'Yeşil' davasında flaş iddia!
Yazar Musa Anter’in 1992’de Diyarbakır’da öldürülmesi ve AK Partili Orhan Miroğlu’nun yaralanmasına ilişkin görülen davada, tanık sıfatıyla bilgisine başvurulan MİT görevlisi H.K., ’Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım ile kaybolduğu söylenen 29 Kasım 1996’dan sonraki hafta telefonla görüştüğünü; ancak o günden bugüne kadar irtibatı olmadığını söyledi. H.K., Yıldırım’ın yaşayıp yaşamadığını da bilmediğini söyledi.
Musa Anter cinayeti ve JİTEM ana davası dosyalarının birleştirilmesi sonrası 16 sanığın yargılandığı davanın görülmesine, Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tutuksuz sanık emekli Albay Savaş Gevrekçi de hazır bulundu.
SGK'DAN 'MAHMUT YILDIRIM KAYDINA RASTLANILMADI' CEVABI
Bir önceki duruşmada tanık olarak çağrılan Genelkurmay İstihbarat Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, "Ben mesleğim gereği geniş çevresi olan bir kimseyim. Aldığım bilgiler sonucunda Mahmut Yıldırım'ın yaşadığı kanaatine vardım; ancak şuan nerede yaşıyor bilmiyorum. Televizyon programında kendisinin hasta olduğuyla ilgili söylediğim sözler doğrudur. Kanser hastası olduğu yönünde bilgiler aldım; ancak tedavisinin nerede sürdüğünü bilmiyorum. Kendisi değişik kimlik kullanıyor olabilir ve hatta yüzü değiştirilmiş olabilir" ifadelerini kullanmıştı.
Mahkeme, bunun üzerine, Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) yazı yazılarak, 'Yeşil' kod Adlı Mahmut Yıldırım'ın, SGK nezdinde tedavi görüp görmediğinin araştırılarak mahkemeye bilgi vermesini istemişti. SGK'dan gelen cevapta, Yıldırım'a ait bir kayda rastlanılmadığı bildirildi. Mahkeme ayrıca, MİT raporlarında 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın halen yaşadığı yönünde bilgileri olduğu anlamına gelecek ifadeler geçen MİT görevlilerinin saptanarak dosyaya tanık olarak dinlenilmesi için kimlik ve adres bilgilerinin istenilmesine hükmetmişti.
MİT'TEN CEVAP GELDİ
MİT'ten gelen cevapta, bahsi geçen personelin H.K., olduğu ve ifadesinin yazılı olarak gönderildiği belirtildi. Mahkeme Başkanı tarafından okunan ifadesinde H.K., şunları söyledi:
"1988 tarihli MİT Teftiş Kurulu soruşturma raporundaki 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'la ilgili beyanlarım nedeniyle, Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesince ifademe başvurulmak istenmiştir. Bahsi geçen rapordaki telefon görüşmeleri 'Yeşil'i son gördüğüm tarih 29 Kasım 1996'dan sonraki hafta içerisinde gerçekleşmiştir. O dönem Yıldırım, Mehmet Eymür ile görüşmek için Eymür'ü aramaktaydı; ancak ulaşamadığından santral bu aramaları bana bağladı. Bu tarihte 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'la görüşmek durumunda kaldım. Yıldırım, görüşmelerde bana Mehmet Eymür ile görüşmek istediğini ancak ulaşamadığını söyledi. Ben de bu durumu Eymür'e ileteceğimi kendisine ilettim. Yıldırım ile o dönemde sadece bu kapsamda görüştüm ve bu görüşmelerin tamamını Mehmet Eymür'e sözlü olarak ilettim. Yıldırım ile o hafta kurduğum irtibat bundan ibarettir. Devamında ne tür gelişmeler yaşandığından haberdar değilim. Bu telefon görüşmelerinin yaşandığı haftadan sonra Yıldırım'la bugüne kadar herhangi bir iletişimim olmamıştır. Dolayısıyla kendisinin yaşayıp yaşamadığını konusunda bir bilgim bulunmamaktadır."
'BU ADAM KONUŞSUN, O DÖNEME AİT HİÇBİR FAİLİ MEÇHUL OLAY KALMAZ'
Gelen evrakların okunmasının ardından emekli astsubay Hüseyin Oğuz tanık olarak dinlendi. Tanık Oğuz, Musa Anter'in öldürülmesi ve Orhan Miroğlu'nun yaralanması olayını PKK itirafçısı firari Abdülkadir Aygan'ın, kendisinin de konuk olarak bulunduğu bir televizyon programında detaylı bir şekilde anlattığını belirtti. PKK itirafçısı olan ve bir dönem JİTEM'de çalışan Aygan'ın bu olayı kendisine itiraf ettiğini de iddia eden tanık Oğuz, "O dönem Arif Doğan JİTEM'in komutanıydı. 'Celil' kod adlı şu anda emekli olan A.Ö., JİTEM'in ikinci adamıydı. 'Celil' kod adlı A.Ö., Mahmut Yıldırım ve Hamit Yıldırım'la bu işi yapmışlar. A.Ö.'nün o dönemdeki bütün pis işlerde parmağı var. Bu adamı mahkemenize çağırın, bildiklerini anlatsın o döneme ait hiçbir faili meçhul olay kalmaz" iddiasındaÿbulundu.
'GİZLİ TANIKTIM'
Tanık Oğuz, avukatların sorusu üzerine JİTEM bünyesinde hiç görev almadığını; ancak o dönemle ilgili birçok yerde bildiklerini anlattığını ve bir dönem de gizli tanıklık yaptığını söyledi. JİTEM'in yüzde yüz gayrimeşru bir kurum olduğunu söyleyen Oğuz, "PKK itirafçıları verdikleri bilgiler değerliyse JİTEM içine dahil ediliyordu. Bu kişiler dokunulmaz oldukları için pis işlere karışıyor ve kişisel çıkarları için her türlü gayrimeşru işlere bulaşıyorlardı. Kaçırdıkları kızlara tecavüz edip öldürüyorlar, sonra da 'örgüt üyesi' diyerek çatışmada öldürüldü havası yaratıyorlardı" iddiasında bulundu. Tanık Oğuz, dava kapsamı dışında bazı bilgiler de verdi. Oğuz, Binbaşı Cem Ersever'in de, 'Celil' kod adlı A.Ö. tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.
Tanığın ifadesinin ardından taraf avukatlarının taleplerini alan mahkeme, tanık Oğuz'un, ifadelerinde geçen bazı isimlerin tanık olarak dinlenilmesine, ifadesinde Abdülkadir Aygan'ın telefonla bağlandığını söylediği televizyon programının kayıtlarının istenilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.