Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman'dan 28 Şubat mesajı
28 Şubat'ta Refah-Yol hükümetinde Kültür Bakanı olarak görev yapan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, darbeye giden süreç ve sonrasında yaşadığı tanıklıklarını anlattı. Kahraman: 28 Şubat, ekonomik, siyasal, sosyal, eğitim alanında derin izler bırakmış hukuk dışı bir darbedir. Sonuç alınmış silahlı bir kalkışmadır. Ordunun üst kademesinde bulunan kişilerin aldıkları bir cunta hareketi kararıyla yürürlüğe konulmuştur. İktidara karşı askeri bir isyandır" ifadelerini kullandı.
Refah-Yol hükümetinde Kültür Bakanı olarak görev yapan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 28 Şubat'ın, ekonomik, siyasal, sosyal, eğitim alanında derin izler bırakmış hukuk dışı bir darbe olduğunu belirterek, "Bu, sonuç alınmış silahlı bir kalkışmadır. Ordunun üst kademesinde bulunan kişilerin aldıkları bir cunta hareketi kararıyla yürürlüğe konulmuştur. İktidara karşı askeri bir isyandır." dedi.
İSMAİL KAHRAMAN'DAN 28 ŞUBAT AÇIKLAMASI - İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
"Postmodern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 22 yıl geçti. Darbeye giden süreçte toplumun yaşam biçimi, inançlarını yaşayış tarzı üzerinde oluşturulan yoğun baskı, o dönemin tanıkları ve bu baskıyı birebir yaşayanların hafızalarında hala tazeliğini koruyor.
Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluşturulan Refah-Yol olarak adlandırılan koalisyonunun kurduğu 54. hükümette Kültür Bakanı olarak görev yapan İsmail Kahraman darbeye giden süreç ve sonrasında yaşadığı tanıklıklarını anlattı.
Kahraman, unutulmaması ve tarihten ders alınması gereken olayların olduğunu anlatarak, 28 Şubat'ın da siyasi tarihin kara ve lekeli bir sayfası olduğunu ifade etti.
Bu darbenin esasında sadece ülke çapında değil, küresel çaplı olduğunu dile getiren Kahraman, "Ekonomik, siyasal, sosyal, eğitim alanında derin izler bırakmış hukuk dışı bir darbedir. Sonuç alınmış silahlı bir kalkışmadır. Ordunun üst kademesinde bulunan kişilerin aldıkları bir cunta hareketi kararıyla yürürlüğe konulmuştur. İktidara karşı askeri bir isyandır." diye konuştu.
Türk siyasi tarihinde 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar 16 darbenin olduğunu aktaran Kahraman, Türkiye'nin bir darbeler ülkesi haline gelmesinin sebebinin, 27 Mayıs 1960 darbesi olduğunu söyledi.
Kahraman, her darbede ivme kazanmaya başlayan Türkiye'nin gelişmesinin durdurulduğuna işaret ederek, "28 Şubat'ta da gelişmemiz durduruldu. Bazı hesaplara göre 390 milyar ekonomik zarar görülmüştür. Tabii sadece ekonomik zarar değil, toplumsal, sosyal ve dış politikada zararları oldu. 28 Şubat'tan ders alınması gerekir ve bir daha öyle durumlara izin verilmemesi icap eder." diye konuştu.
28 Şubat darbesine ilişkin açılan davada kararın verildiğine vurgu yapan Kahraman, 21 müebbete mahkum olmuş sanık hakkında karar kesinleşene kadar adli kontrol uygulanmasına karar verildiğini anlattı.
İsmail Kahraman, bu adli kontrol kararının bir emsalinin olmadığını dile getirerek, "Yine bir merhamet eldiveni ele alındı. Bu olmaz. Buna benzer davalarda içeride olan kişiler var." dedi.
