Haşmet Babaoğlu yazdı: Kaz Dağları için duyar kasanların gerçek yüzü
SABAH Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, bugünkü yazısında son günlerde tartışma konusu olan Kaz Dağları’na kırk kilometre uzaklıktaki maden arama faaliyetiyle ilgili sözde çevreci havası atanlara tepki gösterdi. İki yüzlü tutumu gözler önüne seren Babaoğlu, “Sosyal medyada şimdi çevreci havası satan çoğunluktan daha iyi tanıyorum Kaz dağlarını... Ciğerini biliyorum, kendi ciğerim gibi... Kaz dağlarına fenalık yapıldığında elbette canım yanıyor, yanmaz mı? Fakat bu bölgeye kırk kilometre uzaklıktaki bir maden için gösterdiğiniz tepkinin yüzde birini doğrudan Kaz dağları eteklerindeki yazlıkçı betonlaşma için göstermediniz be kardeşim! Neden? Çünkü oralardasınız. Çünkü oralarda üç kuşaktır keyif yapıyorsunuz. Çünkü "tatil size yakışıyor!" diye yazdı.
Haşmet Babaoğlu'nun 'Yetti Artık' başlıklı yazısı:
En temel tabiat ve çevre meselelerini sosyal medyada "işaretleşme/işveleşme" konusu haline getirmenizden...
Yalandan duygusallıklarınızdan...
Her çamurda boncuk bulmanızdan...
Pireyi deve yapmalarınızdan...
Uzaktan atıp tutmalarınızdan...
Bir yerlerden işaret çakılınca o üstüne titrediğiniz "bireysellik"lerinizi terk edip sürüleşivermenizi seyretmekten fenalık geldi.
Yetti artık!
Hiçbir hassasiyetiniz beni ve benim gibileri etkilemiyor.
Aynı konulara dertlendiğimiz zaman bile aynı şekilde üzülmeyeceğiz, olay bu!
***
Sosyal medyada şimdi çevreci havası satan çoğunluktan daha iyi tanıyorum Kaz dağlarını...
Ciğerini biliyorum, kendi ciğerim gibi...
Kaz dağlarına fenalık yapıldığında elbette canım yanıyor, yanmaz mı?
Fakat bu bölgeye kırk kilometre uzaklıktaki bir maden için gösterdiğiniz tepkinin yüzde birini doğrudan Kaz dağları eteklerindeki yazlıkçı betonlaşma için göstermediniz be kardeşim!
Neden?
Çünkü oralardasınız.
Çünkü oralarda üç kuşaktır keyif yapıyorsunuz.
Çünkü "tatil size yakışıyor!"
Doğru, binlerce ağaç kesilmiş...
Eh, fotoğraflarını görünce insan elbette kötü oluyor.
Ama 2013'ten tecrübeliyiz...
Ağaç, ağaç diye ortalığı yıktıktan hemen sonra birbirinize "mesele ağaç değil, sen hala anlamadın mı kardeşim" diye mesaj gönderen siz değil miydiniz?
Söyleyin bana...
Sizin bu konulardaki samimiyetinize şimdi niye ve nasıl güvenelim?
***
Bir de milliyetçilik yalanınız var ki, evlere şenlik...
"Elin Kanadalısı bizim Kaz dağlarında ne arıyor?" diye soruyor hanımefendiler, beyefendiler...
Bunların birkaçını tanıyorum.
Daha iki hafta önce S-400'lere karşı çıkan, "ne ihtiyacımız var, ABD'yle kapışmak ne kadar gereksiz" diyorlardı.
Madem oralarda maden aranmasına karşısınız...
Sadece Kanadalı şirkete sallamayın!
Sermaye oligarşimizin pek ünlü şirketleri de oralarda toprağın altını üstüne getiriyorlar.
Biraz araştırsanız, öğrenirsiniz.
Var mı onlara da lafınız! Yok!
Eh tabii...
Beykoz ormanlarına konaklarını kondurmuş sevdiğiniz gazeteciler kızar size...
Ve yağmalanmış sahillerdeki villalarından size akıl öğreten kanaat önderleriniz kaşlarınıçatar...
Buna dayanamazsınız.
O zaman siz kendi yolunuza, biz kendi yolumuza!
En temel tabiat ve çevre meselelerini sosyal medyada "işaretleşme/işveleşme" konusu haline getirmenizden...
Yalandan duygusallıklarınızdan...
Her çamurda boncuk bulmanızdan...
Pireyi deve yapmalarınızdan...
Uzaktan atıp tutmalarınızdan...
Bir yerlerden işaret çakılınca o üstüne titrediğiniz "bireysellik"lerinizi terk edip sürüleşivermenizi seyretmekten fenalık geldi.
Yetti artık!
Hiçbir hassasiyetiniz beni ve benim gibileri etkilemiyor.
Aynı konulara dertlendiğimiz zaman bile aynı şekilde üzülmeyeceğiz, olay bu!
***
Sosyal medyada şimdi çevreci havası satan çoğunluktan daha iyi tanıyorum Kaz dağlarını...
Ciğerini biliyorum, kendi ciğerim gibi...
Kaz dağlarına fenalık yapıldığında elbette canım yanıyor, yanmaz mı?
Fakat bu bölgeye kırk kilometre uzaklıktaki bir maden için gösterdiğiniz tepkinin yüzde birini doğrudan Kaz dağları eteklerindeki yazlıkçı betonlaşma için göstermediniz be kardeşim!
Neden?
Çünkü oralardasınız.
Çünkü oralarda üç kuşaktır keyif yapıyorsunuz.
Çünkü "tatil size yakışıyor!"
Doğru, binlerce ağaç kesilmiş...
Eh, fotoğraflarını görünce insan elbette kötü oluyor.
Ama 2013'ten tecrübeliyiz...
Ağaç, ağaç diye ortalığı yıktıktan hemen sonra birbirinize "mesele ağaç değil, sen hala anlamadın mı kardeşim" diye mesaj gönderen siz değil miydiniz?
Söyleyin bana...
Sizin bu konulardaki samimiyetinize şimdi niye ve nasıl güvenelim?
***
Bir de milliyetçilik yalanınız var ki, evlere şenlik...
"Elin Kanadalısı bizim Kaz dağlarında ne arıyor?" diye soruyor hanımefendiler, beyefendiler...
Bunların birkaçını tanıyorum.
Daha iki hafta önce S-400'lere karşı çıkan, "ne ihtiyacımız var, ABD'yle kapışmak ne kadar gereksiz" diyorlardı.
Madem oralarda maden aranmasına karşısınız...
Sadece Kanadalı şirkete sallamayın!
Sermaye oligarşimizin pek ünlü şirketleri de oralarda toprağın altını üstüne getiriyorlar.
Biraz araştırsanız, öğrenirsiniz.
Var mı onlara da lafınız! Yok!
Eh tabii...
Beykoz ormanlarına konaklarını kondurmuş sevdiğiniz gazeteciler kızar size...
Ve yağmalanmış sahillerdeki villalarından size akıl öğreten kanaat önderleriniz kaşlarınıçatar...
Buna dayanamazsınız.
O zaman siz kendi yolunuza, biz kendi yolumuza!