Hatice Cengiz, Cemal Kaşıkçı ile son konuşmalarını anlattı
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’ndan vahşi bir cinayete kurban giden Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ses getirecek sözler söyledi. Cengiz ayrıca Kaşıkçı'nın vahşi cinayete kurban gitmeden önceki son konuşmalarını da açıkladı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesi tüm dünyayı derinden sarstı.
2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda vahşi bir cinayet işlendi. Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için gereken belgeyi almak için girdiği konsolosluktan bir daha çıkmadı. Kapının önünde onu bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz, zaman ilerledikçe endişelenmeye başladı ve Kaşıkçı'nın güvendiği isimlere haber verdi. İşte böylelikle yüzyılın en vahşi cinayeti gün yüzüne çıkmaya başladı.
Suudi Arabistan'dan gelen 15 kişilik infaz ekibi Kaşıkçı'yı kan donduran bir şekilde öldürmüş, cenazesi ise sırra kadem basmıştı. Tüm dünya bu cinayeti yakından takip ederken nişanlısı Hatice Cengiz durumu anlamaya çalışıyor, başına gelenlere anlam veremiyordu.
Hayatı bir anda değişip büyük bir acının merkezi haline geldi. Siyasiler, gazeteciler, yönetmenler, polisler... Birkaç arkadaşı ve ailesi ile hayatını sürdüren Cengiz birden bire bilmediği bir dünya ile muhatap olmaya başladı. Kaşıkçı'nın hayatının son günlerinin en yakın tanığı olarak en çok aranan ve konuşması beklenen kişiydi. O ise hepsinden kaçıp hayatını sürdürmek istediği yol arkadaşının sessizce yasını tutmak istiyordu.
Yaşadığı bu süreci Hatice Cengiz anlatıyor: Cemal Kaşıkçı adlı kitapta dile getiren Cengiz, ilk kez yaşadıklarını tüm detayları ile PazarSABAH'a anlattı. Cengiz: "Henüz evliliğim yarım kaldı. Başıma bunlar geldi diye üzülemiyorum. Çünkü ona sıra gelmedi. Bir insana bunu nasıl yaparlar? Nasıl bir vahşettir bu diye düşünüp üzülüyorum. Bilseydin bunların olacağını evlilik teklifini kabul etmezdim. Onu kurtarmak için etmezdim" diyor.
- Son aylarda dünyanın gündeminde olan vahşi bir cinayetin mağdur isimlerinden birisiniz.Tüm dünyanın gözü bu acı durumun üzerinde. Çok içten bir soru soruyorum, nasılsınız?
- Psikolojik destek alıyorum. Bunun etkisiyle daha iyiyim, eskisine göre. Çok zor günler geçiriyorum.Daha önce ailemden hiçbir yakınımı kaybetmedim. Cemal hâlâ çıkıp gelecekmiş ve tüm bu yaşadıklarımı unutacağım diye düşünüyorum. Ama maalesef bu olmayacak. Travma olmaması için vefat etmiş kişi ile vedalaşmak gerekiyormuş. Yaşadığım da bu... Bundan sonra ne yaparsam yapayım gerçek anlamda iyi olamayacakmış gibi hissediyorum. İş, ev, araba sahibi olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak gibi şeylerin beni artık asla mutlu edemeyeceğini düşünüyorum.
- Cemal Kaşıkçı'ya hayran mıydınız?
Düşüncelerinden etkilendiğim, takip ettiğim bir insandı. Bir insanın hayatında idealleri, yaşattığıprensipleri olunca demek ki böyle oluyordu. Sağcı, solcu, İslamcı gibi bir kalıba girmek zorundadeğilsiniz, demokrasiyi, özgürlüğü savunmak için. Bunu gördüm Cemal'de. Bir Arap'tı ama çokmülayimdi. Bildiklerinin arkasında duruyordu. Mücadelesinin bir duruşu ve gücü vardı. Çok muyakışıklı olması gerekiyor hayran olmak için. Allah'ın verdiklerine değil, onun verdiklerini kullanarakyaptıklarınla hayranlık oluşturabilirsin. Ben böyle insanlara hayran oluyorum.
- Şu an evli olacaktınız değil mi?
- O gün o kâğıdı alsaydık o hafta evlenecektik. Düğünleri pek sevmem. O adet ve gelenekler insanıekstra külfete sokan şeyler. Gelinlik giymek ve düğün için masraf yapmak bana garip gelir.
- Gelinlik giymeyecek miydiniz?
- Bir gelinliği aylarca arayıp hayalini kurmam. O güne özel beyaz bir elbise giyerdim nasip olsaydı. Cemal "Ne zaman gelinlik damatlık alacağız?' diye sorardı. O benden daha meraklıydı böyle şeylere. "Önce işlerimizi halledelim sonra alırız" derdim.
