Başbakan'dan yeni yıl mesajı!
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yeni Türkiye Yolunda konuşması ile açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında Şırnak'ın Cizre ilçesinde meydana gelen olaylara değinen Davutoğlu, "Cizre olayları da gösterdi ki, birtakım unsurlar hala provokasyon peşindeler. Hala milletimizin huzurunu kaçırma yönünde eylemlere, yasadışı faaliyetlere devam ediyorlar. Çözüm süreci kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Cizre'de olduğu gibi nerede olursa olsun kamu düzenine yönelik herhangi bir fiil görüldüğünde bunun gereği yapılacaktır. Çözüm süreci yönündeki çalışmalarımızı artıracağız. Kim ne yaparsa yapsın Türkiye'nin çevresindeki ateş çemberine sokulmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Yeni Türkiye Yolunda konuşmasında 2013 yılını değerlendirerek "Yılsonu deyince doğal olarak bir yılın muhasebesini yapmak gerekiyor ben bu muhasebeyi yapmadan önce 2014 yılındaki demokrasi bilinci dolayısıyla bütün milletimize ve tek tek vatandaşlarımıza teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Çünkü geçen sene bu vakitlerde tam da 2013 Aralık ayının sonlarına doğru Türk demokrasisinin geleceğiyle ilgili karanlık tablolar çizenler ortaya çıktı. Türkiye'nin kaosa gireceği demokratik yolla seçilmiş hükümetin sona ereceği bu sebeple de ekonomik krizler yaşanacağına dair karamsar tablolar çizen karanlık odaklar vardı. 2014 yılı demokrasimizin altın yılı oldu. Daha önce çizilen karanlık senaryolara rağmen halkımız 30 Mart seçimlerinde yüzde doksana yaklaşan bir katılım oranıyla demokrasiye olan bağlılığını bir kez daha gösterdi. Daha sonra yine aynı bilinç ve kararlılıkla 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaşadık. Bu seçim de tarihi bir seçimdi çünkü tarihimizde ilk kez devlet başkanımızı doğrudan oylarımızla seçtik. Bu vesileyle cumhurbaşkanımızı bir kez daha tebrik ediyor çalışmalarında başarılar diliyorum. Halkımız da her iki seçimde gösterdikleri demokrasi bilinci katılım oranı dolayısıyla bir kez daha tebrik ediyorum ve önümüzdeki 2015 Haziran'daki seçimde de aynı kararlılıkla demokrasi bilinciyle sandıklara gideceğimizin işaretlerini gördüğümü bir kez daha ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Aralık ayında Türkiye'nin gücünü gösterecek ziyaretler ve temaslar gerçekleştiğini anlatan Davutoğlu, "Bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi bizden bir ricada bulundu, Makedonya'dan, Üsküp'ten Gotsivar'dan temsilcilerin bulunduğu bir toplantıda; al bayrağa ihtiyacımız var dedi, bize bayrak gönderir misiniz? O törende Türkçe bayramında Makedon misafirlerimizin de huzurunda soydaşlarımıza bir müjdede bulunduk ve sadece Albayrak değil, kurumlarımıza da talimat vererek isteyen herkesin evine ve hanesine takriben 30 bin soydaşımıza ama diğer Makedonya'da yaşayan tarihdaşlarımıza da ulaşmak üzere, kaç on bin olursa olsun, kaç yüz bin olursa olsun her eve bir al bayrak ki Evlad-ı Fatihan'ı temsil eder, mealiyle birlikte bir Kur'an-ı Azimüşşan ki inancımızı temsil eder ve onun yanında o topraklarda aziz Türkçemiz hiç sönmesin, dilimiz hiç durmasın diye her eve bir Türkçe sözlük sözü verdim. Bu ay Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dünyadaki etkisini, gücünü gösterecek ziyaretlere ve temaslara şahit olduk. Her şeyden önce daha Aralık ayı başlarken Rusya Devlet Başkanı Putin Üst Düzey İş Birliği Konseyi Toplantısı için Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak ülkemizde bulundu. Kendisiyle hem Cumhurbaşkanımız hem ben detaylı görüşmeler yaparak bölgesel sorunları, ikili ilişkileri, enerji işbirliği de dâhil olmak üzere kapsamlı ortak projeleri gözden geçirdik. Aynı şekilde hemen o hafta içinde İngiltere Başbakanı David Cameron benim misafirim olarak Ankara'da bulundu. Kendisiyle birçok bölgesel sorun yanında ikili ilişkilerimizi değerlendirme imkânı bulduk. Daha sonra İtalya Başbakanı Renzi ülkemizdeydi. Avrupa'dan hem İngiltere'den hem İtalya'dan gelen ziyaretler ikili ilişkiler dışında Avrupa Birliği sürecinde bize çok önemli destekler veren iki Avrupa liderini ülkemizde ağırlamak bakımından çok önemliydi. Ayrıca yine bu ay içinde Polonya'ya önemli bir Avrupa Birliği ülkesine ziyarette bulundum. Bu ziyarette çok anlamlıydı. Çünkü diplomatik ilişkilerimizin 600. Kuruluş yıldönümünde birlikte olduk. Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır, Avrupa tarihi bizim tarihimiz ve bizim arşivlerimiz okunmadan yazılamaz, yazılamayacaktır. Bizi Avrupa dışında tutmak isteyenler ya da şu veya bu gerekçelerle yabancı düşmanlığıyla önyargılarla Türkiye'yi Avrupa kıtasının dışında görmek isteyenlere buradan bir kez daha cevap vermek istiyorum. Türkiye, Avrupa'nın, Avrupa tarihinin, Avrupa sosyal yapısının, Avrupa ekonomisinin Gümrük Birliği düzenlenen bir parçasıdır, Avrupa Birliği yönündeki kararlılığımız devam edecektir. Ama Türkiye milli iradeyle hükmeden bir siyasi yapı içinde kendi tercihlerini yapacak güçtedir. Bu tercihleri yaparken de hiçbir yerden talimat almamıştır, almayacaktır" ifadelerini kullandı.
Irak Başbakanı Abadi ve Irak Kürdistan Bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyaretlerine ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, "Değerli dostum Irak Başbakanı Sayın Abadi, Ankara'ya çok kalabalık bir heyetle, çok sayıda bakanla gelerek yüksek düzeyli işbirliği toplantısını birlikte gerçekleştirdik. Çok verimli geçen bu toplantılar sonrasında enerji işbirliği ve değişik alanlarda Türkiye ile Irak ekonomilerinin birbirini tamamlayan özellikleri üzerinden entegre edilmesi konusunda mutabakata vardık. Yine kritik bir ziyaret bağlamında Irak Kürdistan Bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani de ülkemize geldi. Bütün bunlar Türkiye-Irak ilişkilerinin geldiği düzeyi ortaya koyuyor. Bu ayın çok önemli bir ikili teması da Yunanistan'a ziyaretimde gerçekleşti. Yunanistan'a aybaşında yaptığım ziyarette değerli mevkidaşım Sayın Samaras'la Türkiye Yunanistan arasındaki 4. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi Toplantısını gerçekleştirdik. Takriben 9 bakanımızla yaptığımız bu görüşmelerde Türkiye ile Yunanistan'ın bütün sorunları yüz yüze konuşarak, iyi niyetle çözme iradesi dışında özellikle ekonomik ve sosyal alanda, turizm gibi hem ekonomik hem sosyal içerikli alanda çok büyük atılımları birlikte gerçekleştirme iradesini de paylaştık. Bütün bunlar şunu gösteriyor, Türkiye bir barış ve istikrar ülkesidir. Etrafımızda ateş çemberi olsa da birçok uluslararası ve bölgesel sorunla baş etmek için gece gündüz uğraşsak da Türkiye'nin bütün bölgelerde Balkanlar'da, Karadeniz'de, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Orta Doğu'da, Akdeniz'de görmek istediği tek şey barış ve istikrardır. Biz yeni bir Orta Doğu hayal ederken yeni bir Balkanlar, yeni bir Kafkasya hayal ederken bu barış perspektifiyle hayal ediyoruz" şeklinde konuştu.
