HDP'yi anlamak mümkün değil!
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, terör örgütü IŞİD'e tepki bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilere ilişkin, "Bu eylemleri anlamak mümkün değil, samimi bulmak da mümkün değil" dedi.
Bayramı Bingöl'de geçiren Yılmaz, Ankara'ya gitmek üzere geldiği Bingöl Havalimanı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, bayramın son günü olduğunu anımsatarak, bayramların birlik, beraberlik ve dayanışma günleri olduğunu söyledi.
"Bayramlarda çatışmaların, kavgaların, dargınlıkların, kırgınlıkların bir tarafa bırakılması, birliğin beraberliğin pekiştirilmesi gerekir" diyen Yılmaz, "İslam aleminde bayramı huzur içinde yaşayamayan toplumlar var. Hemen yanı başımızda, Suriye'de, Irak'ta kardeşlerimizin çok zor şartlar altında bayramı yaşadıklarını biliyoruz. Onlara buradan yürekten selamlarımızı ve bayram tebriklerimizi iletmek istiyorum. Bu son gün vesilesiyle tekrar Bingöl insanının, bütün milletimizin ve İslam aleminin bayramını tebrik ediyorum" ifadesini kullandı.
"SURİYE'DE ZALİM REJİM VAR"
Bakan Yılmaz, Suriye'de yüz binlerce insanın canından, milyonlarca insanın da yurdundan olduğunu, Kobani'de de benzer durumların yaşandığına işaret ederek, şöyle dedi:
"Suriye'de uzun bir suredir zalim bir rejim var ve bunun yaptığı zulümler var. Yüz binlerce insan canından, milyonlarca insan yerinden, yurdundan oldu. Bu zalim rejim devam ettiği sürece maalesef aynı tabloları görmeye devam edeceğiz. Son dönemlerde hemen sınırımızda Kobani'de benzer sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Bundan öncede Türkmen, Arap, Kürt nüfusa ayırt etmeksizin hepsinin sıkıntılar sorunlar içinde yaşadığını, zulüm gördüğünü görüyoruz. Bizde Türkiye Cumhuriyeti olarak hiçbir farklılık gözetmeden, bu Arapmış, Türkmenmiş, Kürtmüş, Suni, Şii, Müslüman ve gayrimüslim demede bütün zulüm altında olanlara yardım elimizi uzattık. Büyük fedakarlıklar yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Sınırlarımıza gelen bütün kardeşlerimize kucak açtık."
Büyük masraflara rağmen insani görevlerini yerine getirdiklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye sınırını geçmiş 1,5 milyondan fazla insan var. Sadece son dönemde Kobani hadisesiyle bağlantılı bir şekilde ülkemize gelmiş ve kabul ettiğimiz 200 bine yakın insan var. Bunlara her türlü kolaylığı sağlamaya çalışıyoruz. Her türlü insani yardımda bulunuyoruz. Sadece merkezi idare olarak değil Bingöl ve Karlıova belediyemiz bir yardım kampanyası başlattı. Yerel düzeyde, yerel yönetimlerimizle de oradaki kardeşlerimizle dayanışmamızı ortaya koyuyoruz."
"BU EYLEMLERİ SAMİMİ BULMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Yılmaz, TBMM'de kabul edilen Başbakanlık Tezkeresi ile ilgili şunları söyledi:
"Türkiye'ye oradaki bir takım hadiselere müdahil olma imkanı veren bu tezkere geçerken AK Parti ve MHP 'evet' oyu verdi. CHP ve HDP 'hayır' oyu verdi. Bu bakın HDP'nin çeşitli illerde bir takım eylemler yaptığını görüyoruz. Bu eylemleri anlamak mümkün değil, samimi bulmak da mümkün değil. Siz Mecliste tezkereye 'hayır' diyeceksiniz, sonra milleti gelip sokağa döküp 'niye Türkiye bu işlere müdahil olmuyor' diyeceksiniz bu son derece samimiyetsiz bir yaklaşımdır. Bunun altını çizmek isterim."
"HDP ÇIKIP HALKI SOKAĞA DÖKÜYOR"
"Biz hem insani anlamda hep güvenlik anlamında o bölgeye yakından ilgiliyiz, ilgili olmaya devam edeceğiz" diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olup biten işlerden bahsetmiyoruz. Bir başka ülke içinde olup biten hadiselerden bahsediyoruz. Burasıyla ilgili olarak uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmek durumundayız. Bunu da herkesin böyle bilmesi ve görmesi gerekir. Diğer taraftan şunun da altını çizmek isterim. Biz bu kardeşlerimize her türlü fedakarlığı, yardımı yaparken bir taraftan bakıyorsunuz HDP çıkıp halkı sokağa döküyor ve kamu düzenini de bozacak şekilde eylemlere sevk ediyor."