- Bu tavrınız onu şaşırtıyor muydu?
- Şaşırmaktan ziyade hoşuna gidiyordu bence. Arap kültüründen geldiği için kim bilir ne düğünler görmüştür, neler istemişlerdir ondan? Sahipsiz bir kız gibi bir şey istemeyen bir kızla karşılaşınca şaşırmış olabilir. Ben hayatı kolaylaştırmak taraftarıyım. Maddi imkânlarla alakası yok. Dünyada pek çok acı varken düğün dernek çalgı çengi yapmak para saçmak bana doğru gelmiyor.
- Olay henüz tazeyken sizin de adınızın geçtiği bir kitabın çıkmasına tepki gösterenler oldu.Bunu maddi bir kaygı gibi yorumlayanlar da var...
- Kitabın ticari boyutundan daha önemli şeyler var. Benim gözümden belge niteliğinde bir şeyin kalması düşünülerek yazıldı.
EVLİLİK TARİHİMİZİ İLAN EDECEKTİK
- 2 Ekim'de konsolosluğa giderken neler konuştunuz Cemal Kaşıkçı ile?
- Cemal çıksaydı buzdolabımızın modelini değiştirmeye gidecektik 2 Ekim'de. Konsolosluğa giderken takside bu konuyu konuşuyorduk. Siparişini verdiğimiz buzdolabının iki kapılı olanını istiyordu. "Arayıp söyle sevkiyatı durdursunlar, modeli değiştirelim" dedi. Aradım firmayı. Hatta şaka olsun diye"Değişim olmuyormuş" dedim. "O zaman aldığımızı ihtiyacı olan birine verelim, iki kapılı olanı alalım" dedi. Gülüştük.
- Evlendiğinizde oturmak için aldığınız evi büyük bir hevesle döşüyorsunuz. Bu olaydan sonra o eve gittiniz mi hiç?
- 2 Ekim gecesi Cemali gönderirler diye eve gittim. Gelirse evde olayım dedim. Çok kötü bir geceydi. Sabah erkenden koşarak konsolosluğa gittim. Bir de savcılığa ifade vermek için gittim. Cemalin eşyalarını götürmem gerekiyordu. Bu son gidişimdi.
- O evde yaşamayı düşünüyor musun şimdi?
- Zannetmiyorum. Orada beraber yaşasaydık, anılarımız olsaydı yaşardım. Ama iyi anılarım yok o evde. Yaşanmamış hayallerim var ve tek başıma orada yaşamak bana ağır gelir.
- Konsolosluktan çıksaydı neler yapacaktınız?
- Kâğıdı aldıktan sonra beyaz eşyacıya uğrayacak ardından evlendirme dairesine gidip tarih alacaktık.Saat 5-6 gibi yemek yiyip yakınlarımızı arar ve evlilik tarihimizi açıklarız diye planlamıştık.
ÇOCUK İSTİYOR MUSUN HATİCE?
- Çocuk hayali kurdunuz mu?
- Tabii. Bu hadiseden bir hafta önce Cemal bana "Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musun?" diye sordu. Ben de "Sen düşünüyor musun?" diye sordum. Çünkü yaşıyla ilgili olumsuz bir şey varsa onu kırmak istemedim. Gerçi olsa bana söylerdi mutlaka. "Olmak isterim ama bunun hayali ile yaşamıyorum" dedim. "Allah nasip ederse olur etmezse olmaz" dedim. Şaşırdı.
- Cemal Bey'in ailesiyle görüşüyor musunuz?
- Görüşmüyoruz. Aslında büyük oğlu Abdullah ile İstanbul'da tanışmıştık. Hatta nişan yüzüğümüzüaldığımız gündü. Döndükten sonra mutlaka ailesine "Babamın bir nişanlısı var. Tanıştık. Hatta oturacakları evi bile aldı" demiştir.
BEN BU KRİZİN MAĞDURUYUM
- ABD'ye gidecek misin?
- Mart ayında Washington Post'un davetlisi olarak ABD'ye gideceğim. Trump'ın davetini kabul etmedim çünkü üzerine düşen şeyi yapmadığını düşünüyorum. Trump'ın davetine yanıt vermek bu konudaki siyasi görüşüne destek vermek olurdu. Bu yüzden gitmek istemedim. Ben bu krizin kahramanı olmak istemiyorum. Ben bu krizin mağduruyum. Benim işin hukuki boyutunu takip edeceğim. Elimden geleni yapacağım ama bu işten nemalanma gibi bir gayem yok.
