THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı'dan öğrencilere tercih tavsiyesi
"3. Geleceğim Sosyal Bilimler Zirvesi"nde konuşan İlker Aycı hem sayısal hem de sosyal bilimlerin önemine değinerek tercih döneminde olan öğrencilere tavsiyelerde bulundu. İlker Aycı, "En akıllı çocukların sadece mühendislik ve doktorluk dallarını seçmeleri ülkem için yeterli değil. Mutlaka en az buna yakın oranda başarılı, kaliteli iyi öğrencilerin Sosyal Bilimler'de yetişmesi ve ülkemizin geleceği için söz sahibi olacak çalışmalar yapmasını ülkem için çok hayırlı buluyorum." ifadelerini kullandı.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 22.07.2019 | 17:04
- Güncelleme Tarihi: 22.07.2019 | 17:05
Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "Üniversite tercihini profesyonellerle yap" sloganıyla İbn Haldun Üniversitesi tarafından Başakşehir Kampüsü'nde düzenlenen "3. Geleceğim Sosyal Bilimler Zirvesi"ndeki konuşan Aycı, üniversitede Siyaset Bilimi okuduğunu anlattı.
"KUCAKLAMA DUYGUSUNA SAHİP OLMAK LAZIM"
Aycı, bugün de yine aynı bölümde okumak isteyeceğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal Bilimler bilmek demek empati sahibi, tarih bilimci, medeniyet bilimci demek. Gelecek için birşey yapmak istiyorsanız önce tarihin, sonra bugünün ve kendinizin farkına varmanız lazım. Yaşadığınız toplumun temellerini iyi anlamanız lazım. Bunlarla harmanlanan bilim, teknoloji ve ilmin her tarafıyla ilgili bilgi sahibi olmanız lazım. Dava birlikteliği ve yol arkadaşlığı çerçevesinde bir araya gelmeniz ve ülkeniz için çalışmanız lazım. Bütün bunları sağlarken de derin bir hoşgörüye, kucaklama duygusuna sahip olmak lazım."
Sosyal Bilimler'in özellikle geleceğin şekillenmesindeki önemine değinen Aycı, insanın; insanla, toplumla, devletle ve kurumlarla olan ilişkisini anlamayı sağladığını dile getirdi.
"ÜLKEMİZİN GELECEĞİZ İÇİN SÖZ..."
Aycı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sosyal Bilimler aynı zamanda gündelik hayatınıza ışık tutan, dokunan, pratikle birleştirecek zekayı da taşıyacak çalışamaları yapmanızı ifade eder. Bu ülkeyi değiştirmek isteyenlerin, sadece mühendis ya da doktorlardan ibaret bir toplum olmaması lazım. En akıllı çocukların sadece mühendislik ve doktorluk dallarını seçmeleri ülkem için yeterli değil. Mutlaka en az buna yakın oranda başarılı, kaliteli iyi öğrencilerin Sosyal Bilimler'de yetişmesi ve ülkemizin geleceği için söz sahibi olacak çalışmalar yapmasını ülkem için çok hayırlı buluyorum."
ÖNEMLİ TAVSİYELER
İş hayatında da, öğrencilik hayatında da her zaman engeller olacağına işaret eden Aycı , "Bu engeller; sizi geriye itecek, patinaj yaptıracak, yorulacaksınız, bıkacaksınız. Etrafınızdaki bazı insanlar size kolay yolları gösterecekler. 'Bu kadar sıkıntı çekmene gerek yok. Şöyle geç kurtul, orayı bırak kurtul.' diyecekler. Çaresiziliğe kapılmamayı, inatçı olmayı, mukavemet etmeyi ve üstesinden gelmeyi, ondan sonraki keyfini, hazzını yaşamanızı tavsiye ediyorum." diye konuştu.
"DOKTORA YAPARKEN..."
Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erişah Arıcan ise öğrencilik yıllarında doktor olmayı hedeflediğini ancak üniversite sınavında İstanbul'daki tıp fakültesini 15 puanla kaçırdığını belirtti.
Arıcan, "İşletmeyi kazandım, derste bir hocamız cübbeyle içeri girdi. Arkadaşıma 'ne giymiş' dedim. 'Bilmiyorum ama bunlar doktor oluyormuş bu cübbeyi giyiyorlar.' dedi. Ben de 'doktor olmadım bari bunun doktoru olayım' dedim. O gün hayatıma akademik yaşamı aldım. Yani mesleğimi yapmayı hiç düşünmedim." şeklinde konuştu.
Tarih dersini çok sevdiği için üniversiteyi bitirince iktisat tarihi alanında master yapmak istediğini, sonrasında da bankacılık alanında doktora yaptığını anlatan Arıcan, "Doktora yaparken para politikası, merkez bankası alanında çalıştım. Bugünkü uzmanlık alanım da para politikaları, merkez bankası, makro iktisat, finansal piyasalar ve kurumlar... Kendi adıma üniversite hayatımda bir sürü zorluk yaşamama rağmen kaderimin bu şekilde çizilmesinden her zaman şükrettim ve memnun kaldım." ifadelerini kullandı.
Arıcan, bugünün şartlarında öğrenci olsaydı Sosyal Bilimler okumayı isteyebileceğini dile getirerek, "Sosyal Bilimlerin kendime çok yakıştığını ve uygun olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
HER DERS AŞAĞI YUKARI
Arıcan, iş hayatında mutluluğun çok önemli olduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi iç dünyanızda mutluysanız karşınıza da o enerjiyi veriyorsunuz. Düşünsenize mutsuz, isteksiz bir hoca derse geliyor. 5 dakikada bir saate bakar. Ben derse girdiğimde saati unutuyorum. Çay ve kahve serbest. Öğrencinin motivasyonu önemli. Size severek gelmeli. Her ders aşağı yukarı 300 kişi oluyor, dışarıya taşıyoruz. Kendi adıma şükrediyorum, hiç mutsuz öğrencim olmadı. Bu sizin iç dünyanızın mutluluğuyla ilgili."
"55 YAŞIMA KADAR, ADIMIN HAKKINI VERMEYE ÇALIŞTIM"
Arıcan, şunları kaydetti:
"Adımın anlamı; sözünün eri olan kişi demek. Yaşamım boyunca, 55 yaşıma kadar, adımın hakkını vermeye çalıştım. Öncelikle temel prensibim bu oldu. Eğer kendini o alanda mutsuz hissediyorsan bizlerin zamanında olduğu gibi bir yere girdin ve o senin kaderin değil artık... Kaderi değiştirmek de artık onların elinde. İlahi kader anlamıyla değil elbette ona hepimiz iman ediyoruz.
Hiçbir meslek işsizliğe aday değildir, her meslek kendi işini yaratır. Ekonominin bir sözüyle bitireyim; 'Her arz, kendi talebini yaratır.' Onlar zaten kendi talebini yaratacaktır. Dilleriyle, birikimleriyle, ailelerinden getirdikleri kültürleriyle, yaşam biçimleriyle, dinlenebilir olmalarıyla zaten kendi taleplerini yaratırlar."