Erdoğan: Gezi Parkı bahane gerisi şahane
Tunus'ta Türk gazetecilere yaptığı açıklamada "Demokratik taleplere canımız feda" diyen Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerinin ise içeride dışarıda uzantısı olduğunu söyledi. Kuzey Afrika gezisinden dönüşte havalimanında kendisini karşılamaya gelen vatandaşlara seslenen Erdoğan, "Yüzde 50'nin değil 76 milyonun hizmetkârıyız" dedi.
İstanbul (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz hiçbir zaman gönüller yıkmanın, gönüller kırmanın tarafında değil, gönüller yapmanın tarafında olduk. Ama dik durduk, dikleşmedik. Bizim kavga ile, çatışma ile işimiz olmaz,
bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz. Biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye'yi büyüterek bugünlere geldik" dedi.
Fas, Cezayir ve Tunus'taki temaslarının ardından yurda dönen Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde AK Parti seçim otobüsünden kendisini karşılayanlara seslendi.
Erdoğan, sözlerine "Sevgili İstanbullular, çok değerli yol arkadaşlarım, ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarım, hepinizi hasretle ve muhabbetle selamlıyorum" diyerek başladı.
Bu güzel İstanbul gecesinde muhteşem bir coşkuyu, sarsılmaz bir kararlılığı, bu heyecanı yaşattıkları için katılımcılara teşekkür eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu gece sadece sizleri değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin her köyünde, her şehrinde nefes alıp veren canları, can kardeşlerimi selamlıyorum. Diz çökmüş, rabbimin huzurunda dua eden annelerimizi, ninelerimi, bacılarımı selamlıyorum. Alın terini ekmeğine katık etmiş çiftçi, köylü, tüm işçi, tüm emekçi kardeşlerimi selamlıyorum. Türkiye kadar büyük, Türkiye kadar vakur, Türkiye kadar ağırbaşlı genç kardeşlerimi selamlıyorum. Şu anda İstanbul'dan, İstanbul'un kardeşi Saraybosna'yı, Bakü'yü, Beyrut'u, Kahire'yi, Üsküp'ü, Bağdat'ı, Şam'ı, Gazze'yi, Ramallah'ı, Mekke ve Medine'yi selamlıyorum. Elbette İstanbul'u tekrar tekrar selamlıyorum, her semti ile her mahallesi ile her sokağı ile İstanbul'u yürekten selamlıyorum."
- "Bunların hepsi geçer dediler"
Başbakan Erdoğan, bugün uzaktan, uzak diyarlardaki kardeşlerinden selamlar getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sizlere Fas'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Cezayir'deki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Tunus'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim. Değerli kardeşlerim, Allah kardeşliğimizi daim etsin inşallah. Rabbim birliğimizi, dayanışmamızı, muhabbetimizi daim etsin inşallah. Oradaki kardeşlerimiz, oradaki yöneticilerimiz hep şunu söylediler; 'Bunların hepsi geçer' dediler. 'Çünkü biz size inanıyoruz' dediler."
Yunus Emre'nin "Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim" sözünü anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz hiçbir zaman gönüller yıkmanın, gönüller kırmanın tarafında değil, gönüller yapmanın tarafında olduk. Ama dik durduk, dikleşmedik. Bizim kavga ile çatışma ile işimiz olmaz, bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz. Kardeşlerim, biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye'yi büyüterek bugünlere geldik. Şimdi altını çiziyorum; faiz lobisine rağmen buralara geldik. Bu faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor. Şunu bir defa çok iyi bilmeleri lazım; bu milletin alın terini onlara yedirtmeyeceğiz. Bir bankanın genel müdürü çıkıp da bu vandalizmi organize edenlerin yanında olduğunu söylüyorsa bunlar karşısında bizi bulacaklardır."
- "Artık dünya Türkiye'yi konuşuyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugünlere Türkiye ekonomisini büyüterek geldiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bizim karşımıza geldikleri zaman 'Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk' diyenler, işte bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar. Biz buralara insanımızı yücelterek geldik. Artık dünya Türkiye'yi, Türk insanını konuşuyor. Böyle bir dönemde nereden çıktı bu işler? Biz bugünlere 'ya sabır' diyerek, 'sabreden zafere ulaşır' diyerek geldik. Herkes şunu bilsin, biz Türkiye'yi kardeşlik üzerine inşa ederek, kardeşlikle büyüterek, kardeşliği yücelterek bugünlere geldik. 76 milyonun hiçbir ferdini ayırt etmedik. Birileri diyor ki, 'Başbakan yüzde 50'nin başbakanı olduğunu söylüyor'. Elinize, dilinize dursun. Biz bugüne kadar 76 milyonun hizmetkarı olduğumuzu söyledik. Türkiye'nin en batısından en doğusuna kadar ayırt etmeden hizmet götürdük."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "AK Parti iktidarının başarısı gerginlik, çatışma, kutuplaşma asla değildir. Ancak şunu bilmeleri lazım, biz 'Asım'ın nesliyiz" dedi.
Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi önünde kendisini bekleyenlere hitaben yaptığı konuşmada, 76 milyona ayırt etmeden hizmet götürdüklerini aktardı. Hakkari ve Şırnak'taki havaalanlarını örnek gösteren Erdoğan, iktidara geldiklerinde ülkede 26 havaalanı bulunduğunu, bugün ise bu rakamın 50'ye ulaştığını ifade etti.
