Çavuşoğlu'ndan Rum gazetesine sert ayar
Rum gazetesine konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rum gazetecinin provokatif sorularına hiç beklemediği sertlikte cevaplar verdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gazetesi Fileleftheros'a verdiği röportajda, gündemi değerlendirdi.
Bugün yayımlanan mülakatta Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye'nin rolüne ilişkin bir soruya, 1960 Ortaklık Devleti'ni kuran antlaşmaların beş tarafı bulunduğunu hatırlatarak, "Dolayısıyla Ada'da ortaya çıkacak yeni durumun hayata geçirilmesi hususunda ortak bir sorumluluğumuz vardır. Şu anda adadaki iki tarafın yapması gereken, üç garantör devletle birlikte kapsamlı bir çözüme ulaşılabilmesini teminen yeterli ilerleme sağlamaktır. Türkiye, adada adil ve kalıcı bir kapsamlı çözümün tesisi için daima azami gayret göstermiştir. Herkesin üzerine düşeni yapması halinde, olumlu ve yapıcı bir rol oynamaya devam edeceğimiz hususunda müsterih olunuz." yanıtını verdi.
"TÜRK ORDUSU'NU ADADAN NEDEN ÇEKMİYORSUNUZ" SORUSU
Bakan Çavuşoğlu, çözümün önündeki ana engellerden biri olarak Türkiye'nin adadaki askeri varlığının gösterilmesine ve "Çözüm istiyorsanız, neden Türk ordusunu çekmiyorsunuz? Kıbrıs meselesine ilişkin olarak askerin çekilmesi ve garantilerin kaldırılmasını içeren bir anlaşmayı kabul ediyor musunuz?" şeklindeki soruya, "Bir gram önlem alınması, daha sonra tedavi etme yoluna gitme durumunda kalınmasından daha iyidir." yanıtını verdi.
"TÜRKİYE HER ŞEYİN YOLUNDA GİTTİĞİNDEN EMİN OLMAK ZORUNDA"
Türkiye'nin öncelikle her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak zorunda olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Çünkü bunun alternatifi, uzun vadede pek çok sorunun yaşanması anlamına gelebilir. Türk askerinin orada bulunmasının bir sebebi var. 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Rumları 1960 Ortaklık Devletini yıkmış, Kıbrıs Türklerine karşı etnik temizlik faaliyetlerini başlatmış ve Enosis'i gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ada'da dökülen kan, ancak Türkiye'nin müdahalesinin ardından son bulmuştur. Ayrıca, Güney Kıbrıs'a demokrasiyi esasen yeniden getiren gelişmenin de Türkiye'nin müdahalesi olduğunu hatırlatmak isterim." diye konuştu.
"BUNA SAYGI DUYARSANIZ, TÜRKİYE'DEN KORKMANIZI GEREKTİRECEK BİR DURUM OLMAZ"
Mevcut garanti ve ittifak antlaşmalarının Ada'nın gelecekteki istikrarı için sağlam bir çerçeve oluşturduğunu belirten Çavuşoğlu, gelecekteki bir ortaklık devletinde, anayasal düzene ve Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğine saygı duyulduğu müddetçe Türkiye'den korkmayı gerektirecek bir durumun olmayacağını belirtti.
Çavuşoğlu, "Doğu Akdeniz'de günümüzde çok sayıda güvenlik sınaması vardır. Bu nedenle Ada'daki Türk askeri mevcudiyeti, dış tehditlere karşı ihtiyaç duyulan güvenliği tüm Ada için sağlamaya devam edecektir." dedi.
"ÇÖZÜMÜN ARDINDAN DA TÜRKİYE ANAVATAN OLMAYA DEVAM EDECEK"
Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye'nin çözüm sürecinin ardından Kıbrıs'ta rol oynayacağını düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruya ise, "Tabiatıyla. Çözümün ardından da anavatan olmaya devam edeceğiz ve garanti sistemi yoluyla adanın güvenliğini kuvvetlendirmeyi sürdüreceğiz. Bu nedenle, Yunanistan gibi, bizim de her zaman Kıbrıs'la özel bir ilişkimiz olacaktır. Ve ekonomik olarak da yeni ortaklık, Türkiye'nin dostluğundan ve işbirliğinden büyük fayda sağlayacaktır. Size sadece iki örnek vereyim. Tüm Ada'nın gereksinimlerinin üzerinde bir miktarda suyu temin edebiliriz. Ve Türk limanları Kıbrıs Rumlarının gemilerine açıldığında, yeni nakliye yolları ortaya çıkacaktır ve ticaret hacimleri artacaktır. Türkiye'nin dostluğunun öneminin ve faydalarının daha iyi anlaşılacağını umuyorum." yanıtını verdi.
