"Erdoğan'la Gülen olmasa bizi tuz buz ederler"
28 Şubat’ta medyada atılan başlıkların tartışıldığı Canan Barlas’la Gündem programında Rasim Ozan Kütahyalı’nın, “Türkiye’de halen Recep Tayyip Erdoğan olmasa bir de Fethullah Gülen Hocaefendi olmasa Ergenekon medyası, bizim medyayı iki günde tuz buz eder” sözleri büyük tartışma çıkardı.
Rasim Ozan Kütahyalı: 28 Şubat döneminde Ergenekon medyası o kadar pespayeleşti ki bel altı iğreç imalar yapan manşetler attılar. "Erbakan vermiyor" manşeti böylesi bir iğrençlik, bu ötesi bir şeydir. Bu tüm toplumla dalga geçmektir. Akıl almaz bir şeydir ama. Aslında bu manşetler "cambaza bak cambaza" manşetleridir. Burada iki şeyi düşünüyorum ben bunlarla her zaman mücadele ettim ve etmeye devam edeceğim. Bu konuda hiç kimse beni yolumdan çeviremez. İki şeyde kendimize özeleştiri yapmamız lazım.
Bir, politikacılarımız bu ülkede demokratik cephenin, özgürlükçü cephenin, sivil cephenin politikacıları ki AK Parti bunu tartışmasız öncüsüdür. Kesinlikle şu darbe hukukunu tamamen yok edecek, bir daha darbe olmamasını hukuken kesin garanti altına alacak önlemleri yerine getirmeli. Hem TSK demokratikleşmeli, hem de müfredat değişmeli.. Bunun görevi de politikacılarımızdadır, milletvekillerimizdedir. Beklemeyecekler... Son bir yılda fazla beklediler.
İkincisi medya, tamam bu Ergenekon medyası böyle… Peki biz ne kadar düşünüyoruz? Demokrat medya, AK Parti hükümetini destekleyen Gülen Hareketini..
Canan Barlas: Bu Candaş mı yandaş mı bu sürünen bir medya Allah aşkına…
Ne dersen de. Bu medya çoğunlukla sümsükler ve pısırıklar ordusu bunu söylemek zorundayım. Azınlık arkadaşlar var ama onlar da koordine değil, değiliz. Takım oyunu oynayamıyoruz. Herkes bireysel takılıyor. Ben bu işin içine girdikçe o tarafı daha iyi gözlemleme imkânım oldu. Hala çok iyi takım oyunu oynuyorlar, hala Ertuğrul Özkök'ün Zafer Mutlu'nun şeytani zekâsının onda biri yirmide biri maalesef bizim belli adamlarda yok. Onu bırak Fatih Altaylı'nın zekâsı bile yok. Bunu görmemiz lazım. Bizim takımda, ben demokrat cepheyi bir bütün olarak görüyorum, Gülen Hareketi, AK Parti, liberaller, demokratlar, muhafazakârlar, İslamcılar herkes… Burada bir takım oyunu yok herkes bireysel, topu alan gidiyor. Türkiye'de halen Recep Tayyip Erdoğan olmasa bir de Fethullah Gülen Hocaefendi olmasa bizim medyayı iki günde tuz buz ederler. Böyle bir medya gücü bizde yok. Bu sümsüklük, bu pısırıklık... Bu hastalığı üzerimizden atmalıyız. Bu kompleks. Tamam, seksen yıl bu adamlar bizleri ezmiş olabilir ama artık ayaklanmanın beraber hareket etmenin zamanıdır. Bunda özeleştiri yapmamız lazım.
Kütahyalı'nın bu sözleri üzerine Ahmet Tezcan 'itirazım var' diyerek şu açıklamalarda bulundu:
Bizim medya sizin medya onun medyası tabirlerine karşım. Daha önce Mesut Yılmaz'ın uydurduğu bir 'kartel medyası' tabiri vardı. O dönemde siyasiler 'kartel medyası', 'bir kısım medya' gibi tabirler ortaya atıyordu gazeteciler de bunu üzerlerine giyiyordu. Şimdi İslamcı medya ve kartel medyası diye ayırıyorlar birbirlerini. Ben o dönemde kartel medya, İslamcı medya diye bir şey yok demiştim. Çünkü bir bakıyorsunuz kartelci medya dediğimiz medyanın tüm argümanlarını İslamcı medya da kullanıyor. Bir de somut örnek vermiştim. O dönemde Hürriyet gazetesindeki Emin Çölaşan'la Akit gazetesindeki Hasan Karakaya'yı birbirinden ayıran tek şey birinin uçağa biniyor diğerini binemiyor olmasıydı. Gazetecilik mesleki ilkleri açısından baktığınızda iki tarafta da çifte standart hakim. İki tarafta da bel altı vuruşları hakim. Birinin yaptığının aynısını diğeri yapıyor. Neredeyse diğerinin fotokopisini çekmiş gibi..
