FETÖ'cü Kemal Batmaz'ın aracı darbe villasında çıktı
FETÖ'nün "sivil imamı" Kemal Batmaz hakkında hazırlanan yeni iddianamede, Batmaz'ın kullandığı aracın darbenin planlandığı villada bulunduğu bilgisine yer verildi.
Kemal Batmaz'a "terörizmi finanse etmek", diğer şüphelilere ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlaması yöneltilen iddianamenin sanıklarından Mustafa Caymaz, çocuğu doğan Kemal Batmaz'ın ABD'deki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i aradığını, onun önerisiyle çocuğuna "Esma" ismini verdiğini belirtti.
Başsavcılığın mahkemeye gönderdiği iddianamede, Kemal Batmaz'ın yanı sıra eşi Gonca Batmaz, Cemal İbrahim Demirhisar, Mustafa Caymaz ve Rüştü Karakaya şüpheli olarak yer aldı.
Batmaz'ın örgüt faaliyetleri kapsamında taşınmaz edindiği ve bunlarla FETÖ'ye fon sağladığı, Demirhisar ve Caymaz'ın, aslen Batmaz'a ait olan taşınmazları üzerlerine aldıkları kaydedilen iddianamede, Karakaya'nın ise darbe girişimi öncesinde Batmaz tarafından kullanıldığı ve teşebbüse hazırlık toplantılarının yapıldığı villanın karşısında bulunan otomobil ile darbe girişiminde Akıncı Üssünde bulunan Adil Öksüz'ün de kullandığı belirlenen 34 SIR 49 plakalı aracı kullandığının saptandığı bildirildi.
ÇAYYOLU'NDAKİ VİLLANIN HEMEN KARŞISINDA...
İddianamede, Kemal Batmaz'ın darbe girişiminden önce Özkan Düzkaya adına kayıtlı 34 ZD 2676 plakalı aracı defalarca kullandığı, aracın 15 Temmuz 2016'da Ankara'da bulunduğu, Düzkaya'nın, Çayyolu Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi 2882 Sokak'taki otomobili çekiciyle İstanbul'a götürdüğü, aracın bulunduğu yerin, darbeye hazırlık toplantıların yapıldığı Çayyolu'ndaki villanın hemen karşısına denk geldiği anlatıldı.
Batmaz'ın, FETÖ kapsamında gösterdiği faaliyetler sonucu İstanbul Beykoz'da Cemal İbrahim Demirhisar ve Ataşehir'de Mustafa Caymaz adına kayıtlı taşınmazları bulunduğu vurgulanan iddianamede, yine Batmaz'ın İstanbul Anadolu Hisarı Otağtepe'deki bir evde hissesi tespit edildiği, bunlara hakimlik kararıyla el konulduğu aktarıldı.
Batmaz'ın FETÖ'nün tepe yapılanmasında yer alan Adil Öksüz, Harun Biniş, Mehmet Sungur başta olmak üzere birçok örgüt yöneticisiyle bağlantısının bulunduğu, kendisinin de terör örgütü yöneticisi olduğu ifade edilen iddianamede, Batmaz'ın hukuk dışı yollarla edindiği taşınmazları FETÖ'nün faaliyetleri kapsamında kullanmak ve değerlendirmek üzere fon sağlamak amacıyla topladığı kaydedildi.
"ARACI KULLANIP KULLANMADIĞIMI HATIRLAMIYORUM"
İddianameye göre, Kemal Batmaz, 21 Haziran 2017'de Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği savunmasında, 34 ZD 2676 plakalı otomobili 2016'da ihtiyaç oldukça Özkan Düzkaya'dan alarak, genelde İstanbul'da kullandığını belirtti. Ankara bir iki kez bu araçla geldiğini bildiren Batmaz, "Darbeye teşebbüs günü bu aracı kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. Bu aracın darbe toplantılarının yapıldığı söylenilen Ankara Çayyolu'nda bulunan villanın yakınında park halinde bulunması konusunda bilgim yok. Aracı oraya ben bırakmadım." iddiasında bulundu.