"TÜRKİYE'NİN OTURUP İZLEMESİNİ Mİ BEKLİYORDUNUZ?"
Çavuşoğlu, "enerji konularının barış veya savaş için katalizör olup olmayacağı" yönündeki soruyu ise hakkaniyetli bir çözüm elde etmek amacıyla, karşı veya komşu kıyılardaki devletler arasındaki kıta sahanlığının sınırlandırılmasının anlaşma ile gerçekleştirilmesi gerektiği şeklinde yanıtladı.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bu temel uluslararası hukuk ilkesine aykırı hareket etti ve Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal edecek şekilde tek taraflı olarak deniz yetki alanlarını ilan etti. Doğu Akdeniz'deki hayati önemi haiz menfaatlerine meydan okunurken Türkiye'nin öylece oturup izlemesini mi bekliyordunuz? İşbirliği konusuna gelince, size şunu hatırlatayım: Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rumlarını defalarca Ada'nın doğal kaynaklarından ortak bir şekilde istifade etmeye davet etti. Örneğin, bir geçici komisyon ve olası gelirler için bir emanet hesabı oluşturulmasını önerdiler. Ancak sizin tarafınız halen onların Ada'nın ortak sahipleri olduğunu kabul etmeyi reddediyor. Ve bu şekilde davrandığınız müddetçe, tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerinizde zorluklarla karşılaşacaksınız.
"İYİ NİYETİN BİR ÖDÜLÜ OLDUĞU GİBİ, UZLAŞMAZLIĞIN DA BİR BEDELİ VAR"
Kıbrıs Rum tarafının kapsamlı bir çözümün, aynı zamanda, adanın hidrokarbon kaynaklarını özgürce keşfetme ve kullanma imkanını beraberinde getireceğinin farkına varması gerekiyor. İyi niyetin bir ödülü olduğu gibi, uzlaşmazlığın da bir bedeli var. Genel olarak da, enerjiyi işbirliği için bir araç olarak algılıyoruz. Bununla birlikte, enerji tek başına devam etmekte olan bir uyuşmazlığı çözüme dönüştüremez. Kıbrıs meselesi değinilen sorunun tipik bir örneğidir."
"TÜRKİYE SICAK BİR GELİŞME PEŞİNDE Mİ?" SORUSU
Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye'nin Ege'de veya Kıbrıs'ta sıcak bir gelişme peşinde olduğuna ilişkin endişeler var, bu Türkiye'nin mantığı dahilinde midir? Türkiye'nin Yunanistan ve Kardak'ta sıklıkla yaşanan ihlallerdeki amacı nedir?" sorusuna ise, "Bu endişeler tamamen asılsızdır. Türkiye kimseyi kışkırtmamaktadır. Aksine, provokasyonlara cevap veriyoruz. Adanın genelindeki hidrokarbon faaliyetlerinizi örnek alalım. Bu tek taraflı faaliyetlerin, adanın ortak sahipleri olan Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını gözardı ettiğini sürekli vurguluyoruz." cevabını verdi.
Önceki yıllarda benzer faaliyetlerin kapsamlı çözüm müzakerelerinin başarısız olmasına yol açtığını hatırlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"TÜRKLER HAREKETE GEÇMEK DURUMUNDA BIRAKILINCA, ENDİŞE BEYAN ETMEYE BAŞLIYORSUNUZ"
"Bununla birlikte Kıbrıs Rum tarafı halen hidrokarbon şirketleriyle keşif ve kullanım anlaşmaları yapmayı tercih ediyor ve temmuzda sondaj yapılmasında ısrar ediyor. Sonra da Kıbrıs Türkleri harekete geçmek durumunda bırakılınca birden endişe beyan etmeye başlıyorsunuz.
"SİZE VERİLEN MESAJ YETERİNCE AÇIK OLMALI!"
Ancak size az önce söylediğim gibi, Kıbrıs Türkleri ortak hidrokarbon faaliyetlerinde işbirliği yapmak için farklı yollar önerdi ve sizin tarafınız bu girişimleri reddetti. Sonuç olarak, amaç gerginliğe yol açmak değil. Size verilen mesaj yeterince açık olmalı. Ada'da ve bir bütün olarak Doğu Akdeniz'de kapsamlı bir çözümün getirebileceği kazan-kazan temelli ekonomik işbirliği olasılığını nihayetinde kavramak durumundasınız. Adımlarınızı bu hedefi aklınızda tutarak planlamalısınız. Sanki Kıbrıs Türklerinin bu doğal kaynaklara ilişkin hiç talebi yokmuş gibi tek taraflı girişimlerde bulunmak sizi hiçbir yere götürmeyecek. Gerçekten yeni bir ortaklık istiyorsanız, paylaşmaya razı olmalısınız."