"Taşın altına 'kafa'mızı koyalım!"
Cemil Çiçek'ten 4 partiye önemli Anayasa çağrısı..
- Gündem
- Giriş Tarihi: 09.03.2012 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 09.03.2012 | 13:04
Çiçek, 26. Abant Toplantısı'nda ''Yeni Anayasa'nın Çerçevesi'' konusunda konuştu. Hayırlı bir yola çıktıklarına inandığını, doğru bir yolda olduklarını ifade eden Çiçek, bu nedenle Uzlaşma Komisyonu üyeleri olarak bu konuyu canlı tutmak adına tüm Türkiye'yi dolaştıklarını söyledi.
Sadece kadınlar, gençler ve çocukların fikirlerini alabilecekleri bir ortamı meydana getirmek adına 20 kadar çatı kuruluşunun organizasyonuyla bunları gerçekleştirdiklerini bildiren Çiçek, uzak yakın demeden, kimin tertip ettiğine bakmadan, bazen 5-10 dakikalık toplantı için 500 kilometre yol katettiklerini anlattı.
25 yıldır anayasa uygulamasının pratiğini bilen birisi olarak, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacına inandığını söyleyen Çiçek, ''Şüphesiz yeni bir anayasa her derde deva olmayacak. Anayasalara bu kadar büyük anlamlar yüklemenin de anlamı yok ama yeni bir anayasanın önemli ölçüde, sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inanıyorum. Halkın katılımını gerçekten sağlayabilirsek ve düzgün bir Türkçe ile yazabilirsek, anayasadan kaynaklanan sorunların büyük kısmını geride bırakırız diye düşünüyorum'' dedi.
Bu kez bu işi olumlu sonuçlandırmak mecburiyetinde olduklarının altını çizen Çiçek, ''Yapsak da olur yapmasak da olur anlayışı yok. Siyaset kurumu olarak mecburiyet olduğunu düşünüyorum. Yapacak olanlar evvela kendileri inanmalıdır. Kamuoyu baskısıyla bu sürece katılmak yerine, samimi olarak, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğuna inanarak bu işin içinde olmalıdır'' şeklinde konuştu.
-''Suçlama dilinden kurtulmamız gerekiyor''-
Çiçek, 19 Ekim'den bu yana 4 siyasi partinin görevlendirdiği 12 kişiyle iyi bir ortamda çalıştıklarını, bu üyelerin büyük bir uzlaşı ve samimiyet, hatta arkadaşlık içinde bu işi götürdüğünü söyledi. Çiçek, ''(Bu kanaate nereden vardın?) derseniz, ilk toplantılarda herkes birbirine 'Sayın' diye hitap ediyordu. Hatta konuşurken birbirlerine mesafeliydi ama bugün birbirlerine birinci isimleriyle hitap eden, 'Sayın'ların kalktığı bir ortama geldik'' dedi.
Yeni anayasa yapılacaksa öncelikle suçlama dilinden kurtulmak gerektiğini vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
''İlla da suçlama gerekiyorsa absürt bir tanımım olacak; Herkes birbirine ne diyecekse desin, geride bırakalım ve işimize bakalım. Yeni bir anayasa yapacaksak, gerçekten bir bayram havasına ihtiyaç var. Suçlamalardan ve sertliklerden uzak durmalıyız. Kaba olmayan, yaralayıcı olmayan, temiz bir dille işleri konuşmamız gerekiyor. Anayasa gibi en zor ve çetrefilli olan, gerçekten dikkat isteyen bir konuda kaba ve yaralayıcı olmayan, temiz bir dille işleri müzakere etmemiz gerekiyor. Toplumun çok önemli bir kesiminin böyle düşündüğünü, böyle beklediğini ve böyle bir siyaseti özlediğini biliyorum.