Batmaz, 11 Temmuz 2016'da İstanbul'dan New York'a gittiğini, ertesi gün ise İstanbul'a dönmek üzere tekrar uçağa bindiğini ve 13 Temmuz'da öğle saatlerinde İstanbul'a ulaştığını ifade ederek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"ABD'ye gidiş geliş yaptığım uçakta Adil Öksüz isimli kişi de vardı. Öksüz'ü, kayınbiraderi Abdulhadi Yıldırım'ın yanında daha önce 3-4 kez görmüştüm. Yıldırım ile de ortağım Mehmet Sungur vasıtasıyla tanışıyorum. Sungur benim GARNED ve GÜRMED isimli tıbbi malzemeler işi yaptığımız şirkette ortağımdı. Bu şirketlerden 2015'in ilk çeyreğinde ayrıldım. Akabinde İstanbul'da bulunan Matris Gayrimenkul Danışmanlık Şirketine ortak oldum. Burada ortak olduğum kişi Selami Özgür Tezcan'dı. Rüştü Karakaya'yı hatırlamıyorum. Yaşar Yurdagül'ü ise tanımıyorum. Mehmet Gül'ü Kaynak Holdingde çalıştığım dönemlerde bir kaç kez gördüm."
"Fethullah Gülen'in başında olduğu, o dönemde cemaat denen yapıyla 1996'da İstanbul'da tanıştığına" işaret eden Batmaz, "15 Temmuz 2016'ya kadar Fetullah Gülen grubunun olumlu düşüncelerle hizmet eden bir grup olduğunu değerlendiriyordum. Ancak 15 Temmuz 2016'dan sonra kanaatim değişti. Her geçen gün Gülen'in başında olduğu örgütle ilgili kanaatlerim olumsuz yönde değişmektedir." ifadelerini kullandı.
Batmaz, 11 Temmuz 2016'da New York'a eski ortağı Sungur ile şirket işlerini görüşmeye gittiğini ancak görüşemediklerini, ismini ve nerede olduğunu hatırlamadığı bir otelde kaldığını kaldığını öne sürerek, aynı uçakla ABD'ye giden Adil Öksüz'ün ABD'de ne yaptığını ve ne için gittiğini bilmediğini savundu.
Kemal Batmaz, savunmasında şu bilgileri verdi:
"İstanbul'a 13 Temmuz 2016'da uçakla indiğimde, iniş işlemlerinin yapıldığı sırada Adil Öksüz ile merhabalaştım. Bunun haricinde bir şey konuşmadım. Adil Öksüz'ün benim gittiğim uçakta ABD'ye gidip gelmesi tamamen tesadüftür. Devamında ben İstanbul'daki evime gittim. 13-14 Temmuz 2016'da evimde kaldım. Darbe günü olan 15 Temmuz 2016'da Akıncı Üssünde hiç bulunmadım. Akıncı Üssü kamera kayıtlarındaki kişi ben değilim. Darbeye herhangi bir şekilde katılmadım ve iştirak etmedim. 16 Temmuz'da Akıncı Üssü yakınlarında jandarma tarafından yakalandım. Buraya önceden tanıdığım Harun Biniş'in talebi doğrultusunda Kazan civarında gayrimenkul bakmaya gitmiştim. Herhangi bir şekilde darbeye teşebbüs etmedim. İştirak etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum."
EŞİ ESKİ HSK GENEL SEKTRETERİNİN EVİNDE YAKALANDI
İddianamede, Kemal Batmaz'ın eşi Gonca Batmaz'ın ifadesine de yer verildi. Gonca Batmaz, 15 Haziran 2017'de, FETÖ üyeliği suçlamasıyla tutuklu bulunan eski HSK genel sekreteri Muzaffer Bayram'ın evinde yakalanmasıyla ilgili, "Eski cumhuriyet savcısı Zafer Uygun, eniştemdir. Muzaffer Bayram ve eşi de kardeşim Dilek Uygun'un arkadaşıdır." değerlendirmesini paylaştı.
