Kılıçdaroğlu Başbakan için bir şanstır!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'tan A Haber'de sürpriz açıklamalar
- Gündem
- Giriş Tarihi: 16.05.2012 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 16.05.2012 | 14:06
Başbakan dünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na çok ağır ifadelerle yüklenmiş ve "Böyle bir başkan bizim için talih CHP için talihsizliktir" sözlerine CHP'li Toprak: Başbakan için bir talihtir sayın genel başkanımız. Çünkü şu anda o koltuğunda oturuyor parlamentoda yasa çıkarıyorsa bizim genel başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı projelerden dolayı şu anda parlamento icraatı içerisindedir" şeklinde yanıt verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı…
Kongre sonuçları davalık oldu. Bir takım isimlerin seçimlerde oy kullanmada usulsüzlük olduğu gerekçesi ile dava açtıkları belirtiliyor. Ne dersiniz?
Bence Cumhuriyet Halk Partisi'nde İstanbul'da çok güzel bir kongre oldu. Yaklaşık 740 tane üyemiz kurultay delegesi olmak için başvurdular. 11 saat süren güzel konuşmalar oldu. Bence demokrasi şöleni yaşandı bence. Tabi itirazlar olacak. 740 kişi başvurmuş, 1 oyla 2 oyla kaybeden var. Bu arkadaşlarımız haklarını arayacaklar, bu normal. Ama bir itirazın olması orada bir sıkıntı olduğu anlamına gelmez. Türkiye'de ilk defa kadına pozitif ayrımcılık yapan %33 kota getiren bir partiyiz. %10 gençliğe kota getiren bir partiyiz. Türk gençliğinin, Türk kadınının önünü açan bir partiyiz. İlk defa çarşaf liste ile seçim yapan uzun süreden beri bir partiyiz.
Bu da eleştiri konusu oldu. Çarşaf liste uygulamasının bir takım sıkıntılara neden olduğu söylendi. 184 oy iptali çok fazla değil mi?
O iptallere parti olarak biz karar vermiyoruz. Seçim kurulu karar veriyor. İşaretlemede %90'nını işaretlemesi lazım. Az işaretleyince seçim kurulu iptal ediyor. Bir tane fazla işaretlediğinde onu iptal ediyor. Seçim kurulu orada yorumunu eksik yapmıştır. Her birim kendi içerisinde seçilir. Disiplin kurulu disiplin kurulunda seçilir. Disiplin kurulunda bir hata varsa disiplin kurulunun oyları iptal edilir, yönetim kurulu, başkan ya da kurultay delegesi için değil. Ama seçim kurulunun yorumu bence hatalı. Tüm listeyi iptal ediyor. Bence orada bir eksik var. O eksik partiye değil, o eksik seçim kuruluna ait.
Bu sıkıntıdan sonra CHP çarşaf liste uygulamasına devam edecek mi?
Bu demokrasinin geleneğidir. Bu gelişmiş ülkelerde uygulanan bir sistemdir. Biz bu tüzüğü 26 Şubat'ta yaptık ve bazı etkin insanların ben yaptım oldu mantığından partiyi kurtarmak için yaptık biz bunu. Bu yolda yürümeye de devam edeceğiz. Tabi ki uzun yıllar uygulanmadığı için şimdiki uygulamalarda eksik olabilir, bir geçiş süreci olabilir ama yeni bir uygulamanın getirmiş olduğu ilk denemedeki aksaklıklardan ürküp biz bu yoldan geri dönemeyiz. Dönersek o zaman yanlış olur. Bence bunun üzerine gitmeliyiz. Türkiye'de bu geleneği oturtmalıyız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim misyonumuz var. Nasıl kadınlara seçme seçilme hakkı verdiysek, nasıl biz gençlere biz pozitif ayrımcılıkla kota getirdiysek, nasıl kadınlarımızın %33 siyasette yerini almasını sağladıysak bu konuda da biz cesaretli adımlar atmaya devam etmeliyiz. Bizim parti kongremizi tabi ki muhalefet partisi eleştirir. Ama kendilerine baksınlar. İki adaylı bir yarışa müsaade etmeyen bir yapıları var. Bugün iktidar partisi iki adayı çıktığı zaman kongreyi iptal ediyor. Bence demokrasi ve demokrasi geleneğini oturtmamız lazım. Bu tip yarışlardan korkmamamız lazım. Çok seslilikten korkmamamız lazım.
