İstanbul bayram namazı saat kaçta 2019 Diyanet Ramazan Bayramı İstanbul bayram namazı saati!
İstanbul bayram namazı saati kaçta? İstanbul bayram namazı saati hakkında araştırmalar sürüyor. 2019 Ramazan Bayramı heyecanının başlamasıyla birlikte İstanbul bayram namazı saatleri sorgulanıyor. Cemaatle kılınması makbul olan namazlardan birisi olan bayram namazı için milyonlarca Müslüman camilerin yolunu tutacak. Bu nedenle, İstanbul bayram namazı saatleri de merak ediliyor. Molla Hüsrev: "İmam, Bayram Namazı'nı cemaat ile birlikte edâ etse ve bazı insanlar namazı kaçırsa; o namaz ne vaktinde, ne vaktinden sonra kaza edilemez. Zira Bayram Namazı'nın şartları sadece edâ eden mükellefle tamam değildir" hükmünü zikreder. Dolayısıla bayram namazları kaza edilmemektedir.
İstanbul'da bayram namazı saat kaçta 2019 Diyanet açıklaması yakından takip ediliyor. 2019 Ramazan Bayramı için İstanbul bayram namazı saati vakitleri vatandaşlar tarafından sorgulanıyor. Milyonlarca Müslüman, mübarek Ramazan Bayramı sabahı camileri dolduracak ve bayram namazlarını eda edecekler. Senede yalnızca iki kez kılınan bayram namazı heyecanı şimdiden yaşanıyor. diyanet.gov.tr adresinden açıklanan bilgiler İstanbul bayram namazı saatini araştıranlar için haberimizde bulunuyor. İmam-ı Merginani: "Bayram Namazı, üzerine Cum'a namazı farz olan her mükellefe vaciptir" hükmünü beyan etmektedir. Dolayısıyle bir kimsenin üzerine "Bayram Namazı'nın" vacib olması için, hür olmalı, erkek olmalı, mukim olmalı, sıhhatli olmalı ve yürümeye gücü yetmelidir. Kötürüm ve felçlilere bayram namazı vacip değildir.
BAYRAM NAMAZI ÖNEMİ NEDİR?
Bayram, Müslümanlar sevinç günü demektir. Bugün kutladığımız Ramazan bayramı ise bir ay boyunca sabır ve iyiliğin karşığılığı olarak Allah'ın kullarına hediyesidir. Topluca kılınan bayram namazları ise Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin göstergesidir. Bayramlar, Allah'ın mü'min kullarına birer ziyafet günleridir. Bayramların başlangıcı olan bayram namazları bu nedenle önemlidir. Bayram namazlarında bir araya gelen müminler hem bayramlaşır, hem de dargın olanların barışması için vesile olur.
İSTANBUL'DA BAYRAM NAMAZI SAAT KAÇTA? (2019)
Cuma namazı kılması farz olan kişilerin bayram namazı kılmaları Hanbelîler'e göre farz-ı kifâye, Hanefîler'e göre vâcip, Mâlikîler'e göre de sünnet-i müekkededir. Bu nedenle bayram namazı kılmak isteyen vatandaşlar İstanbul bayram namazını sorguluyor.
İstanbul Ramazan Bayram Namazı saati: 06.13
BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR?
Bayram namazı yılda iki defa kılındığı için kılınışı unutulabilen bir namazdır. Bu nedenle camilerde din görevlileri namaz öncesi bayram namazının nasıl kılınacağını hatırlatır. Bayram namazı bayramın birinci günü sabah namazının ardından güneş doğduktan sonra kılınır. Bayram namazı öncesi hatırlatmaların ardından müezzin kayyım nidada bulunarak namaz kılmak için camiye gelenleri nasıl niyet edecekleri konusunda yönlendirir.
Niyet edilirken hangi bayram namazı kılınacaksa o zikredilir. Örnek olarak "Niyet ettim Allah'ım senin rızan için Ramazan Bayramı namazı kılmaya, uydum hazır olan imama" veya aynı şekilde "Niyet ettim Allah'ım senin rızan için Kurban Bayramı namazı kılmaya, uydum hazır olan imama" şeklinde niyet edilir.
Bundan sonra imamla birlikte hareket edilerek:
1. Rekat
Bayram namazına niyet ettikten sonra tekbir alınır ve eller bağlanır,
Sırasıyla imam hatip ve cemaat sessizce "Sübhaneke duası"nı okur, sonra fasılalar halinde;
Tıpkı iftitah tekbiri gibi yeniden eller kulak hizasına kaldırılarak 1. Tekbir alınır ve eller yanlara salınır,
Sonra 2. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,
Ardından 3. Tekbir alınır ve bu sefer eller göbek hizasında bağlanır.
İmam; gizlice "Euzü besmele" çeker, açıktan "Fatiha suresi" ile birlikte "Zammı sure veya zammı sure yerine geçecek miktarda Kur'an-ı Kerim" okur. Cemaat ise sessizce imamı dinler.
Rüku ve secde yapılarak 2. Rekata kalkılır.
2. Rekat
İmam; gizlice "Besmele" çeker, açıktan "Fatiha suresi" ile birlikte "Zammı sure veya zammı sure yerine geçecek miktarda Kur'an-ı Kerim" okur. Cemaat ise sessizce imamı dinler.
Ardından tekrar tıpkı iftitah tekbiri gibi yeniden eller kulak hizasına kaldırılarak 1. Tekbir alınır ve eller yanlara salınır,
Sonra 2. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,
Ardından 3. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,
Son olarak 4. Tekbir alınır ancak bu sefer eller kulak hizasına kaldırılmaz ve rükuya gidilir.