Eşiyle 2003'te tanıştığını ve aynı yıl evlendiğini anlatan Gonca Batmaz, şunları kaydetti:
"Bezmialem Vakıf Üniversitesinde kadın doğum öğretim görevlisi olarak çalışırken 17 Ağustos 2016'da çıkarılan KHK ile sözleşmem feshedildi. Eşimle görücü usulü tanıştım ve evlendim, 2 çocuğum var. Tatil ve doçentlik sınavına hazırlanmak için 8 veya 9 Temmuz 2016'da arabamla Nevşehir'de bulunan kayınvalidemin evine gittim. 15 Temmuz'da kayınvalidemin akrabasının oğlunun kınası vardı. Kayınvalidem ve kayınbiraderim Şakir Batmaz'ın eşiyle kınaya gittim. Saat 22.30-23.00 sıralarında kınaya katılanlar, 'PKK saldırısı var, İstanbul'da olay varmış, köprüler kapatılmış.' dediler. Biz de kayınvalidemin evine geçtik."
Eşinin FETÖ'ye sempatisi olduğunu bilmediğini, örgüt adına faaliyet yürütüp yürütmediğini kendisiyle paylaşmadığını öne süren Gonca Batmaz, "Eşim, 2014'e kadar Kaynak Holdingde çalıştı. Akabinde Selami Özgür Tezcan ile emlak işi yapmaya başladılar. Şirket kurmak için de uğraşıyorlardı. Eşimin işleriyle ilgili herhangi bir faaliyetim ya da ortaklığım olmadı. Bank Asyada hesabım varsa bunu muhtemelen eşim açtırmıştır. Ancak bu hesabı aktif olarak hiç kullanmadım. Ocak 2014'te aracımı satarak aldığım 172 bin lirayı, eşim Bank Asyaya yatırdı." ifadelerini kullandı.
FETÖ/PDY içerisinde yer almadığını savunan Gonca Batmaz, savunmasına şöyle devam etti:
"Eşimin Kaynak Holdingdeki görevi nedeniyle tutuklandığını düşünüyordum. Ancak Akıncı Üssü ve Adil Öksüz ile havaalanındaki görüntülerini görünce eşimin terör örgütüne üyelikten tutuklandığını medyadan öğrendim. Adil Öksüz'ü tanımıyorum, eşim ile irtibatı olup olmadığını bilmiyorum. Ancak Abdulhadi Yıldırım ile eşimin iş ilişkisi olduğunu hatırlıyorum. Suçsuzum."
İddianameye göre, Gülen'in talimatından sonra Bank Asyaya para yatıran Gonca Batmaz'ın, FETÖ'nün firari tepe yöneticilerinden Abdullah Aymaz ile telefon görüşmeleri tespit edildi.
"ÖKSÜZ, BATMAN VE BİNİŞ'İ TANIMIYORUM"
Rüştü Karakaya, iddianamede yer alan ifadesinde, Çukurova Üniversitesi Kimya Bölümününden mezun olduğunu, bazıları KHK ile kapatılan özel okul ve dershanelerde öğretmenlik yaptığını bildirdi.
Terör örgütü üyesi olmadığını, FETÖ elebaşı Gülen'i medyadan "din alimi" olarak bildiğini ileri süren Karakaya, "15 ve 16 Temmuz 2016'da evden hiç ayrılmadım. Eşim ve çocuklarım Ankara Macunköy'de kayınvalidemin yanında bulunuyordu. Ben İstanbul'daki ikametimde tek başıma kaldım." iddiasında bulundu.
Karakaya, Öksüz ve Batmaz tarafından kullanıldığı tespit edilen araçlara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kemal Batmaz tarafından daha önce kullanıldığını öğrendiğim 34 ZD 2676 plakalı aracı, 25 Nisan 2016'da kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. Aynı şekilde Adil Öksüz tarafından kullanılan 34 SIR 49 plakalı aracı 17 Haziran 2012'de kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. 0505 661... numaralı hat bana ait değil. Bunun eşim Fatma Karakaya adına olup olmadığını bilmiyorum. Bu hatla FETÖ'nün üst düzey yöneticisi olan Abdülletif Tapkan ile görüşülüp görüşülmediğini bilmiyorum. Bu hattı kullanmadım. İstanbul Başakşehir'de yakalandığım ev ikamet adresim değil. Arandığım için geçici olarak orada bulunuyordum. Bu evi tanımadığım biri aracılığıyla buldum. Evde tek kalıyordum. Evin FETÖ'nün evi olup olmadığı sorusuna cevap vermek istemiyorum. Bu evde ele geçen kira ve doğalgaz sözleşmesinde ismi geçen Batuhan Muhammet Ergin'i tanımıyorum. Evde ve üzerimde çıkan 27 bin 695 lira biriktirdiğim paradır. Evde çıkan bilgisayar ve diğer dijital malzemelerinin kime ait olduğunu, evin masraflarını kimin karşıladığını, kimin kiraladığını, daireye ait olmayan ancak evde çıkan 6 anahtarın kime ait olduğunu bilmiyorum. Evde çıkan marka cep telefonu bana ait değildir, yakalandığım sırada telefonu sıfırlamaya çalışmadım."