Meclis'teki bütçe çalışmaları hakkında konuşan Davutoğlu, "Her şeyden önce bu ayın en önemli olayı mutlaka bütçemizin TBMM'ce onaylanması oldu. Bu bütçe hayırlı, bereketli olsun. Biz bütçe çalışmalarını yaparken, bereket dualarıyla başladık. Kullanırken, tasarrufla ve milli emanetin tek bir kuruşuna özen gösterip kullanma taahhüdüyle sizlerin huzurunuzdayız. Ama şunu da vurgulamamız gerekir. Bu bütçe birçok açıdan dünyada örnek bir bütçedir. Bütçe açığının milli gelire oranında şu anda AB ülkeleri arasında en iyi durumdaki dördüncü ülkeyiz. Diğer ülkeler daha küçük ölçekli ekonomiler. Biz 2015'i planlamıyoruz sadece. 2023'ü ve, daha sonrasını da planlıyoruz. Onun için öncelikli dönüşüm programını özellikle kademeli bir şekilde sizlerle paylaştık" değerlendirmesinde bulundu.
Uyuşturucu ile mücadeleye devam edileceğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Başbakanlık görevini aldıktan sonra en çok önem verdiğim hususlardan biri ve her ay sizlerle konuşmamda, sohbetimde vurguladığım hususlardan biri uyuşturucuyla mücadele oldu. Kasım ayında uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili çok geniş kapsamlı bir şura toplantısı gerçekleştirmiştik, biliyorsunuz. Ama biz bir süreci başlattık mı, o süreci başlamasıyla bırakmayız, an ve an takip ederiz. Nitekim uyuşturucuyla mücadele konusunda aldığımız kararlar çerçevesinde bizzat benimde katıldığım bir törenle ilk narkotimlerimizi alana, sokağa, gençlerimize sahip çıkmak üzere vazifelendirdik. Ve onlara bir talimat verdik. Bu narkotimlerimize, aralarında emniyet görevlilerimiz de var, psikologlarımız ve diğerleri. Dedim ki, gençlerimize şefkatle yaklaşacaksınız. Onların uyuşturucu tacirlerinin eline düşmesini engelleyeceksiniz. Ama gençlerimize ne kadar şefkatle yaklaşıyorsanız, uyuşturucu tacirlerine de aynı şekilde kudretle muamele edeceksiniz. Uyuşturucuyla mücadeleyi, terörle mücadeleye denk görüyoruz. Çünkü uyuşturucuyla mücadele de terör gibi gençlerimizin hayatını karartıyor, bir nesli değil, nesilleri mahvedecek karanlık bir sürecin önünü açıyor. Uyuşturucuyla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz"
Cizre'deki olaylar hakkında değerlendirmede bulunan Davutoğlu, birtakım unsurların provokasyon peşinde olduğunu söyleyerek "Törer mücadele vurgusuyla birlikte çözüm sürecinden de kısaca bahsetmek ihtiyacı her zaman olduğu gibi var. Biz çözüm sürecini milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olarak görüyoruz. Her ne surette olursa olsun çözüm süreci konusunda hiçbir zaman taviz vermedik, vermeyeceğiz. Ancak son Cizre olayları da gösterdi ki, birtakım unsurlar hala provokasyon peşindeler. Hala milletimizin huzurunu kaçırma yönünde eylemlere, yasadışı faaliyetlere devam ediyorlar. En başından itibaren vurguladığımız üç hususu vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Bir, çözüm süreci kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Cizre'de olduğu gibi nerede olursa olsun kamu düzenine yönelik herhangi bir fiil görüldüğünde bunun gereği yapılacaktır. İç güvenlik ve özgürlüklerin korunması reformu paketimiz Meclis'e sunulmuştur. Bu konuda da bu yasal çalışmayla birlikte gerekli tedbirleri almakta hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz.
