Türkiye’ye yeni NATO görevi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından yurtdışında katılacağı ilk uluslararası toplantı olan NATO zirvesi, Türkiye’nin NATO’daki mevcut sorumluluklarına ek olarak üstlenmesi beklenen yeni roller için de önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Haziran'da yeniden seçilmesinin ardından yurtdışında katılacağı ilk uluslararası toplantı, 11-12 Temmuz tarihlerinde Brüksel'de yapılacak NATO zirvesi olacak.
NATO zirvesi kamuoyunun dikkatine ABD Başkanı Donald Trump'ın 26 Haziran'da Erdoğan'a açtığı tebrik telefonu sırasında, orada görüşmek üzere randevu vermesiyle gelmişti. Diplomatik kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, bu görüşme yalnızca Türkiye ve ABD arasındaki mevcut sorunların görüşülmesi için değil, Türkiye'nin NATO'daki mevcut sorumluluklarına ek olarak üstlenmesi beklenen yeni roller için de önem taşıyor.
MÜDAHALEYE HAZIR BİRLİK
Bunların arasında 2014 Zirvesi'nde kurulmasına karar verilen Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti'nin (VJTF) komutasını 2021'de üstlenmesi geliyor. Bu kuvvet 2002'de oluşturulan ve Türkiye'nin de içinde yer aldığı NATO Acil Müdahale Birliği'nin (NRF) 'Mızrak Ucu', yani 'Öncü Kuvveti' olarak düşünülmüş. Toplam bir tugay seviyesinde 5 tabur halinde, kara, deniz ve özel kuvvetler desteğinde oluşturulan birliğin herhangi bir kriz çıktığında en geç bir hafta içinde müdahalede bulunacak hazırlıkta tutulması gerekiyor. Birliğe Türkiye'nin yanı sıra Almanya-Hollanda ortaklığı, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Polonya birlik tahsis etmiş bulunuyor.
VJTF Öncü Birliği'nin kuruluş gerekçesi, NATO belgelerinde "İttifakın doğu ve güney sınırlarında değişen güvenlik koşullarına daha iyi karşılık verebilmek" olarak açıklanıyor. NATO'nun en güneydoğusundaki Türkiye, kriz bölgelerine en yakın durumda, Ukrayna, Rusya, İran, Irak ve Suriye ile komşu durumda bir cephe ülkesi. Zaten bu karar Rusya'nın 2014'te Ukrayna'ya müdahalesi, Kırım'ı ilhakı ve Baltık ülkelerinin Rusya'dan artan rahatsızlığı sonrası alınmış.
NATO zirvesinde Türkiye'yi çok ilgilendiren bir başka konu da, belki de alınacak en önemli karar olması beklenen NATO Hazırlık Girişimi (NRI). Türkiye dâhil bütün üye ülkelerce kabul edilmesi halinde, kriz çıkması durumunda 30 gün içinde askeri müdahalede kullanılabilecek şekilde (Toplam 30 bin askerlik) 30 muharip tabur, 30 savaş gemisi ve 30 savaş uçağı filosunun bir komuta altında toplanması öngörülüyor. Bu amaçla üye ülkelerden 2020 Zirvesi'ne kadar hangi birlikleri bu girişime tahsis edebileceklerini bildirmeleri istenecek. Türkiye dahil üç ülkeden de (diğerleri İspanya ve Polonya) böyle bir oluşuma irtibat karargâhı tahsisini önermeleri bekleniyor.
Türkiye zaten NATO'nun üç taktik karargâhından Müşterek Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na İzmir'de ev sahipliği yapıyor; diğerleri Almanya Ramstein'daki Müşterek Hava Kuvvetleri ve İngiltere Northwood'daki Müşterek Deniz Kuvvetleri komutanlıkları. Keza Adana'daki İncirlik Hava Üssü ve Malatya'da Kürecik'teki Füze Kalkanı erken uyarı radarı (ki füzeleri Polonya ve İspanya'da konuşlu) da NATO'nun Türkiye'deki stratejik imkânları arasında.
Ankara ek olarak İstanbul Maslak'taki 3. Kolordu Karargâhı'nı önermeye hazırlanıyor. 3'üncü Kolordu karargâhı zaten 2002'den bu yana NATO'nun Acil Müdahale Birliği irtibat karargâhı. Resmi kaynaklar, darbe girişimine 3'üncü Kolordu komuta kademelerindeki bazı subayların da karışmış olduğuna dikkat çekerek bunun etkilerinin 2020-21 dönemine dek tamamen temizlenmiş olacağı konusunda NATO'ya teminat verildiğine işaret ediyorlar.
KARADENİZ SORUMLULUĞU
Yeni dönemde Türkiye'nin Karadeniz'deki NATO sorumlulukları da artacak. Aslında 2014 Zirvesi'nden bu yana Rusya'nın Kırım ilhakının ardından Karadeniz'de artan gücünü dengelemek amacıyla bölgede NATO devriye ve tatbikat sayısı Montreaux Anlaşması'nı ihlal etmeyecek şekilde artmış bulunuyor. Kaynaklar son üç yılda üç kat artan bir varlık gösterilmiş olduğu bilgisini veriyorlar.
Türkiye'nin Karadeniz konusunda iki önemli kaydı bulunuyor. Birincisi Montreaux'nun ihlal edilmemesi. İkincisi, Türkiye'nin Rusya ile özel ilişkileri nedeniyle Rusya'yı kışkırtacak hareketlerden kaçınılması; bugüne dek bu iki konuda da ihlal yaşanmadığı bildiriliyor. Bütün bu konuların Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin aylar süren temaslarından sonra, en son NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in 17 Nisan'da Ankara'da ziyareti sırasında görüşüldüğü bildiriliyor. Özetle, Batı'daki bazı iddiaların aksine, Türkiye'nin NATO'dan çıkarılması bir yana, yeni sorumluluklar üstlenmesi söz konusu.
TÜRKİYE'NİN TALEPLERİ
Tabii Türkiye'nin de NATO'dan ve NATO'nun en güçlü ortağı ABD'den önemli talepleri var. Bunların başında terörle daha aktif ortak mücadele, siyasi dayanışma ve terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması şartı geliyor. Ankara, Batılı müttefiklerinin aklına terörle mücadele dendiği zaman yalnızca DEAŞ ve el-Kaide gelmesinden, Türkiye'nin tehdit algılarına özen gösterilmemesinden rahatsız. Özellikle ABD'nin Suriye'de DEAŞ'a karşı PKK'nın Suriye kolu YPG ile işbirliği yapması, Fetullah Gülen'in hâlâ ABD'de iskân ve faaliyetine devam etmesi, Almanya ve Yunanistan başta olmak üzere bazı NATO üyesi ülkelerin darbe girişiminin ardından sığınma isteyen eski ordu mensuplarını iade etmemesi gibi konular öne çıkıyor. ABD bakımından tutuklu rahip Andrew Brunson'un durumu, yine ABD ve NATO tarafından Rusya'dan alınacak S-400 füzelerinin Türkiye'nin dâhil olduğu NATO savunma sistemiyle birlikte kullanılması rahatsızlığının da NATO zirvesi ve Erdoğan-Trump görüşmesinde gündeme gelebileceği ifade ediliyor.