Çankaya Köşkü ne olacak? Yıldırım açıkladı
Başbakan Binali Yıldırım özel bir televizyon kanalında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte başbakanlık makamı kaldırılıyor. Bu durumda gözler Çankaya Köşkü'ne çevrildi. Başbakan Binali Yıldırım, yeni dönemde Çankaya Köşkü'nün unutulmayacağını söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım, NTV ekranlarında yayınlanan 'Seçim Özel' programında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.
Oğuz Haksever: Kendileri yeni sistem göz önüne alındığında son başbakan. Sayın Başbakan Binali Yıldırım'la birlikteyiz. Çankaya Köşkü'ndeyiz. Buradaki son faaliyetler de denebilir. Seçimlerden sonra ne olacağı konusunda bir tasavvur var mı?
Binali Yıldırım: Burası Cumhuriyet'in kuruluşuyla anılan bir yer. Önemi ne olursa olsun bdevam edecek. Başbakanlığın sona ermesiyle önemi unutulacak değil. Tarihi bir gerçeği var. Cumhuriyetimizin kurucu Gazi Mustafa Kemal'in yaşadığı ev müze olarak burada, Pembe Köşk burada ve hükümetlerin yıllar boyu görev yaptığı yakın siyasi tarihimizin anılarının olduğu sadece Ankara'nın değil Türkiye'nin bildiği önemli bir mekan. Hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın gözümüzün içi gibi bakacağımızdan vatandaşlarımız emin olabilir.
Oğuz Haksever: İzmir milletvekili adayısınız. Bu duyulur duyulmaz acaba Başbakan Binali Yıldırım seçimden sonra Meclis Başkanlığı'na aday olur mu diye yorum silsilesi geldi.
Binali Yıldırım: Şu anda biz bunları düşünecek durumda değiliz. Bir yandan Cumhurbaşkanımız bir yandan biz fellik fellik memleketin her köşesini dolaşıyoruz. Şu ana kadar 22 ilde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Günümüz Ramazan'ın bereketiyle dolu dolu geçiyor. Seçimleri aradan çıkaralım, yeni meclis oluşsun Cumhurbaşkanı seçimi belli olsun memleketin işleri sahipsiz kalmaz. Bir çözüm bulunur bir şekilde. 22 bitti 16 mitingimiz var. Bunlara Ankara, İstanbul ve İzmir dahil değil. Özellikle Ankara ve İstanbul'u Cumhurbaşkanımızla beraber yapacağız. Ayrıca bir gün İstanbul'da ilçelerde bir gün Ankara'da ilçelerde son haftada seçim bölgem olan İzmir'de geçireceğim. Oyu da İzmir'de kullanacağım.
Oğuz Haksever: Bugün özellikle öne çıkan Avusturya'nın 7 camiyi kapatma ve Türk din görevlilerini sınır dışı etme kararı Türkiye'de büyük bir tepki ile karşılaştı. Hükümetiniz ne diyor?
Binali Yıldırım: Doğrusu Avusturya bir süreden beri izlediği ırkçı politikalar ve söylemlerle zaten Avrupa Birliği'nin genelinden ayrışmış durumda. Yeni seçilen Başbakan maalesef gelecek hedeflerini iç siyasette akılcı olmayan kararlarla inşa etmeye çalışıyor. Avrupa'nın değerleri fikir özgürlüğüdür, inanç özgürlüğüdür, hoşgörüdür. Alınan bu kararda bunların hiç birisi yok. Tamamen bir İslam düşmanlığı, din düşmanlığı var. Popülist söylemlerle uzun vadede siyasette başarılı olma imkanı yoktur. Kısa vadeli çıkar elde etme adına 2 milyara yaklaşan İslam dünyasının tepkisini göze almak hiç de akıllı siyasetçiye yakışan bir şey değildir. Dünya din düşmanlığından, mezhep savaşlarından, ırkçılıktan çok büyük bedel ödedi. İkinci Dünya Savaşı'na bakın, Avrupa'daki mezhep savaşlarına bakın, Ortadoğu'daki olaylara bakın üzüntülerle doludur. İsrail-Filistin meselesinde de İsrail yönetiminin yaptığı tamamen bir bölgede dinler arası çatışmayı körüklemekten öte bir şey değildir. Dolayısıyla din meselesini başımızın üzerinde tutmamız lazım. Üzerinden yorum yapılacak, fikir yürütülecek bir mesele olarak görmeye başladığımız zaman yani dini ağzımızın seviyesine getirdiğimiz zaman ortalık karışıyor. O bakımdan fevkalade yanlış bir karardır. Ne evrensel hukuk kurallarına ne Avrupa Birliği değerlerine ne de azınlıkların hak ve hukukuna sığacak bir karar değildir. Hele hele Avusturya'nın yakında Avrupa Birliği dönem başkanlığını alacak olması çok daha durumu vahim hale getirmektedir. Böyle bir Avrupa Birliği ülkesine bu zihniyetteki yöneticilere Avrupa Birliği nasıl emanet edilir, onu Avrupalıların takdirine bırakıyorum. Tahammül edemeyen, kendinden farklı düşünen, kendinden farklı inanan insanlara tahammül gösteremeyenlerin birliğin vizyonunu, hedeflerini gerçekleştirmek için ortaya ne koyacaklar ben bunu merak ediyorum.
