Hocaefendi'ye açık mektup
Rasim Ozan Kütahyalı'nın Sabah Gazetesi'ndeki yazısı..
- Gündem
- Giriş Tarihi: 27.11.2013 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 27.11.2013 | 09:29
Muhterem Hocam siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu meselenin özü şu an konuşulan kamuflaj konular değildir. AK Parti hükümeti ile sizin manevi önderliğinizdeki Hizmet Hareketi'nin esas problemi devlet meselesine ilişkindir.
Sizin kesin ve net tek bir konuşmanızla bu mesele çözülebilir.
Hizmet Erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. 'Cemaat devlete sızıyor, Cemaat devleti ele geçiriyor' diyen Ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
Bana şu ana kadar yapılmış hakaretlerin çoğunluğu Hizmet'in haklarını savunmam sebebiyledir. Yangın yerine dönmüş bu ortamda bile yine söylüyorum: Hizmet mensupları devlete sızmaz, devlete girer ve istediği her pozisyonda çalışır.
Ergenekoncuların cemaat istihbaratı, cemaat polisi ve cemaat yargısı dediği şey Hizmet Erlerinin memur bürokrat ve yargı mensubu olabilmesiydi. Onlara göre Hizmet mensuplarının ve dindarların tamamı devletten kovulmalıydı. Sadece Laikçi Kemalist azınlık devlette olmalıydı. Ve bu azınlık da milletin seçtiği hükümetleri iktidar yapmamalıydı.
Seçilmiş hükümetler ya bu atanmış vesayetçilere teslim olacaktı ya da meşru hükümetlerin zarar görmesi, yıpranması ve sonuçta da devrilmesi için her şey yapılacaktı.
Ne tuhaftır ki şimdi bu azgın azınlık şu son olaylarda cemaat yandaşı bir pozisyon alıyor Hocam.
2007-12 arası bu millet bu vesayetçi düzene karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi liderliğinde ayaklandı ve bu düzeni yıktı.
Şüphesiz bu haklı isyanda Hizmet Erlerinin çok büyük payı var. Sizin manevi önderliğinizin önemi çok büyük. Hatta eski rejim yandaşları darbe davalarındaki gelişmelerden sizi sorumlu tuttu. Bana da o dönem verdiğim mücadele sebebiyle "Fethullahçı" dediler.
Hizmet Hareketi ile organik bir bağım yoktu ama bu sözden hiçbir zaman rahatsız olmadım. Hizmet Hareketi'ne bağlı olduklarını bugün artık kendileri de açıkça söyleyen polisler ve savcılar kelle koltukta mücadele ettiler. Hataları olsa da özünde çok haklı bir mücadeleydi bu.
Bu milletin çoğunluğu da bu Hizmet erleri olan polisleri ve savcıları destekledi. Çünkü millet yapılanları vesayete karşı demokrasi mücadelesi olarak görüyordu. Bir vesayetçi grubun koltuktan indirilip yerine yeni bir vesayetçi grubun geleceği bir mücadele değildi bu. Eğer öyle olsaydı millet bunu desteklemezdi. Demokratik dünya hiç desteklemezdi.
Muhterem Hocam 2012'de olan bazı olayları yeniden hatırlatmayacağım ama gerçekten seçilmiş hükümetin otoritesini sarsan bazı tuhaflıklar yaşandı. Vesayetçi Kemalist bürokrasi ve yargının tasfiye edilip onların vesayet koltuğuna Hizmet'in bürokrasi ve yargı gücünün oturması gibi bir projenin varlığı hakkında kuşkuları yalnızca siz bitirirsiniz. Demokrasilerde devlet kademelerinde çalışan herkesin seçilmiş sivil otoriteye tam itaati esastır. Oysa şu an Twitter'da kimi devlet memurları devleti yöneten seçilmişlere ağza alınmayacak küfürler ve tehditler sıralıyor. Tıpkı Kemalist askerler gibi 'Teslim Olmayacağız' diyorlar. Oysa memurların seçilmişlere itaat etmesi noktasında hep beraber savaşmıştık.
Hocam şu an yaşanan tablonun sebebi devletin içinden, devletin seçilmiş yöneticilerine karşı olan bu meydan okuma halidir.
Bu demokrasiye aykırı durumu yalnızca siz değiştirebilirsiniz. O zaman devlet kademelerinde çoğu kızakta olan bu arkadaşlar da hak ettikleri yerlere yeniden gelirler.
Dayatmayla ve medya operasyonlarıyla değil demokratik kurallara yeniden dönerek durum 2012 öncesi hale gelebilir. Şu akıl tutulması durumunu tek bir hamleyle bitirecek kişi sizsiniz. Zaten sizin de sözünüz dinlenmezse çok ama çok sancılı bir döneme gireriz.