Yılmaz, demokratik bir ortamda herkesin düşünce hürriyeti olduğunu kaydederek, şöyle dedi:
"Herkes elbette hükümeti eleştirebilir, çeşitli politikalarda fikirlerini beyan edebilir. Demokratik çerçevede ve hukuka uygun bir şekilde gösteri de yapabilir. Yürüyüş de yapabilir. Bunlar demokratik hukuk devleti içinde olabilecek işlerdir. Ama bir takım konuları istismar ederek, samimiyetsiz bir şekilde halkı, bir takım kesimleri tahrik ederek kamu düzenini bozmaya çalışmayı demokratik bir çerçevede yorumlamamız, samimi görmemiz de mümkün değil. Ben inanıyorum ki halkımız gayet iyi bunları görüyor ve fark ediyor."
Herkesin sorumlu davranması gerektiğini sözlerine ekleyen Bakan Yılmaz, "Bayram gününde halkı sokağa sevk edip hukuksuz bir takım eylemlere yöneltmenin ne Türkiye'ye, ne de Kobani'ye bir faydası olur" dedi.
Siyasetin sorumlulukla, toplum hayatıyla ilgili olduğunu savunan Yılmaz, siyasi partileri şiddetin karşısında durmaya çağırdı.
"BİR ALGI OPERASYONU YAPILIYOR"
Yılmaz, Suriye'deki Kürtler ve onların temsilcileriyle hükümet olarak sürekli görüştüklerini ve bunun da kamuoyunda bilindiğini, buna rağmen Türkiye'nin insani olarak görevini yapmıyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışılmasına müsaade etmeyeceklerini belirterek, "Sanki Türkiye bu işlerin sorumlusuymuş gibi, sanki Türkiye orada olup bitenlere kayıtsızmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Bu son derece haksız bir algıdır. Bu algının karşısında hep birlikte durmamız gerekir" diye konuştu.
Siyasi partiler ve siyasetçileri sorumlu hareket etmeye davet eden Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Halkımız uyanıktır. Halkımız olup bitenleri görmektedir. Dünyanında ne yaptığını görmektedir. Ülkemizinde ne yaptığını görmektedir. Bundan sonra inşallah kamu düzenini hiç kimsenin bozmasına müsaade etmeden ama bir taraftan da tarihi insani sorumluluklarımızı yerine getirerek, bu bölgemizdeki kardeşlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz."
Bakan Yılmaz'ı, havaalanında Vali İbrahim Taşyapan, Belediye Başkanı Yücel Barakazi ve diğer yetkililer uğurladı.
"Bayramlarda çatışmaların, kavgaların, dargınlıkların, kırgınlıkların bir tarafa bırakılması, birliğin beraberliğin pekiştirilmesi gerekir" diyen Yılmaz, "İslam aleminde bayramı huzur içinde yaşayamayan toplumlar var. Hemen yanı başımızda, Suriye'de, Irak'ta kardeşlerimizin çok zor şartlar altında bayramı yaşadıklarını biliyoruz. Onlara buradan yürekten selamlarımızı ve bayram tebriklerimizi iletmek istiyorum. Bu son gün vesilesiyle tekrar Bingöl insanının, bütün milletimizin ve İslam aleminin bayramını tebrik ediyorum" ifadesini kullandı.
"SURİYE'DE ZALİM REJİM VAR"
Bakan Yılmaz, Suriye'de yüz binlerce insanın canından, milyonlarca insanın da yurdundan olduğunu, Kobani'de de benzer durumların yaşandığına işaret ederek, şöyle dedi:
"Suriye'de uzun bir suredir zalim bir rejim var ve bunun yaptığı zulümler var. Yüz binlerce insan canından, milyonlarca insan yerinden, yurdundan oldu. Bu zalim rejim devam ettiği sürece maalesef aynı tabloları görmeye devam edeceğiz. Son dönemlerde hemen sınırımızda Kobani'de benzer sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Bundan öncede Türkmen, Arap, Kürt nüfusa ayırt etmeksizin hepsinin sıkıntılar sorunlar içinde yaşadığını, zulüm gördüğünü görüyoruz. Bizde Türkiye Cumhuriyeti olarak hiçbir farklılık gözetmeden, bu Arapmış, Türkmenmiş, Kürtmüş, Suni, Şii, Müslüman ve gayrimüslim demede bütün zulüm altında olanlara yardım elimizi uzattık. Büyük fedakarlıklar yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Sınırlarımıza gelen bütün kardeşlerimize kucak açtık."