İki, çözüm süreci bütün vatandaşlarımızın doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir şekilde İstiklal Harbinde Çanakkale Savaşında dedeleri omuz omuza savaşmış olan tarihdaşların torunlarının ortak meselesidir. Bu çerçevede de çözüm süreci yönündeki çalışmalarımızı artıracağız. Toplumsal bilinçlenme ve duyarlılık düzeyini yükselteceğiz. Üçüncüsü, kim ne yaparsa yapsın Türkiye'nin çevresindeki ateş çemberine sokulmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizin güvenliği bekası neyi gerektiriyorsa onu yapacağız, vatandaşlarımızın her türlü demokratik haklardan istifade edebilmesi için ne reform gerekiyorsa onu da yapmaya kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Nihayetinde bizim hedefimiz özgür demokratik bir ülkenin eşit vatandaşları olarak herkese aynı şartlarda ortak bir gelecek perspektifi sunmaktır. Türkiye'de herhangi bir şekilde etnik ve mezhebi temelli ayırıma izin vermedik. Alevi vatandaşlarımızla sohbet ederken de Sünni vatandaşlarımızla sohbet ederken de Türk, Kürt, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli vatandaşlarımızla da sohbet ederken de hepsini bir tarağın dişleri gibi eşit ve omuz omuza gördük. Bu çerçevede de kardeşliğimizi pekiştirecek çalışmalara her alanda devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.
Davutoğlu, 2015 yılının demokrasinin kökleşmesi ve derinleşmesi açısından parlak bir yıl olacağını belirterek "2014 bizim için demokrasimiz için bir sınav ama bir başarı yılı oldu. 2015 demokrasimizin kökleşmesi ve derinleşmesi anlamında inşallah parlak bir yıl olacak. 2015 Haziran seçimlerine hangi partiye oy verirsek verelim hepimiz onurla vakarla demokratik bir ülkenin vatandaşları olarak gideceğiz. Ne olursa olsun en büyük gücümüz demokrasimiz ve milli irademizdir. Demokrasimize ve milli irademize karşı hangi yönden ne şekilde gelirse gelsin her türlü eyleme, provokasyona ya da organize faaliyete izin vermeyeceğimizi gereken her türlü mücadeleyi sergileyeceğimizi de ifade etmek isterim. Çünkü 23 Nisan 1920 den beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin en temel şiarı egemenlik kayıtsız şartsız milletindir milletten almadığı meşruiyetle egemenlik kurmaya kalkanlar bürokraside örgütlenerek millete hesap vermeden devleti yönetmeye kalkacak, kalkmayı planlayanlar yani paralel devlet yapılanması şeklindeki örgütlenmeler bu ülkede bir daha zemin bulamayacaklar, nefes alamayacaklar. Kim milletimize ne vaat ediyorsa açık ve yalın bir şekilde halkın önüne çıkmalı kendini halka taktim etmeli halka teslim etmeli sonra da halkın kararına teslim olmalı. Aksi takdirde doğrudan ya da dolaylı darbe ve vesayet üzerinden milli irade korunamayacağı gibi kişisel hak ve özgürlüklerimiz de korunamaz. Nitekim bu tür bürokratik örgütlenmelerin nasıl bir kişisel hak istismarına yol açtığının örnekleri birer birer ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 2015 için birinci mesajımız; kesinlikle milli demokrasi ve milli irade mesajıdır. İkinci önemli mesajımız, G-20 dönem başkanı olarak dünyadaki ekonomik krize rağmen halkımızın refahını yükseltme ve gerekli her türlü çabayla dünyanın öncü ülkeleri arasına girme yolundaki mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdır. G-20 dönem başkanlığı bunun işaretidir" dedi.