- Kaşıkçı'nın Washington Post'ta Arapça bir gazete kurmak gibi hayali olduğu yazıyor kitapta. Bu hayata geçerse siz de bunun bir parçası olmak ister misiniz?
- Arapça bölümü kurulacaksa onu Araplar yapabilirler. İçeriğini bilmiyorum. Ben gidip varlığımla onlara destek vermek isterim.
CESUR BİR İNSANIM, KORKMAM
- Cemal Kaşıkçı defalarca evlenmiş ve çocukları hatta torunları var. Bu durum evlilik kararı verirken sizi korkutmadı mı?
- Bunlar aklıma bile gelmedi. Ben cesaretli bir insanım. Karar verirsem korkmam. Korkunun hayatta yeri yok. Bekârlardan daha çok korkuyorum (Gülümsüyor). Ne aradığını bilen insanları severim. Ben de Cemal de ne aradığımızı biliyorduk.
- Basında Kaşıkçı'nın dini nikâhlı Mısırlı bir eşinin olduğu haberleri çıktı. Hatta fotoğrafları yayınlandı. Sizin bu Mısırlı eşten haberiniz var mıydı?
- Haberim yok. Cemal'in 60 yıllık hayatını bilemem. Sadece benle ilgili kısmını biliyorum. Belki doğrudur belki değildir. Ama birlikte çekilmiş o fotoğrafları yayınlamasını doğru bulmuyorum. Ciddi bir delilin varsa ilgili makamlara gidip bunun üzerinden bir şey talep edersin.
MADDİ BEKLENTİ AHLAKİ DEĞİL
- Maddi bir beklentisi mi vardı?
Maddi bir beklentisi olsa bile daha akıllıca yapılabilirdi. Ben maddi durumu kötü olan bir kadın bile olsam ölen birinin ardından maddi bir şey isteyemezdim. Ahlaki değil.
- Yaşadığına dair umudu ilk ne zaman kaybettiniz?
Hiçbir yerde anlatmadığım bir şeyi anlatacağım size. 19 Ekim gecesi, evden hiç çıkmadan haberleri takip ediyorum. Sabah namazı alarmına kalktım, saat 5.30'du. Telefonumda sayısız arama vardı. Kesin bir şey oldu diye Twitter'a girdim Suudi Arabistan'ın açıklamasını gördüm. Telefon elimden kaydı, başım döndü. Cemal'in çok yakın bir arkadaşına "Orda mısın?" diye yazdım. Başın sağ olsun yazdı. İşte o an öldüğünü hissettim.
- Suudi Devleti, "Bu adamlar, 15 kişilik infaz ekibi bu cinayeti işledi. Ama Muhammed bin Selman ile alakası yok" diyorlar. Buna ne kadar inanıyorsun?
Siyasi konularla ilgili konuşmak istemiyorum. Her şey ortada. Müdahil olabileceğim hiçbir şey yok. Türkiye elinden gelen her şeyi yaptı. Çok ilginç bir ülke ile karşı karşıyayız. Öldürülmemiş olsaydı Suudi Arabistan bütün dünyayı karşısına alır mıydı?
'KALDIĞIN YERDEN DEVAM ET HATİCE' DERDİ
- Yurt dışına çıkmayı düşünüyor musunuz?
- Evet. Çünkü psikolojim iyi değil ve mekân değişikliğine ihtiyacım var.
- Nişanlınız bu durumda sizin ne yapmanızı isterdi?
- Cemal 'Kaldığın yerden devam et' derdi. Bana 'Sen farklı bir kızsın. Yaptığın her şeyi başarırsın mutlaka desteklenmelisin' diyordu. 'Umman'a elçi olursun bende senin yanına gelirim' diyordu.
- Kaşıkçı ile son altı aydır birliktesiniz. Bunun kısa bir süre olduğunu söyleyenler var...
- Ben zaten bütün hayatını sahiplenmiyorum. Böyle bir iddiam yok. Ama olayı altı ay deyip önemsizleştiriyorlar. Neticede bir hayat birlikteliğine başlayacaktık. Sevdiğim bir insan vahşice öldürüldü. Cemal'in hayatına destek, kendi hayatım için de yeni bir başlangıç olsun diye evliliğe adım atacaktık. Ama şimdiki halimize bakın. Nerden nereye...
- Daha önce bir ilişkiniz olmuş muydu?
- Cemalle yaşadığım seviyede bir şey olmadı.
KAŞIKÇI'NIN FİLMİ İÇİN HOLLYWOOD SIRAYA GİRDİ
- Bu olağandışı bir hikâye. Mutlaka filmi çekilmek istenecektir. Tepkiniz ne olur?
