Kanlı 1 Mayıs gerçek değil efsane
Ünlü profesörün iddiası A Haber'de tartışıldı
Kanlı 1 Mayıs, A Haber ekranlarında Duygu Leloğlu'nun sunduğu Satır Arası programında tartışıldı. Programda Prof. Dr. Halil Berktay'ın "1977 1 Mayıs katliamı devlet işi değil solun iç çatışmasıdır" ve "o günün üzerinden günler, haftalar ve aylar geçtikten sonra uydurulan adım adım genişletilen bir efsanedir" iddiası ele alındı.
Canlı yayında konuşan DİSK avukatı Rasim Öz "Bu olay efsane değil gerçek. Efsaneyi yaratan uyduran kendisidir." Diyerek Berktay'ın açıklamalarına karşı çıktı.
Öz: "Bu davayı 33 yıldır sürdürüyorum. Tüm alanı görecek durumdaydım. Önce Sular İdaresi ile Tarlabaşı Caddesi arasından 1 el tabanca sesi geldi. 1 hafta önceden civardaki binalar boşaltılmış içine polisler yerleştirilmişti. O binalardan ateşler edilmeye başlandı. O kadar kurşunu toplumun üzerine sıksaydılar öldürürlerdi. Sadece 5 kişi kurşun yarası ile öldü, 29 kişi ezilerek öldü. Öldürmek istemediler. Panik yaratıp, sapıtmak yıldırmak ve 1 Mayıs'ın bir daha kutlamasını engellemeyi amaçlıyorlardı. Bunu o dönem Mitin başkanı da zaten ifade etti. Dava sırasında 100'lerce tanıkla sabit oldu. Bu olay efsane değil gerçek. Efsaneyi yaratan uyduran kendisidir." Şeklinde konuştu.
Canlı yayına telefonla bağlanan dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan ise; olayın operasyon olduğunun aşikar olduğunu belirtti.
İsvan: "Ben böyle bir efsane olduğunu düşünmüyorum. Oradaydım. Olay başlamazdan öncesini biliyorum, olayın gelişmesini biliyorum ve olay yaşandıktan sonraki olayları biliyorum. Bu bir efsane değildir, güvenlik kuvvetlerinin dâhil olduğu bir operasyondur. Ben kürsünün arkasındaki şeref tribünündeydim. Bizim üzerimize gelen mermiler, alandan Taksim Meydanı'nda gelmedi. Çevreden geldi. Bu başlangıçtan sonra yaylım ateşi haline geldi. Otelin tüm ön odaları günler önce emniyet tarafından boşaltılmış ve oraya kendi adamları yerleştirilmişti. Olayların devamlı videosunu aldılar, kayda geçirdiler. Olay olup bittikten sonra, çok şaşılacak bir şekilde, inanılamayacak bir biçime kaçışmakta olan, paniğe uğramış insanların üzerine polis panzeri saldırdı. Defalarca Taksim Meydanı'nda tur attı, gürültüler patırtılar çıkararak zaten kaçmakta olan insanları daha büyük paniğe soktu. Orada mevzilendirilmiş olan görevliler, olay anında tümümüze panik yaratacak bir biçimde yaylım ateşi açtılar. Evet, bu işin tetikleyicisi DİSK'in alana sokmak istemediği, bir fraksiyonun zorla girmeye çalışmasıdır. Onlar arasında ufak bir çatışma, belki bir iki silah patlaması olmuştur. Ama katiyen, bizim üzerimize yani şeref tribününe ve kürsüye doğru atılan kurşunlar meydandan değil çevreden geldi. Bu olayın bir operasyon olduğu o kadar aşikârdır ki. Olay olup bittikten sonra, o tarihte Türkiye'nin en büyük şehri 6 milyonluk İstanbul'un, en önemli meydanında Yasal bir miting yapılıyor. 34 kişi ölüyor. Onun ertesinde emniyet müdürüne ne oldu diye sorulmuyor. O panzeri kullanan polise sen niye öyle yaptın denmiyor. Bu davaya bakan yargıç meslekten istifa etti ayrıldı. Bir dava açıldı, ben bu davada iki kez tanıklık yaptım. Sonunda faili aslisi bulunamadı kararı ile kapatıldı. Bu bir operasyondu. Güvenlik güçleri burada görevliydiler. Meydanda yüzlerce binlerce elbette polis vardı. Bir tek patlamış silah, bir tek silahlı adam çıkarmadılar mahkemenin önüne."diyerek "İstanbul'a korku salınmak istendiğini" söyledi.