Önümüzdeki günlerde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Türkiye'ye geleceğini açıklayan Davutoğlu, "Bu Albayrak sadece Üsküp'te, Gostivar'da, Kalkandelen'de Ohri'de değil, Balkanlarda değil bütün dünyada vicdanın sembolü oldu. Nitekim Filistin'e verdiğimiz desteğin bir nişanesi olarak Sayın Halid Meşal'i Konya'da ağırladığımızda, Konya'da ona gösterilen sevgi aynı zamanda dış politikada bizim Filistin davasına verdiğimiz desteğe yönelik güçlü bir irade beyanıydı. İnşallah önümüzdeki günlerde Mahmud Abbas'ı da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı da ağırlayacağız. Bizim Filistin başta olmak üzere mülteciler sorunu başta olmak üzere her yerde insanlığın vicdanı olma yönündeki irademiz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sürecektir. Hiç şüpheniz olmasın. 2014 demokrasimizi için nasıl parlak bir yıl olmuşsa 2015 de ikinci kalkınma hamlemiz açısından da 2023 hedefleri açısından da ayağa kalktığımız yürüdüğümüz koştuğumuz ve geleceğe hazırlandığımız bir yıl olacak. Hayırlı bereketli güzel yıllar dileğiyle" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Yeni Türkiye Yolunda konuşmasında 2013 yılını değerlendirerek "Yılsonu deyince doğal olarak bir yılın muhasebesini yapmak gerekiyor ben bu muhasebeyi yapmadan önce 2014 yılındaki demokrasi bilinci dolayısıyla bütün milletimize ve tek tek vatandaşlarımıza teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Çünkü geçen sene bu vakitlerde tam da 2013 Aralık ayının sonlarına doğru Türk demokrasisinin geleceğiyle ilgili karanlık tablolar çizenler ortaya çıktı. Türkiye'nin kaosa gireceği demokratik yolla seçilmiş hükümetin sona ereceği bu sebeple de ekonomik krizler yaşanacağına dair karamsar tablolar çizen karanlık odaklar vardı. 2014 yılı demokrasimizin altın yılı oldu. Daha önce çizilen karanlık senaryolara rağmen halkımız 30 Mart seçimlerinde yüzde doksana yaklaşan bir katılım oranıyla demokrasiye olan bağlılığını bir kez daha gösterdi. Daha sonra yine aynı bilinç ve kararlılıkla 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaşadık. Bu seçim de tarihi bir seçimdi çünkü tarihimizde ilk kez devlet başkanımızı doğrudan oylarımızla seçtik. Bu vesileyle cumhurbaşkanımızı bir kez daha tebrik ediyor çalışmalarında başarılar diliyorum. Halkımız da her iki seçimde gösterdikleri demokrasi bilinci katılım oranı dolayısıyla bir kez daha tebrik ediyorum ve önümüzdeki 2015 Haziran'daki seçimde de aynı kararlılıkla demokrasi bilinciyle sandıklara gideceğimizin işaretlerini gördüğümü bir kez daha ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Aralık ayında Türkiye'nin gücünü gösterecek ziyaretler ve temaslar gerçekleştiğini anlatan Davutoğlu, "Bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi bizden bir ricada bulundu, Makedonya'dan, Üsküp'ten Gotsivar'dan temsilcilerin bulunduğu bir toplantıda; al bayrağa ihtiyacımız var dedi, bize bayrak gönderir misiniz? O törende Türkçe bayramında Makedon misafirlerimizin de huzurunda soydaşlarımıza bir müjdede bulunduk ve sadece Albayrak değil, kurumlarımıza da talimat vererek isteyen herkesin evine ve hanesine takriben 30 bin soydaşımıza ama diğer Makedonya'da yaşayan tarihdaşlarımıza da ulaşmak üzere, kaç on bin olursa olsun, kaç yüz bin olursa olsun her eve bir al bayrak ki Evlad-ı Fatihan'ı temsil eder, mealiyle birlikte bir Kur'an-ı Azimüşşan ki inancımızı temsil eder ve onun yanında o topraklarda aziz Türkçemiz hiç sönmesin, dilimiz hiç durmasın diye her eve bir Türkçe sözlük sözü verdim. Bu ay Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dünyadaki etkisini, gücünü gösterecek ziyaretlere