Esra Albayrak babası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cezaevinde yazdığı mektubu okudu
İstabul'daki Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi'nde mezuniyet töreni yapıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Esra Erdoğan Albayrak da katıldı. Albayrak törende, babasının 1999 yılında, kendisine ve kız kardeşi Sümeyye Erdoğan Bayraktar'a Pınarhisar Cezaevi'ndeyken yazdığı mektubu okudu. O sırada duygu dolu anlar yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak, Üsküdar Tenzile Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin Hidiv Kasrı'ndaki mezuniyet törenine katıldı.
Mezuniyet töreninde öğrencilere hitap eden Albayrak, "Dünyada en köklü iki ilim geleneğine de daha lise sıralarındayken muhatap olmanın ne büyük ön açıcı olduğunu bizzat tecrübe edeceksiniz. Sevgili arkadaşlar sizler çok farklı bir Türkiye'ye doğdunuz" dedi. Esra Albayrak, geçmişte Pınarhisar Cezaevi'nde bulunan babası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mektubunu da öğrencilerle paylaştı ve o mektubun hayatında hep ön açıcı ve hep yön verici olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak, İmam Hatip Lisesi öğrencisi olmanın önemli bir sorumluluk getirdiğini belirterek, "Bu okullarda okuyan öğrencilerin geniş bir ufukla dünyaya ve Türkiye'ye bakması gerekir." dedi.
Esra Albayrak, Üsküdar Tenzile Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin Hidiv Kasrı'ndaki mezuniyet törenine katıldı.
Burada katılımcılara hitaben bir konuşma yapan Albayrak, bir öğrencinin hayatındaki en etkili insanın öğretmenler olduğunu dile getirerek, öğretmenlerin Nurettin Topçu'nun ifadesi ile "genç ruhları işleyen karakter yapıcılar olduğunu" söyledi.
"Adeta bir demirci ustası gibi onları örsünüzde döverek işleyen öğretmenlerimize emekleri için çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız." diyen Albayrak, şöyle devam etti:
"İmam Hatip Lisesi mezunu olarak, arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum. Bu sene mezun olan 350 kıymetli arkadaşıma. Çok şanslısınız çünkü Türkiye'nin siyasi hayatından en çok etkilenen okullardan birisinden mezun oluyorsunuz. Fakat bu etkiye rağmen geleneğini hiç bozmadan başarılı çizgisini sürdürmüş bir gelenekten söz ediyorum. Arkadaşlar, başlangıcında merhum Tevfik İleri gibi büyük devlet adamlarımızın olduğu, çok kıymetli Sadettin Ökten hocamız gibi değerli ilim insanlarımızın olduğu bir zincirin son halkalarısınız siz. Bunun farkında olmanızı istiyorum, ve bununla gurur duymanızı istiyorum. İmam Hatip Lisesi mezunu olmak önemli bir sorumluluk. Bu okullarda okuyan öğrenciler geniş bir ufukla Türkiye'ye ve dünyaya bakması gerekir."
"BABAMIN MEKTUBU HAYATIMDA HEP ÖN AÇICI VE HEP YÖN VERİCİ OLDU"
Esra Albayrak, o dönem Pınarhisar Cezaevinde bulunan babası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazarak duygularını dile getirdiğini, babasının cevabi mektubunun ise hayatında hep ön açıcı ve hep yön verici olduğunu dile getirdi.
"Kendi şahsımda hepimize ülkenin geleceğine yazıldığına inandığım için paylaşma vaktinin de geldiğine inanıyorum. Benim için taşıması zor bir emanet, sizleri kardeşim bildiğim için müsaadenizle okumak istiyorum." istiyorum diyen Albayrak, babasının mektubunda şu sözlere yer verdiğini aktardı:
"SEVGİLİ KIZIM, GÜNLERİN KÖTÜSÜ OLMAZ, GÜNLERE OLUMSUZLUKLARI YÜKLEYENLER OLUR..."""
Özüm, sözüm, umudum, canım kızım benim. Duyguların duygumdur. Hissiyatın tercümanımdır çıkışımda, hüznün hüznümdür. Sevgili kızım, günlerin kötüsü olmaz, günlere olumsuzlukları yükleyenler olur, tabii ki bunun aksi de mümkün. Zamana çirkinlikleri veya güzellikleri yükleyenler bizleriz. İşte zararda veya karda olanlar, zamanı kirletenler veya temiz tutanlar değil mi? Canım kızım umudum, amacı büyük olanların hisleri hiçbir zaman bulanık olmamalı. Biliyoruz ki bu yolun sıkıntılı anları var, sıkıntılı veya bulanık anları hislerimizin olgunluğu ile aşacağız. Nefsinizle bir savaş veriyorsunuz, Başaracağınıza Allah'ın izniyle inancım sonsuz.