- Hollywood'dan iki yönetmen ile görüştük. Cemal'in İstanbul'daki hayatını belgesel yapmak isteyen yönetmenler de var. Ben de destek vereceğim.
- Kariyer hedefiniz neydi?
- İsmimin önüne gelen unvanlardan uzak yaşamayı tercih eden biriyim. Mesai kavramı bana göre değil. Araştırmacı olmak istiyorum. Sırt çantam ile Ortadoğu'yu dünyayı dolaşıp bilinmeyen hayatları, mücadeleleri ortaya çıkarmak isterim. Bu bir meslek olarak nasıl ifade edilir bilmiyorum. Babam bile bazen "Kızım sen ne oldun şimdi?" diye soruyor. İnsanların bildiği bir kavram olduğu için araştırmacı gazeteci diyorum. Yoksa ben düşünen, yazan, okuyan bir insanım.
- Size ajan diyenler oluyor. Ne cevap vereceksiniz onlara?
- Cevap vermek bile komik geliyor.
- Kitapta İngiliz kadın ajan Getrude Bell'e hayran olduğunuz yazıyor...
- Bir Arap arkadaşım 3-4 yıl önce Çöllerin Kraliçesi Bell'den bahsetti. Çok ilgimi çekti ve hemen kitabını alıp okudum. Filmini de izledim. Yaptığı işten ziyade onu bu işe iten motivasyonla beni iten motivasyonun aynı olması beni etkiledi. Çok zengin bir ailede doğmuş olmasına rağmen sınırların ötesindeki sınırları görmek istiyor ve Ortadoğu'ya gidiyor. Yakaladığı zamanın çok ötesinde bir ruh ve fikir dünyasına sahip. Cesaretine ve duruşuna hayranım aslında. Yoksa siyasi tarafı değil. Belki de ciddi bir casustu. O dönemde yaşasaydım onun gibi olurdum. Ben herkesin merak ettiği şeyin değil merak edilmeyen şeylerin peşine düşen biriyim.
- Korumalarınız var. tehdit alıyor musunuz?
- Hayır, tehdit yok, korkmuyorum. İhtiyatı elden bırakmıyoruz. İkinci bir şeyin olmasına ben vesile olmak istemiyorum. Yeteri kadar acı çektim. Süpermenlik yapmaya gerek yok.
CEMAL, FATİH'İ MEDİNE'YE BENZETİRDİ
Görüntülü konuşurken perdeleri açmamı isterdi. Çünkü penceremde Fatih Camisi'nin manzarası vardı. Evlenince Fatih Camisi'nde namaz kılarım. Sonra sizin orada babanın çay evinde otururum. Kahvaltı yaparız diye hayal ederdi. Bu atmosfer ona Medine'yi hatırlatıyordu. O Fatih'te yaşamak istedi ama bu kadar kalabalık yerde yaşamaya gerek yok dedim.
Cemal insanları, kalabalığı, gürültüyü çok seviyordu. Hayatı onun kadar seven birini asla tanımadım. Hayatın kıymetini biliyordu. Balık çok severdi. Gittiğimiz restoranlarda hep en iyi şeyi tatmak isterdi. Kebapçı değildi. Avrupai şeyler ilgisini çekerdi. Onu bunu yemem diye tavırları da yoktu. Açıktı her şeye. Güzel yemek yemediği zaman morali bozuluyordu.
'O ÖLDÜ BEN NEDEN YAŞIYORUM' DİYE SORUYORUM KENDİME
Cemal Kaşıkçı benimle nişanlı olduğu için değil Cemal Kaşıkçı olduğu için öldürüldü. Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı ifadesi bile can sıkıcı bir ifade. Çünkü şu anda bunu kullanma şekilleri doğru değil. Ölümle birlikte nişanlılıkta bitiyor. Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı kitap çıkardı demek ondan nemalandığım anlamına gelir. Oysa ben onu sevdiğim için bunu yapıyorum. Başıma gelen hiçbir şeyi ben istemedim. Hayatımda karakola gitmemiştim. Şimdi koruma ile geziyorum. Bunlar zor, değişik, bana yabancı şeyler. Ama insanın başına gelince oluyor. Başıma iş geldi. Bilseydin bunların olacağını evlilik teklifini kabul etmezdim. Onu kurtarmak için etmezdim.
Kayıp sonrası pişmanlık yaşıyormuşum. Tıbbi açıklaması buymuş. O öldü ben neden yaşıyorum diyorum. Kaybın büyüklüğünü anlamaya başlayınca bu dünyada yaşamayacağınızı anlayıp gitmek istiyorsunuz.
Sabah