Hayati Yazıcı A Haber'de
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, A Haber Ankara temsilcisi Murat Akgün'ün konuğu oldu.
Bakan Yazıcı, Akgün'ün gündemdeki konular hakkında sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanlığının görev süresi daha önce de tartışılıyordu. 5+5 midir? 7 yıl mıdır? Seçildiği zamanki mevzuat mı uygulanır?
Her iki görüşü de savunan kesimler vardı. Sonuçta meclis yasa çıkardı, yasa ile düzenleme yaptı. Yapması da gerekiyordu, çünkü anayasa bunu emrediyordu. Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin hususlar yasayla düzenlendi. Meclis bu görevi yerine getirdi. Ana muhalefet partisi bunu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi de Sayın Gül'ün görev süresinin seçildiği zamanki mevzuat dikkate alınmak suretiyle belirleneceğini, buna göre de görev süresinin 7 yıl olduğuna ilişkin düzenlemeyi anayasaya uygun buldu. O talebi reddetti.
Her iki görüşü de savunan kesimler vardı. Sonuçta meclis yasa çıkardı, yasa ile düzenleme yaptı. Yapması da gerekiyordu, çünkü anayasa bunu emrediyordu. Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin hususlar yasayla düzenlendi. Meclis bu görevi yerine getirdi. Ana muhalefet partisi bunu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi de Sayın Gül'ün görev süresinin seçildiği zamanki mevzuat dikkate alınmak suretiyle belirleneceğini, buna göre de görev süresinin 7 yıl olduğuna ilişkin düzenlemeyi anayasaya uygun buldu. O talebi reddetti.
ANAYASA MAHKEMESİNDEN KURAL KOYMASINI BEKLEYEMEYİZ
Öte yandan tekrar aday olamayacağına ilişkin eklenen geçici maddenin de anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Bunu çok çelişkili bulanlar var. Anayasaya aykırı olduğunu söyleyenler var. Bir defa Anayasa Mahkemesi ismi üzerinde mahkeme. Kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen bir mahkeme. Biz Anayasa Mahkemesi'nden kural koyma beklentisi içerisinde olamayız. Hiçbir yargı birimi de kural koyamaz. Kural koyma tekeli yasa düzenindeyse parlamentoya aittir. İkincil düzeydeyse bu da yürütme organına aittir. Mahkemeler hüküm verir. Anayasa Mahkemesi hüküm verir. Her olayda ortaya çıkacak olan, tartışmalara yol açacak olan hususlar doğduğunda, hemen mahkemeleri suçlamanın ve yüklenmenin de doğru olmadığı inancındayım. Biz dönüp kendimize bakalım. Görevimizi tam mı yaptık, yoksa eksik mi yapmışız.
GEÇİCİ MADDENİN ANAYASA'DA KARŞILIĞI YOK
Bir defa cumhurbaşkanı seçimine dair düzenleme çok süratli, olağanüstü koşullar altına yapılmış bir düzenlemeydi. Hatırlayın 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale edildi. O zaman Anayasa Mahkemesi çok yanlış bir karar vermişti. Bir müdahale yapılmıştı. 367 diye nitelenen. O zamana kadar uygulanan, istikrar kazanmış anayasaya da uygun uygulamayı yok sayacak bir karar verdi. Meclis'in cumhurbaşkanı seçmek için yapacağı toplantıda en az 367 kişinin hazır olacağına ilişkin bir karar verdi. Bu aklın mantığın kavrayacağı bir karar değil. Bunun düzeltilmesi gerekirdi aksi takdirde o süreçte cumhurbaşkanını seçme imkânsız hale gelirdi. Muhalefet partilerinden bir tanesi belli koşullarda destek verme vaadinde bulundu. Bir tanesi cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi v.s. Alelacele bu hazırlık yapıldı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için düzenleme yapıldı. Doğru olan ne parlamento böyle bir düzenleme yaparken bir geçici madde ile eski mevzuata göre seçilmiş cumhurbaşkanlarının görev sürelerinin ne olacağına ilişkin bir düzenleme yapması gerekirdi. Parlamento bu düzenlemeyi yapmamış. Sonra da kanunla cumhurbaşkanı seçimi için süreci düzenlemiş, bir de geçici bir madde koymuş. O geçici maddenin anayasada bir karşılığı yok. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi ne yapacak? Siz düzenlemeleri eksik yapmışsanız, anayasada karşılığı olmayan bir maddeyi anayasa mahkemesi iptal etmişse bu anayasaya aykırıdır demeniz mümkün değil. Bazen şöyle söylüyorlar: seçilme süresini 7 yıl olarak kabul etti, ama tekrar aday olamayacağı için düzenlemeyi iptal etti, bu çelişki. Burada bir çelişki de yok.
Düzenleme gereksizdi. Bu düzenleme yapılmasaydı, böyle bir tartışma da olmayacaktı. Bir düzenleme yapıyorsunuz, yaptığınız düzenlemenin Anayasa'da karşılığı yok, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, tartışma doğuyor. Suçlamayı da Anayasa Mahkemesi'ne yöneltiyorsunuz. Ne yapacak anayasa mahkemesi, kural koyamaz.
HUKUKTA LEHTE OLAN HÜKÜMLER UYGULANIR
Bir, Parlamento eksik düzenleme yapmış: parlamento kendi görevini eksik yaptığı için doğan durumdan ötürü mahkemeyi suçlamaması gerekir diye düşünüyorum. İkincisi; bir alan, yasa ile düzenlenmişse, o düzenlemenin kişi ile alakalı lehte olan hükümleri uygulanır, aleyhte olan hükümleri uygulanmaz. Bu da bir argümandır. Cumhurbaşkanı seçildiği zaman görev süresini 7 yıl öngören mevzuat, seçilmiş cumhurbaşkanının lehinedir. Onu uygularsınız. Bir daha seçilememesine ilişkin düzenleme, o da aleyhtedir. Onu da uygulamazsınız. Bu açıdan da iptal edilmesi de doğru. Kaldı ki bu tabi ki tartışılacak. Başka bir boyutu da olacak. Tartışılacak konulardan birisi de şu. Şu anda yürürlükte bulunan anayasamıza göre cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor, 2 dönem aday oluyor. Dönemleri ne kadar 5+5. Yani bir kişinin en fazla 10 yıl cumhurbaşkanı olabileceği öngörülmüş. Daha önce cumhurbaşkanlığı yapmış kişiler üzerinden gidelim. Bunlar 7 yıl cumhurbaşkanlığı yapmış, yeniden seçilirse 5 daha. 12 yıla çıkmış olacak. Sorunlar birbirini takip ediyor.
BU SORUNLARIN MÜSEBBİBİ SİYASİLER VE PARLEMENTODUR
Ama böylesi sorunların yaşanmasının müsebbibi bizleriz. Siyasiler ve parlamentodur. Bundan ötürü mahkemeleri suçlamamak gerekir diye düşünüyorum.