CHP'nin 5 ayını değerlendirdi. 25 yıl sonra halk tarafından verilen fırsatı değerlendiremediklerini belirten Övür, Atatürk Kitaplığı Müdürü Ramazan Minder'in görevinden alınarak Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü'ne 'bilgisayar işletmeni' olarak görevlendirilmesine tepki gösterdi.
İşte Mahmut Övür'ün Sabah gazetesindeki yazısı;
İstanbul'da CHP'nin yerel yönetim geçmişi acı tecrübelerle dolu olsa da halk 25 yıl sonra bir şans verdi.
Bu şans, sadece yerel yönetimler açısından değil, seçim kazanamayan muhalefete "iktidar umudu" vermesiyle de anlamlıydı.
Ancak CHP'nin bu tarihi şansı, iş yapmaya ve umuda dönüştürmeyeceği anlaşılıyor. Bunun için sadece İstanbul'daki 5 aylık uygulamalara bakmak yeterli. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu adeta, "yaprakların bile alkışladığı" bir "destan" yazıyor.
Şova dönüşen "israf" çıkışı ve yüzlerce işçiyi işsiz bırakması bir yana son iki uygulaması herkesi şaşkına çevirdi. Anlaşılan İmamoğlu, İstanbul'dan çok Ankara hesaplarına daldı. Öyle olmasa, İstanbul için çok önemli olan bir "çevre" yatırımını şova dönüştürür veya önemli bir kütüphaneciyi "Mezarlıklar Müdürlüğü"nde görevlendirir miydi?
Önce İmamoğlu'nun şova dönüştürdüğü İstanbul Silahtarağa'da yapılması gereken "İleri Biyolojik Arıtma Tesisi" projesinin "temel atmama töreni"ne gidelim. O törenin iyi anlaşılması gerekiyor, çünkü CHP'li başkan "Biyolojik arıtma"nın "israf" olduğunu söylüyor. Oysa bırakın çevre felaketiyle karşı karşıya kalan dünyamızı, ciddi su sorunu yaşama ihtimali olan bir İstanbul ve birçok şehrin "derin deşarj" yoluyla kirlettiği Marmara Denizi gerçeği var.
Bir iç deniz olan Marmara ciddi tehlike altında. Konuyu Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve T.C. İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr.
Mehmet Emin Birpınar'la konuştum. Prof. Birpınar sorunu tane tane anlattı:
"Bir kere şunun altını çizelim, İstanbul'un bu tesise ihtiyacı var. Bu geleceğin Türkiye'si için stratejik bir proje. Ayrıca dünyanın, atık suyu evde dahi kullanılabilecek seviyeye getirebilecek en ileri membran teknolojisiyle yapılacak bir tesis bu. Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın en büyük kapasiteli membran tesisi olacaktı. Yani tesiste, atık suyu içilebilir seviyeye getirme teknolojisi var."
Dünyadan bir iki örnek verelim; Singapur'da bu tür tesislerde arıtılan suya mineral takviyesi yapılarak marketlerde satılıyor.
ABD ise biyolojik arıtma ile elde ettiği suyu yer altına pompalayarak yer altı su seviyesini korumada kullanıyor.
Ama İmamoğlu "Buna ihtiyaç yok" diyor ve şu gerekçeyi öne sürüyor: "Şu anda Yenikapı ve Baltalimanı biyolojik arıtma tesislerinin kapasitesi 2.5 milyon nüfus artışına dahi yeterli..."
Oysa Prof. Birpınar tam tersini söylüyor: "Bu doğru değil, Yenikapı da Baltalimanı da ön arıtma yapıyor, biyolojik arıtma değil. Bunu bile bilmiyor."
Birpınar İmamoğlu'nun tezlerini dayandırdığı İTÜ uzmanları raporuna da itiraz ediyor: "İddia edildiği gibi, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden tesis için uygun ve gerekli değil açıklaması yapılmamıştır."
İmamoğlu, bu sorulara şovla mı cevap verir bilemem ama şu da merak ediliyor; İmamoğlu 136 bin metrekarelik alanın 75 bininin yeşil alan olduğunu ve alanda 2 bin de ağaç olduğunu söylüyor. Peki buranın sulamasını nereden yapacaksınız? İçme suyu şebekesinden bu kadar büyük bir alanın peyzaj sulaması yapılması şehir için büyük israf değil mi?
Hani liyakat önemliydi?
Sözü uzatmaya gerek yok, onlarca insanı "bankamatik" diyerek işten atan CHP'li İBB Başkanı İmamoğlu, sonunda bunu da yaptı. Habertürk yazarı Murat Bardakçı'dan dinleyelim;
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bünyesindeki Atatürk Kitaplığı'nda dün önemli ama bana göre hiçbir şekilde olmaması gereken bir görev değişikliği yapıldı ve kitaplığın İstanbul'un en başarılı kütüphanecilerinden olan müdürü Ramazan Minder görevinden alınarak Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü'ne "bilgisayarcı" yahut bürokrasideki ismi ile "bilgisayar işletmeni" olarak gönderildi!"
BARDAKÇI'NIN SKANDAL ATAMAYA TEPKİSİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) bünyesinde bulunan Atatürk Kitaplığı'nda skandal bir görev değişikliği yapıldı. Türkiye'nin en başarılı kütüphanecilerinden olan ve binlerce nadir kitabı kaybolmaktan kurtaran Ramazan Minderci Atatürk Kitaplığı'nın başından alınarak Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü'ne 'bilgisayarcı' olarak atandı. Yapılan değişiklikle ilgili olarak 'Dün yapılan görev değişikliği İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde artık liyakata bakılmadığını, siyasî önemi olmayan yahut iştah kabartan yüksek bütçelere sahip bulunmayan makamların yöneticilerinin bile "eski yönetimin adamı" olmaları gerekçesi ile her an değiştirilebileceklerini açık şekilde gösteriyor' diyen Murat Bardakçı konuyu ele alan bir yazı yazdı.
