Anayasa Mahkemesi'nin terörü meşrulaştıran kararına sert tepki
Anayasa Mahkemesi'nin terör örgütü PKK'ya destek çıkan ifadeler kullanılan "Barış bildirisi" metnine imza atan sözde akademizyenleri koruma kalkanına almasına tepkiler giderek büyüyor. Skandal ihlal kararına 1071 imzalı bildiri yayımlayan akademisyenler Anayada Mahkemesi'nin kararını eleştirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği sözde akademisyenlerle ilgili skandal ihlal kararına 1071 imzalı bildiri yayımlayan akademisyenler sert tepki gösterdi.
Dr. Hakkı Öcal ( İbn Haldun Üniversitesi): Devletimizin başında terör belasının olduğu bir zamanda, askerlerimizin şehit olduğu bir dönemde devleti terör örgütlerine karşı ılımlı olmaya çağıramazsınız.
Aksi takdirde teröre yardım ve yataklık yaparsınız. İfade özgürlüğüne saygı duyulur ama buradaki durum farklı. Bu ifade özgürlüğü değildir. Hukukta açık ve belirgin tehdit varsa ifade özgürlüğünün sınırlanacağı belirtiliyor. Burada hakları çiğnenen Türkiye'ye katliamcı diyenler mi yoksa Türk milleti mi? Anayasa Mahkemesi Silopi'de, Sur'da şehit düşen askerlerimizin haklarını ihlal etmiş oldu, askerlerimizin haklarını korumalıydı.
Dr. Eray Güçlüer (Altınbaş Üniversitesi ve ASAM uzmanı): Anayasa Mahkemesi'nin kararı kamu vicdanını yaralamıştır. Terörü övmek ve teröre yandaşlık etmenin kanunlara göre suç olarak tanımlandığı bir ortamda Anayasa Mahkemesi'nin bunu hak ihlali olarak görmesi hukuk garabetidir. Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı anayasaya da aykırıdır. Hukukun evrensel değerlerine de bu karar aykırıdır. 1071 akademisyen olarak bizler de Mehmetçiğin yanında olduğumuzu göstermek için bildirimizi yayınladık.
Dr. Yusuf Özkır (Medipol Üniversitesi): PKK bildirisi adı altında yayınlanan ama kamuoyuna barış bildirisi olarak sunulan bildiriye ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararı kamu vicdanına aykırıdır. Çünkü bildiride yer alan ifadeler Türkiye Cumhuriyeti'ni katliam yapmakla suçluyor. Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu kararın, Türkiye'nin terörle mücadelesine negatif yönde etkisi olacaktır.
Dr. Enes Bayraklı (Türk Alman Üniversitesi): Anayasa Mahkemesi'nin kararı talihsiz bir karar. Zaten Mahkeme de kararı verirken ikiye bölünmüş. Türkiye'nin terörle mücadelesinde elini zayıflatan bir karar. Terörle mücadele bir bütündür.
Terörü meşrulaştıran aktörlerle de mücadele edilmesi gerekiyor. Bu barış adı altında yayınladıkları bildiri PKK jargonuyla yazılmış ve devleti katliamla suçlayan bir metindir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi'nin kararını ben bir akademisyen olarak kabullenemiyorum. Akademisyenler olarak terörle mücadelede şehit düşen vatan kahramanlarına bizim bir borcumuz var. Terörü meşrulaştıranlarla da mücadele etmeliyiz. Terörle mücadele eden bir ülkede barış adı altında böyle bir bildiri yayınlanması utançtır.
Dr. Ramazan Akkır (Namık Kemal Üniversitesi): Öncelikle Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar, vicdanı derinden yaralamıştır. Adalet bir kez daha ölüme terk edilmiştir. Türkiye 1970'li yıllardan itibaren PKK terörü ile mücadele etmektedir. Kırk binden fazla insanı teröre kurban vermiş bir milletin AYM'nin vermiş olduğu kararı saygı ile karşılaması düşünülemez. Özellikle Pençe Harekâtı'nın devam ettiği bu süreçte böylesi bir karar, toplumun yargıya olan güvenini zedelemiştir.
Dr. Hakkı Öcal ( İbn Haldun Üniversitesi): Devletimizin başında terör belasının olduğu bir zamanda, askerlerimizin şehit olduğu bir dönemde devleti terör örgütlerine karşı ılımlı olmaya çağıramazsınız.
Aksi takdirde teröre yardım ve yataklık yaparsınız. İfade özgürlüğüne saygı duyulur ama buradaki durum farklı. Bu ifade özgürlüğü değildir. Hukukta açık ve belirgin tehdit varsa ifade özgürlüğünün sınırlanacağı belirtiliyor. Burada hakları çiğnenen Türkiye'ye katliamcı diyenler mi yoksa Türk milleti mi? Anayasa Mahkemesi Silopi'de, Sur'da şehit düşen askerlerimizin haklarını ihlal etmiş oldu, askerlerimizin haklarını korumalıydı.
Dr. Eray Güçlüer (Altınbaş Üniversitesi ve ASAM uzmanı): Anayasa Mahkemesi'nin kararı kamu vicdanını yaralamıştır. Terörü övmek ve teröre yandaşlık etmenin kanunlara göre suç olarak tanımlandığı bir ortamda Anayasa Mahkemesi'nin bunu hak ihlali olarak görmesi hukuk garabetidir. Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı anayasaya da aykırıdır. Hukukun evrensel değerlerine de bu karar aykırıdır. 1071 akademisyen olarak bizler de Mehmetçiğin yanında olduğumuzu göstermek için bildirimizi yayınladık.
Dr. Yusuf Özkır (Medipol Üniversitesi): PKK bildirisi adı altında yayınlanan ama kamuoyuna barış bildirisi olarak sunulan bildiriye ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin kararı kamu vicdanına aykırıdır. Çünkü bildiride yer alan ifadeler Türkiye Cumhuriyeti'ni katliam yapmakla suçluyor. Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu kararın, Türkiye'nin terörle mücadelesine negatif yönde etkisi olacaktır.
Dr. Enes Bayraklı (Türk Alman Üniversitesi): Anayasa Mahkemesi'nin kararı talihsiz bir karar. Zaten Mahkeme de kararı verirken ikiye bölünmüş. Türkiye'nin terörle mücadelesinde elini zayıflatan bir karar. Terörle mücadele bir bütündür.
Terörü meşrulaştıran aktörlerle de mücadele edilmesi gerekiyor. Bu barış adı altında yayınladıkları bildiri PKK jargonuyla yazılmış ve devleti katliamla suçlayan bir metindir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi'nin kararını ben bir akademisyen olarak kabullenemiyorum. Akademisyenler olarak terörle mücadelede şehit düşen vatan kahramanlarına bizim bir borcumuz var. Terörü meşrulaştıranlarla da mücadele etmeliyiz. Terörle mücadele eden bir ülkede barış adı altında böyle bir bildiri yayınlanması utançtır.
Dr. Ramazan Akkır (Namık Kemal Üniversitesi): Öncelikle Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar, vicdanı derinden yaralamıştır. Adalet bir kez daha ölüme terk edilmiştir. Türkiye 1970'li yıllardan itibaren PKK terörü ile mücadele etmektedir. Kırk binden fazla insanı teröre kurban vermiş bir milletin AYM'nin vermiş olduğu kararı saygı ile karşılaması düşünülemez. Özellikle Pençe Harekâtı'nın devam ettiği bu süreçte böylesi bir karar, toplumun yargıya olan güvenini zedelemiştir.