Salonun boş olduğuna dair iddialar vardı. Bir takım partisi içi muhalif sesler iktidar stadyumlarda toplantı yapıyor biz bir salonu toparlayamadık diye yazılı basına yansıyan bir takım iddialar vardı. Ne dersiniz?
O salonun dolmasını isterdik. O gün farklı etkinlikler vardı parti içerisinde, o etkinliklerden dolayı katılım da az olmuş olabilir. Ama orası da kabul edersiniz ki 16bin kişilik dev gibi bir salon. Bir ilin hızla 16 bin kişiyi getirip oraya yüklemesi mümkün değil. İktidar partisinin salonları deniliyor. İktidar partisi iktidar avantajını kullanıyor. İktidar avantajını kullandığı içinde bu tip yerlerde bindirme kuvvetler getiriyorlar. Biz bunu yapmıyoruz, bizim imkânlarımız kısıtlı. O salonları dolduruyorlar da ne oluyor. Bir kişiden başkası konuşuyor mu? Bir kişiden başka orada fikir beyan eden var mı? Sayın başbakan dışında var mı? Fikir zenginliği var mı? Önemli olanların salonların dolması ve salonlardaki sayısal çoğunluk değil. O salonlardaki fikri çoğunluk çok önemli, fikri katılım çok önemli. Bakın bizim o toplantıda 11 saat konuşuldu. Fikri zenginlik getirildi o salona. Önemli olan oradaki dinleyicilerin ve delegelerin katılımcı olabilmesi, fikirlerini söyleyebilmesi, özgürce iradelerini beyan etmiş olması. Diğer partilerde 740 tane kurultay delegesi adayı duydunuz mu? Böyle bir yarışı açtılar mı?
Sayın Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile hapishanede görüştüğüne dair haberler vardı. Böyle bir şey oldu mu?
Hayır, Sayın Genel Başkanımızı havaalanında ben karşıladım ve havaalanından da ben yolcu ettim. Ne karşıladığımda ne de yolcu ettiğimizde başka bir yere uğramadık. Direkt salona geçtik ve salondan da çıktık havaalanına doğru gittik. Yeşilköy'de kısa bir çay molası verdik. Böyle bir şey yok. Olsa zaten hapishane kayıtlarında olur. Aziz Yıldırım cezaevinde olan, tutuklu olan bir arkadaşımız. Kalkıp da onu ziyaret etmek çok da kolay olmaz. Bir sürü güvenlik önlemleri vardır, kayıtlar vardır.
Gündemde mi peki, planlanan bir ziyaret mi?
Böyle bir şey yok gündemimizde. Fenerbahçe'yi her zaman ziyaret ederiz. Ama genel başkanımızın gündeminde böyle bir şey yok.
Mustafa Sarıgül'ün CHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterileceği yönünde iddialar var. şu anda böyle bir planlama var mı?
Sayın Sarıgül çok değerli bir arkadaşımız. Kendisini yerel yönetimlerde kanıtlamış bir arkadaşımız. Sosyal demokrat gelenekten gelen bir kişi. Bize şu anda böyle bir müracaatı, talebi yok. Talep gelirse partinin yetkili organları ve kurulları bunu değerlendirirler. İstanbul'da kendi bölgesinde üç dönemdir çok başarıyla hizmet eden bir arkadaşımız.
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in gitmesi partiyi sizce zayıflattı mı?
Gürsel Tekin bir yere gitmedi. Partimizin içinde, partimizin milletvekili ve parti meclisi üyemiz. Siyasette genel başkan yardımcılığı dışında da bir sürü arkadaşımız partiye hizmet ediyor. Orada 15 kişi dışında Cumhuriyet Halk Partisi'nin 135 milletvekilinin 80 tane parti meclisi üyesinin hiçbir iş yapmadığı anlamına gelmez. Onların da partinin bayrağını en üst noktaya taşımak gibi bir görevleri var. Çok değerli bir arkadaşımız, çok iyi yetişmiş bir arkadaşımız. Siyasetin içerisinde ve şu anda parti meclisi üyemiz.
Sizinle arasında herhangi bir sıkıntı var mı?
Hiçbir sıkıntımız yok. Benim arkadaşım. Siyasette de gerçekten çok büyük hizmetleri olmuş bir arkadaşımız.
