Umut Oran’dan tarihi itiraf
Paralel yapı ile suikast planları yaptığı ortaya çıkan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’dan tarihi itiraf: Çalışanlarıma bilinçli oy kullanmaları için eğitim verdirttim. Son yaptırdığım anketlerde radikal partilere giden oy oranları düştü.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 16.03.2015 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 16.03.2015 | 06:46
Paralel yapının Twitter faresi Fuatavni ile direk mesaj yoluyla görüşen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a yönelik suikast planı yapan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın 2002 seçimlerinde kendi fabrikasında çalışan işçilerin CHP'ye oy vermesi için ikna odaları kurduğu ortaya çıktı.
AZ OY ÇIKMASI KABULLENEMEDİ
Paralel yapının yayın organı Zaman Gazetesi'ne 10 Ekim 2002 tarihinde verdiği röportajda ikna odaları kurduğu itiraf eden Umut Oran, işçilerini nasıl fişlediğini o tarihte övüne övüne anlatmış. Seçimlere sayılı günler kala fabrikasında çalışan işçilerin eğilimini belirlemek için anket yaptıran Oran, radikal partilere fazla oy çıktığını görünce hemen devreye girmiş ve fabrikaya bazı isimler çağırarak, 'Bilinçli oy kullanımı' adı altında verdiği seminerlerle işçilerinin oylarını yönlendirmiş.
ÜZERİME DÜŞENİ YAPTIM
İşçilerini aşağılayan ve özgür iradeleriyle oy kullanmalarını engelleyen Oran röportajda, "Bir oy çok önemli. Bugün her fabrika Türkiye'ye seçim kazandırabilecek potansiyele sahip. Çünkü 500-600 adet oyla bir ilçede seçim kaybedip ya da kazanabiliyor siyasi partiler. Ben bu konuda üzerime düşeni, çalışanlarımı bilinçli oy kullanmaları hususunda uzmanlarına eğitim verdirerek yaptım" demiş.
ÇALIŞANLAR BİLİNÇLİ DEĞİL
Umut Oran, o dönem paralel yapının gazetesi ZAMAN'a verdiği demeçte şunları söylüyor; "Radikal partiler Türkiye'ye bir şey sağlamaz, ülkeye zarar getirir. Bunlar Türkiye'ye çok büyük vakit kaybı olur. Türkiye'nin daha aklıselim davranma sorumluluğu ve zorunluluğu var. Bizlere onlara bu bilinci edindirmek görevi düşüyor. Onların bir oyu çok önemli. Bugün her fabrika Türkiye'ye seçim kazandırabilecek potansiyele sahip. Çünkü 500-600 adet oyla bir ilçede seçim kaybedip ya da kazanabiliyor siyasi partiler. Ben bu konuda üzerime düşeni, çalışanlarımı bilinçli oy kullanmaları hususunda uzmanlarına eğitim verdirerek yaptım. Son yaptırdığım anketlerde radikal partilere giden oy oranları düştü. Tekstil sektöründe çalışan çoğu genç kız ilk defa oy verecek. Ancak çalışanlar oylarının öneminin bilincinde değil." demiş.
600 İŞÇİYİ İKNA ETMEYE ÇALIŞMIŞ
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığı döneminde Bolu'daki tekstil fabrikasında çalışan 600 işçinin oylarını 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi yönlendirmeye çalıştığını Oran, AB konusunda gazeteci Zeynep Göğüş'ü, din ve laiklik konusunda dönemin Bolu Müftüsü Ahmet Okutan'ı, seçimler konusunda da Prof. Dr. Türkan Saylan ve dönemin Bolu Baro Başkanı Yener Bandakçıoğlu'nu, Türkiye'nin dünyadaki stratejik önemi ve Güneydoğu gerçeği hakkındaki konu için de Şırnak eski Jandarma Komutanı Tümgeneral Yavuz Ertürk'ü fabrikasına çağırmış.
11 KÖYLÜYÜ ÖLDÜRMEKTEN YARGILANIYOR
Oran'ın Güneydoğu gerçeği için seminer verdirttiği Ertürk, Diyarbakır'ın Kulp İlçesinde 22 Ekim 1993 tarihinde 11 köylünün gözaltına alınıp öldürülmesi davasında 11 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor. Türkiye'de halen devam eden davayla ilgili olarak öldürülenlerin yakınlarının 1994'de yaptığı başvuru sonucunda AİHM, etkili bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 31 Mayıs 2001'de verdiği kararda Türkiye'yi mahkum etmişti.