Kızım sizin gayretiniz, aşkınız, sevdanız hep ne için? Sizin ne içininiz var ya kızım, bunun için sabır, anlam yüklü sabır. Özüm, canım, sen yine net olmalısın, sen yine ilkeli olmalısın. Aydınlığın önünde, karanlığın olduğunu unutma. Sabrın sonu selamettir. Her olanda bir hayır vardır, ibret alın yeter. Bu olaylar sizleri de bizleri de eğitiyor, yetişiyorum. Var ya 'yandım, piştim, oldum' Hayrın da şerrin de olgunluk noktası vardır. Hayrın olgunluk noktası olduktan sonra şer, şerrin olgunluk noktasına ulaştıktan sonra hayır başlar. İnşallah yakındır, seviyorum sizleri.
Haberin videosunu İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
"BU EĞİTİMİN ÜNİVERSİTEDE NE KADAR AVANTAJ SAĞLADIĞINI GÖRECEKSİNİZ"
İmam hatiplileri diğerlerinden ayıran bir başka özelliğin, batı ilim metodolojisi ile birlikte İslami ilimler metodolojisini bir arada görmeleri olduğunu kaydeden Albayrak, bugün bunun ne kadar kıymetli olduğunu pek çok öğrencinin fark edemediğini ancak üniversite hayatında bu mukayeseli eğitimin ne kadar büyük avantaj sağladığını ileride göreceklerini vurguladı.
"SİZLER ÇOK FARKLI BİR TÜRKİYE'YE DOĞDUNUZ"
"Dünyada en köklü iki ilim geleneğine de daha lise sıralarındayken muhatap olmanın ne büyük ön açıcı olduğunu bizzat tecrübe edeceksiniz. Sevgili arkadaşlar sizler çok farklı bir Türkiye'ye doğdunuz. Siyasal şartların sizi mecbur ettiği okullarda, üniversitelerde okumak yerine kendi emeğiniz, gayretiniz ve tercihinizle seçtiğiniz okullarda okuma imkanına sahipsiniz bugün."
"YAŞADIĞIMIZ ÇAĞ BİZLERİ KÜRESELLEŞMEYE MECBUR EDİYOR"
Her dönemin kendine göre zorluklarının olduğunu ve tarihin belki de en hızlı akan dönemine şahit olunduğunu dile getiren Albayrak, 20-25 yıl sonra bugün mevcut mesleklerin yüzde 47'sinin ortadan kalkmış olacağını ve bu sebeple böyle bir dünyaya hazır olunması gerektiğini aktardı.
"Yaşadığımız çağ bizleri küreselleşmeye mecbur ediyor. Küreselleşirken şayet köklerimizi unutursak, kimliğimizi yeterince tanımazsak işte o zaman vakum dediğimiz bir boşluğa düşeriz, bir kimlik bunalımı içine gireriz." diyen Albayrak, bu nedenle öğrencilerin ufkunu geniş tutması ve Bağdat'tan Londra'ya, Semerkant'tan Endülüs'e, Atlantik'ten Pasifik'e kadar kuşatıcı bir ufukla Türkiye'ye ve dünyaya bakması gerektiğini söyledi.
"ŞEKSPİR'İ BİLDİĞİNİZ KADAR LÜTFEN İBN-İ ARABİ'Yİ DE BİLİN, LÜTFEN GAZALİ'Yİ DE BİLİN, LÜTFEN AKİF'İ DE BİLİN"
"Ancak Mevlana'nın dediği gibi pergelin bir ayağı bu coğrafyada olsun. O zaman hiç yalpalamayacaksınız. 'Neyim, kimim, ne için yaşıyorum' diye sormayacaksınız. Şekspir'i bildiğiniz kadar lütfen İbn-i Arabi'yi de bilin, lütfen Gazali'yi de bilin, lütfen Akif'i de bilin. Mozart'a kulak verdiğiniz kadar, Beethowen'i dinlediğiniz kadar, lütfen Itri'yi de dinleyin. Dede Efendi'yi de dinleyin. Sevgili kardeşlerim, sizlere kardeşlerim demek istiyorum, müsaade ederseniz, önümüzde uzun fakat inanıyorum ki aydınlık bir yol var, aydınlık bir gelecek var. Şunu hiçbir zaman unutmayın. Hayat sizden öncekileri sınadığı gibi sizleri de elbette sınayacak. Karşınıza elbette zorluklar, öngöremediğiniz problemler çıkacak."
"BİR SENE BOYUNCA ARKADAŞLARIMLA YASAĞA KARŞI DİRENDİK"
28 Şubat sürecinde lise ikinci sınıfta olduğunu ve o dönem zorunlu olan Milli Güvenlik derslerine başörtülü olarak girmelerinin yasaklandığını anlatan Albayrak, bir sene boyunca arkadaşlarıyla yasağa karşı ciddi bir şekilde direndiklerini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gerçekten dillere destan bir direniş olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık 10 tane 10. Sınıfın olduğu bir okulda tek direnen sınıf olarak seneyi tamamladık. Fakat takdir edersiniz ki henüz 15 yaşında bir genç için eğitim hakkı ile dini inanç özgürlükleri arasında bir tercih yapmak ve o küçücük bedeni ile devlet aygıtını karşısında bulmak, zaman zaman ruhlarımızı ciddi anlamda hırpalayabiliyordu."