Canan Barlas: Ben aynı fikirde değilim. Bir taraf daha profesyonel...
Bizim takım dedikleriniz diğer tarafında yaptığı bel altı vuruşları yapacaksa bizim takım değildir. Çetelere karşı çeteler kurulacaksa ben buna karşıyım.
Bir, politikacılarımız bu ülkede demokratik cephenin, özgürlükçü cephenin, sivil cephenin politikacıları ki AK Parti bunu tartışmasız öncüsüdür. Kesinlikle şu darbe hukukunu tamamen yok edecek, bir daha darbe olmamasını hukuken kesin garanti altına alacak önlemleri yerine getirmeli. Hem TSK demokratikleşmeli, hem de müfredat değişmeli.. Bunun görevi de politikacılarımızdadır, milletvekillerimizdedir. Beklemeyecekler... Son bir yılda fazla beklediler.
İkincisi medya, tamam bu Ergenekon medyası böyle… Peki biz ne kadar düşünüyoruz? Demokrat medya, AK Parti hükümetini destekleyen Gülen Hareketini..
Canan Barlas: Bu Candaş mı yandaş mı bu sürünen bir medya Allah aşkına…
Ne dersen de. Bu medya çoğunlukla sümsükler ve pısırıklar ordusu bunu söylemek zorundayım. Azınlık arkadaşlar var ama onlar da koordine değil, değiliz. Takım oyunu oynayamıyoruz. Herkes bireysel takılıyor. Ben bu işin içine girdikçe o tarafı daha iyi gözlemleme imkânım oldu. Hala çok iyi takım oyunu oynuyorlar, hala Ertuğrul Özkök'ün Zafer Mutlu'nun şeytani zekâsının onda biri yirmide biri maalesef bizim belli adamlarda yok. Onu bırak Fatih Altaylı'nın zekâsı bile yok. Bunu görmemiz lazım. Bizim takımda, ben demokrat cepheyi bir bütün olarak görüyorum, Gülen Hareketi, AK Parti, liberaller, demokratlar, muhafazakârlar, İslamcılar herkes… Burada bir takım oyunu yok herkes bireysel, topu alan gidiyor. Türkiye'de halen Recep Tayyip Erdoğan olmasa bir de Fethullah Gülen Hocaefendi olmasa bizim medyayı iki günde tuz buz ederler. Böyle bir medya gücü bizde yok. Bu sümsüklük, bu pısırıklık... Bu hastalığı üzerimizden atmalıyız. Bu kompleks. Tamam, seksen yıl bu adamlar bizleri ezmiş olabilir ama artık ayaklanmanın beraber hareket etmenin zamanıdır. Bunda özeleştiri yapmamız lazım.
Kütahyalı'nın bu sözleri üzerine Ahmet Tezcan 'itirazım var' diyerek şu açıklamalarda bulundu:
Bizim medya sizin medya onun medyası tabirlerine karşım. Daha önce Mesut Yılmaz'ın uydurduğu bir 'kartel medyası' tabiri vardı. O dönemde siyasiler 'kartel medyası', 'bir kısım medya' gibi tabirler ortaya atıyordu gazeteciler de bunu üzerlerine giyiyordu. Şimdi İslamcı medya ve kartel medyası diye ayırıyorlar birbirlerini. Ben o dönemde kartel medya, İslamcı medya diye bir şey yok demiştim. Çünkü bir bakıyorsunuz kartelci medya dediğimiz medyanın tüm argümanlarını İslamcı medya da kullanıyor. Bir de somut örnek vermiştim. O dönemde Hürriyet gazetesindeki Emin Çölaşan'la Akit gazetesindeki Hasan Karakaya'yı birbirinden ayıran tek şey birinin uçağa biniyor diğerini binemiyor olmasıydı. Gazetecilik mesleki ilkleri açısından baktığınızda iki tarafta da çifte standart hakim. İki tarafta da bel altı vuruşları hakim. Birinin yaptığının aynısını diğeri yapıyor. Neredeyse diğerinin fotokopisini çekmiş gibi..
Canan Barlas: Ben aynı fikirde değilim. Bir taraf daha profesyonel...
Bizim takım dedikleriniz diğer tarafında yaptığı bel altı vuruşları yapacaksa bizim takım değildir. Çetelere karşı çeteler kurulacaksa ben buna karşıyım.