Büyük masraflara rağmen insani görevlerini yerine getirdiklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye sınırını geçmiş 1,5 milyondan fazla insan var. Sadece son dönemde Kobani hadisesiyle bağlantılı bir şekilde ülkemize gelmiş ve kabul ettiğimiz 200 bine yakın insan var. Bunlara her türlü kolaylığı sağlamaya çalışıyoruz. Her türlü insani yardımda bulunuyoruz. Sadece merkezi idare olarak değil Bingöl ve Karlıova belediyemiz bir yardım kampanyası başlattı. Yerel düzeyde, yerel yönetimlerimizle de oradaki kardeşlerimizle dayanışmamızı ortaya koyuyoruz."
"BU EYLEMLERİ SAMİMİ BULMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Yılmaz, TBMM'de kabul edilen Başbakanlık Tezkeresi ile ilgili şunları söyledi:
"Türkiye'ye oradaki bir takım hadiselere müdahil olma imkanı veren bu tezkere geçerken AK Parti ve MHP 'evet' oyu verdi. CHP ve HDP 'hayır' oyu verdi. Bu bakın HDP'nin çeşitli illerde bir takım eylemler yaptığını görüyoruz. Bu eylemleri anlamak mümkün değil, samimi bulmak da mümkün değil. Siz Mecliste tezkereye 'hayır' diyeceksiniz, sonra milleti gelip sokağa döküp 'niye Türkiye bu işlere müdahil olmuyor' diyeceksiniz bu son derece samimiyetsiz bir yaklaşımdır. Bunun altını çizmek isterim."
"HDP ÇIKIP HALKI SOKAĞA DÖKÜYOR"
"Biz hem insani anlamda hep güvenlik anlamında o bölgeye yakından ilgiliyiz, ilgili olmaya devam edeceğiz" diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olup biten işlerden bahsetmiyoruz. Bir başka ülke içinde olup biten hadiselerden bahsediyoruz. Burasıyla ilgili olarak uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmek durumundayız. Bunu da herkesin böyle bilmesi ve görmesi gerekir. Diğer taraftan şunun da altını çizmek isterim. Biz bu kardeşlerimize her türlü fedakarlığı, yardımı yaparken bir taraftan bakıyorsunuz HDP çıkıp halkı sokağa döküyor ve kamu düzenini de bozacak şekilde eylemlere sevk ediyor."
Yılmaz, demokratik bir ortamda herkesin düşünce hürriyeti olduğunu kaydederek, şöyle dedi:
"Herkes elbette hükümeti eleştirebilir, çeşitli politikalarda fikirlerini beyan edebilir. Demokratik çerçevede ve hukuka uygun bir şekilde gösteri de yapabilir. Yürüyüş de yapabilir. Bunlar demokratik hukuk devleti içinde olabilecek işlerdir. Ama bir takım konuları istismar ederek, samimiyetsiz bir şekilde halkı, bir takım kesimleri tahrik ederek kamu düzenini bozmaya çalışmayı demokratik bir çerçevede yorumlamamız, samimi görmemiz de mümkün değil. Ben inanıyorum ki halkımız gayet iyi bunları görüyor ve fark ediyor."
Herkesin sorumlu davranması gerektiğini sözlerine ekleyen Bakan Yılmaz, "Bayram gününde halkı sokağa sevk edip hukuksuz bir takım eylemlere yöneltmenin ne Türkiye'ye, ne de Kobani'ye bir faydası olur" dedi.
Siyasetin sorumlulukla, toplum hayatıyla ilgili olduğunu savunan Yılmaz, siyasi partileri şiddetin karşısında durmaya çağırdı.
"BİR ALGI OPERASYONU YAPILIYOR"
Yılmaz, Suriye'deki Kürtler ve onların temsilcileriyle hükümet olarak sürekli görüştüklerini ve bunun da kamuoyunda bilindiğini, buna rağmen Türkiye'nin insani olarak görevini yapmıyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışılmasına müsaade etmeyeceklerini belirterek, "Sanki Türkiye bu işlerin sorumlusuymuş gibi, sanki Türkiye orada olup bitenlere kayıtsızmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Bu son derece haksız bir algıdır. Bu algının karşısında hep birlikte durmamız gerekir" diye konuştu.
Siyasi partiler ve siyasetçileri sorumlu hareket etmeye davet eden Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Halkımız uyanıktır. Halkımız olup bitenleri görmektedir. Dünyanında ne yaptığını görmektedir. Ülkemizinde ne yaptığını görmektedir. Bundan sonra inşallah kamu düzenini hiç kimsenin bozmasına müsaade etmeden ama bir taraftan da tarihi insani sorumluluklarımızı yerine getirerek, bu bölgemizdeki kardeşlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz."
Bakan Yılmaz'ı, havaalanında Vali İbrahim Taşyapan, Belediye Başkanı Yücel Barakazi ve diğer yetkililer uğurladı.