Gerçek kara kutu sessizliğini bozdu
AK Parti Eski Milletvekili İhsan Arslan, uzun zamandır koruduğu sessizliği, Ahaber’de Selin Ongun’un sunduğu Bi Sormak Lazım programında bozdu.
ahaber.com.tr - Başbakan'ın Kürt sorunu ve çözüm sürecinde "en yakın mesai arkadaşı" olarak kabul gören isimlerden İhsan Arslan, Hasan Cemal olayından PKK'nın "yasal çerçevede geri çekilmesine", siyaseti neden bıraktığından medya patronlarının tutumlarına pek çok konuda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
"Balyoz CD'sinin kendisi tarafından hazırlandığı, Öcalan'la sekiz kez İmralı'da görüştüğü" iddialarını da yanıtlayan Arslan'ın Selin Ongun'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
"1999 SÜRECİNDE DE ABDULLAH ÖCALAN BENZER SÖZLER SÖYLEDİ. AMAN DİKKAT" DİYENLERE KATILIYOR MUSUNUZ?
Bugünü ve yarını daha iyi değerlendirmek için geçmişi anımsamamak daha iyi.Geçte olsa bu noktaya gelindi. Keşke daha önceleri bu noktaya varabilseydik. Geçmişte taraflar ve toplum bu sürece hazır değildi. Bugün geçmişin acı anılarını unutmaya, yeni bir geleceği birlikte hazırlamaya odaklanmak gerek.
Geçmişe çok takılmamak gerek. Çünkü geçmiş her iki taraf içinde acılarla dolu. Onları konuşmaya başladığımız zaman barışı konuşmaya vakit bulamayız. Geçmişe ait duygular acıların kabarmasına, nefret duygusunu artırmaya neden olabilir.
"İKTİDAR LÜTFEDİYORUZ, İKRAM EDİYORUZ TAVRINA GİRMEMELİ"
BAŞBAKAN 2005 YILINDA DİYARBAKIR'DA O ÇIKIŞI YAPTIĞINDA, BUGÜN 2013'TE YAPILANLAR PLANLANMIŞ MIYDI?
2005 yılında hükümet kanadı kararlıydı ama PKK ve DTP tarafı hazır değildi. Bu sorun öyle bir süreç ki, taraflardan biri olmadan bu sorun çözülemezdi. İktidar kalkınma ile bu sorunu hafifletir ya da çözebilir miyiz diye tahminde bulundu. 2005'teki adım oydu. Daha sonra anlaşıldı ki, tek tarafla bu sorunu çözmek mümkün değil. Ben 2009 senesinde buna işaret etmiştim. Bu sorunu Öcalansız, Kandilsiz çözemeyiz demiştim. Hatta o zaman "AK Parti vekili Apo'yu muhatap aldı" diye suçlanmıştım. Ben bir gerçeği ifade etmiştim oysa. İşte tekrar taraflı bir çözümün olmayacağını, beş sene sonra anlayabildiniz. Ama hamdolsun anlaşıldı sonunda. Devlet ve ya iktidar bir ikram ediyoruz, lütfediyoruz gibi bir psikolojiye asla girmemeli. Buna benzer söylemlerde bulunulmamalı. İktidarın her bireyi buna çok dikkat etmeli. BDP'ye ve PKK'ya gelince, onlar da "Mücadele verdik, söke söke alacağız" dememeliler. İki tarafta birbirini rencide edecek söylemden tavırdan kaçınmalı. Sevinerek söylüyorum, iki tarafta şu anda öyle…
2009 YILINDA SÜRECE DAİR SÖZLERİNİZİN ELEŞTİRİLDİĞİNE İŞARET ETTİNİZ. 2005 YILINDA, BAŞBAKAN DİYARBAKIR'DA O KONUŞMAYI YAPTIĞINDA, SİZ KENDİ ARANIZDA BU MÜZAKERE SÜRECİNİ "BU HATLARLA" KONUŞUYOR MUYDUNUZ?