Rüku ve secdenin ardından oturulur, "Tahiyyat, Salli-Barik duaları" okunur ve önce sağ tarafa sonra sol tarafa selam verilerek namaz tamamlanır.
Bundan sonra müezzinin refakatinde hep birlikte 3 defa tekbir (teşrik) getirilir. Bu tekbirlerle birlikte imam hatip bayram hutbesi okumak üzere minbere çıkar.
BAYRAM GECELERİ YAPILACAK İBADETLER NELER?
Bayram Gecelerinin Fazileti
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur:
"Ramazan bayramı gecesini ve Kurban Bayramı gecesini sevâbını Allah'tan umarrak ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü gündde ölmez." (İbn Mâce, Sıyam, 68)
Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-buyuruyor:
"Beş gece vardır ki duâ reddolunmaz:
Receb'in ilk gecesi,
Şaban'ın on beşinci gecesi,
Cuma gecesi,
Ramazan Bayramı gecesi,
Kurban Bayramı gecesi." (Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, no: 3952)
1- NAMAZ KILMAK
Bayram geceleri kaza namazı ve nafile namaz kılınması tavsiye olunmuştur.
Mü'minlerin annesi Ümmü Habîbe Remle Binti Ebû Süfyân radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim, dedi:
"Müslüman bir kimse, farzların dışında nâfile olarak her gün Allah rızası için on iki rek`at namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir köşk yapar" veya "Ona cennette bir köşk yapılır." (Müslim, Müsâfirîn 103)
2- KUR'AN-I KERİM OKUMAK
Allah dostları mübarek gün ve gecelerde çokça Kur'ân-ı Kerîm okunmasını tavsiye buyurmuşlardır.
İbn-i Mesut'tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir." (Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân 16)
İbn-i Abbas'tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:
"Kalbinde Kur'an'dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir." (Tirmizî, Fazâilü'l-Kur'ân 18)
3- DUA ETMEK
Peygamber Efendimiz duaların red olunmadığı gecelerde bayram gecelerini de zikretmiştir. Bayram gecelerinde rabbimize çokca dua ve istiğfar etmelidir.
Nitekim Hadis-i Şerifte buyrulur:
"Beş gece vardır ki duâ reddolunmaz: Receb'in ilk gecesi, Şaban'ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi." (Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, no: 3952)
Ayet-i kerîmede buyrulur:
"(Ey Resûlüm!) De ki: Sizin dua ve niyâzlarınız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin?" (el-Furkân, 77)
4- SADAKA VERMEK
Asr-ı saâdette bayrama, infakla, ikramla, sadakayla hazırlanılır; bayram, Allah için yapılan fedâkârlıklarla karşılanırdı.
Gerçek bayram, Hakk'ın bizden râzı olmasıdır. Bunun içindir ki, bilhassa o sevinç günlerinde yetim, kimsesiz, fakir ve muhtaçları sevindirelim ki, ilâhî rahmet ve merhamet tecellîlerinden nasîb alabilelim. Zîrâ:
"Sizler yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin." buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 58)
Allah yolunda infakta bulunup sadaka vermenin kişiyi pek çok tehlike ve belâlardan muhâfaza edeceği, buna ilâveten sadaka sahibini muhabbetullâh'a nâil eyleyeceği unutulmamalıdır. Mübarek gün ve geceler sadaka vermeye en güzel vesilelerdir.
Zira ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
"Allah yolunda infâk edin! Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Bir de ihsanda bulunun. Zira Allah, muhsinleri (iyilikte bulunan, işini güzel yapan ve ihsan şuuru ile yaşayanları) sever." (el-Bakara, 195)
Peygamber Efendimiz zengin-fakir her mü'mini infâka teşvik eder, bir hurmadan başka bir şeyi olmayan için mü'min şöyle buyururdu:
"Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız güzel ve hoş bir söz ile korunun." (Buhârî, Edeb, 34)
5- TEVBE İSTİĞFAR ETMEK
Bayram gecelerinde günahlarımız için bolca tövbe istiğfar etmeliyiz. Tevbe, Hakk'a dönüş demektir. Hakk'ı unutan ya da O'ndan gafil olan bir kulun, girdiği yanlış yolun farkına varıp yüzünü ve gönlünü Rabbine yöneltmesi ve affını dilemesidir. Böyle bir kulun kalbi büyük bir nedâmetle, için için yanar ve ılık gözyaşlarıyla Rabbine gönlünü açar. İşte bu yanış ve pişmanlık "tevbe"dir. Ardından af dilemek için kalplerden taşan niyazlar da "istiğfar"dır.
Başta peygamberler olmak üzere bütün velîler, sâlihler ve sâdıklar; darlıkta ve bollukta, kederde ve sevinçte dâimâ Cenâb-ı Hakk'a ilticâ etmişler ve O'na niyâz hâlinde bulunmuşlardır.
İbn-i Ömer (r.a.) şöyle der:
"Biz, Resûlullah Efendimiz'in bir mecliste yüz defa:
«Allah'ım! Beni bağışla ve tevbemi kabul buyur! Çünkü Sen tevbeleri çok kabûl eden ve çok merhamet edensin.» dediğini saymıştık." (Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1516; Tirmizî, Deavât, 38/3434)
Allah'a yöneliş ve kalbin ulvî bir seviye kazanmasında mühim bir yeri olan istiğfar, mânevî kirlerden temizlenmenin de en mühim vâsıtasıdır. Makbûl bir tevbe, kul ile Rab arasındaki engelleri ve perdeleri kaldırır, Allah Teâlâ'nın sevgisine mazhar eder. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz Allah, çok tevbe eden ve çok temizlenenleri sever." (el-Bakara, 222)