"Bizim karşımıza dikilenler, bu hizmetler için değil, bu hizmeti kimler yapıyor, onun için dikildiler" diyen Erdoğan, "Kim yapıyor? 'AK Parti yapıyor. AK Parti iktidarı yapıyor. Öyleyse biz bir yerden bir şeyler yapıp, sandıkta başaramadığımızı sandık dışı yollarla yapacağız' dediler. Kimsenin etnik kökeni, kimsenin inancı, kimsenin mezhebi, ideolojisi, düşüncesi bizim nezdimizde ötelenmiş değildir. Çünkü biz, bu milletin -dikkat edin 50 milyonun demiyorum veya yüzde 50'nin demiyorum, 76 milyonun efendisi değil, hizmetkarıyız. Biz birlikte Türkiye'yiz. Biz biriz, beraberiz, kardeşiz. Türkiye'de yaşanan hadiseleri, bütün tarafsızlığımızla - bizim anlayışımız bu- okuruz, analiz ederiz, değerlendiririz, ondan sonra da adımımızı atarız. AK Parti iktidarının başarısı gerginlik, çatışma kutuplaşma asla değildir. Ancak şunu bilmeleri lazım biz Asım'ın nesliyiz" ifadelerini kullandı.
"Asım'ın nesli nedir? Birilerinin işine gelmeyebilir. Ne diyor Akif?" diye soran Erdoğan, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam/Zalimi asla sevemem/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem/Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım/Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım... Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum/Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim/Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim/Adam aldırma da geç git! , diyemem aldırırım/Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım/Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu" şeklindeki şiirini okudu.
- "Hedef, ileri demokrasi dedik"
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz nasıl demokrasiye, seçime, milli iradeye saygılıysak, herkesten ama herkesten çok haklı olarak bize de saygılı olmalarını istiyoruz. Biz, yola çıkarken bir şey söyledik, 'Hedef, ileri demokrasi' dedik. Bunu başaracağız. Kardeşlerim; emaneti veren millettir. Emaneti alacak olan da sadece millettir. Millet dışında hiç kimse bu emanete el uzatamaz. Sandık dışında hiç kimse bu emanete kast edemez. 10.5 yıl geçti. 10.5 yıl boyunca bu emaneti kutsal bildik, canımız gibi koruduk bundan sonra da canımız gibi korumaya devam edeceğiz."
- Taksim Gezi Parkı olayları
Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarına ise şu sözlerle değindi:
"Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin bu ülkede hukuksuzluk yapmasına, demokrasiye kast etmesine, vandallıkla yakıp yıkmasına, şehirlere, kamu mallarına, insanımıza zarar vermesine göz yumamayız. Şimdi, Gezi Parkı'nda sayısı 15'e bile varmayan ağaç için yapıldığı söylenen gösteriler bugün arkasında 3 kayıp bıraktı. 2 gencimiz hayatını kaybetti, bir başkomiserimiz şehit oldu. Şimdi ben buradan bir şey söyüyorum. Kardeşlerim; bu gençlerin ölümü ne kadar önemliyse benim polisimin ölümü, şehadeti de en az onlar kadar önemlidir. Bu polis kimin polisi, neyin görevini yapıyor? Bu ülkede can güvenliğimizi sağlamak için görev yapıyor. Yeri geliyor teröristin karşısına dikiliyor, yeri geliyor anarşistin, vandalizmin karşısına dikiliyor. Birilerinin işine tabii ki bu gelmeyecek. Ne diyorlar; 'Polisi çekin'. Ne olacak? Burası yol geçen hanı değil, bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Kamu kurumlarına, kamu araçlarına, sivil vatandaşlarımızın araçlarına varıncaya kadar, insana varıncaya kadar herkese saldıranlara karşı polisimiz görevini yapmıştır. Yeri gelmiş, aşırı güç kullanmış olabilir. Onlarla ilgili talimatımızı verdiğimizi söylemiştim. Başbakan vekilim de bunu söyledi. Konuyla ilgili İçişleri Bakanım gereğini yapıyor. Takipçisidir. Fakat kimsenin bunlar üzerinden bize saldırmaya da hakkı yoktur. Kardeşlerim, başkomiserimizin daha doğmamış bebeği anne karnında yetim bırakıldı. Çoğu polis, bine yakın vatandaşımız yaralandı. Şehirler yağmalandı, dükkanlar yağmalandı, esnafa zarar verildi. Bunlar Türk bayrağını yakacak kadar azgınlaştılar ve utanmadan, sıkılmadan Türk bayrağını gezdirenler bunlara ne yazık ki oyuncak oldu."
Erdoğan'ın bu sözleri "Yol ver gidelim, Taksim'i ezelim" sloganıyla kesildi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sokaklarda kağıt toplayarak hayatını idame ettirmeye çalışan gencimiz, ona da kast ettiler. Kardeşlerim; gazeteciyim diyerek, sanatçıyım diyerek, siyasetçiyim diyerek son derece sorumsuz bir şekilde nefretin, ayrımcılığın, hukuksuzluğun, kışkırtmanın alasını yaptılar. Demokratik gösteri hüviyetini kaybeden, artık vandallığa, artık tam anlamıyla hukuksuzluğa dönüşen bu eylemler derhal son bulmalıdır. Samimi hissiyatlarla çıkıp, terör örgütlerinin aracı olan vatandaşlarımız, asıl oyunu görüp bu hukuksuzluktan uzak durmalıdır. Benim masum vatandaşlarım bu kirli oyundan, bu siyaset mühendisliğinden, demokrasiye yönelik bu hukuksuz gösterilerden kendilerini ayırmalıdır. Her ne yapacaksak demokrasi içinde yapacağız, her ne yaparsak hukukla yapacağız. Bunun dışındaki her yolu, 76 milyon hep birlikte gayri meşru görecek, 76 milyon hep birlikte bunun karşısına dikileceğiz."