Örgüt adına mahrem imamlık yapmadığını öne süren Karakaya, Öksüz, Batmaz ve Biniş ile Cağfer Sarıkaya, Ali Çingitaş, Cengiz Aktay ve Birol Kurubaş'ı tanımadığını iddia etti.
"VEFA GÖSTERİP SATIŞI KABUL ETTİM"
Cemal İbrahim Demirhisar da ifadesinde, Gülen'i basından tanıdığını öne sürdü. Emekli olduktan sonra Sema Video isimli şirkete kendisine ait araçla çalıştığını anlatan Demirhisar, "8-9 ay kadar sonra Sema Video, Üsküdar Ferah Mahallesi'nde adını sonradan Samanyolu olarak değiştirerek faaliyetine devam etti. Aynı şekilde çalışmaya devam ettim. Araçlar çoğalınca araçlardan sorumlu oldum. Temizlikçilerin idari amiri olarak da çalıştım. Maaşımı tam olarak alamadığım için 1995 yılı ortalarında ayrıldım. Mecidiyeköy'de Işık Reklam şirketinde çalıştım. Buradan da 1996'da ayrıldım. Çalıştığım dönemde bunları terör örgütü olarak bilmiyordum." şeklindeki ifadeleri kullandı.
Demirhisar, oğlu Fatih Demirhisar'ın Kemal Batmaz aracılığıyla Mehmet Sungur ile tanışıp tıbbi cihazlar satan bir firmada çalıştığını, daha sonra buradan ayrılan oğlunun, Bank Asyanın merkezinde borç takip biriminde görev yaptığını belirtti.
Şüpheli, diğer oğlu Mehmet Demirhisar'ın Kara Havacılık Komutanlığında kurmay yarbay rütbesiyle helikopter pilotu olduğunu, darbe girişiminden sonra tutuklandığını ve halen cezaevinde bulunduğunu, kızının ev hanımı, FETÖ kapsamında aranan damadının ise firari olduğunu kaydetti.
İddianameye göre, Demirhisar, ikinci ifadesinde, Batmaz'ın, Beykoz'da sahibi olduğu evi kendisine "hacizden kurtulması gerektiğini" söyleyerek bedelsiz şekilde yasal takiplerden kurtulmak amacıyla devrettiğini bildirdi. Demirhisar, "Tapuda devri yaparken satış bedeli olarak 120 bin lira bedel konuldu. Evi, ne zaman tekrar Batmaz'ın üzerine geçireceğimiz konusunda bir şey konuşmamıştık. Batmaz, oğlum Fatih'i şirketinde işe koyduğundan kendimi borçlu hissedip, vefa gösterip bu şekildeki muvazaalı satış teklifini kabul ettim." şeklinde savunma yaptı.
Demirhisar, Batmaz'ın darbeci olduğunu darbe teşebbüsünden sonra basından öğrendiğini ancak korktuğu için aradan geçen zamanda resmi makamlara giderek Batmaz'ın evinin kendi üzerinde bulunduğunu beyan edemediğini ileri sürdü.
Devrin ardından da evi Batmaz'ın kullanmayı sürdürdüğünü ifade eden Demirhisar, şu bilgileri verdi:
"Kemal Batmaz'ın tutuklanmasından sonra eşi Gonca, 2 kez bize geldi. Evin anahtarını verdi. 'Bir süreliğine gelemeyeceğim, yolum uzak,' dedi. 'Evdeki çiçeklere bakarsın, evi havalandırırsın.' dedi. Ben de kabul ettim. Ancak hiçbir şekilde eve gitmedim. Ayrıca bu evin bulunduğu sitedeki güvenlikçiler bana 'Cemal abi, senin bu ev sattığın adam Kemal Batmaz'a ne kadar çok misafir geliyor.' demişlerdi. Ancak gelen misafirlerin isimlerini tanımadıkları için söylememişlerdi. Bu evi daha önceki ifademde de söylediğim gibi evveliyatında 2009-2010 yıllarında Kemal Batmaz'a müteahhit adına satmıştım."