Türkiye'nin 28 Şubat sürecinde tam kalkış yapmaya başladığı bir dönemde olduğunu belirten Kahraman, "Ülke tam, uçağın tekerlerinin kalkacağı ana yani 'Take off' anına geliyor ve bir darbe oldu. Bizim dönemimizdeki gelişmeler fevkalade idi. Taban fiyatlar, ücretler, maaşlar ekonomik durum, güzel bir tablo meydana gelmişti." ifadelerini kullandı.
"D-8 DE DARBENİN BAŞLICA SEBEPLERİNDEN BİRİDİR"
Kahraman, o dönemde Türkiye'nin 30 milyar dolarlık iç borcunu 1 yıl 2 aylık iktidarları döneminde 22 milyar dolara indirdiklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"O dönemde memura yüzde 250 zam verdik, köylüye yüzde 312, işçiye ilk 6 ay içinde yüzde 104 reel artış sağlandı. Büyük bir refah ortaya çıktı. O dönemde bir de D-8 hadisesi de var. Bu Batı'yı da ABD'yi de çok ürküttü. Bizim iktidardan inişimizden itibaren 1 yıl içinde bu D-8'e imza atan bütün devlet başkanları ya istifa etti ya düşürüldü ya da öldüler. D-8 de darbenin başlıca sebeplerinden birisidir. İslami bakımdan da dini bakımdan da bir gelişme vardı. Bunu karşısında oldular çünkü İslam dini, bir nevi haçlı seferinin devamı gibi dışarının gözünde yenilmesi gereken bir düşman. Ne yazık ki içeride bu düşmanlığa, bu değirmene su taşıyanlar oldu ve maalesef karşı çıktılar. Başörtüsü bunlardan birisidir. Bir başörtüsü zulmü vardı."
28 Şubat'ın diğer darbelerden farklı olarak etap etap ve görünerek geldiğini belirten Kahraman, o dönemde oluşturulan "Batı Çalışma Grubu"nun faaliyetlerine dikkati çekti.
İsmail Kahraman, darbeyi hazırlayanlar tarafından toplumda bazı grupların oluşturulduğunu vurgulayarak, bunlardan birinin de aczmendiler olduğunu kaydetti.
Refah-Yol hükümetinde DYP ile çok uyumlu bir yol aldıklarını anlatan Kahraman, "Bir anda 'sürekli aydınlık için bir dakika karanlık' eylemi çıktı. Hangi karanlık? Türkiye her alanda gelişirken nerede karanlık var? Büyük bir kara propaganda yürütüldü. Başbakanın verdiği iftar bir suçmuş gibi gündeme getirildi. " ifadelerini kullandı.
Kahraman, Genelkurmay'ın o dönemde yargı mensuplarına brifing verdiğini hatırlatarak, "Hiçbir millet ordusuz olmaz, hiçbir ordu da vazifesi dışına çıkamaz. Hiçbir devlet ordusuz olmaz ve ordu bizde peygamber ocağıdır, saygımız sonsuzdur. Askerin yanlışa sürüklenmesi şöyle oldu, 'kışlayı nasıl idare ediyorsanız Türkiye'yi öyle idare edersiniz' diye. Edemezsiniz. Hudutları bekleyeceksiniz. Nitekim bu yanlış giderildi ve ordu yerine oturdu." dedi.
Kültür Bakanlığı sırasında Milli Güvenlik Kurulundan kendisine yapacağı nevruz bayramının kutlama programının nasıl olması gerektiğini belirten tuğgeneral imzalı bir yazı geldiğini anlatan Kahraman, şunları kaydetti:
"Milli Güvenlik Kurulu çok yanlış bir algılamayla kendisini her şeyin üzerinde görüyordu. 28 Şubat'a giden günlerde, 'MGK emir verir ve hükümet onu yapar' algısı vardı. Böyle bir şey olamaz. MGK Sadece bir tavsiye makamıdır. Bana gelen yazıya karşı cevap verdim ve cevabın altına özel kalem müdürüme imza attırdım. 'Muhatabın Halk Sanatlarını Geliştirme Genel Müdürlüğüdür. Nasıl kutlayacağımızı biz biliriz. Bundan böyle hareketlerinizi ona göre ayarlayın' diye cevap yazmıştım."