Oğuz Haksever: Bir başka güncel konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan OHAL'in seçimlerden sonra kalkabileceğinin işaretini verdi. FETÖ ile mücadele belirli bir aşamaya geldi de ondan mı böyle işaret verildi?
Binali Yıldırım: Evvelsi gün sayın Cumhurbaşkanımızın bu yönde bir açıklaması oldu. Doğrusunu isterseniz OHAL baştan beri hep söyledik, "Biz kendimize olağanüstü hal ilan ettik, vatandaş için hal olağandır" dedik. İşi gücü, ticareti, memleketin, vatandaşımızın her şeyi normal gidiyor. OHAL bize özellikle 15 Temmuz darbesinden sonra FETÖ paralel devlet yapılanmasıyla mücadelede bize önemli bir esneklik sağlıyor. Bu mücadelede de ciddi bir ilerleme kaydedildi. Mahkemeler hemen hemen darbeye bizzat bulaşanların hükümlerini veriyor, cezalar kesiliyor. Çok az devam eden dava kaldı. Ayrıca bu ihraç edilenler, açığa alınanlar, memuriyet dışına çıkarılanlar bunlar konusunda da bir imkan getirdik. OHAL'e rağmen İtirazları İnceleme Komisyonu kurduk. Bütün şikayetleri topladı komisyon. Hatta öylesine detaylı çalışma yaptılar ki bir kişi hakkında mesela sadece istihbarat kuruluşlarının verdiği bilgiler değil mahkemelerdeki dosya bilgilerini de veya medyadaki orada buradaki bilgileri de bir araya toplayıp teker teker değerlendiriyorlar ve sonuçlandırıyorlar. Dolayısıyla bu mekanizmada yürürlüğe girdikten sonra bu mücadelede bir zaafın yaşanması çok olası değil. O yüzden sayın Cumhurbaşkanımızın bu açıklaması çok iyi bir açıklama olmuştur. Ümit ederim yakın zamanda OHAL meselesi yeni hükümetin gündeminde olacaktır ve kaldırılması cihetine gidilecektir. Seçim olacak, ondan sonra hükümet belli olacak. Bu seçimin en önemli özelliği, seçim sandıkta belli olduğu zaman hükümet de belli oluyor. Meclis kompozisyonu da belli oluyor. Yeni sistemde güvenoyunu sandıkta millet veriyor. Tabii bu OHAL'in kaldırılması küresel yatırımcılar açısından da önemli bir rahatlamayı getirecek.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları;
(Bahçeli'nin AKP'lilere mesajı) Söyledikleri çok açık. Biz bir ittifak kurduk. 2016 yılında başlayan birlikte bir yol yürüme süreci var. MHP'yi dışlamak diye bir şey söz konusu olamaz. MHP'nin de AK Parti'yi dışlaması diye bir şey olamaz. Çünkü biz beraber çıkmışız bu yola. AK Parti'de, MHP içinde bilgimiz dışında çok lokal bazı olumsuzluklar olabilir ama bunları genele yaymak ve genelde oluyormuş gibi düşünmemiz söz konusu değildir. Her mitingimizde Cumhur İttifakı'na vurgu yapıyoruz. Aramıza fitne sokmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz
(Bahçeli'nin af açıklaması) Gündemimizde af yok.