"İLLEGAL YOLLA HACCA GİTMESİNE ANLAM VEREMEDİM"
Şüpheli Mustafa Caymaz ise Gonca Batmaz ile kızının ortaokuldan üniversiteye kadar arkadaş olduğunu, onunla eğitim hayatı boyunca kendi kızı gibi ilgilendiğini, Kemal Batmaz'ı da Gonca ile nişanlandıktan sonra tanıdığını anlattı.
Caymaz, Gonca ve Kemal Batmaz'ın FETÖ aracılığıyla evlendiğine dikkati çekerek, şu bilgileri paylaştı:
"Kemal Batmaz, nişanlanmalarının hemen ertesinde tek başına İzmir'e gitti ve yaklaşık bir hafta kendisinden haber alınamadı. Gonca Batmaz'ın da kaygılandığını ve merak ettiğini biliyorum. Döndüğünde FETÖ'nün işlerinden dolayı gittiği konuşulmuştu. Kemal Batmaz'ın annesi, bulunduğumuz bir ortamda, oğlunun ilkokul çağlarında problemli bir çocuk olduğunu, bu yüzden küçük yaşlarda kendisinden büyük bir grup arkadaşıyla birlikte umre-hac için gönderdiklerini anlatmıştı. Bu arkadaş grubunun FETÖ üyeleri olduğunu, darbe girişimiyle alakasını öğrendikten sonra anladım. Üniversite yıllarında Cihangir'de FETÖ'ye ait lüks bir dairede kaldığını Kemal Batmaz bana anlatmıştı.
Bir seferindeyse İstanbul Mısır Çarşısı'na bir sebeple gittiğini, oradaki çok lüks bir mekanda mason ya da siyonist olduklarını belirten kişilerin önüne İncil ve yüklü miktarda para koyduklarını, kendilerinin yanına geçmesini istediklerini anlatmıştı. Kendisinin kabul edip etmediğini anlatmamıştı. Gonca Batmaz, evlendikten sonra annesi Emel Körükfakı'nın, illegal yoldan hacca gitmek için internetten araştırma yaptığını, bulduğu bir site aracılığıyla illegal olarak Şam'a kadar gittiğini, orada kendisine Suriye pasaportu hazırlandığını, pasaportla hacca gittiğini, bu süre zarfında annesinden haber alamadıklarını, aynı dönemde hacca Kemal Batmaz ve bir grup arkadaşının gittiğini, orada eşinin, annesini tesadüf üzeri bulduklarını söylediğini, orada birlikte hac vazifesini yaptıklarını, annesinin orada yakalanarak iade edildiğini anlatmıştı. Bu olayda neden illegal olarak hacca gitmesi gerektiğine ve Kemal Batmaz ile habersizken nasıl buluştuklarına anlam verememiştim. Ancak şu anda FETÖ irtibatıyla böyle bir durum olmuş olabileceğini düşünüyorum."
ÇOCUKLARININ İSMİNİ ÖRGÜT ELEBAŞI GÜLEN KOYMUŞ
Caymaz, Gonca ve Kemal Batmaz'ın kızlarının FETÖ'nün İstanbul'daki Sema Hastanesinde doğduğunu dile getirerek, "Gonca Batmaz bana, Kemal Batmaz'ın Amerika'yı arayarak Fetullah Gülen'le görüştüğünü, Gülen'in Kuran'da geçen üç ismi seçenek olarak sunduğunu, Kemal Batmaz'ın ise Esma ismini seçerek kızlarına koyduğunu anlatmıştı. Kızları Esma'nın isim babası Fetullah Gülen'dir ve Kemal Batmaz, kızına doğrudan telefonla görüşerek isim koyduracak kadar Fetullah Gülen ile yakın ve irtibatlıdır." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün Akıncı Üssü'nde bulunan sivil imamlarından Harun Biniş'i televizyonda gördüğünü belirten Caymaz, Biniş'i, Kemal Batmaz'ın Kanlıca'daki evinde 20 Aralık 2015'te de gördüğünü ifade etti.