- "Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez"
Kendisini desteklemek için Atatürk Havalimanı'na gelenlere seslenen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sevgili kardeşlerim, siz 10 gün boyunca, vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselimden taviz vermediniz. Şimdi buradan evlerimize dağılacağız; vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselim ve sağduyudan asla taviz vermeyeceğiz. Sizin elinizde tencere tava yok değil mi? İşte bu çok önemli. Siz sokaklarda tencere tavayla dolaşanlardan değil, bu gençlik, elinde bilgisayarıyla dolaşanlardan bir gençlik olacak. Büyük Türkiye'nin büyük gençleri olarak, büyük Türkiye ülkesi için mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gençler, kardeşlerim, siz, mazlumların umudusunuz. Siz, Ortadoğu'nun, Balkanların, Afrika'nın örnek gençlerisiniz. Siz büyük düşüneceksiniz. Siz büyük adımlar atacak, büyük hedeflere koşacaksınız. Siz oyuna gelmeyecek, aldanmayacak, aldatmayacaksınız. Gençler, her birinize teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında Türkiye'nin bütün gençliğini kucaklıyorum. Anadolu'daki, Trakya'daki Türk kardeşlerimi, yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimi gönülden selamlıyorum. Sevgili İstanbullular, emin olun Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez. Şehit başkomiserimizi, hayatını kaybeden 2 gencimizi rahmetle yad ediyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum."
Başbakan Erdoğan, konuşmasını, Necip Fazıl Kısakürek'in "Mehmedim sevinin başlar yüksekte/Ölsek de sevinin eve dönsek de/Sanma bu tekerlek kalır tümsekte/Yarın elbet elbet bizimdir/Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir" şeklindeki dizeleriyle tamamladı.
'Gezi Parkı bahane gerisi şahane süreci'
OKAN MÜDERRİSOĞLU (SABAH)- Başbakan Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmesi ile başlayan daha sonra kitlesel nitelik kazanan eylemlerle ilgili Tunus'da konuştu.
Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şu mesajları verdi:
(Diktatörlük iddiası) Ne yaptık? Kimi astık, kimi kestik? Dönemim içinde 7 seçim yaşadık. Üç genel, iki yerel seçim, iki referandum yaptık. İsteyen istediği kadar parti kuruyor. Şu anda 72 parti var. Darbe girişimleri yaşadık.
Biz sabrettik, kitlemizi sokaklara dökmedik. Yargı içinde mücadelemizi verdik. Sonra yapılan seçimde yine oylarını artıran bir parti.
Demokrasiye inandıklarını söyleyenler samimi değil. Azınlığın çoğunluğa tahakkümü var. Eğer böyle bir şey karşısında tavırsız kalacak olursak. Yüzde 50 AK Parti'ye oy verenler sen benim oyuma sahip çıkmadın hesabını sorar. Şunu söylüyoruz...Bizim verdiğimiz hizmetlerde ayrımcılık var mı? Filanca ile havaalanı, yol, hastane yapma açma, orada şu parti önde... Böyle bir ayrım yaptık mı? Yapmadık.
İSTİHBARAT VAR
Bu süreçte bu talepleri yapanların durumuyla bu talebin dışında kalanların ayrışmasını yapmak durumundayız. Ağaçların sökülmemesi talebini samimi olarak yapanlar dışında, istismar etmek suretiyle bu olayları teşvik eden DHKPC'den İşçi Partisi'ne kadar bunların tohumlamasını yapan gruplar var, istihbarat elimizde mevcut.
Madem olay Gezi Parkı'dır bununla ilgisi olmayan iller neden dahil oldu? Niçin İzmir, Ankara veya özellikle Hatay? Demek ki olay Gezi Parkı olayı değil. Gezi Parkı bahane, gerisi şahane mantığıyla yürütülen bir süreç.
Dükkanlara, araçlara zarar verenler, kamunun mallarını yakıp yıkanlar, kaldırım taşları ve bordürlere varıncaya kadar zarar verenler bunu çevrecilik anlamında mı yapıyor? Kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Maalesef bizi anlama adına değil, anlamak istemeyişleri adına bunu yapıyorlar. Çünkü bunu yapan AK Parti ve AK Partili Başbakan Tayyip Erdoğan. Acaba biz AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ı bu yolla yıpratabilir miyiz? Benim vatandaşımla bir problemim yok. Bizim yaptığımız hizmetler 76 milyona dayalı hizmetlerdir.
Demokrasi içerisinde, özgürlükler çerçevesinde sizden bir talep olur. Siz bu talebe ters bir tepki ortaya koyarsanız, burada kalkarsınız o yerlerde gösterinizi yapabilirsiniz. Bizden herhangi bir miting alanı mı veya toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ile alakalı bir şey mi istendi?
Hayır... Demokratik taleplere canımız feda.
Sadece içeride değil dışarıda da bunun uzantıları var. İki üç ay öncesinden benzer haberleri alıyorduk. Ama biz çevre ve yeşil bahane edilerek bu adımın atılacağını düşünmüyorduk.
Çünkü en başarılı olduğumuz alan çevrecilik.
Başka bir yerden olabilir diye düşünüyorduk.
AKM, Topçu Kışlası veya Taksim Camii'ne yönelik olabilir diye tahmin ediyorduk.
(Olayların arkasında derin yapılar var mı?) Şu anda onlar üzerinde çalışmalar yapılıyor. Her şey olabilir.
Balkon konuşmasına benzer bir konuşmayı buraya gelmeden önce havaalanında yaptım. Bu işlere karışmamış olan kardeşlerim bu oyuna gelmesin.
Birliğimizi beraberliğimizi bozmak isteyenlere karşı bu oyunu bozsunlar. Bunları söyledik. "Ben vatandaşımın hizmetkarıyım, efendisi değilim" diyorum.
YAVUZ KÖPRÜSÜ
3. köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi...
Bunu birileri bir yerlere çekecektir. Ben Osmanlı padişahları içerisinde Yavuz Sultan Selim'i çok farklı yere yerleştiren bir insanım. 8 yıla neleri sığdırdığı ortada. Mekke'nin fethi, kutsal emanetler... Yavuz çok zekiydi. Dirayetli olmanın yanında haksızlığa tahammül edemeyen bir insandı... Şah İsmail'le aralarında geçen meselelerin nedenleri var.