Başbakanımız gündemi, gurubuyla tartışıp, dinlerdi. Bundan kuşkunuz olmasın. Başbakan sabırlıdır ve bazen adımları geç atar. Bu toplumu da tarafları da bazen gerebiliyor. Ama iktidarı kullanan, icra eden kişinin de o dönem bundan başka yapacağı bir şey yoktu. Şu örnekle anlatayım; erken doğumlar bebeğe bazen zarar verir. Erken öten horozun başı kesilir, derler. Bir ağaca "sen niye kışın meyve vermedin" diyemezsiniz. Bu süreçte böyle, kimse AK Parti iktidarına 10 yıldır iktidarsınız neden beş yıl önce bunu yapmadınız, diye soramaz. Toplum hazır değildi… Bugün geldiğimiz noktada herkes bu sürecin böyle gidemeyeceğini çok iyi anladı.
"BUGÜN ÖCALAN'IN AFFINI, EV HAPSİNİ KONUŞMANIN ANLAMI YOK!"
TAM BU NOKTADA EN BÜYÜK ÇITA, ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ. BAŞBAKAN "ZEHİR OLSA İÇERİM" DEDİM. REEL POLİTİK, ÖCALAN KONUSUNDA BAŞBAKAN'A NASIL ADIM ATTIRIR, ÖNGÖRÜNÜZ NEDİR?
Bugünden Abdullah Öcalan'ın affını, ev hapsini konuşmanın hiçbir anlamı yok. Bunu gündeme getirenlerin iyi niyetli olmadıklarını ya da süreci doğru anlamadığını söylemek isterim. Öcalan'ın affı için çok erkendir. "Öcalan'ı ev hapsine çıkaralım" dediğiniz zaman Batı kesimi rahatsız olacak, "çıkaralım" dediğinizde Doğu'daki insan başka türlü rencide olacak.
"PKK, GERİ ÇEKİLME İÇİN YASAL DÜZENLEME İSTEMEKTE HAKLI"
BDP VE PKK ÇEVRELERİ, ÖRGÜTÜN FİİLEN DEĞİL RESMEN ÇEKİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR. BUNUN İÇİN DE MECLİS'E İŞARET EDEREK, "YASALAŞMA" DİYORLAR. BAŞBAKAN'IN YAKIN MESAİ ARKADAŞI OLARAK, TUTUMUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Haklılar. Geçmişte bunun örneği yaşandı ve çok bedel öğrendi. Kürt kesiminde iktidara ve devlete güven tam değil. Alevi, Kürt, dindar kardeşlerimiz devletin tarihi eşliğinde devlete güvenmezler…. Dolayısıyla geri çekilmede yasal teminat konusunda haklılar. Şimdi PKK ilk defa muhatap alındı böylesine, istiyor ki yasal çerçevede haklar temin edilsin. "Yasal zemin oluşturulsun, çıkışlar ya da geri dönüşler buna uygun yapılsın" önerisi, uzlaşmayı sağlayacak en önemli adımlardan biri.
"BAŞBAKAN ADIMI ATACAK, İKİ TARAF İÇİN DE DÖNÜŞ YOK ARTIK"
Fiilen Başbakan'ın sözü yeterlidir çünkü iktidarı temsil ediyor. Ama karşı tarafın taleplerini de ciddiye almak lazım. Daha önce de biz eve dönüş için yasa çıkardık. Bugün de hem çıkışları hem de yurt içine gelişleri tanzim edecek bir kanun çıkarılabilir Meclis'te. İki taraf için de özveri gerek, barış için. Sakınca yok. Sayın BaşbakanımızI tanıdığım kadarıyla o ne zaman nasıl bir adım atılması gerekiyorsa onu yapar. Bir süre önce onu yapmayacağını söylemiş olsa bile, gerektiğinde onu yapar. Bu yasalaşma meselesine de böyle bakıyorum. Bazen iki adım ileri bir adım geri atabiliyor sayın Başbakanımız, kendisi şu an kararlı ve net, cesaretle bu adımı atacak. İki taraf için de geri dönüş yok artık. Geri dönen ciddi bedel öder, toplum tarafından cezalandırılır.