İşte Murat Bardakçı'nın yazdığı o yazı…
İstanbul'un en başarılı kütüphane müdürünü görevinden alıp Mezarlıklar Müdürlüğü'ne "bilgisayarcı" yaptılar!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bünyesindeki Atatürk Kitaplığı'nda dün önemli ama bana göre hiçbir şekilde olmaması gereken bir görev değişikliği yapıldı ve kitaplığın İstanbul'un en başarılı kütüphanecilerinden olan müdürü Ramazan Minder görevinden alınarak Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü'ne "bilgisayarcı" yahut bürokrasideki ismi ile "bilgisayar işletmeni" olarak gönderildi!
Ramazan Minder'in önemli hizmetlerinden ve binlerce nadir kitabı kaybolmaktan kurtarmasından bu köşede daha önce birkaç defa bahsetmiştim.
ÖNEMLİ EVRAK KOLEKSİYONUNU KÜTÜPHANEYE KAZANDIRMIŞTI
Meselâ, Sultan Abdülhamid'in Yıldız Sarayı'ndaki özel kütüphanesine ait olan, 1924'te İstanbul Üniversitesi'ne devredilen ama Prof. Kemal Alemdaroğlu'nun 28 Şubat dönemindeki rektörlüğü sırasında çöpe atılan son derece kıymetli kitaplardan 4 bin 500 kadarını ellerinde bulunduranlardan tek tek toplayıp başında bulunduğu Atatürk Kitaplığı'na taşımıştı. Medine Müdafîi Fahreddin Paşa ile Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay'ın şahsî arşivlerini satın almış, binlerce belgeden meydana gelen son derece önemli bir başka evrak koleksiyonunu da kütüphaneye kazandırmıştı.
KAYNAKLARA ÜCRETSİZ ULAŞIMI SAĞLAMIŞTI
Ramazan Bey'in araştırmacılar ve kitap meraklıları için yaptığı bir başka mühim hizmet daha vardı: Atatürk Kitaplığı'nda bulunan eski Türkçe gazeteler ile yine eski Türkçe kitapları taratıp milyonlarca sayfanın görüntüsünü kitaplığın internet sitesine koymuş ve bu kaynaklara ihtiyaç duyanların istedikleri esere ânında ve ücretsiz şekilde ulaşabilmelerini sağlamıştı.
Atatürk Kitaplığı'nın gayet zengin kolleksiyonlarından senelerden buyana istifade edenler, Ramazan Bey'in bütün bu hizmetlerinin önemini gayet iyi bilirler.
Kütüphaneciliğin temelini kitap sevgisi, meslek aşkı ve heves teşkil eder. Bayezid Kütüphanesi'nin efsanevî müdürü İsmail Saib Efendi'nin yolundan giden ve hepsi seneler önce rahmetli olan İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nin müdürü Nurettin Kalkandelen, Millî Kütüphane Genel Müdîresi Müjgân Cumbur ve Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Muammer Ülker gibi mesleğinin hakikaten erbâbı kütüphaneciler işlerini bu şekilde, büyük bir heves ile yapmışlardı.
Dün görevinden alınıp Mezarlıklar Müdürlüğü'ne bilgisayarcı olarak gönderilen Ramazan Minder, artık emsâli pek kalmamış olan bu halkanın son temsilcilerinden biri ve belki de son örneği idi.
Seçimle işbaşına gelen yeni yönetimlerin stratejik makamlara kendileri ile aynı düşüncedeki yöneticileri tayin etmelerinin ve kendi kadroları ile çalışmak istemelerinin hakları olduğunu inkâr edecek değilim. Ama kadrolarda yapılacak değişikliklerin etik kurallar çerçevesinde olması, ortalığın hallaç pamuğu gibi atılmaması ve daha da önemlisi, "liyakat" kavramının göz önünde tutularak önemli işler yapmış uzmanlara ilişilmemesi şartı ile...
ARTIK LİYAKATA BAKILMADIĞININ GÖSTERGESİ
Dün yapılan görev değişikliği İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde artık liyakata bakılmadığını, siyasî önemi olmayan yahut iştah kabartan yüksek bütçelere sahip bulunmayan makamların yöneticilerinin bile "eski yönetimin adamı" olmaları gerekçesi ile her an değiştirilebileceklerini açık şekilde gösteriyor. Bu iş üstelik kanunlara, yönetmeliklere ve teamüllere bile ters şekilde yapılıyor, bir şube müdürü daha alt bir kadroya naklediliyor, yani kadrosu "Kütüphaneler ve Müzeler Şube Müürlüğü'nde Şube Müdürü" olan Ramazan Minder, "Avrupa Yakası Mezarlıklar Şube Müdürlüğü"ne "bilgisayar işletmeni" olarak gönderiliyor.
Atatürk Kitaplığı'nı yakinen bilenlerin tek tesellisi, kütüphanenin başına Beylikdüzü Belediyesi'nde görevli bir hanımın getirileceği yolundaki söylentinin doğru çıkmaması; Ramazan Minder'in yerine dışarıdan birinin değil, kütüphane personelinden bir hanımefendinin tayin edilmesi.