28 Şubat'ın kritik ismi Bekir Yıldız: CHP teşkilatları 28 Şubat'ta başaktördü
28 Şubat sürecinde Sincan Belediye Başkanı iken düzenlediği Kudüs Gecesi nedeniyle görevinde alınarak tutuklanan Bekir Yıldız, hakkında bin sayfalık iddianame düzenlendiğini ve ne kadar CHP teşkilatı varsa hepsinin suç duyurusunda bulunduğunu dile getirdi.
Necmettin Erbakan liderliğindeki 54. Hükümeti devirmek isteyenler 31 Ocak 1997'de Sincan Belediyesi tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi bahane ederek Etimesgut'tan çıkardıkları tankları ilçe meydanında yürüttü. Hakkında tam bin sayfalık iddianame hazırlanan ve daha sonra görevden alınan dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, 7 ay boyunca Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Yıldız 5 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onaylanınca sahte kimlik ve pasaportlarla yurtdışına kaçtı. 3 yıl ülke ülke gezerek vatan özlemi çeken Yıldız, Rahşah Affı ile tekrar ülkeye dönüş yaptı.
Şimdi Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili olan Yıldız, "31 Ocak 1997'de bir Kudüs Gecesi düzenlemiştik. Biz bu geceyi daha önceki yıllarda da düzenlemiştik. O geceye kadar her şey güzeldi... O gün Ramazan Ayı'ydı... Bu Ramazan Ayı'nın 30 günü çeşitli etkinlikler olurdu. 31 Ocak'taki Kudüs Gecesi o programlardan bir tanesiydi. Davetli olduğumuz bir iftar programından sonra programa geldik. Salona girdiğimde bir olağanüstülük fark ettim. Bunun sebebi ise medyanın programa yoğun ilgi göstermesiydi. Bu ilgiyi çok anlayamadım. Bir organizasyon yapılmış anlaşılan. O günler hassas günlerdi... Programda konuşmacılar konuşmalarını yaptı ve daha sonra bir tiyatro oyunu düzenlendi Kudüs'le ilgili... Bu gecede hiçbir sorun yoktu... Tek sorun iktidarda Refah Partisi'nin olmasıydı. O gecenin arkasından 1 Şubat'ta kimsenin gündeminde böyle bir gece yoktu. 2 Şubat'a geldik. Gazete ve televizyonlarda haberler verilmeye başlandı... 3 Şubat'ta bunları biraz daha harladılar... 3 Şubat gecesi 'kendimi zor tutuyorum' diyen generaller konuşmaya başladı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ancak yaptığımız işte bir suç unsuru yok... İnsanlık adına da kötü bir şey değil, ama sonuçlarına bakıyorsun Türkiye'nin bir numaralı gündemi... " ifadelerini kullandı.
GÖZLERİM DOLDU
Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılandıklarını belirten Yıldız, "4 Şubat sabahı tankların yürümesini meşru kılacak dereceye neredeyse getirdiler konuyu...4 Şubat sabahı her şeye rağmen gündüz yürütmeye cesaret edememişler anlaşılan güneş daha doğmadan tankları korkarak yürütmüşler... Hal böyle olunca İçişleri Bakanı Meral Akşener soruşturmak için açığa alma yazısını gönderdi. Daha sonra terörle mücadele birimleri beni aramaya başladılar. Ben de hukuki bir hazırlık yapmak için bir süre geri plana geçtim. İki gün içerisinde kaçtığıma yönelik haberler yapıldı. Kritiğimizi yaptıktan sonra DGM'ye gitmek için asansöre bindik... Tam asansörden çıkıyordum. Bir kadın beni gördü ve ürktü. O zaman benim gözlerim doldu. Medya öyle tanıtmış ki benden ürktü. Ben o anı hiç unutamam" şeklinde konuştu.
KUDÜS KOĞUŞU
"Bizi Ulucanlar Cezaevi'ne götürdüler. 9. Koğuş diye bir koğuşa..." şeklinde konuşan Bekir Yıldız, "9. Koğuş'un adını biz Kudüs Koğuşu olarak koyduk. Burada 7 ay kadar kaldık. Açık görüşümüz yoktu... Bize 'siz terörist olduğunuz için görüşemezsiniz' dediler. Hangi terör örgütü dediğimizde cevap verilmiyordu. Bir iddianame hazırlamışlar tam bin sayfa... Bir bakıyoruz ne kadar CHP teşkilatı varsa hepsi suç duyurusunda bulunmuş. O dönemin baş aktörleriydiler. Refah -Yol hükümeti bozuldu. Hemen duruşma oldu ve bizi serbest bıraktılar. Biz tutuksuz yargılanmaya devam ettik. Mahkeme bana sonrasında 5 yıl hapis cezası verdi. Bu cezayı daha sonra Yargıtay onadı. Bunun arkasından da ben yurtdışına çıktım. Almanya'ya karayolu ile geçiyordum. Yurtdışına çıkış yasağım vardı. Ama ben bir şekilde Bulgaristan sınırından geçtim. İki farklı isimle pasaportum vardı. Bir ay kadar Bulgaristan'da kaldım. Sonra Romanya'ya geçerken orada gözaltına alındım. Çünkü sınırı geçtiğim pasaport sahteydi. Bir ay içeride kaldım. Savcı Türkiye'ye gönderilmemi söyledi. Hâkim de siyasi olduğum için 'iade etmiyoruz' dedi. Orada bir adres göstererek çıktım. Çıktıktan sonra Bulgaristan'da bir süre daha kaldım. Daha sonra da Almanya'ya geçtim. Almanya'da da yaklaşık 2 yıl kaldım. Türkiye'ye 2001 yılında döndüm. Rahşan Affı denilen Bülent Ecevit'in çıkardığı bir afla geri döndüm. Çok zor yıllardı. Biranda çok şey değişti" dedi.
