Mehmed Şevket Eygi, "Kanlı Pazar" yalanını atanları tazminata mahkum etmişti
86 yaşında hayatını kaybeden Gazeteci, yazar, Bedir Yayınevi sahibi Mehmed Şevket Eygi, kendisini Kanlı Pazar olaylarıyla bağlantılı gösteren gazetecileri tazminata mahkum etmişti.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 13.07.2019 | 17:43
- Güncelleme Tarihi: 13.07.2019 | 19:25
Sabah Gazetesi'ne konuşan Mehmet Şevket Eygi, 16 Şubat 1969 tarihinde gerçekleşen ve 'Kanlı Pazar' olarak adlandırılan olayları kendisinin planladığına yönelik iddiaları yalanlamış ve "O tarihte hac için Arabistan'daydım. Cep telefonu yoktu. Olup bitenlerden hiç mi hiç haberim yoktu. Bu iftirayı da mahkemeye taşıdım, yalancılar mahkum oldu, karar kesinleşti" ifadelerini kullanmıştı.
Eygi, Kanlı Pazar'dan tam 20 gün sonra hesabına 350 bin dolar yatırıldığı iddiasında bulunan Araştırmacı-yazar Cengiz Özakıncı, Oda TV İmtiyaz sahibi Soner Yalçın, Sözcü gazetesi yazarı Ümit Zileli, CNN Türk Televizyonu yorumcusu Gürkan Hacir ve Yılmaz Dikbaş'ın tazminata mahkum olduklarını söylemişti.
Mehmet Şevket Eygi, sorularımıza şöyle cevap vermişti:
"BANA YÖNELTİLEN İFTİRAYI FİKİR MÜCADELEM VE HAYATIM TEKZİP ETMEKTE"
- Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, terörist başı Fetullah Gülen ve şahsınızın 1959'da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildiğini öne sürerek, "Fetullah Gülen ve Mehmet Şevket Eygi'nin görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi" iddiasında bulundu. Pekin'in iddiaları hakkında düşünceleriniz nedir?
- İsmail Hakkı Pekin'in ifadeleri somut iddia, bir eleştiri ve yorum niteliğinde değildir. Esasen gerçek dışı olan fakat bir olgu görüntüsü verilen iftira niteliğindedir. Delil, belge ve hukuki bir dayanağı olmayan, maddi gerçeklik taşımayan karalama amaçlı, 'Çamur at, izi kalsın' zihniyetinin bir tezahürüdür. Lekelenmeme hakkımı hukuki yollardan arayacağım. Şikayet ve tazminat davaları açılacaktır.
Yıllarım yargılanmak, hapis ve sürgünde geçti. İki günlük gazetem kapatıldı. Özellikle 28 Şubat sürecinde hakkımda DGM'lerde 6 ayrı dava açıldı. Savcılıklar, soruşturma, kovuşturma dosyaları peş peşe geldi. Atılı suçlarım ise yazdığım yazılar ve fikirlerimdi. Bugün de mesnetsiz, alçakça bir iftirayla karalamaya çalışıyorlar. Bana yöneltilen iftirayı fikir mücadelem ve hayatım tekzip etmektedir.
Silahlı örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'le adımın birlikte anılması halkı, aleyhimde kin ve nefrete, düşmanlığa tahrik amacıyla sarf edilen sözlerdir. Fetullah Gülen ve örgütünü yıllarca tenkit eden yazılarım ortadadır. Başta dinler arası diyalog olmak üzere örgütün dini telakkileri ve faaliyetleri tarafımdan ısrarla eleştirilmiştir.
"O TARİHTE HAC İÇİN ARABİSTAN'DAYDIM. CEP TELEFONU YOKTU. OLUP BİTENLERDEN HİÇ Mİ HİÇ HABERİM YOKTU"
- 16 Şubat 1969 tarihinde Amerikan 6. Filosu'nun İstanbul'a demirlemesini protesto gösterisinde iki kişi öldü. Solcuların protesto gösterilerinde bulunduğu, sağcıların ise oyuna getirildiği öne sürülmektedir. Bu olay tarihe "Kanlı Pazar" diye geçti. Taksim'deki olayları şahsınız mı tertipledi?