Sayın Başbakan tutuklu milletvekilleri için formüle sıcak bakmadığını net bir biçimde ortaya koydu. Bundan sonra ne olacak? Sizin parti olarak tepkiniz nedir?
Aslında en çok üzüldüğüm kişi meclis başkanı. Meclis Başkanı şu anda o kadar zor durumda bırakıldı ki, hiçbir ağırlığının olmadığı, orada bir kukla görevi yaptığı konumuna düşürüldü başbakan tarafından Madem öyleyse bu yola niye çıkıldı, neden anlaşsınlar da gelsinler denildi. Diğer partiler anlaşsın biz bakarız denildi. Buradaki amaç MHP ile BDP bir araya gelemez biz de demokrasi havarisi kesildik, siz anlaşsaydınız biz de çıkarırdık demeydi. Aslında üzüldüm. Bu Türkiye açısından parlamenter sistemin askıya alındığının bir göstergesi. Meclis başkanının fonksiyonunun olmadığının bir göstergesi Artık tek adamlığa doğru kaygı verici bir biçimde gidildiğinin bir göstergesi. Ben tutuklu milletvekilleri içi üzülüyorum ama bu noktadan baktığımda bir parlamenter olarak daha fazla üzülüyorum. Bugün o insanların içeride tutuklu olarak bulunması ile Türkiye'nin ayıbı bence. Türkiye'de siz neye güveneceksiniz. Savcılığa gidip müracaat ediyorsunuz. Ben milletvekili olabilir miyim olamaz mıyım? Savcılık size kayıt veriyor, evet sizin milletvekili olmanızda bir sorun yoktur diyor. Sonra siz genel merkeze onları alıyorsunuz. Genel merkez olarak biz soruyoruz, diyoruz ki bakın benim listem bu. Burada eksik gördüklerinizi söyleyin biz tamamlayalım. Kim milletvekili olabilir kim milletvekili olamaz bunu bize söyleyin eksiklerimiz nedir? Yüksek seçim kurulu kararlarının tartışılmadığı ve bir başka mahkeme merciinin olmadığı Yüksek Seçim Kurulu bize şunu söyledi. Evet, bunlar milletvekili olabilir dedi. Şimdi Yüksek seçim kurulu o zaman bizi aldatmıştır, Türk yargısı bizi aldatmıştır. Türk yargısı gereğini yapmalıdır. Partilerle oynamamalıdır. Eğer Yüksek Seçim Kurulu bana kalıp bunu milletvekili yapabilirsiniz bu insan senin oylarınla parlamentoya geliyor diyorsa o kararının arkasında durmalıdır. Çünkü oradakiler yargıdır. Eğer savcıların bana vermiş bu milletvekili olabilir belgesinin bir anlamı varsa, kâğıt parçasından öte değilse, bunun bir anlamı varsa o milletvekilinin içeriden çıkması lazım. O zaman biz Türk yargısı tarafından aldatılmış kabul ediyoruz
Bundan sonra CHP ne yapacak?
Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda mücadele etmeye devam edecek. Biz bunu halka meydanlarda çıkıp anlatacağız. Yargı bir kuşatma altındadır, yargı hükümetin baskısı altındadır, yargı hükümetin emin eri olmuştur. Bu Türkiye için çok sakıncalı ve vahim bir durumdur. Yargı o zamana bu üç partiyi milletvekilleri konusunda aldatmıştır? Bu vahim bir durumdur.
Meclis Başkanı'nın ne yapması lazım?
Meclis başkanının meclis başkanı kürsüne çıkıp bunu özgürce savunması lazım, o korlukta oturan kişinin ki deneyimli bir siyasetçi bence siyasetin en doruk noktasında olan biridir, Çıkıp parlamentonun ve parlamenter rejimin onurunu korumalıdır. Sırf o koltukta kalmak uğruna iktidar partisinin başbakanın emir eri olmamalıdır. Niye bu yola çıktın. Niye bu grup başkanvekillerini topladın. Toplamanın nedeni neydi, topladıysan neden gereğini yapmıyorsun. Başbakan'ın sen memuru ya da milletvekili değilsin astık sen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin meclis başkanısın. yola çıktıysan gereğini yapacaksın.
Sayın Başbakan dünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na çok ağır ifadelerle yüklendi ve "Böyle bir başkan bizim için talih CHP için talihsizliktir" dedi. Ne dersiniz?