Onun için bu çatı kuruluşlarla beraber ziyaret ettiğim illerde bir tablo var. 4 siyasi parti bir araya geliyor, çok temiz bir üslupla konuyu izah ediyor. Büyük meslek örgütleri de bu sürecin yanında. Eğer bu tabloyu kurumsallaştırabilirsek, hele hele siyasetçiler bu tablonun ne kadar önemli olduğunun farkına varırsa biz bu anayasayı yaparız. Ben buna inanıyorum. Başlangıçta belki katılım biraz azdı ama daha sonraki zamanlarda Türkiye'nin her tarafından 'Bu toplantıları yapalım' diye talepler geliyor. Herkese bunun için teşekkür ediyorum. Topluma ümitsizlik pompalayanlar konusunda belki Meclis'teki kavga görüntüleri de katkı sağlıyor. 'Bunlar mı anayasayı yapacak' havasının yaygınlaşmamasına özen gösterilmelidir. Aksi takdirde bu durum, bu anayasanın yapılmasını istemeyen çevrelere imkan veriyor.''
-''Herkes, kendi vicdanıyla cevap bulmak mecburiyetindedir''-
Yeni anayasayı yapmak mecburiyetinde olduklarını, ikinci bir seçeneğin bulunmadığını vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
''Peki yapmazsak ne olur? Hiç uzun konuşmaya gerek yok. Yapmazsak geriye dönüp 30 yıla bir bakalım. Yaşadığımız gerginliklerin, sıkıntıların önemli bir kısmının bu anayasadan kaynaklandığını bilmemiz lazım. Bu sıkıntılar, katmerlenerek devam eder. Herkesin şikayet ettiği, en başta Mecliste bulunan partilerimizin, sizlerin, sivil toplumun, meslek örgütlerinin şikayet ettiği bu anayasaya bir 30 yıl daha hayat hakkı tanımış oluruz. Buna hakkımız var mı, bu ne kadar doğru? Evvela buna herkes, kendi vicdanıyla bir cevap bulmak, cevap vermek mecburiyetindedir.
30 yıldır anayasa tartışıyoruz. Yapılış şeklini tartıştık, hükümlerini tartıştık, sıkıntılar çıktı uygulamaya konulduğunda ve 17 defa da değiştirdik. Her 1 senede, 1.5 senede bir anayasa konusuyla Türkiye'yi meşgul ettik. Dolayıyla eğer bu defa yeni bir anayasa, elbette bundan çok daha ileri, bununla mukayese edilmeyecek özellikleri, güzellikleri, tarafınızdan söylenen ki bu konularda söylem itibariyle genel mutabakat gözüküyor. Özgürlükçü bir anayasa, demokrasi standardını yükseltecek bir anayasa, Türkiye'nin uluslararası taahhütlerini karşılayacak bir anayasa, devletin işleyişini etkin ve verimli hale getirecek, devlet organları arasında dengeyi doğru dürüst kurmuş bir anayasa. Bu anayasayı yapmamız gerekiyor. Bütün mesele bunların nasıl düzenlenirse o hedeflere ulaşılacağı noktasındadır. Bu anayasayı yapmamaz gerekiyor. Aksi takdirde 30 yıl daha bu konuyu tartışırız. Peki 30 yıldır neyi tartıştık. Bu anayasanın ne kadar kötü olduğunu ve nasıl bir antidemokratik yol ve yöntemle yapıldığını tartıştık.''
-''Taşın altına kafasını koyması lazım''-
Halkın yüzde 95'inin Meclis'te temsil edildiğini dile getiren Çiçek, ''4 siyasi parti 'ben bu işte varım' dedi. Taşın altına elini değil, elini koymak mesele değil, kafasını koyması lazım 4 siyasi partinin. Bu defa bu sorunu çözmek için elini koyması yetmez. Kafasını bu taşın altına koyup, bu işi başarmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bundan sonraki 30 yılda 'Sen engel oldun, ben engel oldum' tartışmasıyla 30 yılı heba ederiz. Enerjimizi, gücümüzü bununla israf etmiş oluruz, buna da hakkımız yok. Olmadığını düşünüyorum. Artık bunların bir vicdan muhasebesi yapılarak, bu işin bundan sonraki kısmının değerlendirilmesi gerekiyor'' diye konuştu.