Kendi bütünlüğünü koruma noktasında attığı adımlar ortada. Ama tüm vatandaşları ile ilgili attığı adımlar da önemli... Yavuz olayına böyle baktık.
Bu, asla Alevi vatandaşlarımıza yönelik bir tavır değildir.
Dün gelen kuruluşlar (Taksim Platformu) 'AKM yıkılmamalı, Topçu Kışlası yapılmamalı, biber gazı yasaklanmalı, vali ve emniyet müdürleri görevden alınmalı' diyor. Talepler bunlar. Böyle bir talep olabilir mi? Referandum istemiyorlar. Çünkü doğacak neticeyi görüyorlar.
Alkol meselesi... Anayasa'nın 58.maddesini biz düzenlemedik, daha öncekiler yaptı ama işletmediler. Avrupa'dan Amerika'ya kadar çeşitli kısıtlamalar var. Dayandırdıkları yer din. Din emrediyor diye idareci buna uygun bunu yapıyorsa, kötülük mü yapmış oluyor? Dinle uyumlu olduğu için burada yanlış mı yapmış oluyoruz.
Faizi niye kimse düşürüyorsunuz demiyor. Şimdi düşürüyoruz diye dinin hükmünü yerine getiriyorlar diyorlar mı? Din emretti diye bunu sıfırlayacaklar demezler.
Çünkü işlerine geliyor. (Alkol) Bu düzenleme anayasadan geliyor ama dinimle de bağdaşıyor.
Alkolden devleti çektik. Şimdi kumardan da çekiyoruz.
Piyango, toto, at yarışı... Bütün bunların devlet eliyle yapılmasını ortadan kaldıracağız. Bir çerçeve çizmek suretiyle yürüyeceğiz.
Saat 22.00'den sonra alkol satışıyla ilgili düzenleme trafikteki sıkıntıyla ilgiliydi. Trafik kazaları yoğun şekilde bu saatler arasında.
Karayollarından alkol satışını kaldırdık. Alkollü araç kullanmanın cezai müeyyidesini artırmak lazım. Alkollü katilin cezai müeyyidesi ne olmalı? Cezası taksirli adam öldürmekten 3-6 yıl hapis. Neymiş alkollü imiş de hafifletici sebepmiş. Böyle bir mantık olabilir mi? Bence toplumdan bize baskılar gelecek. Canı yananlar var...
SOSYAL MEDYA
Twitter ve sosyal medyadan yalan yanlış haberler üretmek suretiyle kampanya yapıyorlar. Türkiye adına bir dertleri yok. Dün akşam Miraç kandili. Sağolsunlar Miraç Kandili'nde Dolmabahçe'de kandil simidi dağıtmışlar.
Ama bir gece önce Dolmabahçe Cami'ne ayakkabıyla girerek içeride her türlü ahlaki olmayan şeyi yapıyorlar. Bizim adetimizde, bizim kültürümüzde camilere böyle bir saldırı olabilir mi? Bu süreç içinde bunlar yaşandı.
Bizim gençlik örgütümüzün sosyal medyayı kullanabilmek adına çalışmaları var.
Dezenformasyon bu kadar aşırı kullanılamaz.
Hakaretin bini bir para, ahlaki olmayan pek çok şeyler...
Burada ilginç olan şeylerden biri. Döner bıçaklarıyla güya yüz kadar mensubumuz Taksim'e saldırıya geçmiş. İzmir'de atılan twitlerden bazıları... 'Alsancak otoparkı ikinci katında toplu işkence başladı. Kesin bilgi, yalvarırım biri yardım etsin.' Bunlar yazıldı. Bu arada bizim ilçe binamızı yakıldı.
Biber gazı olayındaki aşırılıkları eleştirdik. Ama dünyada biber gazının yasak olduğu hiçbir gelişmiş ülke yoktur. Bırakın sadece biber gazı kullanmayı Amerika'da Wall Street olaylarında 17 kişi öldü. Aynı şey İngiltere, Almanya ve Fransa'da oldu. Biber gazını fev- kalade bir hal olmadıktan sonra asla kullanmayacaksınız. Su kullanın, bu tür dağıtma işlemlerini yapın diye söyledik. Buna daha sonra büyük ölçüde uydular.
CHP Hatay Milletvekili'nin (Mevlüt Dudu) kendi ilinde attığı mesaj var. 'Her yer Taksim, her yer direniş.' Esad'a giden ekipte yer alan bir isim. Esad'a katliamcı demezken ağaç sökümü üzerinden meşruiyet tartışması başlattılar. Hatay (Reyhanlı) olaylarında aktif rol oynayan istihbaratçının (Şam'a) götürdüğü kişilerden biri. İşi siyasi mezhepçiliğe taşıma gayretleri içinde olanların öncülerinden bir tanesi.
Hatay'da cenaze oldu. Attıkları twitlerde kurşunlanarak öldürüldü dediler. Kurşunlanarak öldürme gibi bir olay yok. Faili aranıyor. Tesbit edilince kim olduğu ortaya çıkacak. Orada 50 bin kişi toplanıyor. Sıkıntı olmadan cenazeden sonra dağılıyor. Ama 2 bin kişi... Nusayri Mahallesi, karşısında Sünni Mahallesi var. Sünni Mahallesi'ne saldırmak için tahrik ediyor. Polis orada işini yapıyor. Polisimizin yanlışı vardır, eyvallah. Ama güvenlik güçlerimiz üzerine düşeni yapmasın mı? Orada bir mezhep kavgası mı çıksın?
Nevşehir Üniversitesi için Hacı Bektaş-ı Veli, Tunceli Üniversitesi için Pir Sultan Abdal isminin verilmesi üzerinde durabiliriz. Bunların da istismarı ve farklı yerlere çekilmesi oluyor. Arkadaşları Hacı Bektaş Veli'yi anma törenlerine gönderdiğimde dayak yemeden oradan zor çıkardı.
