Gülerce: Siyasi cinayet bile işleyebilirler
Gülen’e en yakın isimlerden biri olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı eski başkanı Hüseyin Gülerce SABAH’a konuştu: “Cemaat küresel bir hipnoz hareketine dönüştü. 7 Haziran seçimleri paralel yapı için ölüm kalım mücadelesi. Siyasi cinayet bile işleyebilirler. Bu yapıyı Gülen ve çevresindeki 100 kişi bilir. Benim bildiğim Fethullah Gülen geri dönmez hizmet hareketini tamamen bitirene kadar devam eder.”
Hüseyin Gülerce uzun yıllar Fethullah Gülen'in sağ kolu, Gülen hareketinin ikinci adamı olarak bilindi. Televizyon ekranlarında Gülen'i temsil eden isim olarak açıklamalar yaptı. Zaman Gazetesi'ndeki yazısı hep Gülen'in mesajı olarak yorumlandı. Bir dönem Gülen hareketinin medya ve sanat dünyası ile ilişkilerini yürüten Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın da başkanlığını yaptı. 17 Aralık polis-yargı darbesinden sonra Paralel örgütü eleştirerek Zaman'dan istifa eden Hüseyin Gülerce sessizliğini SABAH'a bozdu.
> Savcı suikastinden Diyadin'de PKK'nın askere saldırmasına kadar toplumu tedirgin eden sıradışı olaylar yaşıyoruz. Bunlar ne anlama geliyor?
Bugün değil 7 Şubat 2012 MİT krizinden bu yana olağanüstü günler yaşıyoruz. Çünkü ilk defa o tarihte, bugün Paralel Yapı dediğimiz organizasyon ray değiştirdi. İstanbul'da Savcımızın şehit edilmesi, İstanbul Emniyeti önünde o teröristin el bombası atarken vurulması, Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı ve son olarak Mardin Diyadin'de PKK'lı teröristlerin jandarmamıza yönelik hain saldırısı… Ben, PKK terörünün de devreye girmesiyle şer ittifakı tarafından bir düğmeye yeniden kesin basıldı diyorum.
> Neleri yapabilirler? Mesela önemli isimlere suikastlerden bahsediliyor.
Benim endişem de burada başlıyor. Tayyip Erdoğan düşmanlığında gözleri dönmüş durumda. Gezi provokasyonundan daha hazırlıklı, daha acımasız olacaklar. Seçim öncesinde kaos planının parçası olarak siyasi cinayetler bile işlenebilir. Hedef, kamuoyunun yakından tanıdığı bir sanatçı, fikir adamı, gazeteci ya da siyasetçi olabilir. Vermek istedikleri mesaj çok açık: "Hükümet Türkiye'yi yönetemiyor. Erdoğan diktatörlüğe gidiyor…"
> Peki taban Paralel örgütün bu ihanetinden rahatsız değil mi?
Yaklaşık 3 yıldır Türkiye genelinde tabana şu propagandayı, telkini yaptılar: "Erdoğan hizmet hareketine ihanet etti. Hocamız Erdoğan'ın 100 tane ihanetini gördü. Ülkeyi İran ajanları yönetiyor. O yüzden Erdoğan'ın, AK Parti'nin önünün kesilmesi gerekiyor…" Fethullah Gülen, tabandaki Erdoğan nefretini, düşmanlığını arttırmak için sürekli olarak Firavun, Yezid, Münafık, Nemrut göndermeleri yapıyor. Masum kitle böylelikle, bu ülke topraklarında daha önce hiç görülmemiş şekilde mütedeyyin bir lider aleyhine kin ve nefretle dolduruldu.
> Savcı suikastinden Diyadin'de PKK'nın askere saldırmasına kadar toplumu tedirgin eden sıradışı olaylar yaşıyoruz. Bunlar ne anlama geliyor?
Bugün değil 7 Şubat 2012 MİT krizinden bu yana olağanüstü günler yaşıyoruz. Çünkü ilk defa o tarihte, bugün Paralel Yapı dediğimiz organizasyon ray değiştirdi. İstanbul'da Savcımızın şehit edilmesi, İstanbul Emniyeti önünde o teröristin el bombası atarken vurulması, Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı ve son olarak Mardin Diyadin'de PKK'lı teröristlerin jandarmamıza yönelik hain saldırısı… Ben, PKK terörünün de devreye girmesiyle şer ittifakı tarafından bir düğmeye yeniden kesin basıldı diyorum.
> Neleri yapabilirler? Mesela önemli isimlere suikastlerden bahsediliyor.
Benim endişem de burada başlıyor. Tayyip Erdoğan düşmanlığında gözleri dönmüş durumda. Gezi provokasyonundan daha hazırlıklı, daha acımasız olacaklar. Seçim öncesinde kaos planının parçası olarak siyasi cinayetler bile işlenebilir. Hedef, kamuoyunun yakından tanıdığı bir sanatçı, fikir adamı, gazeteci ya da siyasetçi olabilir. Vermek istedikleri mesaj çok açık: "Hükümet Türkiye'yi yönetemiyor. Erdoğan diktatörlüğe gidiyor…"
> Peki taban Paralel örgütün bu ihanetinden rahatsız değil mi?