Vatandaşlardan, sivil toplumdan katılımın arttığını ancak katılımın yetmediğini ifade eden Çiçek, ''Katılım yetmiyor. Bir de izlenmesi lazım. Kim izlenecek. Bu 4 siyasi parti izlenecek. Herkesin karnesini tutun. Herkes, kim ne dedi, nasıl dedi, ne söyledi, neden oldu, neden olmadı. Toplum bu defa bu işlere şahitlik yapmalıdır. Dolayısıyla 4 siyasi parti katıldı, evet, meclisteki çoğunluğuna bakılmaksızın eşit üyeden oluşan, Meclis Başkanlığının başkanlığını yapmasını istedikleri bir Uzlaşma Komisyonuyla yeni bir anayasa konusunda ve bu yeni anayasayı da bu Meclisin yapacağı konusunda 4 siyasi partimiz uzlaştı. Halkın katılımıyla, halkın katılımı yetmiyor, izlemesi gerekiyor'' dedi.
-''Oylama kısmı, halk oylamasıdır''-
Katılım sürecinin 30 Nisan'a kadar sürdüğünü belirten Çiçek, şunları kaydetti:
''Elbette ondan sonra da olacaktır. Yani birileri haziran ayında bir şey söylerse, 'Sen süreyi geçirdin'... Bir hukuk davası takip etmiyoruz, 'Zamanında delilleri vermedin' deyip, vatandaşın talebini reddedecek değiliz. Ama önümüzdeki zamanı verimli kullanmak adına bir kaba takvim yaptık. Dedik ki: 30 Nisan'a kadar katılın. 1 Mayıs'tan itibaren makul bir süre, gelen görüşler doğrultusunda anayasanın ilkeleri, çerçevesi, omurgası, bir yazılımını yapalım. Sonra bu yazdığımız metni sonra tekrar kamuoyuyla belli bir süre tartışalım. 'Ey vatandaşlar, ey örgütler, akademik çevreler, siz bize bu görüşleri bildirdiniz. Biz de böyle bir metin hazırladık ne diyorsunuz' diye. Üçüncü aşama, yani halkla tartışalım, sonra Meclise gelsin, Mecliste görüşülsün. En son olarak da halkın onayına sunulsun.
Dolayısıyla o takvimi bir eylem planı olarak kabul edeceksek 1 Mayıs'tan itibaren yazılım, ilke ve çerçeve sürecine girmiş oluyoruz. Yani katılım kısmı ikinci planda, artık izleme kısmına geliyoruz. Çalışmaların iyi izlenmesi lazım. Biz de 10 defa anayasa yapmış bir heyet değiliz. Eksiğimiz olabilecektir. Yanlışımız olabilecektir. Yanlış anlamalar olacaktır. Konjonktürden, siyasi tartışmaların sertliğinden bizler de etkilenebiliriz.''
Tıkandıkları noktada vatandaşlardan ve herkesten bu sürece olumlu katkı vermesini beklediklerini belirten Çiçek, ''Elbette bu süreçte olumsuzluklar da yaşayacağız. Olumsuzlukları öne çıkararak toplumun moralini bozmaya çalışmak, çok fazla da faydalı olmaz diye düşünüyorum. Evet, komisyon olarak 4-5 aşamalı bir takvim ortaya koyduk ama sizler açısından, kamuoyu açısından da birinci evre katılım, ikinci izleme ve süreci yakınen takip etme, üçüncü süreç değerlendirme ve sonuçta da onaylama olarak ben şahsen ifade ediyorum. Onaylama kısmı, halk oylamasıdır'' diye konuştu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasayı uzlaşarak yapacaklarını beyan ettiklerini belirterek, ''Ama uzlaşmazsak öbür yolları denemek isteyenler haklı çıkar. 'Bak uzlaşamadılar' dedirtmememiz gerekiyor'' dedi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının alt kuruluşu Abant Platformu, Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan bir otelde ''Yeni Anayasa'nın Çerçevesi'' başlıklı gündemle toplandı. Toplantıda, anayasa hukukçuları, aydınlar, değişik branşlardan akademisyenler, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili konularda görüş ve önerilerini sunuyorlar.
