Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasına izin vermeyen elin sahibi bakın kim çıktı
İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada omuzuna bir el uzanmıştı. İmamoğlu'nu çeken elin sahibi sosyal medyayı sallamıştı. Türkiye'nin konuştuğu olayda gizemli elin sahibi ortaya çıktı. Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok, çok konuşulan elin sahibinin basın danışmanı Murat Ongun olduğunu söyledi.
Birkaç gün önce ortaya çıkan bir videoda "gizemli bir el" CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun omzuna uzanmış ve sert bir şekilde arabaya çekmişti. İmamoğlu'na uzanan gizemli elin kime ait olduğu ortaya çıktı. Bugünkü yazısında bu gizemli elin sahibinin basın danışmanı Murat Ongun olduğuna dikkat çeken Melih Altınok, ilginç detayları gündeme taşıdı.
Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok'un yazısı şöyle:
Ekrem İmamoğlu'nun omzundaki o gizemli elin kim olduğu tartışılıyor.
İzlemişsinizdir. Hani şu İmamoğlu tam gazetecilerin "Seçimlerin iptaliyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna yanıt verecekken arkasında bekleyen siyah minibüsten uzanan... Ekrem Bey'i omuzundan yakalayıp susması ve araca binmesi için sertçe çekiştiren el.
Herkesin kime ait olduğunu sorguladığı elin sahibi aslında videonun sonunda belli belirsiz görülüyor. 31 Mart seçim sürecinden beri İmamoğlu'nun sürekli yanıbaşında gördüğümüz basın danışmanı.
Ben kendisini Nagehan Alçı'nın bir yazısından hatırlıyorum:
"Tam 22.56'da çaldı telefonum.
Açtım. Karşımda Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı değerli gazeteci Murat Ongun vardı." Mesleğim gereği bugüne değin Cumhurbaşkanlarından belediye başkanlarına kadar pek çok siyasinin basın danışmalarını tanıdım.
Ve üzerine konuştuğumuz o elin "muadillerinin" genelde el pençe divan durmak için harekete geçtiklerine şahit olmuştum. Ama eli bu kadar uzayabilenini hiç görmemiştim.
Benzer düşüncelerle olsa gerek pek çok kişi sözünü ettiğimiz elin sahibinin "yetkili bir abiye benzediği" yorumunu yaptı.
***
Ongun'u da dünya üzerinde çok az "danışmana" nasip olan pozisyonu için tebrik etmek lazım.
Bu yüzden kafama takılanları, İmamoğlu'na değil de Ongun'a sormamın daha doğru olacağına karar verdim.
Birinci sorum...
Camianın suyundan içmiş biri olarak niçin meslektaşlarımızın hakaret içermeyen yazılarına karşı dava açıyorsunuz?
Ahmet Kekeç geçtiğimiz gün yazdığı her satırı Basın Konseyi denen işgüzarlığa şikayet ettiğinizi ardından suç duyurusunda bulunduğunuzu söylüyor.
Gazetecilerin eleştiri yapmasını davalarla usandırarak engellemek, Negahan'ın referansıyla değerli bir gazeteciye yakışıyor mu?
Hadi gazeteciliğinizden geçtim, belli ki mazide kalmış... Ama bu eski taktik, sürekli ama sürekli gülerken poz veren Ekrem Bey'e çizdiğiniz imajla da çelişmiyor mu?
***
Ahmet Abi, İmamoğlu'nun bir aralar Samanyolu TV'de program yaptığının ve hakkında FETÖ soruşturması açıldığının hatırlatılmasına bile tahammül edemediğinizi yazmış.
Tüm kozlarını oynayan bir siyasinin mazisinde yargıya konu olmuş olaylar varsa gazetecilerin dikkatini çekmesinden daha doğal ne olabilir?
Ayrıca herkes "FETÖ" kavramının artık yaşananları kamuoyuna izah etmekte etkisiz kaldığının farkında. Yani kimsenin FETÖ ile bağlantı kurmaya hevesi yok.
Garip olan gazetecileri bu ilişkilendirmeye yönlendirenin bizzat siz olması.
Evet! Zira Ekrem Bey'e 15 Temmuz'la özdeşleşen "yurtta sulh" sloganını sık sık kullandırıyorsunuz. Geçen gün de o gece Çengelköy'de katliam yapan darbecilerin çıktığı Kuleli fonuyla İmamoğlu'nun bir videosunu yayınladınız.
