Söylemediğim sözler üzerinden saldırıya geçtiler
Fetullahçı Terör Örgütü medyasından PKK medyasına, Gezici sosyal medya tetikçilerinden Aydın Doğan medyasına kadar birçok yayın kuruluşu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan’a topyekün saldırıya geçti. Saldırının tek sebebi ise “Türkiye’nin başörtülü ilk kadın bakanı” olmasıydı. Hiçbir bakana yapılmayan bir muameleye maruz bırakılan Bakan Gürcan’ın özel hayatı didik didik edildi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 31.08.2015 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 31.08.2015 | 18:54
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan'ın sadece kadın kimliğinden dolayı böyle bir saldırıya uğraması, Türkiye'deki kadın ayrımcılığını ve medyanın bu konudaki iki yüzlü tavrını yeniden gündeme getirdi.
Bakan Gürcan, medyada kendisine yönelik linç kampanyasını, saldırının nedenlerini, olayın gerçek yüzünü sabah.com.tr'ye anlattı.
-Yeni bakanlar kurulunun üzerinde en çok konuşulan isimlerinden birisiniz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
Geçici seçim hükümetinde yer almamın ardından, başta sosyal medya olmak üzere, bazı yayın organlarında hakkımda pek çok spekülatif haber ve yorum çıktı. Ama maalesef yapılan yorumlar ve eleştirilerin çoğunluğu bugüne kadar bürokraside ve akademik hayattaki faaliyetlerim ile ilgili değil.
SÖYLEMEDİĞİM SÖZLER VE YAPMADIKLARIMDAN DOLAYI SALDIRDILAR
-Akademik kariyeriniz de çok gündeme geldi bu süreçte
Eğitim bilimleri, öğrenme-öğretme, eğitim-iletişimi, tekno-psikoloji ve aile eğitimi alanlarında çok sayıda ulusal ve uluslararası yayınları bulunan bir akademisyenim. Bu alanlarda Türkiye'nin en fazla atıf alan hocalarından biriyim. Aile, kadın ve nüfus politikaları konusunda bilimsel araştırma ve çalışmalarım var. Dolayısı ile tüm bunlar göz ardı ederek; akademik kariyerime, kadın ve insan kimliğime aykırı olarak; mesnetsiz ve sığ bir takım iddialar, üstelik kadına karşı ayrımcılık içeren bir üslupla, dolaşıma sokuldu. Söylemediğim sözler üzerinden, şu anda sosyal medyada yazılıp çiziliyor. Belli bir algı yaratma amacıyla üretiliyor bu haber ve yorumlar. Ancak yapmadığım bir hata, söylemediğim bir söz üzerinden yapılanlar beni hiç etkilemez. Bunu açıkça belirteyim.
BAŞÖRTÜMÜ ALGI OPERASYONUNA MALZEME YAPMAYA ÇALIŞTILAR
-Başınızı örtmenizin siyasi bir mesele haline getirilmesinden rahatsız mısınız?
Bu konunun bu şekilde gündeme gelmesinden elbette rahatsızım. Uzun süredir örtünmeyi düşünen birisiydim. 2011 yılında yaptığım Hac ziyaretinde başımı örttüm, dönünce de açmamaya karar verdim. O an bulunduğum makamda başörtülü olarak görevimi sürdürmem mümkün değildi. Başımı örtme kararı aldığım zaman, başörtüsü yasağı hala sürüyordu. Bu nedenle görevimi bırakmak durumunda kaldım. Bürokrasiden, bakanlıktaki makamımdan vazgeçtim.
TWİTTER'DA YAZDIKLARIMIN ARKASINDAYIM
-Hiçbir bakanın özel hayatı araştırılmazken sizin sosyal medya hesaplarınız bile didik didik edildi. Eski twitter hesabınızı neden kapattınız?
Öncelikle şunu söylemem gerekir ki twitter hesabımdaki tüm fikirlerimin arkasındayım. Savunamayacağım hiçbir fikri yazmadım, yazmam da. Ayşen Gürcan olarak hepsinin altına imzamı bugün de atarım. Dolayısı ile ikiyüzlü bir yaklaşıma asla sahip değilim. Bazılarının iddia ettiği gibi hiçbir twitimi de silmedim. Bugüne kadar sivil bir birey olarak sosyal medyada görüşlerimi rahatça paylaştım. Şimdi ise, geçici seçim hükümetinin bir üyesiyim ve doğal olarak yaptığım paylaşımlar benim "bireysel görüşüm" olmaktan çıkıyor. Bu yüzden hesabımı dondurarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak yeni bir hesap açtım.
ÖZEL HAYATIMI DİDİK DİDİK ETTİLER
-"Aile Bakanı ancak boşanmış" vurgusu da sıkça yapılıyor...
Bu tartışmalar maalesef iyi niyetten uzak ve ayrımcı bir dilin yansımaları. Ben akademisyen olarak, öncesinde ise bürokrat olarak çalışmalarımla anılmak ve tanınmak isterim. Boşanma elbette tercih edilen ve istenilen bir durum değildir. Ancak, 'ailesi yok' gibi yorumlar görüyorum. Eşlerden birisi herhangi bir sebeple olmadığı zaman- ki boşanma da bir sebeptir- aile ortadan kalkar mı? 3 çocuklu bir ailem var benim. Ne zamandan beri kadınlar boşandıklarında ailesiz kalıyorlar! Bu yaklaşımı son derece çağdışı ve gayri insani buluyorum. Aşağılayıcı bir yorum, kadına karşı "ayırımcı" bir bakış açısını yansıtıyor ne yazık ki.
EVET TÜRGEV'E DESTEK VERİYORUM
-Fetullahçı örgüt medyası da sizin TÜRGEV üyesi olduğunuzu yazdı. Bu haberlerden rahatsız mısınız?
Elbette rahatsız değilim. Eğitim teknolojileri alanında uzman bir öğretim üyesiyim. Bunun ötesinde bir eğitim araştırmacısı ve gönüllüsüyüm. Şimdiye kadar alanımdaki birikimimi talep eden kurumlarla gönüllü olarak paylaştım. Geçmişte de bugün de eğitim alanında çalışan birçok kurum ve vakfa destek verdim. Sivil olarak destek verdiğim birçok eğitim kuruluşunun yanı sıra yönetiminde olduğum altı tane vakıf var. Türgev de sadece bunlardan biri.
YABANCI YAYINI YOK DİYENLER İNTERNETE BAŞVURABİLİR
-Yabancı yayınınız olmadığı yönünde eleştiriler yapıldı. Bu konuda neler söylersiniz?
Bunu söylemek, en başta Türkiye'deki binlerce Profesör hocalarımıza yapılmış bir haksızlıktır. Profesörlük, uzun ve zorlu akademik yolculuğun en tepe noktasıdır. Prof. ünvanını hiçbir kurum keyfi olarak dağıtmıyor. Belli kriterleri sağlamanız gerekiyor. Uluslararası yayınınız olmadan profesör olabilmeniz zaten mümkün değil. Benim de uluslararası yayınlarım tabii ki var ve bunların her biri de onlarca atıf alan makaleler. Sadece The validity and reliability of the Problematic Internet Usage Scale başlıklı makalem uluslar arası 74 atıf almış. Yayınlarım son 5 yılda 242 atıf almış. Bir akademisyenin yayınlarının kalitesini gösteren h indeksim 8. Bu skor Türkiye akademik başarı ortalamasının çok üzerindedir. Akademik çalışmalarımla ilgili her şey Google Akademik'te zaten var.
Kaynak: sabah.com.tr