Çarşı' ya karşı
Çarşı Grubu diye bir grup var. Bu grup geliyor Başbakanlık ofisine saldırıyor. Diyorlar ki polis çekilsin. Bu kişiler elini kolunu sallayarak Başbakanlık ofisine girsin, işgal etsin. Polis buna mı müsaade edecek? Aynı şekilde Ankara'da da Başbakanlığa, il merkezimize yürüdüler. Polis bunları korumayacak mı?
bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz. Biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye'yi büyüterek bugünlere geldik" dedi.
Fas, Cezayir ve Tunus'taki temaslarının ardından yurda dönen Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde AK Parti seçim otobüsünden kendisini karşılayanlara seslendi.
Erdoğan, sözlerine "Sevgili İstanbullular, çok değerli yol arkadaşlarım, ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarım, hepinizi hasretle ve muhabbetle selamlıyorum" diyerek başladı.
Bu güzel İstanbul gecesinde muhteşem bir coşkuyu, sarsılmaz bir kararlılığı, bu heyecanı yaşattıkları için katılımcılara teşekkür eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu gece sadece sizleri değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin her köyünde, her şehrinde nefes alıp veren canları, can kardeşlerimi selamlıyorum. Diz çökmüş, rabbimin huzurunda dua eden annelerimizi, ninelerimi, bacılarımı selamlıyorum. Alın terini ekmeğine katık etmiş çiftçi, köylü, tüm işçi, tüm emekçi kardeşlerimi selamlıyorum. Türkiye kadar büyük, Türkiye kadar vakur, Türkiye kadar ağırbaşlı genç kardeşlerimi selamlıyorum. Şu anda İstanbul'dan, İstanbul'un kardeşi Saraybosna'yı, Bakü'yü, Beyrut'u, Kahire'yi, Üsküp'ü, Bağdat'ı, Şam'ı, Gazze'yi, Ramallah'ı, Mekke ve Medine'yi selamlıyorum. Elbette İstanbul'u tekrar tekrar selamlıyorum, her semti ile her mahallesi ile her sokağı ile İstanbul'u yürekten selamlıyorum."
- "Bunların hepsi geçer dediler"
Başbakan Erdoğan, bugün uzaktan, uzak diyarlardaki kardeşlerinden selamlar getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sizlere Fas'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Cezayir'deki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Tunus'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim. Değerli kardeşlerim, Allah kardeşliğimizi daim etsin inşallah. Rabbim birliğimizi, dayanışmamızı, muhabbetimizi daim etsin inşallah. Oradaki kardeşlerimiz, oradaki yöneticilerimiz hep şunu söylediler; 'Bunların hepsi geçer' dediler. 'Çünkü biz size inanıyoruz' dediler."
Yunus Emre'nin "Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim" sözünü anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz hiçbir zaman gönüller yıkmanın, gönüller kırmanın tarafında değil, gönüller yapmanın tarafında olduk. Ama dik durduk, dikleşmedik. Bizim kavga ile çatışma ile işimiz olmaz, bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz. Kardeşlerim, biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye'yi büyüterek bugünlere geldik. Şimdi altını çiziyorum; faiz lobisine rağmen buralara geldik. Bu faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor. Şunu bir defa çok iyi bilmeleri lazım; bu milletin alın terini onlara yedirtmeyeceğiz. Bir bankanın genel müdürü çıkıp da bu vandalizmi organize edenlerin yanında olduğunu söylüyorsa bunlar karşısında bizi bulacaklardır."
- "Artık dünya Türkiye'yi konuşuyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugünlere Türkiye ekonomisini büyüterek geldiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bizim karşımıza geldikleri zaman 'Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk' diyenler, işte bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar. Biz buralara insanımızı yücelterek geldik. Artık dünya Türkiye'yi, Türk insanını konuşuyor. Böyle bir dönemde nereden çıktı bu işler? Biz bugünlere 'ya sabır' diyerek, 'sabreden zafere ulaşır' diyerek geldik. Herkes şunu bilsin, biz Türkiye'yi kardeşlik üzerine inşa ederek, kardeşlikle büyüterek, kardeşliği yücelterek bugünlere geldik. 76 milyonun hiçbir ferdini ayırt etmedik. Birileri diyor ki, 'Başbakan yüzde 50'nin başbakanı olduğunu söylüyor'. Elinize, dilinize dursun. Biz bugüne kadar 76 milyonun hizmetkarı olduğumuzu söyledik. Türkiye'nin en batısından en doğusuna kadar ayırt etmeden hizmet götürdük."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "AK Parti iktidarının başarısı gerginlik, çatışma, kutuplaşma asla değildir. Ancak şunu bilmeleri lazım, biz 'Asım'ın nesliyiz" dedi.
Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi önünde kendisini bekleyenlere hitaben yaptığı konuşmada, 76 milyona ayırt etmeden hizmet götürdüklerini aktardı. Hakkari ve Şırnak'taki havaalanlarını örnek gösteren Erdoğan, iktidara geldiklerinde ülkede 26 havaalanı bulunduğunu, bugün ise bu rakamın 50'ye ulaştığını ifade etti.
"Bizim karşımıza dikilenler, bu hizmetler için değil, bu hizmeti kimler yapıyor, onun için dikildiler" diyen Erdoğan, "Kim yapıyor? 'AK Parti yapıyor. AK Parti iktidarı yapıyor. Öyleyse biz bir yerden bir şeyler yapıp, sandıkta başaramadığımızı sandık dışı yollarla yapacağız' dediler. Kimsenin etnik kökeni, kimsenin inancı, kimsenin mezhebi, ideolojisi, düşüncesi bizim nezdimizde ötelenmiş değildir. Çünkü biz, bu milletin -dikkat edin 50 milyonun demiyorum veya yüzde 50'nin demiyorum, 76 milyonun efendisi değil, hizmetkarıyız. Biz birlikte Türkiye'yiz. Biz biriz, beraberiz, kardeşiz. Türkiye'de yaşanan hadiseleri, bütün tarafsızlığımızla - bizim anlayışımız bu- okuruz, analiz ederiz, değerlendiririz, ondan sonra da adımımızı atarız. AK Parti iktidarının başarısı gerginlik, çatışma kutuplaşma asla değildir. Ancak şunu bilmeleri lazım biz Asım'ın nesliyiz" ifadelerini kullandı.