Başbakan için bir talihtir sayın genel başkanımız. Çünkü şu anda o koltuğunda oturuyor parlamentoda yasa çıkarıyorsa bizim genel başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı projelerden dolayı şu anda parlamento icraatı içerisindedir. Bugün intibak yasasını Sayın Kılıçdaroğlu'nun hazırladığı bir çalışmadır. Onu parlamentoda yasalaştıran bugünkü iktidardır ve onların şansıdır bu, doğrudur. Yoksullukla mücadele bizim projemizdi. Onlar şimdi hayata geçiriyorlar. Evet, bu da onların şansıdır. 2B bizim projemizdi, onlar hayata geçiriyor, o da onların şansıdır. Doğrudur. Biz ürettik projeleri hükümet şu anda hayata geçiriyor. Onların en büyük şansı o. Kılıçdaroğlu onların şansıdır bence. Onların bu seçimde bir tek hayali projesi vardı, Kanal Projesi. Hayali kanal projesi hayal olarak kaldı. Cumhuriyet Halk Partisi olmasa bu seçimlerde hangi parti ciddi bir proje ortaya koydu. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi'nin her konuda projeleri var. Sütü bile dağıtamadılar. Bizim süt projesi ile ilgili İzmir Belediyemiz 7 yıldır hizmet veriyor, en ufak bir aksaklık yok. Onlar hükümet olarak bir gün yaptı ellerine yüzlerine bulaştırdılar. En pahalı fahiş fiyatlarla. Biz aile sigortası, herkes bu ülkenin milli gelirinden pay alacak dediğimiz zaman, bu kaynağı nereden bulacaksınız dediler, bu Türkiye'nin bütçesinin %2'si bile değildi. Bugün o projemize de sarılmışlar. Bizim projelerimizi hayata geçirmeye devam ediyorlar. Onlardan bir ricam var. Bizim bir projemiz daha var onu da hayata geçirsinler. Türk köylüsü perişan durumda, Türk çiftçisi perişan durumda. Girdiler alabildiğine maliyetli bir noktaya gelmiş. Traktörleri garajlarında yatıyor, tarla da sürülmüyor. O alın terlerinin tarlaya dökülebilmesi için, o zengin yat sahiplerine verdikleri 1,5 TL'lik ucuz mazotu Türk köylüsüne de versinler. O da bizim projemiz. Bunu hayata geçirirlerse, gideriz onların arkasında dururuz ve teşekkür ederiz. Gübreyi sübvanse etsinler. Artık çiftçiden para kazanma dönemini kapatsın hükümet. Üretilsin artık. Biz bir sürü tarım ürününü ithal eden bir konuma geldik. Kendi kendimize yeten bir konumdaydı tarımda şu anda buğdayı bile ithal eden konuma geldik. Türkiye'de bunu yapamazsak Türk köylüsünün hali perişan olur. Biz Anadolu'ya döneceğiz. Anadolu'ya güveniyoruz. Anadolu'ya dönüp anlatacağız. Bu iktidar her şeyi güllük gülistanlık gibi gösteriyor ama borcu üç katına çıkardı. Türkiye'nin 70-80 yıllık yatırımları, fabrikaları da sattılar bir gram borcu düşürmediler.
Bu projenizi ne zaman başlatıyorsunuz?
Biz şu anda başladık. Devam edeceğiz. Bunu hızlandıracağız.
Suriye konusunda ne söylemek istersiniz?
Bizim Suriye'de ne işimiz var. Komşumuzla neden savaşıyoruz. Ben niye evlatlarımın kanının götürüp Suriye çöllerine dökeyim. Suriye'de demokrasi kötü. Doğru evet katılıyorum. Bu Suriye'nin demokrasi sicili bugün değil ki, yıllardır kötü on yıllardır kötü. Suriye terörü destekleyen ve benim ülkemde 30 bin kişinin ölümüne sebep olan bir ülkeydi.
Terör örgütüne verdiği destekten bahsediyorsunuz?
Tabi ki. Suriye ile ortak bakanlar kurulunu bu iktidar toplamadı mı? Suriye ile vizeleri bu iktidar kaldırmadı mı, Suriye ile ortak baraj temeli bu iktidar döneminde olmadı mı? Suriye ile can ciğer kuzu sarması bu iktidar döneminde olmadı mı? Bu adamların sicili belliyken, size Amerika, Avrupa talimat verecek, bir anda Suriye ile köprüleri atacaksınız. Bu evlatlarımızın kanını oraya dökmeyelim dediğimizde, ne işimiz var bizim o ülkeyle komşumuzla savaşmakta diyeceğiz, ama siz kalkacaksınız farklı yerlerle Türkiye'yi böleceksiniz. Başbakan Türkiye'yi bölmeye çalışıyor.