Yaklaşık 3 yıldır Türkiye genelinde tabana şu propagandayı, telkini yaptılar: "Erdoğan hizmet hareketine ihanet etti. Hocamız Erdoğan'ın 100 tane ihanetini gördü. Ülkeyi İran ajanları yönetiyor. O yüzden Erdoğan'ın, AK Parti'nin önünün kesilmesi gerekiyor…" Fethullah Gülen, tabandaki Erdoğan nefretini, düşmanlığını arttırmak için sürekli olarak Firavun, Yezid, Münafık, Nemrut göndermeleri yapıyor. Masum kitle böylelikle, bu ülke topraklarında daha önce hiç görülmemiş şekilde mütedeyyin bir lider aleyhine kin ve nefretle dolduruldu.
> Taban bu yalanlara nasıl inandırılıyor?
Tabandaki insanların büyük çoğunluğu aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nefret duyacak kişiler değil. Onları bu hale getirmek ancak hipnozla mümkün diye düşünüyorum. Fethullah Gülen, İslami bir hareketi, kendi muhayyel Türkiye'si için "Gülen ideolojisi"ne dönüştürüp bir büyük hipnoz gerçekleştirdi. Hizmet hareketi bugün küresel hipnoz hareketine dönüştü. Dini motiflerle, manevi tazyiklerle öylesine baskı ve telkinler var ki, tabandaki insanlar bir türlü hipnozdan çıkamıyorlar. Bence Paralel Yapı'nın, yargı eliyle yiyeceği tokatlarla bu hipnozdan zamanla kurtulacaklar. Ama üzülerek söylüyorum, binlercesi fert olarak, ailevi olarak bir travma yaşayacak…
> Siz şu an Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı olsaydınız Gülen ve çevresinin girdiği bu yanlış yoldan dönmeleri için ne yapardınız?
Ben Fethullah Gülen'i tanıyorsam artık bu noktadan sonra geri dönmez. Hizmeti bitirinceye kadar, insafa gelmeden bu insanları kırdıra kırdıra inat edecektir. Bir sene önce ben hizmet hareketi içinde önemli bir isimle bu konuyu konuştum. "Gelin yol yakınken, hükümete karşı yürüttüğünüz bu savaşa son verin, buradan dönün, bence hala bir umut var" dedim. "Nasıl olacak" dedi. "Gazeteleri, televizyonları ve bankayı Hizmet bünyesinden çıkarın, yeniden sadece insanlara iman, iyilik, hayır hizmeti verin. Gazete ve televizyonlardaki nefret ve düşmanlık dili doğrudan hizmete fatura ediliyor" dedim. O arkadaş itiraz etmediği gibi hizmetin hatırına bunun yapılabileceğini söyledi. Ancak bir mesafe alınamadı. Artık bu saatten sonra Fethullah Gülen'in geri adım atacağını da hiç sanmıyorum.
> Neden Fethullah Gülen'in geri adım atmayacağını düşünüyorsunuz?
Geri adım atmaz. Çünkü Fethullah Gülen Erdoğan'la, hükümetle savaşılmasını istiyor. Bakın savaş istediği şuradan da belli. Gülen 20 Aralık'ta Fehmi Koru'ya ABD'de bir sulh mektubu veriyor. Aynı saatlerde beddua videosu yayınlanıyor. Kanaatimce, bir yandan sulh mektubu yazarak 25 Aralık operasyonu için zaman kazanırken, diğer taraftan beddua seansı ile 25 Aralık operasyonunda yer alacak Paralelcilerin gevşemesini engelliyor.
> Peki o beddua kasetinin kamuoyunda bu kadar olumsuz etki bırakacağını tahmin etmediler mi?
Tabi ki tahmin ediyorlar. Ama Fethullah Gülen ısrarcı oluyor. Beddua kasetini yayınlama işini yapan kişi Osman Şimşek. Bu kaset yayınlandıktan sonra Osman Şimşek, Türkiye'deki arkadaşları tarafından telefonla aranarak sert bir şekilde eleştiriliyor. Osman Şimşek'in verdiği cevap şu: 'Yayınlanmaması için ben kendimi Hocaefendi'nin ayaklarının dibine attım ama yayınlanmasında ısrar etti…"
> Peki Fethullah Gülen gerçekten bu savaşı kazanabileceğine inandırıldı mı?
30 Mart yerel seçimlerinden bir hafta önce Pensilvanya'dan şu mesajın geldiğini duydum: 'AK Parti'nin oyu %23,5 a düştü, dayanın' dendi. Fakat sonra %45 oy alınca bir şey olmamış gibi "mücadelemize devam ediyoruz" dendi. Bu kadar somut yanlışlara rağmen Fethullah Gülen neye güveniyor da yanlışa devam ediyor? Benim cevabını aradığım soru budur. Bir yerden teminat almış olması lazım.
> Paralel örgüt 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinden eli boş döndü. 7 Haziran'da da kaybederlerse ne olur?
7 Haziran seçimlerinden AK Parti tek başına bir hükümet kuracak şekilde çıkarsa Fethullah Gülen tabanda artık sorgulanmaya başlar. Siyasallaşmanın, Erdoğan düşmanlığının getirdiği bu savrulmanın hesabı mutlaka sorulacaktır. Şu anda başta KPSS yolsuzluğu olmak üzere haram lokma ve kul hakkı meselesiyle ilgili çok önemli bir soruşturma yürüyor. 7 Haziran'dan önce veya sonrasında hemen yargılama safhası başlayacak. O safhada bence çözülme hızlanacak. Barajın kapaklarının açılması gibi toplu bir çözülmeye sebep olacak. İşte ondan sonra Paralel yapının bilinen isimlerinin sokağa çıkamaz hale geleceği günler başlayacak…
RÖPORTAJ: İSA TATLICAN / SABAH