1 MART TEZKERESİ İÇİN PİŞMANLIĞI YOK
1 MART TEZKERESİNE SİZ EVET DEMİŞTİNİZ. BUGÜN İYİ Kİ GEÇMEMİŞ DİYENLERDEN MİSİNİZ?
O gün bilerek, düşünerek ve Başbakanımızın bakışı doğrultusunda tezkereye evet dediğimi hiçbir zaman inkar etmiyorum. Bugün iyi mi oldu, kötü mu oldu; bunu bilemeyiz. Çünkü tezkere geçseydi ne olurdu onu da bilemiyoruz.
"PKK SİLAHLI GÜCÜNÜ TAMAMEN SIFIRLAMAYACAK, TÜRKİYE ALEYHİNE SİLAH KULLANMAYACAK!"
IRAK KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ HÜKÜMET SÖZCÜSÜ SEFİN DİZAİ, "PKK'LILARIN HEPSİ TÜRK VATANDAŞI DEĞİL. HERKES KENDİ ÜLKESİNE DÖNSÜN" DEDİ.
Bu teknik bir konu. Dağılma söz konusu olduğunda kimin nereye gideceğine karar verecek olan PKK'dır. Kaldı ki ben PKK'nın artık Türkiye aleyhine silah kullanmayacağını düşünüyorum. Yoksa silahlı gücünü tamamen sıfırlayacağına inanmıyorum. Bölgede var olmak ister, eline geçirdiği silahlı gücü bir anda sıfırlamak siyasetine aykırıdır. İran'dakiler, Suriye'dekiler buradaki gücünü boş vereceğini beklemeyelim.
"HİZBULLAH'IN PARTİLEŞMESİ ÇOK OLUMLU"
SİLAHSIZLANMADAN BAHSEDERKEN, HİZBULLAH'IN PARTİLEŞME SÜRECİNE DAİR BAKIŞINIZ NEDİR, Kİ ZAMANINDA ARABULUCULUK YAPAN BİR İSİM OLARAK, NE DERSİNİZ?
Şiddeti bırakarak sivil hayata geçen her yapılanmayı desteklerim. Bu manada geçmişte Hizbullah'ın ne yaptığını sorgulamak yerine Mustazaflar'ın siyasallaşma hareketini iyi niyetle karşılamak lazım.
MUSTAZAFLAR'IN ÖRNEĞİN BUGÜN DİYARBAKIR'DAN İKİ BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ ÇIKARIRIZ İDDİASINA KONJÖNKTÜR EL VERİR Mİ?
Buna onların performansı ve seçmeni karar verecek. Siyaseten seçim öncesi pek çok lider tek başımıza iktidarız der, seçim sonrası gerçek ortaya çıkar.
"SEÇİM KANUNU, SİYASİ PARTİLER YASASI DEĞİŞMELİ HEMEN"
SİZ NEDEN 2011 SEÇİMLERİNDE LİSTEDE YER ALMADINIZ, NEDEN PARLAMENTODA YER ALMADINIZ?
İki dönem vekillik yaptım. Siyasi geleneklerimiz parlamentoda özgürce çalışmaya mani. Siyasi partiler yasası ve seçim kanunu bence halkın temsilcilerinin halk tarafından seçilmesine manidir. Keşke bu kısa zamanda değiştirilse. Halk istediği kişiyi, parlamentoya gönderse, gerçekten parlamentoda halkın istediği kişiler halkın istediğini yaparlar.