(Atina'ya FETÖ misillemesi) Komsumuz olarak yaptıklarını kabul etmemiz mümkün değil. Yunanistan ile ikili geri kabul anlaşmasını, bu son karardan sonra, durdurduk. AB ile geri kabul antlaşmasını iptal etmemiz söz konusu değil
(Kandil'e harekat hazırlığı) Terörle mücadelede konsept değişikliğine gittik. Yurt içinde terörü gündemin birinci sırasından çıkardık. Fırat'ın doğusunda sorunumuz devam ediyor. Sınırın 30 km derinliğinde TSK unsurları konuşlandı. Biz bunu komşu ülkelerle yapmak isteriz. Ne Suriye'nin ne Irak'ın toprağında gözümüz yok.
(ABD ile Menbiç anlaşması) 90 günlük bir takvim var ve uygulanmaya başladı. Uygulamanın bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz.
(Fırat'ın doğusu ne olacak?) Bizim tercihimiz diplomasi ile çözmek. DAEŞ bitti, bu adamların ne işi var orada?
(AK Parti'nin Güneydoğu stratejisi) Mitinglerde gördüğüm hava çok memnun etti. Bölgenin alt yapısı tamam, Ankara'dan farklı yanı yok. Artık ekonomik kalkınmayı konuşacağız, terörü değil.
(Gülen'in iade talebi tartışması) 84 tane klasör belge, bilgi gönderdik. Gülen'in iadesi konusunda bir zafiyetimiz yok. ABD ile yaptığımız her temasın birinci maddesi Fethullah Gülen'in iadesi. En son Muharrem İnce çıktı, "Ben birisiyle görüştüm iade talebi uygun yapılmamıştır" dedi. Olsa olsa biri ABD'den Muharrem İnce'yi işletmiştir. Bunun ne faydası var.
(Bedelli askerlik çıkacak mı?) Ayrıntılı bir çalışma şu anda söz konusu değil. Yeni hükümetin kalıcı çözüm üretmesi gereken bir konu. 15 Temmuz'dan sonra profesyonelleşmeye hız verdik.
(Son anketler) Anketler fena değil. Bizim beklediğimiz doğrultuda geliyor ama gerçek anket sandıktır.
(İmar barışı başvuruları) Türkiye'de ne yazık ki imara aykırılığı olan binalar yapılmış. Projesini uygularken eklenti yapmış, ölçülerini değiştirmiş, balkonu yok balkon yapmış. Bir de devletin arazisine gidip ev yapmış. O kadar çok imara aykırılık var ki. İzmir'în yüzde 62'si imara uygun değil. İstanbul da ondan aşağı değil. Doğalgaz bağlanamıyor, alt yapı hizmetleri verilemiyor. Bugünün problemi dğeil 40 yıllık birikmiş bir problem. Yapılan yanlışa gözlerimizi kapatmıyoruz bunları Yapı Kayıt belgesi veriyoruz. Yapı Kayıt belgesi binaya kullanma veriyor.
(AK Parti'nin seçim vaatleri) Türkiye'nin 16 yıl içerisinde el atılamayan sorunlarına el atan bizim iktidar. Her şeyi de bir anda yapamıyorzun. İmkanlarımız el verdikçe yapmaya devam ediyoruz.
(MB'nin faiz artışları) ABD ve AB faizleri artırıyor. Bu ne demek, ABD ve AB fon yatırımcılarına paraları geri getirin diyor. Bundan gelişmekte olan piyasalar etkileniyor. Yılbaşından beri petrol fiyatları artıyor. Petrole bağımlı bir ülkeyiz, bunun getirdiği olumsuzluklar var. Bütün bunlara rağmen Türkiye'nin ekonomisi güçlü. Bankalarımızın sermaye yeterlilik oranı yüzde 15 seviyesinde. Batık kredilerde oran yüzde 2.9. Bunlara rağmen bazı derecelendirilme kurumları Türkiye'nin puanını düşürüyor, bankalarını inceliyor. Bunu ne zaman yapıyor seçimlerden önce. Biz ekonomide ne yapacağımızı biliyoruz. 15 yıl içerisinde Türkiye real olarak 2.3 kat büyüdü, dünya 1.7 kat büyüdü. Enflasyon biraz arttı ama unuttuk 2002 öncesi yüzde 70'lerdeydi. Enflasyon en kötü şeydir, kararlı mücadele devam edecek.
.