ve temaslara şahit olduk. Her şeyden önce daha Aralık ayı başlarken Rusya Devlet Başkanı Putin Üst Düzey İş Birliği Konseyi Toplantısı için Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak ülkemizde bulundu. Kendisiyle hem Cumhurbaşkanımız hem ben detaylı görüşmeler yaparak bölgesel sorunları, ikili ilişkileri, enerji işbirliği de dâhil olmak üzere kapsamlı ortak projeleri gözden geçirdik. Aynı şekilde hemen o hafta içinde İngiltere Başbakanı David Cameron benim misafirim olarak Ankara'da bulundu. Kendisiyle birçok bölgesel sorun yanında ikili ilişkilerimizi değerlendirme imkânı bulduk. Daha sonra İtalya Başbakanı Renzi ülkemizdeydi. Avrupa'dan hem İngiltere'den hem İtalya'dan gelen ziyaretler ikili ilişkiler dışında Avrupa Birliği sürecinde bize çok önemli destekler veren iki Avrupa liderini ülkemizde ağırlamak bakımından çok önemliydi. Ayrıca yine bu ay içinde Polonya'ya önemli bir Avrupa Birliği ülkesine ziyarette bulundum. Bu ziyarette çok anlamlıydı. Çünkü diplomatik ilişkilerimizin 600. Kuruluş yıldönümünde birlikte olduk. Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır, Avrupa tarihi bizim tarihimiz ve bizim arşivlerimiz okunmadan yazılamaz, yazılamayacaktır. Bizi Avrupa dışında tutmak isteyenler ya da şu veya bu gerekçelerle yabancı düşmanlığıyla önyargılarla Türkiye'yi Avrupa kıtasının dışında görmek isteyenlere buradan bir kez daha cevap vermek istiyorum. Türkiye, Avrupa'nın, Avrupa tarihinin, Avrupa sosyal yapısının, Avrupa ekonomisinin Gümrük Birliği düzenlenen bir parçasıdır, Avrupa Birliği yönündeki kararlılığımız devam edecektir. Ama Türkiye milli iradeyle hükmeden bir siyasi yapı içinde kendi tercihlerini yapacak güçtedir. Bu tercihleri yaparken de hiçbir yerden talimat almamıştır, almayacaktır" ifadelerini kullandı.
Irak Başbakanı Abadi ve Irak Kürdistan Bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyaretlerine ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, "Değerli dostum Irak Başbakanı Sayın Abadi, Ankara'ya çok kalabalık bir heyetle, çok sayıda bakanla gelerek yüksek düzeyli işbirliği toplantısını birlikte gerçekleştirdik. Çok verimli geçen bu toplantılar sonrasında enerji işbirliği ve değişik alanlarda Türkiye ile Irak ekonomilerinin birbirini tamamlayan özellikleri üzerinden entegre edilmesi konusunda mutabakata vardık. Yine kritik bir ziyaret bağlamında Irak Kürdistan Bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani de ülkemize geldi. Bütün bunlar Türkiye-Irak ilişkilerinin geldiği düzeyi ortaya koyuyor. Bu ayın çok önemli bir ikili teması da Yunanistan'a ziyaretimde gerçekleşti. Yunanistan'a aybaşında yaptığım ziyarette değerli mevkidaşım Sayın Samaras'la Türkiye Yunanistan arasındaki 4. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi Toplantısını gerçekleştirdik. Takriben 9 bakanımızla yaptığımız bu görüşmelerde Türkiye ile Yunanistan'ın bütün sorunları yüz yüze konuşarak, iyi niyetle çözme iradesi dışında özellikle ekonomik ve sosyal alanda, turizm gibi hem ekonomik hem sosyal içerikli alanda çok büyük atılımları birlikte gerçekleştirme iradesini de paylaştık. Bütün bunlar şunu gösteriyor, Türkiye bir barış ve istikrar ülkesidir. Etrafımızda ateş çemberi olsa da birçok uluslararası ve bölgesel sorunla baş etmek için gece gündüz uğraşsak da Türkiye'nin bütün bölgelerde Balkanlar'da, Karadeniz'de, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Orta Doğu'da, Akdeniz'de görmek istediği tek şey barış ve istikrardır. Biz yeni bir Orta Doğu hayal ederken yeni bir Balkanlar, yeni bir Kafkasya hayal ederken bu barış perspektifiyle hayal ediyoruz" şeklinde konuştu.