"KENDİ İRADEMLE MECLİS'TE OLMAMAYI SEÇTİM, VEKİLLERİN ÖZGÜRCE SİYASET YAPTIĞINA İNANMIYORUM"
Halkın sorununu çözmeye çalışırlar, daha özgür davranırlar. Ama şu anda parlamentoda milletvekillerinin özgürce siyaset yaptıklarına ben inanmıyorum. Ben varken de böyleydi. Kendi rızamla mecliste olmamayı tercih ettim.
KARARINIZI SÖYLEDİĞİNİZDE BAŞBAKAN'DAN YA DA PARTİNİN KURMAYLARINDAN "ARAMIZDA OLUN" GİBİ BİR ISRARLA KARŞILAŞTINIZ MI?
Hayır ısrar olmadı çünkü benim yerimi dolduracak adaylar vardı.
"KEŞKE YERELDE ÖN SEÇİM OLSA"
2011 LİSTESİNDE AK PARTİ'NİN GÜNEYDOĞU VEKİL PROFİLİ TERCİHİ TARTIşMA KONUSU OLMUŞTU. BÖLGEDE DAHİ BİLİNMEYEN İSİMLER TERCİH EDİLDİ DENDİ. SİZ KATILDINIZ MI BU GÖRÜŞE?
Keşke yerelde ön seçimler olsa veya tercihli oy kullanma sistemi söz konusu olsa. Vatandaş kimi meclise göndereceğine karar verse. Parti liderleri karar verdiği sürece yanlışlıklar olabiliyor.
"AKİL ADAMLARIN YARARLI VE İŞLEVSEL OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
AYNI TARTIŞMA AKİL İNSANLARIN SEÇİMİ İÇİN DE BUGÜNLERDE TARTIŞMA KONUSU. AKİL İNSANLAR ÖNERİSİNE VE SEÇİM YÖNTEMİNE NASIL BAKIYORSUNUZ?
Bunun çok yararlı ve işlevsel olduğunu düşünmüyorum. Bu memlekette kim akil kim değil, kim karar verecek. Her ne yapılmak isteniyorsa ona uygun bir tedbir gerek. Bunu Anadolu'da toplumda anlatacak isimler belirlenebilir elbette. Fakat bu akil insanlar işini çok isabetli görmüyorum. Ama taraflardan biri illa ki olsun diyorsa, uzlaşma için olsun varsın.
"ERGENEKON SİLAHLARINI GÖMDÜĞÜM, BALYOZ CD'SİNE EKLEME YAPTIĞIM DELİ SAÇMASI İDDİALARDIR!"
MATKAP DAVASINDA YARGILANAN ORHAN AYKUT İSİMLİ KİŞİ, SİZİNLE İLGİLİ CİDDİ İTHAMLARDA BULUNDU. BALYOZ CD'LERİNİN SİZE BİR OTELDE TESLİM EDİLDİĞİNİ, 1.ORDU'DAKİ PLAN SEMİNERİ DOKÜMANLARINA SİZİN EKLEMELER YAPTIĞINIZI, ERGENEKON DAVASINA KONU OLAN SİLAHLARI TOPRAĞIN ALTINA SİZİN GÖMDÜRDÜĞÜNÜZÜ, TUNCAY GÜNEY'E SAHTE PASAPORT HAZIRLTTIĞINIZI, PARAYLA ERGENEKON HAKKINDA AÇIKLAMALAR YAPTIRDIĞINIZI, ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜĞÜNÜZÜ, SİZİN ÖCALAN'DAN DAHA TEHLİKELİ OLDUĞUNU İDDİA ETTİ. BU İDDİALARIN SİZDEKİ KARŞLIĞI NEDİR?