Canlı yayında konuşan DİSK avukatı Rasim Öz "Bu olay efsane değil gerçek. Efsaneyi yaratan uyduran kendisidir." Diyerek Berktay'ın açıklamalarına karşı çıktı.
Öz: "Bu davayı 33 yıldır sürdürüyorum. Tüm alanı görecek durumdaydım. Önce Sular İdaresi ile Tarlabaşı Caddesi arasından 1 el tabanca sesi geldi. 1 hafta önceden civardaki binalar boşaltılmış içine polisler yerleştirilmişti. O binalardan ateşler edilmeye başlandı. O kadar kurşunu toplumun üzerine sıksaydılar öldürürlerdi. Sadece 5 kişi kurşun yarası ile öldü, 29 kişi ezilerek öldü. Öldürmek istemediler. Panik yaratıp, sapıtmak yıldırmak ve 1 Mayıs'ın bir daha kutlamasını engellemeyi amaçlıyorlardı. Bunu o dönem Mitin başkanı da zaten ifade etti. Dava sırasında 100'lerce tanıkla sabit oldu. Bu olay efsane değil gerçek. Efsaneyi yaratan uyduran kendisidir." Şeklinde konuştu.
Canlı yayına telefonla bağlanan dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan ise; olayın operasyon olduğunun aşikar olduğunu belirtti.
İsvan: "Ben böyle bir efsane olduğunu düşünmüyorum. Oradaydım. Olay başlamazdan öncesini biliyorum, olayın gelişmesini biliyorum ve olay yaşandıktan sonraki olayları biliyorum. Bu bir efsane değildir, güvenlik kuvvetlerinin dâhil olduğu bir operasyondur. Ben kürsünün arkasındaki şeref tribünündeydim. Bizim üzerimize gelen mermiler, alandan Taksim Meydanı'nda gelmedi. Çevreden geldi. Bu başlangıçtan sonra yaylım ateşi haline geldi. Otelin tüm ön odaları günler önce emniyet tarafından boşaltılmış ve oraya kendi adamları yerleştirilmişti. Olayların devamlı videosunu aldılar, kayda geçirdiler. Olay olup bittikten sonra, çok şaşılacak bir şekilde, inanılamayacak bir biçime kaçışmakta olan, paniğe uğramış insanların üzerine polis panzeri saldırdı. Defalarca Taksim Meydanı'nda tur attı, gürültüler patırtılar çıkararak zaten kaçmakta olan insanları daha büyük paniğe soktu. Orada mevzilendirilmiş olan görevliler, olay anında tümümüze panik yaratacak bir biçimde yaylım ateşi açtılar. Evet, bu işin tetikleyicisi DİSK'in alana sokmak istemediği, bir fraksiyonun zorla girmeye çalışmasıdır. Onlar arasında ufak bir çatışma, belki bir iki silah patlaması olmuştur. Ama katiyen, bizim üzerimize yani şeref tribününe ve kürsüye doğru atılan kurşunlar meydandan değil çevreden geldi. Bu olayın bir operasyon olduğu o kadar aşikârdır ki. Olay olup bittikten sonra, o tarihte Türkiye'nin en büyük şehri 6 milyonluk İstanbul'un, en önemli meydanında Yasal bir miting yapılıyor. 34 kişi ölüyor. Onun ertesinde emniyet müdürüne ne oldu diye sorulmuyor. O panzeri kullanan polise sen niye öyle yaptın denmiyor. Bu davaya bakan yargıç meslekten istifa etti ayrıldı. Bir dava açıldı, ben bu davada iki kez tanıklık yaptım. Sonunda faili aslisi bulunamadı kararı ile kapatıldı. Bu bir operasyondu. Güvenlik güçleri burada görevliydiler. Meydanda yüzlerce binlerce elbette polis vardı. Bir tek patlamış silah, bir tek silahlı adam çıkarmadılar mahkemenin önüne."diyerek "İstanbul'a korku salınmak istendiğini" söyledi.