Kemal ve Gonca Batmaz'ın işlerini "Hacı Amca" dedikleri bir şahsın hallettiğini aktaran Caymaz, Gonca Batmaz'ın Nevşehir'e doktor olarak zorunlu hizmet görevini bu şahsın yaptığını kendisine bir sohbet sırasında anlattıklarını kaydetti.
Caymaz, Aralık 2015'te Batmaz'ın evine gelerek, kendisine, "Ofisimi senin adına devretmek istiyorum." dediğini, kendisinin ise biraz düşünmek istediğini bildirdiğini anlattı.
Batmaz'ın birkaç gün sonra Kanlıca'daki evine giderek, bunu yapamayacağını söylediğini vurgulayan Caymaz, Batmaz'ın ise kendisine, "Bu ofisi üzerine alacaksın. Almazsan senin torununu öldürürüm, senin ayaklarını yerden keserim. Ben sana elimi dahi dokunmam. Bu işi Abdullah'a yaptırırım." dediğini aktardı.
Torunuyla tehdit edildiği için Ataşehir'deki ofisi üzerine almayı kabul ettiğini bildiren Caymaz, Batmaz'ın 25 Aralık 2015'te siyah renkli bir otomobille kendisini evinden alarak, önce Ataşehir'deki Bank Asyaya, ardından notere gittiklerini ve işlemleri tamamladıklarını belirtti.
Gonca Batmaz'ın, 9 Aralık 2016'da evine gelerek, kendisi ve torununu Abdullah adlı kişiye öldürtmekle tehdit ettiğine dikkati çeken Caymaz, Gonca Batmaz'ın ofisin tapusunu alması için kendisine 3 bin 500 dolar verdiğini kaydetti. Caymaz, "Ben de parayı banka hesabıma yatırdım ve hala burada durmaktadır." bilgisini verdi.
FETÖ ile bağlantısı olmadığını ileri süren Caymaz, "Kemal Batmaz beni tehdit ederek kullanmıştır. Gonca ve Kemal Batmaz'ın vatan haini olduklarından adım gibi eminim. İkisi de FETÖ ile üst düzey bağlantılıdır. Ayrıca bu ikisinin aileleri de FETÖ ile bağlantılıdır. Onları tanıdığıma çok pişmanım. Gonca Batmaz'a verdiğim emekleri helal etmiyorum." beyanında bulundu.
KOD ADI "MAZHAR"
İddianamede, şüpheli Rüştü Karakaya'nın, Özkan Düzkaya adına kayıtlı olan ve Kemal Batmaz tarafından kullanılan otomobili 25 Nisan 2016'da, yine FETÖ yöneticisi Adil Öksüz'ün kullandığı 34 SIR 49 plakalı aracı 17 Haziran 2012'de kullandığı, 31 Aralık 2013 ile 24 Aralık 2014 arasında Bank Asya hesabında 64 bin 356 lira artış yaşandığı, gizli tanık "Toprak"ın beyanına göre FETÖ'nün Hava Kuvvetleri İstanbul bölgesi astsubay yapılanmasından sorumlu "mahrem imam" olduğu ve "Mazhar" kod adıyla bilindiği belirtildi.
Karakaya'nın, kullanmış olduğu operasyonel hattan FETÖ yöneticileri Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Muhammet Emin Yıldız, Ertuğrul Mescioğlu, Birol Kurubaş, Ali Cingitaş, Cengiz Aktay, Cağfer Sarıkaya, Ahmet Numan Akpınar ile görüştüğünün tespit edildiği anlatılan iddianamede, şüphelinin yaklaşık 9 ay boyunca arandığı, en son İstanbul Başakşehir'deki örgüt evinde 3 Mart 2018'de 27 bin 695 lira ile yakalandığı, bu esnada cep telefonunu sıfırlamaya çalıştığı kaydedildi.
Batmaz, darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan başka bir davada yargılanıyor.
AA