Çavuşoğlu'ndan IKBY referandumu açıklaması

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian ile ortak basın toplantısı düzenledi. Görüşmeye ilişkin bilgi veren Bakan Çavuşoğlu, "Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian'ın bu ilk ziyareti değil. Geçen sene kendisiyle Savunma Bakanı olarak Ankara'ya geldiği zaman görüşme imkanımız oldu. Uluslararası toplantılarda da ikili görüşmelerimizi yaptık. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron arasında samimi bir diyalog var. Gerek ikili konular gerekse bölgesel konular. Önümüzdeki hafta New York'ta BM Güvenlik Konseyi marjında da iki Cumhurbaşkanımız görüşme gerçekleştirecekler. Fransa ile aramızdaki samimi diyalogdan dolayı mutluluk duyuyoruz. Bugün ki görüşmemizde ikili konuları ele aldık. Ekonomik ilişkilerimizi nasıl daha ileriye götürebiliriz, enerji yatırımlarımız var, hava savunma sistemi ile ilgili ortak çalışmalarımız var ve bunları daha ileri noktaya götürmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızda Jean Yves Le Drian'ı kabul ettiler ve birçok ikili ve bölgesel konular burada gündeme geldi. Bölgesel konularda özellikle Irak, Suriye ve Libya konularında Fransa ile bizim görüşlerimiz örtüşüyor. Irak'taki, Suriye'deki gelişmeleri değerlendirdik. AB sürecini göç anlaşması gibi konuları da samimi bir şekilde değerlendirme fırsatı bulduk" diye konuştu.
Almanya'nın Türkiye'ye karşı tutumuna ilişkin açıklamalarını sürdüren Çavuşoğlu, "Biz uzun zamandır AB'ye üye olmak için çaba sarf ediyoruz. Ama biz iktidara geldiğimizde 2004 yılında müzakere tarihi aldık. Aynı şekilde 2005 yılında müzakerelere başladık. AB ile bir anlaşma imzaladık. Türkiye, Kopenhag kriterlerini yerine getirdiği için müzakereler başladı. Aynı şekilde diğer kriterleri de Türkiye yerine getirebilmek için yoğun çaba sarf etti. Bizim AB kriterlerine her zaman saygımız var. Ama bu AB kriterlerinde çifte standart olmamalı. Bizim AB'den bugüne kadar haksız talebimiz hiç olmadı. Bir fasıl mı açılacak, açılış kriteri var. Türkiye açılış kriterini yerine getiremezse fasıl açılmaz. Açılış kriterleri yerine getirildi diyelim ve fasıl açılmadı, müzakere başlar. Bir de kapanış kriteri var. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmezse kapanış kriterlerini karşılamazsa fasıl da kapanmaz. Bizim bu konuda bir sıkıntımız yok. Bizim AB ülkeleri ile de sıkıntımız yok. Niye olsun? Avrupa'nın kötülüğü bizim kötülüğümüzdür, Avrupa'nın istikrarı, güvenliği bizim istikrarımız ve güvenliğimizdir" ifadelerini kullandı.
"Bizim Almanya ile ne problemimiz olabilir" diyerek sözlerini sürdüren Çavuşoğlu, "Fransa ekonomik olarak ne kadar kalkınırsa bizim için iyidir. Yani bizim Avrupa ülkeleri ile durup dururken ne problemimiz olsun. Almanya seçim öncesi bunu Türkiye karşıtlığına dönüştürüp sonra da AB müzakerelerini durdurmaya kalkarsa bu Almanya'nın sorunudur. Zaten AB içinde de başta dostumuz Fransa olmak üzere diğer ülkelerden de gerekli cevabı aldı. Bize karşı yaklaşımınızı siz artık değiştirmek zorundasınız. Bizi eşit bir ortak görmediğiniz sürece sağlıklı ilişki yürümez. Eskiden olduğu gibi 'biz ne dersek Türkiye'ye yapacağız' anlayışı artık Türkiye'de karşılık bulmuyor. Bu değişimi esasen Avrupa, Rusya dahil herkes için yapmalı. Almanya'daki seçimler biter ve aklı selim hakim olur ve Almanya ile aynı anlayışı tekrar geriye getiririz. AB ilişkilerimizde zorluklar var. Karşılıklı olumlu adımlarla bu tekrar eski günlerine döndürülebilir" açıklamasında bulundu.
Basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, IKBY Başkanı Mesut Barzani'nin 25 Eylül'de yapılacağını ilan ettiği referanduma ilişkin olarak sorulan bir soruya, "Bu konuda da Fransa ve Türkiye'nin yaklaşımı örtüşüyor. Böyle bir referandum kararı yanlış bir karardır ve bu Türkler içinde, Irak içinde, bölge içinde iyi değildir. Biz bu konuda başından beri net mesajlar verdik. Bağdat'ta ve Erbil'de net mesajlar verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Erbil ve Bağdat'ı ziyaret ettik. Verdiğimiz mesajın özeti şudur: Buradaki referandum kararı yanlıştır ve bu yanlıştan geri dönülmelidir. Dönülmezse bölge için olumsuz etkiler olacaktır. Erbil ve Bağdat zamanında anlaşmıştır ve bir Anayasa ortaya çıktı. Anayasa'da da Kürt Bölgesel Yönetimine yetki ve haklar verilmiştir. Bu hakların tamamen karşılanması gerektiğini de söyledik. Biz Türkiye olarak yeri geldiği zaman var olan gücümüzü kullanmaktan çekinmeyiz ama bu mesele bölge için çok önemli bir mesele. Dolayısıyla, Fransa ile de belki ortak adımlar atabiliriz. Bugüne kadar biz bölgesel yönetimine en ciddi sıkıntılı günlerinde ekonomik destekte yaptık. Eğer böyle bir referandumda ısrar ederlerse bunun bir bedeli olur. Temennimiz, burada aklı selim hakim olur, referandumdan geri adım atılır ama Erbil'in, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Anayasal haklarının yerine gelmesi konusunda bazı ülkelerle arabuluculuk yapabiliriz. Bugün referandumu erteleyelim ama bir sene sonra referandum olacağının garantisini verin gibi bir pazarlığın içinde olmayız, buna karşıyız. Şu anda zaten bölgede çok sorun var. İlave bir sorun istemiyoruz, kaos istemiyoruz. Sözde karşı durduğunu söyleyen ülkelerin beklentisi sadece Türkiye'nin inisiyatif kullanması. Biz gerektiğinde bunu yaparız ama bu konularda herkesin samimi olması lazım. Bağdat'a farklı söyleyip Erbil'e farklı söylememesi gerekiyor" cevabını verdi.
Astana sürecine yönelikte bilgi veren Çavuşoğlu, "Astana özellikle gerginliğin azaltılması noktasında önemli bir rol oynadı. En son bir önceki toplantıda çatışmasızlık bölgeleri ile ilgili bir mutabakat vardı. Bunların uygulaması ile ilgili görüşmeler devam etti. Bugün başlayan ve yarın devam edecek görüşmelerde İdlib başta olmak üzere bu gerginliği azaltıcı bölgelerle ilgili bir mutabakat sağlanması bekleniyor. Bugün biz Suriye'yi kendi aramızda değerlendirdik. Bugün ki görüşmemizde mutabık kaldığımız şeyler var. Birincisi DEAŞ ile mücadele devam etmelidir ve Rakka başta olmak üzere Arapların özellikle yoğun yaşadığı şehirler başta Rakka olmak üzere yönetimi onlara bırakılmalı. Amerika'nın bu konuda garantisi ve sözü var. Bu Suriye'nin geleceği için önemli. İkincisi; siyasi sürece de odaklanmamız lazım. Siyasi çözüm bulmazsak sorunları kökten yenemeyiz. Siyasi çözüm için Cenevre sürecini tekrar canlandırmamız gerekiyor. Bu konuda da hemfikiriz" açıklamasını yaptı.