26'ıncısı düzenlenen toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, siyasi partilerin önceden yapmış oldukları anayasa taslaklarını güncellemeleri gerektiğine dikkati çekerek, ''Diyelim ki bir siyasi partimiz 3-4 sene önce bir çalışma yapmış, olabilir ama dünya, 3 sene önceki dünya değil. Çevremizde çok önemli şeyler oluyor. Bunlar özünde anayasa hareketidir bir yönüyle. Herkes çalışmalarını yeni baştan güncelleştirmelidir. Herkes benim bildiğim doğru derse o zaman herkes bulunduğu yerde çakılı kalır. Halbuki bizim kültürümüzde ben haklıyım ama karşı tarafın da haklı olma ihtimali vardır anlayışı mevcuttur'' diye konuştu.
-''Uzlaşma demek herkesin bulunduğu noktada bir esnemesi demektir''-
Müzakereleri, ''Benim söylediğim doğrudur ama başkasının söylediği de doğru olabilir'' diyerek sürdürmek gerektiğini vurgulayan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mesela diyor, anayasada şu cümle yoksa lanet olsun... Bu kavga üslubudur. Uzlaşma demek, herkesin bulunduğu noktada bir esnemesi demektir. Uzlaşma olmazsanın cevabını herkes iyi vermelidir. İşin en kritik noktası burasıdır. Bizim siyasi tarihimiz insafsız suçlamaların, ithamların tarihidir. Uzlaşamazsak, o zaman yeni bir dönemi başlatmış oluruz. Postmodern suçlama ve ithamlar sürecini başlatmış oluruz, bu da Türkiye'ye bir şey katmaz.''
Yeni anayasayı uzlaşarak yapacaklarını beyan ettiklerini belirten Çiçek, ''Ama uzlaşmazsak öbür yolları denemek isteyenler haklı çıkar. 'Bak uzlaşamadılar' dedirtmememiz gerekiyor'' ifadelerini kullandı.
Yeni anayasanın içeriğine girmediklerine dikkati çeken Çiçek, ''Bu aşamada doğru da bulmuyoruz. Hem engelleyici olacağını hem de önyargıları tetikleyeceğini düşünüyoruz. Ne nasıl olmalıdırı toplumdan beklyoruz. Bu bir toplumsal sözleşme ise bunun maddelerini bir komisyon değil, vatandaşın kendisi yazmalıdır. Biz yeni anayasa yazmıyoruz, yeni anayasa yapıyoruz. Yazmak kısmı daha sonra gelsin dedik. O nedenle bu süreçte vatandaşımızın gerçekten söylediklerini önemsiyoruz ama vatandaşımızın da daha uzlaşmacı bir anlayışla sonuca varması gerekiyor'' şeklinde konuştu.
-''Şart cümleleriyle anayasa yapılmaz''-
Çiçek, söylediklerinin teorik değil, tecrübeye dayalı bilgiler olduğunu belirterek, ''Kuruluşları ziyaret ediyoruz. Şart cümleleriyle bir anayasa yaparsanız bugün şikayet ettiğiniz amalı bir anayasa çıkar. Bir meslek örgütüne gidiyoruz, 'şunlara dokunmayın', öbürüne gidiyoruz 'anayasada bunlar mı olur' diyor. Nasıl olacak da bu işin içinden çıkacağız'' dedi.
Bir ülkede ne kadar demokrasi varsa onun önemli göstergelerinden birisinin de anayasa metinleri olduğunu kaydeden Çiçek, ''Düşüncelerimi samimi olarak paylaştım. Altı aydır yaşadığımız tecrübeyi aktardım. Katıldığınız yer olur, katılmadığınız yer olur. İnşallah bu yıl olsun diyoruz. 2012 önemli bir tarih. Siyaset kurumu da gerekli tecrübeye, ehliyete sahip olduğunu göstermesi gerekiyor diye düşünüyoruz'' diye konuştu. (AA)