Meclis'teki bütçe çalışmaları hakkında konuşan Davutoğlu, "Her şeyden önce bu ayın en önemli olayı mutlaka bütçemizin TBMM'ce onaylanması oldu. Bu bütçe hayırlı, bereketli olsun. Biz bütçe çalışmalarını yaparken, bereket dualarıyla başladık. Kullanırken, tasarrufla ve milli emanetin tek bir kuruşuna özen gösterip kullanma taahhüdüyle sizlerin huzurunuzdayız. Ama şunu da vurgulamamız gerekir. Bu bütçe birçok açıdan dünyada örnek bir bütçedir. Bütçe açığının milli gelire oranında şu anda AB ülkeleri arasında en iyi durumdaki dördüncü ülkeyiz. Diğer ülkeler daha küçük ölçekli ekonomiler. Biz 2015'i planlamıyoruz sadece. 2023'ü ve, daha sonrasını da planlıyoruz. Onun için öncelikli dönüşüm programını özellikle kademeli bir şekilde sizlerle paylaştık" değerlendirmesinde bulundu.
Uyuşturucu ile mücadeleye devam edileceğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Başbakanlık görevini aldıktan sonra en çok önem verdiğim hususlardan biri ve her ay sizlerle konuşmamda, sohbetimde vurguladığım hususlardan biri uyuşturucuyla mücadele oldu. Kasım ayında uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili çok geniş kapsamlı bir şura toplantısı gerçekleştirmiştik, biliyorsunuz. Ama biz bir süreci başlattık mı, o süreci başlamasıyla bırakmayız, an ve an takip ederiz. Nitekim uyuşturucuyla mücadele konusunda aldığımız kararlar çerçevesinde bizzat benimde katıldığım bir törenle ilk narkotimlerimizi alana, sokağa, gençlerimize sahip çıkmak üzere vazifelendirdik. Ve onlara bir talimat verdik. Bu narkotimlerimize, aralarında emniyet görevlilerimiz de var, psikologlarımız ve diğerleri. Dedim ki, gençlerimize şefkatle yaklaşacaksınız. Onların uyuşturucu tacirlerinin eline düşmesini engelleyeceksiniz. Ama gençlerimize ne kadar şefkatle yaklaşıyorsanız, uyuşturucu tacirlerine de aynı şekilde kudretle muamele edeceksiniz. Uyuşturucuyla mücadeleyi, terörle mücadeleye denk görüyoruz. Çünkü uyuşturucuyla mücadele de terör gibi gençlerimizin hayatını karartıyor, bir nesli değil, nesilleri mahvedecek karanlık bir sürecin önünü açıyor. Uyuşturucuyla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz"
Cizre'deki olaylar hakkında değerlendirmede bulunan Davutoğlu, birtakım unsurların provokasyon peşinde olduğunu söyleyerek "Törer mücadele vurgusuyla birlikte çözüm sürecinden de kısaca bahsetmek ihtiyacı her zaman olduğu gibi var. Biz çözüm sürecini milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olarak görüyoruz. Her ne surette olursa olsun çözüm süreci konusunda hiçbir zaman taviz vermedik, vermeyeceğiz. Ancak son Cizre olayları da gösterdi ki, birtakım unsurlar hala provokasyon peşindeler. Hala milletimizin huzurunu kaçırma yönünde eylemlere, yasadışı faaliyetlere devam ediyorlar. En başından itibaren vurguladığımız üç hususu vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Bir, çözüm süreci kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Cizre'de olduğu gibi nerede olursa olsun kamu düzenine yönelik herhangi bir fiil görüldüğünde bunun gereği yapılacaktır. İç güvenlik ve özgürlüklerin korunması reformu paketimiz Meclis'e sunulmuştur. Bu konuda da bu yasal çalışmayla birlikte gerekli tedbirleri almakta hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz.
İki, çözüm süreci bütün vatandaşlarımızın doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir şekilde İstiklal Harbinde Çanakkale Savaşında dedeleri omuz omuza savaşmış olan tarihdaşların torunlarının ortak meselesidir. Bu çerçevede de çözüm süreci yönündeki çalışmalarımızı artıracağız. Toplumsal bilinçlenme ve duyarlılık düzeyini yükselteceğiz. Üçüncüsü, kim ne yaparsa yapsın Türkiye'nin çevresindeki ateş çemberine sokulmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizin güvenliği bekası neyi gerektiriyorsa onu yapacağız, vatandaşlarımızın her türlü demokratik haklardan istifade edebilmesi için ne reform gerekiyorsa onu da yapmaya kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Nihayetinde bizim hedefimiz özgür demokratik bir ülkenin eşit vatandaşları olarak herkese aynı şartlarda ortak bir gelecek perspektifi sunmaktır. Türkiye'de herhangi bir şekilde etnik ve mezhebi temelli ayırıma izin vermedik. Alevi vatandaşlarımızla sohbet ederken de Sünni vatandaşlarımızla sohbet ederken de Türk, Kürt, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli vatandaşlarımızla da sohbet ederken de hepsini bir tarağın dişleri gibi eşit ve omuz omuza gördük. Bu çerçevede de kardeşliğimizi pekiştirecek çalışmalara her alanda devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.