- Kanlı Pazar hadisesini 'Sen planladın, tertipledin' dediler. O tarihte hac için Arabistan'daydım. Cep telefonu yoktu. Türkiye ile telefonla görüşebilmek için bir gün önceden Roma aktarmalı irtibat kurulabiliyordu. Olup bitenlerden hiç mi hiç haberim yoktu. Bu iftirayı da mahkemeye taşıdım, yalancılar mahkum oldu, karar kesinleşti.
O tarihte yayınlanan cihadla ilgili yazılarımı suçmuş gibi gösterdiler. Suç olsaydı, onların zalim sıkıyönetim rejimleri aleyhimde dava açardı...
Türkiye'yi Sovyetler Birliği'nin uydusu yapmak isteyen anarşistleri (o zamanın Gezi'cilerini) alkışlayanlar, sokağa inen Müslümanlara düşmanlık kusmuşlardı.
İftiracılar, yalancılar 'Müslümanlar Altıncı Filoyu kıble yaptılar' iftirasını ortaya attılar. Neymiş, Dolmabahçe camiine sokulmayan dindarlar, sahilde namaz kılmışlar, Boğaz'da da Amerikan gemileri varmış. Bunlar o kadar beyinsiz ve kötü niyetli kimselerdi ki, namaz kılan bir Müslümanın önünde bir ağaç olsa, onu ağacı kıble yapmakla suçlamaktan geri durmazlar.
"YALÇIN, ÖZAKINCI, ZİLELİ, HACİR VE DİKBAŞ TAZMİNATA MAHKUM OLDU"
- Cengiz Özakıncı ve bazı gazeteciler, şahsınıza Kanlı Pazar'dan tam 20 gün sonra 350 bin dolar yatırıldığı ve söz konusu paranın dekontunun olduğu iddia etti. Bu iddianın dayanağı nedir?
- "Kanlı pazar" olarak adlandırılan olayları kışkırttığım ve karşılığında banka ve hesap bilgileri verilmek suretiyle (München Commerzbank A.G. 'nin Hollanda Şubesi) adıma 350 bin dolar yatırıldığı şeklinde sahte ve yalan bilgilerle iftira atılmıştır. Hakkımda önyargılı, gerçek bilgiye ulaşılmasının kolay olduğu günümüzde herhangi bir araştırma yapmadan bir kısım yazarlar kitaplarına ve köşe yazılarına konu ederek şahsıma saldırmışlardır. Bu kötü niyetli yayınlar ve kişiler hakkında hukuki yollara başvurdum. Davalar açtım. Manevi tazminata mahkum oldular.
İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Konsolosluk aracılığı ile Hollanda'dan banka adı, hesap bilgileri verilerek böyle bir hesap ve gönderilen para olup-olmadığını sormuştur. Yapılan araştırma ve gelen cevaplar sonucunda böyle bir banka şubesinin ve sonuçta böyle bir hesap ve havalenin olmadığı sübut bulmuştur.
Kesinleşen karara rağmen aralıklarla aynı mahiyette iftirayı atmaya devam edenler hakkında dava açarak tazminata mahkum ettirdim. Soner Yalçın, Cengiz Özakıncı, Ümit Zileli, Gürkan Hacir ve Yılmaz Dikbaş tazminata mahkum olmuşlardır.
Cengiz Özakıncı aleyhimde aynı yalan ve iftirayı yazdığından dolayı Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtım. Mahkeme beni haklı bularak Cengiz Özakıncı'yı tazminata mahkum etti. Karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşti. Hakkımda iftirada bulunan diğerleri de aynı şekilde tazminata mahkum edilmişlerdir. (Sabah Gazetesi/ Kenan Kıran)