Batı'da da aynı polemik
Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın, "Tan'dan The Sun'a" başlıklı yazısı..
Bir gazetenin tirajını artırmasının iki yolu var: 1-Okur ile gazete arasındaki güven endeksini çok sabır, çaba ve tutarlılık gerektiren bir politikayla sürekli yukarıya çıkarmaya çalışmak.
2- Toplumun bazı kesimlerine çekici gelebilecek konuları sömürmek.
Özellikle de cinsel istismara dayalı habercilik yapmak. İlki zor ama o denli soylu.
İkincisi ise kolay ama o denli de utanç verici.
İkincisine bizde en somut örnek olarak 1980'lerin ilk yarısındaki "Tan" gazetesi kasırgasını gösterebiliriz. Milyonun çok ama çok üstünde tiraja ulaştı "Tan" ama kimse onu gazete yerine koymadı.
İngiltere'de de tiraj rekorları kıran "The Sun" gazetesi "Tan"ın az buçuk edepli Batı versiyonu kabul edilebilir.
Hani, şu "Üçüncü Sayfa Güzeli" ile ünlenen gazeteden söz ediyorum. Ama o sayfa da, o güzel de, o gazete de artık giderek daha fazla öfke şimşeklerini üstüne çekmeye başladı.
Buyurun size dün Fransız "Le Figaro" gazetesinde yayınlanan haberin çevirisi:
***
"Çıplak göğüslü veya bikinili kızlar artık sıktı! İngiltere'de Essex Üniversitesi öğrencileri The Sun gazetesinin okul kampusunda satışını yasaklamaya karar verdiler. Karar, üniversitenin öğrenci derneğinin ısrarlı kampanyası sonucu alındı. Derneğin başkan yardımcısı Chantel Le Carpentier, şöyle diyor: 'Gazeteler toplumun dengeli bir aynasını yansıtmak zorundalar.
Oysa The Sun erkekleri iş dünyası, politika, spor gibi alanlarda haber yapıyor, kadınlar ise üçüncü sayfada yarı çıplak bedenlilere indirgeniyor.' The Sun, başarısını büyük ölçüde üçüncü sayfaya borçlu. O formül sayesinde 1960'ların sonundan bu yana tirajını sürekli artırdı ve liderliğe oturdu.
Son haftalarda Essex Üniversitesi öğrencileri The Sun'a karşı protesto eylemlerini yoğunlaştırdılar. Kampustaki bayiye gelen gazetelere 'Çıplak göğüsler aktüalite değildir' sloganı yazılı bantlar yapıştırdılar.
Söz yine öğrenci derneği başkan yardımcısı Chantel Le Carpentier'in: 'Biz, yeni kuşak kadınların yeteneklerini ve başarılarını ön plana çıkarmaya çalışan bir toplumun parçasıyız. Ama yetenekleri yerine fizikleriyle değerlendirildiği sürece, kadınların her işin altından kalkabileceklerini nasıl anlatabileceğiz? The Sun, kadın bedenini sömürdüğü sürece kampusumuza giremeyecek.' Essex Üniversitesi böylece The Sun'ı boykot eden 20'nci üniversite oldu.
Boykot kampanyasına katılanlar arasında London School of Economics, Manchester Üniversitesi, Sheffield Üniversitesi gibi İngiltere'nin en saygın eğitim kurumları da yer alıyor."
***
Bu haber size geçen hafta medya gündemine damgasını vuran polemiği çağrıştırdı mı? "Kadının bedeniyle değil birikimiyle, yetenekleriyle, başarılarıyla değerlendirilmesi" görüşünü savunan SABAH gördüğünüz gibi tek başına değil. Sadece Türkiye'de değil, Batı'da da yeni değerler, yeni etik anlayışı yükselişte...
2- Toplumun bazı kesimlerine çekici gelebilecek konuları sömürmek.
Özellikle de cinsel istismara dayalı habercilik yapmak. İlki zor ama o denli soylu.
İkincisi ise kolay ama o denli de utanç verici.
İkincisine bizde en somut örnek olarak 1980'lerin ilk yarısındaki "Tan" gazetesi kasırgasını gösterebiliriz. Milyonun çok ama çok üstünde tiraja ulaştı "Tan" ama kimse onu gazete yerine koymadı.
İngiltere'de de tiraj rekorları kıran "The Sun" gazetesi "Tan"ın az buçuk edepli Batı versiyonu kabul edilebilir.
Hani, şu "Üçüncü Sayfa Güzeli" ile ünlenen gazeteden söz ediyorum. Ama o sayfa da, o güzel de, o gazete de artık giderek daha fazla öfke şimşeklerini üstüne çekmeye başladı.
Buyurun size dün Fransız "Le Figaro" gazetesinde yayınlanan haberin çevirisi:
"Çıplak göğüslü veya bikinili kızlar artık sıktı! İngiltere'de Essex Üniversitesi öğrencileri The Sun gazetesinin okul kampusunda satışını yasaklamaya karar verdiler. Karar, üniversitenin öğrenci derneğinin ısrarlı kampanyası sonucu alındı. Derneğin başkan yardımcısı Chantel Le Carpentier, şöyle diyor: 'Gazeteler toplumun dengeli bir aynasını yansıtmak zorundalar.
Oysa The Sun erkekleri iş dünyası, politika, spor gibi alanlarda haber yapıyor, kadınlar ise üçüncü sayfada yarı çıplak bedenlilere indirgeniyor.' The Sun, başarısını büyük ölçüde üçüncü sayfaya borçlu. O formül sayesinde 1960'ların sonundan bu yana tirajını sürekli artırdı ve liderliğe oturdu.
Son haftalarda Essex Üniversitesi öğrencileri The Sun'a karşı protesto eylemlerini yoğunlaştırdılar. Kampustaki bayiye gelen gazetelere 'Çıplak göğüsler aktüalite değildir' sloganı yazılı bantlar yapıştırdılar.
Söz yine öğrenci derneği başkan yardımcısı Chantel Le Carpentier'in: 'Biz, yeni kuşak kadınların yeteneklerini ve başarılarını ön plana çıkarmaya çalışan bir toplumun parçasıyız. Ama yetenekleri yerine fizikleriyle değerlendirildiği sürece, kadınların her işin altından kalkabileceklerini nasıl anlatabileceğiz? The Sun, kadın bedenini sömürdüğü sürece kampusumuza giremeyecek.' Essex Üniversitesi böylece The Sun'ı boykot eden 20'nci üniversite oldu.
Boykot kampanyasına katılanlar arasında London School of Economics, Manchester Üniversitesi, Sheffield Üniversitesi gibi İngiltere'nin en saygın eğitim kurumları da yer alıyor."
Bu haber size geçen hafta medya gündemine damgasını vuran polemiği çağrıştırdı mı? "Kadının bedeniyle değil birikimiyle, yetenekleriyle, başarılarıyla değerlendirilmesi" görüşünü savunan SABAH gördüğünüz gibi tek başına değil. Sadece Türkiye'de değil, Batı'da da yeni değerler, yeni etik anlayışı yükselişte...