Size bir olay anlatayım. Bir anım olarak anlatmak istiyorum. 1992'de Sayın Bülent Ecevit ile Derya Sazak Irak'ı Saddam Hüseyin'i ziyaret ediyorlar. Diyorlar ki, Sayın Saddam Hüseyin, siz Kuveyt'i işgal etmeyi çok mu kolay sandınız. 20. Yy.da bir ülkeyi işgal edip ele geçirmeyi kim kabul eder. Saddam Hüseyin çok acı bir laf ediyor. Bunu tarihe bir not olarak düşmek istiyorum. Diyor ki; Beni Amerika tuzağa düşürdü diyor. Benim İran'la savaşımda Kuveyt'ten belli bir destek alma sözüm vardı, Kuveyt bunu vermedi ve Amerika da bana sen tazminini orada petrolü işgal ederek alabilirisin dedi. O zamanki Amerika büyükelçisi. Beni tuzağa düşürdüler. Benim oraya girmemi sağladılar. Ondan sonra bakın Irak 3 parçaya bölündü istikrar olmadı dikiş tutmadı. Türkiye aynı noktaya geliyor. Suriye'ye bizi sokarak bizi parçalamaya çalışıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'da narenciye üreticimiz perişan. Neden? Sınır ticareti bitti. Biz oralara heyet gönderdik, o bölgelerde sanayi odaları, ticaret odaları kan ağlıyor. Sınır ticareti çökmüş durumda. Ekonomimiz o bölgelerde artık dibe vurmuş durumda. Bu bir yana, benim evladımın kanını Suriye çöllerinde dökmeme kim akıl veriyorsa, kendisi gelsin oraya müdahale etsin.
Siz eski bir spor bakanısınız. Hafta sonu maç sonrası çıkan olaylar, Şiddette önleme yasası konusunda da soru işaretlerine yol açtı. Bu yeniden değerlendirilmesi gereken bir yasa mıdır?
Kesinlikle, katılıyorum. Bu yasanın tekrar gözden geçirilmesi lazım. 2011 Nisan ayında bu yasa parlamentoya geldiğinde biz bu yasaya karşı çıktık. Bu yasa eksiklerle dolu dedik. Bu yasanın gözden geçirilmesi lazım, birçok altyapısı eksik dedik. Ama hükümet bunu birkaç gün içerisinde parlamentoda yasalaştırıp çıkarttı. Ama dört ay sonra gördük ki, Bu yasa iflas etmiş durumda. Buna partiler üstü bakmamız lazım. Bu bir iktidar partisinin meselesi değil, tüm partilerin meselesi. Bizim partiler üstü bakıp, böyle önemli bir konuyu Her tarafıyla, her boyutuyla, inceleyip geniş bir yasa çıkarmamız lazım. Bizim spor yasalarımız yok, bunlar palyatif yasalar ve bir çok eksikleri olana yasalar. Tribün güvenliğini kulüp yöneticilerine bırakıyoruz. Kulüp yöneticisi kendisini koruyamıyor ki o tribünde. Kendisine küfür edene, yumruk atana bir şey yapamıyor. Sen kalkıp diyorsun ki tribünün tüm güvenliği sana ait, eğer bir şey olursa senin sahanı kapatırım. İyi de sen kolluk kuvvetlerinle bir şey yapamıyorsun. Bunun iki boyutu var. Bir tanesi yasa boyutu. Yasayı enine boyuna düşünüp, iktidarın tekelinden çıkarıp Türkiye meselesi boyutuna bakmak lazım. İkincisi ise bu bir kültür olayı. İlköğretimin ilk 4 yılında biz bunu ders olarak okutmalıyız, teori dersi olarak okutmalıyız. Sporun kurallarını ve ahlakını okutmalıyız. Bunu okutmadığımız sürece spor ahlakını ve sporun kurallarını bilmeden yetiştireceğimiz gençler, bugün holigan olarak karşımıza çıkıyor. Bunu acilen çözmemiz lazım.