"Asım'ın nesli nedir? Birilerinin işine gelmeyebilir. Ne diyor Akif?" diye soran Erdoğan, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam/Zalimi asla sevemem/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem/Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım/Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım... Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum/Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim/Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim/Adam aldırma da geç git! , diyemem aldırırım/Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım/Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu" şeklindeki şiirini okudu.
- "Hedef, ileri demokrasi dedik"
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz nasıl demokrasiye, seçime, milli iradeye saygılıysak, herkesten ama herkesten çok haklı olarak bize de saygılı olmalarını istiyoruz. Biz, yola çıkarken bir şey söyledik, 'Hedef, ileri demokrasi' dedik. Bunu başaracağız. Kardeşlerim; emaneti veren millettir. Emaneti alacak olan da sadece millettir. Millet dışında hiç kimse bu emanete el uzatamaz. Sandık dışında hiç kimse bu emanete kast edemez. 10.5 yıl geçti. 10.5 yıl boyunca bu emaneti kutsal bildik, canımız gibi koruduk bundan sonra da canımız gibi korumaya devam edeceğiz."
- Taksim Gezi Parkı olayları
Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarına ise şu sözlerle değindi:
"Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin bu ülkede hukuksuzluk yapmasına, demokrasiye kast etmesine, vandallıkla yakıp yıkmasına, şehirlere, kamu mallarına, insanımıza zarar vermesine göz yumamayız. Şimdi, Gezi Parkı'nda sayısı 15'e bile varmayan ağaç için yapıldığı söylenen gösteriler bugün arkasında 3 kayıp bıraktı. 2 gencimiz hayatını kaybetti, bir başkomiserimiz şehit oldu. Şimdi ben buradan bir şey söyüyorum. Kardeşlerim; bu gençlerin ölümü ne kadar önemliyse benim polisimin ölümü, şehadeti de en az onlar kadar önemlidir. Bu polis kimin polisi, neyin görevini yapıyor? Bu ülkede can güvenliğimizi sağlamak için görev yapıyor. Yeri geliyor teröristin karşısına dikiliyor, yeri geliyor anarşistin, vandalizmin karşısına dikiliyor. Birilerinin işine tabii ki bu gelmeyecek. Ne diyorlar; 'Polisi çekin'. Ne olacak? Burası yol geçen hanı değil, bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Kamu kurumlarına, kamu araçlarına, sivil vatandaşlarımızın araçlarına varıncaya kadar, insana varıncaya kadar herkese saldıranlara karşı polisimiz görevini yapmıştır. Yeri gelmiş, aşırı güç kullanmış olabilir. Onlarla ilgili talimatımızı verdiğimizi söylemiştim. Başbakan vekilim de bunu söyledi. Konuyla ilgili İçişleri Bakanım gereğini yapıyor. Takipçisidir. Fakat kimsenin bunlar üzerinden bize saldırmaya da hakkı yoktur. Kardeşlerim, başkomiserimizin daha doğmamış bebeği anne karnında yetim bırakıldı. Çoğu polis, bine yakın vatandaşımız yaralandı. Şehirler yağmalandı, dükkanlar yağmalandı, esnafa zarar verildi. Bunlar Türk bayrağını yakacak kadar azgınlaştılar ve utanmadan, sıkılmadan Türk bayrağını gezdirenler bunlara ne yazık ki oyuncak oldu."
Erdoğan'ın bu sözleri "Yol ver gidelim, Taksim'i ezelim" sloganıyla kesildi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sokaklarda kağıt toplayarak hayatını idame ettirmeye çalışan gencimiz, ona da kast ettiler. Kardeşlerim; gazeteciyim diyerek, sanatçıyım diyerek, siyasetçiyim diyerek son derece sorumsuz bir şekilde nefretin, ayrımcılığın, hukuksuzluğun, kışkırtmanın alasını yaptılar. Demokratik gösteri hüviyetini kaybeden, artık vandallığa, artık tam anlamıyla hukuksuzluğa dönüşen bu eylemler derhal son bulmalıdır. Samimi hissiyatlarla çıkıp, terör örgütlerinin aracı olan vatandaşlarımız, asıl oyunu görüp bu hukuksuzluktan uzak durmalıdır. Benim masum vatandaşlarım bu kirli oyundan, bu siyaset mühendisliğinden, demokrasiye yönelik bu hukuksuz gösterilerden kendilerini ayırmalıdır. Her ne yapacaksak demokrasi içinde yapacağız, her ne yaparsak hukukla yapacağız. Bunun dışındaki her yolu, 76 milyon hep birlikte gayri meşru görecek, 76 milyon hep birlikte bunun karşısına dikileceğiz."
- "Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez"
Kendisini desteklemek için Atatürk Havalimanı'na gelenlere seslenen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sevgili kardeşlerim, siz 10 gün boyunca, vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselimden taviz vermediniz. Şimdi buradan evlerimize dağılacağız; vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselim ve sağduyudan asla taviz vermeyeceğiz. Sizin elinizde tencere tava yok değil mi? İşte bu çok önemli. Siz sokaklarda tencere tavayla dolaşanlardan değil, bu gençlik, elinde bilgisayarıyla dolaşanlardan bir gençlik olacak. Büyük Türkiye'nin büyük gençleri olarak, büyük Türkiye ülkesi için mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gençler, kardeşlerim, siz, mazlumların umudusunuz. Siz, Ortadoğu'nun, Balkanların, Afrika'nın örnek gençlerisiniz. Siz büyük düşüneceksiniz. Siz büyük adımlar atacak, büyük hedeflere koşacaksınız. Siz oyuna gelmeyecek, aldanmayacak, aldatmayacaksınız. Gençler, her birinize teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında Türkiye'nin bütün gençliğini kucaklıyorum. Anadolu'daki, Trakya'daki Türk kardeşlerimi, yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimi gönülden selamlıyorum. Sevgili İstanbullular, emin olun Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez. Şehit başkomiserimizi, hayatını kaybeden 2 gencimizi rahmetle yad ediyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum."