KAYNAK: AKŞAM
AZ OY ÇIKMASI KABULLENEMEDİ
Paralel yapının yayın organı Zaman Gazetesi'ne 10 Ekim 2002 tarihinde verdiği röportajda ikna odaları kurduğu itiraf eden Umut Oran, işçilerini nasıl fişlediğini o tarihte övüne övüne anlatmış. Seçimlere sayılı günler kala fabrikasında çalışan işçilerin eğilimini belirlemek için anket yaptıran Oran, radikal partilere fazla oy çıktığını görünce hemen devreye girmiş ve fabrikaya bazı isimler çağırarak, 'Bilinçli oy kullanımı' adı altında verdiği seminerlerle işçilerinin oylarını yönlendirmiş.
ÜZERİME DÜŞENİ YAPTIM
İşçilerini aşağılayan ve özgür iradeleriyle oy kullanmalarını engelleyen Oran röportajda, "Bir oy çok önemli. Bugün her fabrika Türkiye'ye seçim kazandırabilecek potansiyele sahip. Çünkü 500-600 adet oyla bir ilçede seçim kaybedip ya da kazanabiliyor siyasi partiler. Ben bu konuda üzerime düşeni, çalışanlarımı bilinçli oy kullanmaları hususunda uzmanlarına eğitim verdirerek yaptım" demiş.
ÇALIŞANLAR BİLİNÇLİ DEĞİL
Umut Oran, o dönem paralel yapının gazetesi ZAMAN'a verdiği demeçte şunları söylüyor; "Radikal partiler Türkiye'ye bir şey sağlamaz, ülkeye zarar getirir. Bunlar Türkiye'ye çok büyük vakit kaybı olur. Türkiye'nin daha aklıselim davranma sorumluluğu ve zorunluluğu var. Bizlere onlara bu bilinci edindirmek görevi düşüyor. Onların bir oyu çok önemli. Bugün her fabrika Türkiye'ye seçim kazandırabilecek potansiyele sahip. Çünkü 500-600 adet oyla bir ilçede seçim kaybedip ya da kazanabiliyor siyasi partiler. Ben bu konuda üzerime düşeni, çalışanlarımı bilinçli oy kullanmaları hususunda uzmanlarına eğitim verdirerek yaptım. Son yaptırdığım anketlerde radikal partilere giden oy oranları düştü. Tekstil sektöründe çalışan çoğu genç kız ilk defa oy verecek. Ancak çalışanlar oylarının öneminin bilincinde değil." demiş.
600 İŞÇİYİ İKNA ETMEYE ÇALIŞMIŞ
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığı döneminde Bolu'daki tekstil fabrikasında çalışan 600 işçinin oylarını 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi yönlendirmeye çalıştığını Oran, AB konusunda gazeteci Zeynep Göğüş'ü, din ve laiklik konusunda dönemin Bolu Müftüsü Ahmet Okutan'ı, seçimler konusunda da Prof. Dr. Türkan Saylan ve dönemin Bolu Baro Başkanı Yener Bandakçıoğlu'nu, Türkiye'nin dünyadaki stratejik önemi ve Güneydoğu gerçeği hakkındaki konu için de Şırnak eski Jandarma Komutanı Tümgeneral Yavuz Ertürk'ü fabrikasına çağırmış.
11 KÖYLÜYÜ ÖLDÜRMEKTEN YARGILANIYOR
Oran'ın Güneydoğu gerçeği için seminer verdirttiği Ertürk, Diyarbakır'ın Kulp İlçesinde 22 Ekim 1993 tarihinde 11 köylünün gözaltına alınıp öldürülmesi davasında 11 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor. Türkiye'de halen devam eden davayla ilgili olarak öldürülenlerin yakınlarının 1994'de yaptığı başvuru sonucunda AİHM, etkili bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 31 Mayıs 2001'de verdiği kararda Türkiye'yi mahkum etmişti.
KAYNAK: AKŞAM
DİĞER