Acaba taktiğiniz, insanları işkillendirip ağızlarından FETÖ kelimelerini döktürmek mi? Böylece İmamoğlu'na yönelecek eleştirileri "yine mi FETÖ" yakınmasıyla değersizleştirmeyi mi hedefliyorsunuz?
Lütfen başkanın tercihi, rastlantı falan demeyin. Biliyoruz ki kendisini omzundan tutup silkeleyecek kadar muktedirsiniz.
Cevabınızı gerçekten merak ediyorum.
Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok'un yazısı şöyle:
Ekrem İmamoğlu'nun omzundaki o gizemli elin kim olduğu tartışılıyor.
İzlemişsinizdir. Hani şu İmamoğlu tam gazetecilerin "Seçimlerin iptaliyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna yanıt verecekken arkasında bekleyen siyah minibüsten uzanan... Ekrem Bey'i omuzundan yakalayıp susması ve araca binmesi için sertçe çekiştiren el.
Herkesin kime ait olduğunu sorguladığı elin sahibi aslında videonun sonunda belli belirsiz görülüyor. 31 Mart seçim sürecinden beri İmamoğlu'nun sürekli yanıbaşında gördüğümüz basın danışmanı.
Ben kendisini Nagehan Alçı'nın bir yazısından hatırlıyorum:
"Tam 22.56'da çaldı telefonum.
Açtım. Karşımda Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı değerli gazeteci Murat Ongun vardı." Mesleğim gereği bugüne değin Cumhurbaşkanlarından belediye başkanlarına kadar pek çok siyasinin basın danışmalarını tanıdım.
Ve üzerine konuştuğumuz o elin "muadillerinin" genelde el pençe divan durmak için harekete geçtiklerine şahit olmuştum. Ama eli bu kadar uzayabilenini hiç görmemiştim.
Benzer düşüncelerle olsa gerek pek çok kişi sözünü ettiğimiz elin sahibinin "yetkili bir abiye benzediği" yorumunu yaptı.
***
Ongun'u da dünya üzerinde çok az "danışmana" nasip olan pozisyonu için tebrik etmek lazım.
Bu yüzden kafama takılanları, İmamoğlu'na değil de Ongun'a sormamın daha doğru olacağına karar verdim.
Birinci sorum...
Camianın suyundan içmiş biri olarak niçin meslektaşlarımızın hakaret içermeyen yazılarına karşı dava açıyorsunuz?
Ahmet Kekeç geçtiğimiz gün yazdığı her satırı Basın Konseyi denen işgüzarlığa şikayet ettiğinizi ardından suç duyurusunda bulunduğunuzu söylüyor.
Gazetecilerin eleştiri yapmasını davalarla usandırarak engellemek, Negahan'ın referansıyla değerli bir gazeteciye yakışıyor mu?
Hadi gazeteciliğinizden geçtim, belli ki mazide kalmış... Ama bu eski taktik, sürekli ama sürekli gülerken poz veren Ekrem Bey'e çizdiğiniz imajla da çelişmiyor mu?
***
Ahmet Abi, İmamoğlu'nun bir aralar Samanyolu TV'de program yaptığının ve hakkında FETÖ soruşturması açıldığının hatırlatılmasına bile tahammül edemediğinizi yazmış.
Tüm kozlarını oynayan bir siyasinin mazisinde yargıya konu olmuş olaylar varsa gazetecilerin dikkatini çekmesinden daha doğal ne olabilir?
Ayrıca herkes "FETÖ" kavramının artık yaşananları kamuoyuna izah etmekte etkisiz kaldığının farkında. Yani kimsenin FETÖ ile bağlantı kurmaya hevesi yok.
Garip olan gazetecileri bu ilişkilendirmeye yönlendirenin bizzat siz olması.
Evet! Zira Ekrem Bey'e 15 Temmuz'la özdeşleşen "yurtta sulh" sloganını sık sık kullandırıyorsunuz. Geçen gün de o gece Çengelköy'de katliam yapan darbecilerin çıktığı Kuleli fonuyla İmamoğlu'nun bir videosunu yayınladınız.
Acaba taktiğiniz, insanları işkillendirip ağızlarından FETÖ kelimelerini döktürmek mi? Böylece İmamoğlu'na yönelecek eleştirileri "yine mi FETÖ" yakınmasıyla değersizleştirmeyi mi hedefliyorsunuz?
Lütfen başkanın tercihi, rastlantı falan demeyin. Biliyoruz ki kendisini omzundan tutup silkeleyecek kadar muktedirsiniz.
Cevabınızı gerçekten merak ediyorum.