Başbakan Erdoğan, konuşmasını, Necip Fazıl Kısakürek'in "Mehmedim sevinin başlar yüksekte/Ölsek de sevinin eve dönsek de/Sanma bu tekerlek kalır tümsekte/Yarın elbet elbet bizimdir/Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir" şeklindeki dizeleriyle tamamladı.
'Gezi Parkı bahane gerisi şahane süreci'
OKAN MÜDERRİSOĞLU (SABAH)- Başbakan Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmesi ile başlayan daha sonra kitlesel nitelik kazanan eylemlerle ilgili Tunus'da konuştu.
Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şu mesajları verdi:
(Diktatörlük iddiası) Ne yaptık? Kimi astık, kimi kestik? Dönemim içinde 7 seçim yaşadık. Üç genel, iki yerel seçim, iki referandum yaptık. İsteyen istediği kadar parti kuruyor. Şu anda 72 parti var. Darbe girişimleri yaşadık.
Biz sabrettik, kitlemizi sokaklara dökmedik. Yargı içinde mücadelemizi verdik. Sonra yapılan seçimde yine oylarını artıran bir parti.
Demokrasiye inandıklarını söyleyenler samimi değil. Azınlığın çoğunluğa tahakkümü var. Eğer böyle bir şey karşısında tavırsız kalacak olursak. Yüzde 50 AK Parti'ye oy verenler sen benim oyuma sahip çıkmadın hesabını sorar. Şunu söylüyoruz...Bizim verdiğimiz hizmetlerde ayrımcılık var mı? Filanca ile havaalanı, yol, hastane yapma açma, orada şu parti önde... Böyle bir ayrım yaptık mı? Yapmadık.
İSTİHBARAT VAR
Bu süreçte bu talepleri yapanların durumuyla bu talebin dışında kalanların ayrışmasını yapmak durumundayız. Ağaçların sökülmemesi talebini samimi olarak yapanlar dışında, istismar etmek suretiyle bu olayları teşvik eden DHKPC'den İşçi Partisi'ne kadar bunların tohumlamasını yapan gruplar var, istihbarat elimizde mevcut.
Madem olay Gezi Parkı'dır bununla ilgisi olmayan iller neden dahil oldu? Niçin İzmir, Ankara veya özellikle Hatay? Demek ki olay Gezi Parkı olayı değil. Gezi Parkı bahane, gerisi şahane mantığıyla yürütülen bir süreç.
Dükkanlara, araçlara zarar verenler, kamunun mallarını yakıp yıkanlar, kaldırım taşları ve bordürlere varıncaya kadar zarar verenler bunu çevrecilik anlamında mı yapıyor? Kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Maalesef bizi anlama adına değil, anlamak istemeyişleri adına bunu yapıyorlar. Çünkü bunu yapan AK Parti ve AK Partili Başbakan Tayyip Erdoğan. Acaba biz AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ı bu yolla yıpratabilir miyiz? Benim vatandaşımla bir problemim yok. Bizim yaptığımız hizmetler 76 milyona dayalı hizmetlerdir.
Demokrasi içerisinde, özgürlükler çerçevesinde sizden bir talep olur. Siz bu talebe ters bir tepki ortaya koyarsanız, burada kalkarsınız o yerlerde gösterinizi yapabilirsiniz. Bizden herhangi bir miting alanı mı veya toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ile alakalı bir şey mi istendi?
Hayır... Demokratik taleplere canımız feda.
Sadece içeride değil dışarıda da bunun uzantıları var. İki üç ay öncesinden benzer haberleri alıyorduk. Ama biz çevre ve yeşil bahane edilerek bu adımın atılacağını düşünmüyorduk.
Çünkü en başarılı olduğumuz alan çevrecilik.
Başka bir yerden olabilir diye düşünüyorduk.
AKM, Topçu Kışlası veya Taksim Camii'ne yönelik olabilir diye tahmin ediyorduk.
(Olayların arkasında derin yapılar var mı?) Şu anda onlar üzerinde çalışmalar yapılıyor. Her şey olabilir.
Balkon konuşmasına benzer bir konuşmayı buraya gelmeden önce havaalanında yaptım. Bu işlere karışmamış olan kardeşlerim bu oyuna gelmesin.
Birliğimizi beraberliğimizi bozmak isteyenlere karşı bu oyunu bozsunlar. Bunları söyledik. "Ben vatandaşımın hizmetkarıyım, efendisi değilim" diyorum.
YAVUZ KÖPRÜSÜ
3. köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi...
Bunu birileri bir yerlere çekecektir. Ben Osmanlı padişahları içerisinde Yavuz Sultan Selim'i çok farklı yere yerleştiren bir insanım. 8 yıla neleri sığdırdığı ortada. Mekke'nin fethi, kutsal emanetler... Yavuz çok zekiydi. Dirayetli olmanın yanında haksızlığa tahammül edemeyen bir insandı... Şah İsmail'le aralarında geçen meselelerin nedenleri var.
Kendi bütünlüğünü koruma noktasında attığı adımlar ortada. Ama tüm vatandaşları ile ilgili attığı adımlar da önemli... Yavuz olayına böyle baktık.
Bu, asla Alevi vatandaşlarımıza yönelik bir tavır değildir.