Bu iddialar karşısında şaşkınlık geçirdim. Bu kadar deli saçması iddialar karşısında susmak ve Allah'a havale etmekten başka çare bulamadım. Bu arkadaş, mahkeme tarafından altı buçuk yıl dolandırıcılıkla hüküm giymiştir. Bundan sonra ne kadar hüküm giyeceğini bilmiyorum. Çünkü ben de bu iddialarla ilgili davalar açtım. Söyledikleri deli saçması şeyler… Sekiz kere Öcalan'ın ziyaretine gittiğimi söylüyor. Devletin gözetiminde bir yer, bunun gizli kalması mümkün değil… Ve diğer iddiaları, bazı mahkeme kararları da bunların ispat edilemeyecek, iftira mahiyetinde ithamlar olduğu kararlaştırıldı. Ben de onları ibraz ettim. Buna ancak sabredilir başka da yapacak bir şey yok. Hapiste olduğu dönemde de hakkımda yine iddialarda bulundu. Şimdi bu iddiaları duyanlar da gülüyordur mutlaka. Başka yapacak bir şey yok.
"HASAN CEMAL'İ AYIRTMAMALIYDILAR! YAYIN SAHİBİNİN TUTUMUNU TARTIŞALIM"
ZAMAN GAZETESİNİN MİMARLARINDAN BİR İSİM OLARAK, MEDYA GEÇMİŞİNİZ EŞLİĞİNDE DE SORALIM SİZE, HASAN CEMAL OLAYINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Bana göre Hasan Cemal gibileri topluma gereklidir. Ve bu aydınlar, siyasetin, yaşamın, toplumun önünde bir yerlerde olmalılar. Onlar daima aydınlatmalı, yol göstermeli. Toplum ve toplumun yöneticileri oradan kendilerine uygun gördükleri fikirleri alıp uygularlar. Onlar ikaz ederler, yol gösterirler. Bu aydın ve aktörlerin olmasını önemsiyorum. Hasan Cemal de saygı duyduğumu bir insandır. Ama bizim medya ya iktidarı çok övmede mahirdir ya da eleştirmede. Kimisi bunu bazen ekonomik çıkarı için kullanır, kimi makamını korumak ya da yeni pozisyonlar elde etmek için kullanır. Tabii kişisel nefsini tatmin etmek için, "Bakın ben iktidara kafa tutuyorum" gibi bir mantıkla, yani büyüklerle uğraşınca siz de büyükler safında oluyorsunuz… Bu bazı yazarlarımızda nüksediyor. Ben Hasan Cemal Bey için bunu söylemek istemiyorum ama bu noktada Başbakan'ın haksız yere suçlandığını biliyorum. Kendisi de ifade etti. Yalan söyleyecek hali de yok. Yaptıysa ben yaptırdım der. Ama ben böyle bir şey söylemedim, bununla ilişkilendirilmekten de rencide oldum, dedi. Bu durumda Başbakan'ı suçlamak yanlıştır. Bana göre o yayın organının sahibinin tutum, karar ve davranışını tartışabiliriz. Hasan Cemal o gazeteden ayrılmamalıydı, onu ayırtmamalıydılar!
"HASAN CEMAL, BİRAND, ALTAN'LAR SAYESİNDE SÜREÇ BURAYA GELDİ"
MİLLİYET'İN SAHİBİ DEMİRÖREN GRUBU, YÖNETİCİLERİNE İŞARET EDİYORSUNUZ.
Bence orada yayın yönetmeni sorumluydu belki bu yayından, manşetten, Hasan Cemal değildi. Hasan Cemal'in Kandil'e gidip röportaj yapması önemlidir. Bugün süreç buraya geldi ise Hasan Cemallerin, Mehmet Ali Birandların, Ahmet Altanların çok katkısı oldu. Bunu kimse inkar edemez. Ahmet Altan'ın son günlerde yazdığı birkaç makaleyi göz önünde bulundurarak, onu geçmişiyle inkar edemem. Kötü bir yere koyamam. Bana göre bu değişim sürecinde katkısı emeği olan aydınlarımızdır bunlar. Bu bizim insani borcumuz!