Haşhaşi şikayet hattı!
Paralel Yapı'nın yayın organı Zaman'ın genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, Türkiye'yi bir kez daha batıya şikayet etti. Devlet içinde örgütlenmeye çalışan Paralel Yapıyı, "bağımsız hareket" olarak adlandıran Dumanlı, "Cemaat hükümetle yollarını ayırdı" dedi.
Biri Türkiye içinde hükümeti yıkmaya çalışan bir örgüt diğeri ise paralel yapının başındaki kişiyi yıllardır koruyan bir ülkenin yayın organı..
Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Amerika Birleşik Devletleri'nde yayın yapan Haffingtın Post'a konuştu. Dumanlı, 14 Aralık Operasyonu'nun medyaya korku salmak için yapıldığını öne sürdü.
Hem Paralel Örgüt'ün lideri Fethullah Gülen'in hem de Zaman gazetesi genel yayın yönetmeninin batı ile ortak hareket ettikleri bir yana neden Türkiye'nin imajını yıkmaya çalıştıkları merak konusu.
Hem iç hem de dış kamuoyu Türkiye'de basın özgürlüğü olmadığı muhalif basına baskı uygulandığı yönünde propaganda yapıyor. Peki neden? Kaldı ki Türkiye'de her gün okurlarıyla ve izleyicileriyle buluşan muhalif yayınların toplamdaki oranına bakıldığında bunun negatif bir algı yönetimi olduğu ortaya çıkıyor.
Türkiye'de her gün 38 ulusal gazete basılıyor. Bu gazetelerin 21'i hükümete ve cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a muhalif yayın yapıyor. En çok satan 5 gazeteden 4'ü yine muhalif. Görsel medyada ise 27'si ulusal, 16'sı bölgesel, 215'i yerel olmak üzere toplam 258 televizyon kanalı yayın yapıyor.
Türkiye'de bu kadar muhalif yayın organı ve gazeteciye rağmen olumsuz bir algı oluşturuluyor. Bunun nedeni de statükoya sıkı sıkıya sarılmış. Uluslararası camiaya kendi ülkesini şikayet eden Türk medyası.
Yine geliyoruz Ekrem Dumanlı'nın röportajına. Röportajda dumanlı, "Hizmet" olarak adlandırdığı "Paralel Yapı"nın hedef alınmasının sebebinin "bağımsız" olduğunu ileri sürüyor.
Cemaat dershane tartışmalarının yaşandığı günlerden itibaren biliniyor ki bir grup,, devlet içinde ayrı bir devlet oluşturmaya çalışıyor. 17-25 aralık operasyonları ile de bu ortaya döküldü. Paralel Yapı lideri Fethullah Gülen'in BBC'ye verdiği bir röportajda, "Benden emir almaları mümkün değil yani Türkiye'de her yerde, her şehirde, nerede böyle bir hadise çıktıysa hemen polisin üzerine orada savcının üzerine, hakimin üzerine yürüdüler. onları kaldırıp attılar, daha evvel de öyle bir şey yapmışlardı. bunlar getirdikleri insanlar."
"Bunlar getirdikleri insanlar" cümlesindeki vurgu sicillere hakimiyeti ortaya koyuyor. Ya da dini bir grup lideri olduğunu ileri süren biri devlet kademelerindekilerin bilmesi gereken bilgilere nasıl vakıf olabiliyor.
Artık Türkiye'nin merkezi değişti. Merkez medya da değişiyor. Patronların objektifleri 2010'dan beri Ankara'nın yeni patronuna çevrili. Artık "halk" da gazete okuyucusu. Gerçekten medya yöneticilerinin köşe yazarlarının üzerinde baskı kuruluyor sözlerine kimse inanmıyor. Tüm bu röportajlar yayınlar ve raporlar belirli bir amaca hizmet ediyor..