Dün gelen kuruluşlar (Taksim Platformu) 'AKM yıkılmamalı, Topçu Kışlası yapılmamalı, biber gazı yasaklanmalı, vali ve emniyet müdürleri görevden alınmalı' diyor. Talepler bunlar. Böyle bir talep olabilir mi? Referandum istemiyorlar. Çünkü doğacak neticeyi görüyorlar.
Alkol meselesi... Anayasa'nın 58.maddesini biz düzenlemedik, daha öncekiler yaptı ama işletmediler. Avrupa'dan Amerika'ya kadar çeşitli kısıtlamalar var. Dayandırdıkları yer din. Din emrediyor diye idareci buna uygun bunu yapıyorsa, kötülük mü yapmış oluyor? Dinle uyumlu olduğu için burada yanlış mı yapmış oluyoruz.
Faizi niye kimse düşürüyorsunuz demiyor. Şimdi düşürüyoruz diye dinin hükmünü yerine getiriyorlar diyorlar mı? Din emretti diye bunu sıfırlayacaklar demezler.
Çünkü işlerine geliyor. (Alkol) Bu düzenleme anayasadan geliyor ama dinimle de bağdaşıyor.
Alkolden devleti çektik. Şimdi kumardan da çekiyoruz.
Piyango, toto, at yarışı... Bütün bunların devlet eliyle yapılmasını ortadan kaldıracağız. Bir çerçeve çizmek suretiyle yürüyeceğiz.
Saat 22.00'den sonra alkol satışıyla ilgili düzenleme trafikteki sıkıntıyla ilgiliydi. Trafik kazaları yoğun şekilde bu saatler arasında.
Karayollarından alkol satışını kaldırdık. Alkollü araç kullanmanın cezai müeyyidesini artırmak lazım. Alkollü katilin cezai müeyyidesi ne olmalı? Cezası taksirli adam öldürmekten 3-6 yıl hapis. Neymiş alkollü imiş de hafifletici sebepmiş. Böyle bir mantık olabilir mi? Bence toplumdan bize baskılar gelecek. Canı yananlar var...
SOSYAL MEDYA
Twitter ve sosyal medyadan yalan yanlış haberler üretmek suretiyle kampanya yapıyorlar. Türkiye adına bir dertleri yok. Dün akşam Miraç kandili. Sağolsunlar Miraç Kandili'nde Dolmabahçe'de kandil simidi dağıtmışlar.
Ama bir gece önce Dolmabahçe Cami'ne ayakkabıyla girerek içeride her türlü ahlaki olmayan şeyi yapıyorlar. Bizim adetimizde, bizim kültürümüzde camilere böyle bir saldırı olabilir mi? Bu süreç içinde bunlar yaşandı.
Bizim gençlik örgütümüzün sosyal medyayı kullanabilmek adına çalışmaları var.
Dezenformasyon bu kadar aşırı kullanılamaz.
Hakaretin bini bir para, ahlaki olmayan pek çok şeyler...
Burada ilginç olan şeylerden biri. Döner bıçaklarıyla güya yüz kadar mensubumuz Taksim'e saldırıya geçmiş. İzmir'de atılan twitlerden bazıları... 'Alsancak otoparkı ikinci katında toplu işkence başladı. Kesin bilgi, yalvarırım biri yardım etsin.' Bunlar yazıldı. Bu arada bizim ilçe binamızı yakıldı.
Biber gazı olayındaki aşırılıkları eleştirdik. Ama dünyada biber gazının yasak olduğu hiçbir gelişmiş ülke yoktur. Bırakın sadece biber gazı kullanmayı Amerika'da Wall Street olaylarında 17 kişi öldü. Aynı şey İngiltere, Almanya ve Fransa'da oldu. Biber gazını fev- kalade bir hal olmadıktan sonra asla kullanmayacaksınız. Su kullanın, bu tür dağıtma işlemlerini yapın diye söyledik. Buna daha sonra büyük ölçüde uydular.
CHP Hatay Milletvekili'nin (Mevlüt Dudu) kendi ilinde attığı mesaj var. 'Her yer Taksim, her yer direniş.' Esad'a giden ekipte yer alan bir isim. Esad'a katliamcı demezken ağaç sökümü üzerinden meşruiyet tartışması başlattılar. Hatay (Reyhanlı) olaylarında aktif rol oynayan istihbaratçının (Şam'a) götürdüğü kişilerden biri. İşi siyasi mezhepçiliğe taşıma gayretleri içinde olanların öncülerinden bir tanesi.
Hatay'da cenaze oldu. Attıkları twitlerde kurşunlanarak öldürüldü dediler. Kurşunlanarak öldürme gibi bir olay yok. Faili aranıyor. Tesbit edilince kim olduğu ortaya çıkacak. Orada 50 bin kişi toplanıyor. Sıkıntı olmadan cenazeden sonra dağılıyor. Ama 2 bin kişi... Nusayri Mahallesi, karşısında Sünni Mahallesi var. Sünni Mahallesi'ne saldırmak için tahrik ediyor. Polis orada işini yapıyor. Polisimizin yanlışı vardır, eyvallah. Ama güvenlik güçlerimiz üzerine düşeni yapmasın mı? Orada bir mezhep kavgası mı çıksın?
Nevşehir Üniversitesi için Hacı Bektaş-ı Veli, Tunceli Üniversitesi için Pir Sultan Abdal isminin verilmesi üzerinde durabiliriz. Bunların da istismarı ve farklı yerlere çekilmesi oluyor. Arkadaşları Hacı Bektaş Veli'yi anma törenlerine gönderdiğimde dayak yemeden oradan zor çıkardı.
Çarşı' ya karşı
Çarşı Grubu diye bir grup var. Bu grup geliyor Başbakanlık ofisine saldırıyor. Diyorlar ki polis çekilsin. Bu kişiler elini kolunu sallayarak Başbakanlık ofisine girsin, işgal etsin. Polis buna mı müsaade edecek? Aynı şekilde Ankara'da da Başbakanlığa, il merkezimize yürüdüler. Polis bunları korumayacak mı?