Sabah
Şimdi Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili olan Yıldız, "31 Ocak 1997'de bir Kudüs Gecesi düzenlemiştik. Biz bu geceyi daha önceki yıllarda da düzenlemiştik. O geceye kadar her şey güzeldi... O gün Ramazan Ayı'ydı... Bu Ramazan Ayı'nın 30 günü çeşitli etkinlikler olurdu. 31 Ocak'taki Kudüs Gecesi o programlardan bir tanesiydi. Davetli olduğumuz bir iftar programından sonra programa geldik. Salona girdiğimde bir olağanüstülük fark ettim. Bunun sebebi ise medyanın programa yoğun ilgi göstermesiydi. Bu ilgiyi çok anlayamadım. Bir organizasyon yapılmış anlaşılan. O günler hassas günlerdi... Programda konuşmacılar konuşmalarını yaptı ve daha sonra bir tiyatro oyunu düzenlendi Kudüs'le ilgili... Bu gecede hiçbir sorun yoktu... Tek sorun iktidarda Refah Partisi'nin olmasıydı. O gecenin arkasından 1 Şubat'ta kimsenin gündeminde böyle bir gece yoktu. 2 Şubat'a geldik. Gazete ve televizyonlarda haberler verilmeye başlandı... 3 Şubat'ta bunları biraz daha harladılar... 3 Şubat gecesi 'kendimi zor tutuyorum' diyen generaller konuşmaya başladı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ancak yaptığımız işte bir suç unsuru yok... İnsanlık adına da kötü bir şey değil, ama sonuçlarına bakıyorsun Türkiye'nin bir numaralı gündemi... " ifadelerini kullandı.
GÖZLERİM DOLDU
Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılandıklarını belirten Yıldız, "4 Şubat sabahı tankların yürümesini meşru kılacak dereceye neredeyse getirdiler konuyu...4 Şubat sabahı her şeye rağmen gündüz yürütmeye cesaret edememişler anlaşılan güneş daha doğmadan tankları korkarak yürütmüşler... Hal böyle olunca İçişleri Bakanı Meral Akşener soruşturmak için açığa alma yazısını gönderdi. Daha sonra terörle mücadele birimleri beni aramaya başladılar. Ben de hukuki bir hazırlık yapmak için bir süre geri plana geçtim. İki gün içerisinde kaçtığıma yönelik haberler yapıldı. Kritiğimizi yaptıktan sonra DGM'ye gitmek için asansöre bindik... Tam asansörden çıkıyordum. Bir kadın beni gördü ve ürktü. O zaman benim gözlerim doldu. Medya öyle tanıtmış ki benden ürktü. Ben o anı hiç unutamam" şeklinde konuştu.
KUDÜS KOĞUŞU
"Bizi Ulucanlar Cezaevi'ne götürdüler. 9. Koğuş diye bir koğuşa..." şeklinde konuşan Bekir Yıldız, "9. Koğuş'un adını biz Kudüs Koğuşu olarak koyduk. Burada 7 ay kadar kaldık. Açık görüşümüz yoktu... Bize 'siz terörist olduğunuz için görüşemezsiniz' dediler. Hangi terör örgütü dediğimizde cevap verilmiyordu. Bir iddianame hazırlamışlar tam bin sayfa... Bir bakıyoruz ne kadar CHP teşkilatı varsa hepsi suç duyurusunda bulunmuş. O dönemin baş aktörleriydiler. Refah -Yol hükümeti bozuldu. Hemen duruşma oldu ve bizi serbest bıraktılar. Biz tutuksuz yargılanmaya devam ettik. Mahkeme bana sonrasında 5 yıl hapis cezası verdi. Bu cezayı daha sonra Yargıtay onadı. Bunun arkasından da ben yurtdışına çıktım. Almanya'ya karayolu ile geçiyordum. Yurtdışına çıkış yasağım vardı. Ama ben bir şekilde Bulgaristan sınırından geçtim. İki farklı isimle pasaportum vardı. Bir ay kadar Bulgaristan'da kaldım. Sonra Romanya'ya geçerken orada gözaltına alındım. Çünkü sınırı geçtiğim pasaport sahteydi. Bir ay içeride kaldım. Savcı Türkiye'ye gönderilmemi söyledi. Hâkim de siyasi olduğum için 'iade etmiyoruz' dedi. Orada bir adres göstererek çıktım. Çıktıktan sonra Bulgaristan'da bir süre daha kaldım. Daha sonra da Almanya'ya geçtim. Almanya'da da yaklaşık 2 yıl kaldım. Türkiye'ye 2001 yılında döndüm. Rahşan Affı denilen Bülent Ecevit'in çıkardığı bir afla geri döndüm. Çok zor yıllardı. Biranda çok şey değişti" dedi.
Sabah