"BAŞÖRTÜSÜNÜN KONUŞULDUĞU SON MGK TOPLANTISI"
İsmail Kahraman, eskiden MGK'da bir tarafta siviller bir tarafta da askerlerin bulunduğuna vurgu yaparak, "Bir toplantı oluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o zaman Başbakandı. Hava Kuvvetleri Komutanı bir dosya getiriyor ve o dosyada 'Şurada şu kadar imam hatip talebesi, şu kadar hoca, şu kadar başörtülü var' diye rakamlar bulunuyor. Başbakanımız iki eliyle masaya vuruyor ve 'Sizi men ederim. Burada imam hatip mezunu ve hanımı da başörtülü bir Başbakan var. Böyle konuşmalar burada olamaz' dedi. O toplantı, imam hatiplilerin ve başörtüsünün konuşulduğu son MGK toplantısı oldu." ifadelerini kullandı.
Kahraman, o dönemin generallerinin "28 Şubat bin yıl sürecek" dediğini aktararak, "İman ve inanç bir suya benzer sıkamazsınız, fikir ve kanaatler zulüm ve istibdat karşısında keçeye benzerler, vurdukça sertleşirler. O vurmalar sertleşme meydana getirdi ve toplum kendisine sahip çıktı. Bugün Recep Tayyip Erdoğan bir dünya lideri olarak Türkiye'nin başındadır. O neticede hakikat anlaşılmıştır ve bugün Türkiye'yi rahatlatan anayasa değişikliği olmuştur. Artık kimse 'MGK toplandı mı toplanacak mı, ne karar verecekler?' diye sormuyor." şeklinde konuştu.
28 Şubat sürecinde Başbakan Necmettin Erbakan'ın verdiği bir yemekte Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'nın garsondan ısrarla içki istediği örneğini veren Kahraman, "Kasten istiyordu, çünkü inanca karşıtlık vardı. Arkasında İslam düşmanlığı vardı. Senelerin verdiği tortularla beyinleri yıkanmıştı." dedi.
"MECLİS, ORTAK TAVIR KOYAMADI"
Kahraman, dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'a yönelik zaman zaman mücadele edemediği yönünde eleştirilerin yapıldığını hatırlatarak, şunları anlattı:
"Tek başına iktidar değildi. Bugünkü iktidarın tek başına hareket etmesi o kadar büyük bir nimettir ki... Koalisyonlar ve muhalefet partileri zorluk meydana getirirler. Erbakan Hoca bütün partileri dolaştı. Anavatan Partisi'ne, DSP'ye, CHP'ye gitti ve hiçbirisi 'ortak bir tavır ortaya koyalım' demediler. 15 Temmuz darbe girişiminde 4 parti ortak tavır koymuştu ama o dönemde böyle bir tavır olmadı. Erbakan Hoca direncini gösterdi, daha fazla gösteremezdi. "
Erbakan'ın hukuk çerçevesinde ne yapılması gerekiyorsa yaptığını anlatan Kahraman, "Tüm meselesi memleket ve Türkiye'nin kalkınmasıydı. Rahmetli oluş tarihi de 28 Şubat'tan bir gün önce yani 27 Şubat'tır. Allah rahmet eylesin, tarihimizde böyle değerli insanlar var, ileride de olacaktır. Şimdi Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan hadisesi var. 100 yılda bir böylesine insanlar gelir. Allah ona nice hizmetler nasip etsin" ifadelerini kullandı.
Kahraman, sözlerini, "28 Şubat talihsiz bir sayfadır, kara bir sayfadır, bir lekedir. Cenab-ı hak devletimizi, milletimiz korusun, önümüzü kesecek böyle hadiseler inşallah bir daha tekerrür etmez." diye tamamladı.