Davutoğlu, 2015 yılının demokrasinin kökleşmesi ve derinleşmesi açısından parlak bir yıl olacağını belirterek "2014 bizim için demokrasimiz için bir sınav ama bir başarı yılı oldu. 2015 demokrasimizin kökleşmesi ve derinleşmesi anlamında inşallah parlak bir yıl olacak. 2015 Haziran seçimlerine hangi partiye oy verirsek verelim hepimiz onurla vakarla demokratik bir ülkenin vatandaşları olarak gideceğiz. Ne olursa olsun en büyük gücümüz demokrasimiz ve milli irademizdir. Demokrasimize ve milli irademize karşı hangi yönden ne şekilde gelirse gelsin her türlü eyleme, provokasyona ya da organize faaliyete izin vermeyeceğimizi gereken her türlü mücadeleyi sergileyeceğimizi de ifade etmek isterim. Çünkü 23 Nisan 1920 den beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin en temel şiarı egemenlik kayıtsız şartsız milletindir milletten almadığı meşruiyetle egemenlik kurmaya kalkanlar bürokraside örgütlenerek millete hesap vermeden devleti yönetmeye kalkacak, kalkmayı planlayanlar yani paralel devlet yapılanması şeklindeki örgütlenmeler bu ülkede bir daha zemin bulamayacaklar, nefes alamayacaklar. Kim milletimize ne vaat ediyorsa açık ve yalın bir şekilde halkın önüne çıkmalı kendini halka taktim etmeli halka teslim etmeli sonra da halkın kararına teslim olmalı. Aksi takdirde doğrudan ya da dolaylı darbe ve vesayet üzerinden milli irade korunamayacağı gibi kişisel hak ve özgürlüklerimiz de korunamaz. Nitekim bu tür bürokratik örgütlenmelerin nasıl bir kişisel hak istismarına yol açtığının örnekleri birer birer ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 2015 için birinci mesajımız; kesinlikle milli demokrasi ve milli irade mesajıdır. İkinci önemli mesajımız, G-20 dönem başkanı olarak dünyadaki ekonomik krize rağmen halkımızın refahını yükseltme ve gerekli her türlü çabayla dünyanın öncü ülkeleri arasına girme yolundaki mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdır. G-20 dönem başkanlığı bunun işaretidir" dedi.
Önümüzdeki günlerde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Türkiye'ye geleceğini açıklayan Davutoğlu, "Bu Albayrak sadece Üsküp'te, Gostivar'da, Kalkandelen'de Ohri'de değil, Balkanlarda değil bütün dünyada vicdanın sembolü oldu. Nitekim Filistin'e verdiğimiz desteğin bir nişanesi olarak Sayın Halid Meşal'i Konya'da ağırladığımızda, Konya'da ona gösterilen sevgi aynı zamanda dış politikada bizim Filistin davasına verdiğimiz desteğe yönelik güçlü bir irade beyanıydı. İnşallah önümüzdeki günlerde Mahmud Abbas'ı da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı da ağırlayacağız. Bizim Filistin başta olmak üzere mülteciler sorunu başta olmak üzere her yerde insanlığın vicdanı olma yönündeki irademiz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sürecektir. Hiç şüpheniz olmasın. 2014 demokrasimizi için nasıl parlak bir yıl olmuşsa 2015 de ikinci kalkınma hamlemiz açısından da 2023 hedefleri açısından da ayağa kalktığımız yürüdüğümüz koştuğumuz ve geleceğe hazırlandığımız bir yıl olacak. Hayırlı bereketli güzel yıllar dileğiyle" diye konuştu.