Ekrem İmamoğlu'nun oturduğu locayla ilgili çok konuşulacak gelişme
Ekrem İmamoğlu'nun Beşiktaş - Medipol Başakşehir karşılaşmasında oturduğu locanın, sahibinden habersiz tahsis edildiği ortaya çıktı. İşte çok konuşulacak detaylar...
- Gündem
- Giriş Tarihi: 02.05.2019 | 10:18
- Güncelleme Tarihi: 02.05.2019 | 16:21
Yerel seçimlerden sonra en tartışmalı konularından birisi de CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun iki önemli maça gitmesi ve mazbatayı tribünlerde araması olmuştu.. İmamoğlu, 13 Nisan'da Vodafone Park'ta oynanan Beşiktaş-Başakşehir maçına gitmiş ve bir locadan maçı izlemişti. Peki İmamoğlu o maça nasıl gitti? İmamoğlu'nu o locaya kim davet etti? Locanın şu sıralar Beşiktaş Kulübünü zorda bırakacak şekilde İmamoğlu'na ayarlandığı ortaya çıktı. Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür bugünkü yazısında bu konuyu anlattı.
Mahmut Övür'ün yazısı şöyle:
Seçim sonrasının en tartışmalı konularından biri de Ekrem İmamoğlu'nun iki önemli maça gitmesi ve spora siyaseti karıştırmasıydı.
Olay o günlerde toplumsal gerilime yol açar endişesiyle çok eleştirildiği gibi çok da sahiplenildi. Ancak olayın sadece görünen yüzü değil, meğer arka yüzü de bir hayli garip ve tartışmalı...
Bu gerçeği de 29 Nisan 2019 tarihinde Noter'den çekilen bir ihtarnameden öğreniyoruz.
İhtarı çeken taraf, Demand Gayrimenkul Danışmanlık A.Ş adına Avukat Merve Bahadır.
Çekilen kurum ise Türkiye'nin en önemli kulüplerinden Beşiktaş Futbol Yatırımları San ve Tic. A.Ş. Yani İmamoğlu'nun gittiği o maçlardan birinin ev sahibi...
Peki, bu olayın İmamoğlu ile ilişkisi ne?
Şimdi o maça dönelim.
İmamoğlu, seçim havasını sokağa taşımak için 13 Nisan'daki Vodafone Park'ta oynanan Beşiktaş-Başakşehir maçına gitti ve bir locadan maçı izledi.
Hedefine de siyasi ortamı geren stadyumdan yükselen "mazbatayı ver, mazbatayı ver" sloganlarıyla ulaştı.
Peki, İmamoğlu o maça nasıl gitmişti?
İnsan, sporla ilişkisi olan ve siyaseten de iddialı biri için bu işin hiç de zor olmadığını düşünür. Ama durum öyle değil. Şimdi yukarıda sözünü ettiğim ihtarnameye dönelim. İhtarnameyi okuduğumda şaşırmadım desem yalan olur. Meğer, Türkiye'nin en önemli şehri İstanbul'un, kesinleşmemiş de olsa belediye başkanı olan İmamoğlu'nun gidip oturduğu o locanın sahibinden izin alınmamış.
"Olmaz öyle şey" dediğinizi duyar gibiyim.
Olmuş ama... Bunu da loca sahibi işadamı Atalay Demirbaş adına Beşiktaş Kulübü'ne gönderilen ihtarnameden öğreniyoruz.
İhtarname şu tespitle başlıyor: "Stadyumda bulunan 80 nolu loca 3 yıllığına 254.000.00 USD karşılığında Demand Gayrimenkul Danışmanlık A.Ş tarafından kiralanmıştır."
Sonra şu suçlamayla devam ediyor: "Tarafımıza tahsis edilen loca bilgimiz ve iznimiz olmaksızın muhatap şirket tarafından Sayın Ekrem İmamoğlu'na kullandırılmıştır."
Yani Beşiktaş Kulübü, sahibine haber vermeden locayı İmamoğlu'na tahsis etmiş. İş burada kalsa belki sorun olmazdı. Kulüp devreye loca sahibiyle davalık olan bir ismi, Sea Pearl Projesi'nin sahibi Özen Kuzu'yu da sokunca işin rengi değişmiş.
O da şöyle anlatılıyor: "Bizim şirketimizle de yargı düzleminde husumeti olan Kuzu İnşaat A.Ş. yetkilisi Özen Kuzu da locamıza girmiştir. Bilgimiz ve iznimiz olmadan herhangi birine tarafımıza tahsis edilmiş locanın kullandırılmaması gerekirken, siyasi anlamda herkesçe tanınan bir isme yer verilmesi ve bu isimle; yaptığı projelerle olumsuz anlamda dikkatleri üzerine çeken Özen Kuzu'nun tarafımıza ait locada buluşuyor olması her anlamda firmamızı zor durumda bırakabilecek nitelikte bir davranıştır. Bu nedenle Sayın Muhatab'ın (Beşiktaş Kulübü) tek taraflı ve kusurlu davranışı ile sözleşmenin feshi sonucunun doğduğunun hukuki olarak kabulü gerekmektedir. Bu doğrultuda hukuki haklarımızı kullanacağımızı ihtaren bildiririz."
Acaba Özen Kuzu'yu daha önce siyaset kulislerine düşen Beşiktaş yöneticisi mi devreye soktu?
Böyle bir şey spor tarihinde görülmüş mü bilemem ama işin mahkemelik olacağı çok açık. Çünkü ihtarname şu taleple bitiyor:
"İşbu sebeple loca kiralama bedeli 254.000.00 USD'nin 7 gün içerisinde tarafımıza iadesini talep ederiz."
Beşiktaş milyonlarca taraftarı olan bir kulüp. Bırakın Beşiktaş'ın 254 bin dolardan olmasını, adının bir siyasi görüşe angaje edilmesi ve bunun da kurallar çiğnenerek yapılması son derece rahatsız edici.
Tam da, "Spora siyaset karışırsa böyle olur?" dedirtecek bir son.