Taksim'de 1 Mayıs coşkusu
Taksim meydanına akın eden binlerce işçi, sivil toplum örgütü üyesi ve vatandaş, 1 Mayıs'ı coşkuyla kutladı.
Önceki senelerin aksine olayların yaşanmadığı kutlamalara katılanlar, 1 Mayıs'ın tadını çıkardı.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte DİSK, KESK, TÜRK İŞ ve HAK İŞ sendikalarının belirlediği Şişli, Dolmabahçe ve Unkapanı'nda toplanan binlerce sendika üyesi, 1 Mayıs'ı kutlamak için Taksim'e akın etti. Kimisi davul zurna eşliğinde halay çekerken, kimisi de mehteran takımına eşlik etti.
Kutlamalara katılan ailelerin sayısındaki fazlalık da dikkatlerden kaçmadı. Bazı vatandaşlar, 6 aylık bebeklerini de alarak kutlamalar için Taksim'de yerlerini aldı. Sendikaların meydana gelişleriyle birlikte kutlamalar öğle saatlerinde başladı. Platform, geçen seneden farklı olarak The Marmara oteli önüne kuruldu. Meydanda toplanan binlerce işçi ve vatandaş, halaylar çekerek eğlendi.
38 BİN POLİS KUŞ UÇURTMADI
İstanbul polisi, çevre illerden gelen takviye polislerle birlikte meydan ve meydana çıkan yollarda kuş uçurtmadı.
Sadece, Harbiye'deki kontrol noktasında gerginlik yaşandı. Halk Cephesi üyesi bir grup ile polisler arasında arbede çıktı. Sökülen bariyerler yeniden yerlerine konuldu. Kutlamalar öncesi tüm meydan ve kuytu yerlerde bomba araması yapıldı. Emniyet yetkilileri, kutlamalar için 38 bin polisin görev yaptığını ifade etti. Bu arada, İstanbul emniyet müdürü Hüseyin Çapkın da dün gece ve sabah saatlerinde Taksim meydanında inceleme yaptı. Çapkın, polislerin alanda olmayacağını, ancak alan dışında her yerde bulunacağını belirtti.
1 MAYIS AÇIKLAMASI
TÜRK-İŞ, DİSK, KESK ve HAK-İŞ işçi ve memur konfederasyonlarının öncülüğünde Taksim Meydanı'nda düzenlenen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamasında konser programına geçildi.
1 Mayıs Taksim kutlamalarını örgütleyen bütün emek, meslek örgütleri, siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri, platformlar adına hazırlanan ortak 1 Mayıs açıklaması, 3 işçi tarafından okundu.
''Bizler bu ülkenin işçileri, kamu emekçileri, meslek sahipleri, emeklileri, işsizleri, yoksulları, kadınları, gençleri olarak, tüm dünya emekçileriyle birlikte 1 Mayıs alanlarında, emeğin bayramındayız'' denilen açıklamada, ''Barış için, özgürlük için, demokrasi için, saygın bir iş için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için birlikteyiz'' denildi.
Sosyal adalet, eşitlik, bağımsızlık ve sendikal haklar için bugün başta Taksim olmak üzere tüm alanlarda omuz omuza olunduğu vurgulanan açıklamada, 1 Mayıs'ın güvencesiz, esnek, kuralsız çalışmanın, taşeronlaşmanın yaygınlaştırıldığı koşullarda karşılandığı savunularak, ''Emekçilerin yarısı kayıt dışında çalışıyor, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller korunuyor ve örgütlenen işçiler işten atılıyor. İş kazası adı verilen işçi cinayetleri durmak bilmiyor. Torba yasa ile her alanda emekçilerin hak ve çıkarları geriye götürülmek isteniyor'' ifadesine yer verildi.
Sosyal adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi istendiği ve özgürlükçü, eşitlikçi, sivil demokratik bir anayasa ve yasa için, inanç ve düşünce özgürlüğü için seslerin yükseltildiği ifade edilen açıklamada, özgürlükten, demokrasiden ve sosyal devletten vazgeçilemeyeceği belirtildi.
Açıklamada, daha sonra şu ifadelere yer verildi:
''İşsizliğin önlenmesini, kıdem tazminatı hakkımızın korunmasını, esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerinden vazgeçilmesini istiyoruz. İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı dışında kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Sağlık ve sigorta alanındaki mağduriyetlerimizin giderilmesini istiyoruz. Asgari ücretin insan onuruna yakışır olmasını, vergi adaletsizliğinin giderilmesini istiyoruz. İş cinayetlerinin önlenmesini, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin artırılmasını istiyoruz.
Taşeronlaşma ve kayıt dışı ekonominin engellenmesini, özelleştirilmenin durdurulmasını istiyoruz. Antidemokratik sendikal yasaların değiştirilmesini, toplu pazarlık ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözümünü, din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün toplumun tüm kesimlerinde hakim kılınmasını istiyoruz. Cezaevlerindeki yaşam koşullarının insan onuruna yakışır bir şekilde iyileştirilmesini, ağır hastaların tahliye edilmesini istiyoruz. Doğal yaşamın korunmasını ve ekolojik çevrenin katline son verilmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddetin engellenmesini, istihdamda kadın emeğine daha çok yer verilmesini istiyoruz. Engellilerin toplumsal yaşama eşit bireyler olarak katılmasının sağlanmasını istiyoruz. ÖSYM tarafından yapılan sınavlarda güvenlik ve adaletin kuşkulara yer bırakmayacak şekilde sağlanmasını istiyoruz. Biz 1 Mayıs 1977'nin aydınlatılmasını ve kaybettiklerimizin faillerinin bulunmasını, adalet önüne çıkarılmasını istiyoruz. Biz Arap halklarının mücadelesini destekliyor, onlara yapılan tüm antidemokratik müdahaleleri kınıyoruz.''
''Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'' adına hazırlanan ortak bildiri ise Türkçe olarak Süleyman Batur, Kürtçe olarak da tekstil işçisi Ruşen Bana tarafından okundu.
İşçi sınıfının bütün haklarının gasp edildiği, bütün mevzilerinin dağıtılmak istendiği günlerde olunduğu savunulan bildiride, bugünlere kolay gelinmediği ifade edildi.
Bildiride, ''Şimdilerde emekçilere lütfetmiş gibi '1 Mayıs'ı biz verdik' diye övünen ve emekçileri nankörlükle suçlayan hükümet sahtekardır. Biz buraya sokak sokak dövüşerek, bu alanın her santimini alın terimizle ve kanımızla hak ederek geldik. Bugün burada yeni bir tarihe, aydınlık bir geleceğe yürüyoruz. Bu büyük kervan artık geri döndürülemez. Yolumuz açıktır. Biz o yolu kendi ellerimizle açacağız'' denildi.
KANLI 1 MAYIS'TA ÖLENLER UNUTULMADI
Kanlı 1 Mayıs olarak bilinen 1977'deki olaylarda ölen 37 kişi, Kazancı yokuşunda anıldı.
Taksim meydanına gelen sendikalar, yokuşta bulunan anıta karanfil bırakarak kanlı 1 Mayıs'ta hayatını kaybedenleri andı. 1 Mayıs kutlamaları çerçevesinde Taksim meydanında bulunan Atatürk anıtına çelenk bırakan DİSK, KESK, TÜRK İŞ, HAK İŞ sendikası temsilcileri ve sivil toplum kuruluşu üyeleri, ilk olarak 1977 yılındaki kanlı 1 Mayıs'ta hayatını kaybeden 37 kişiyi anmak için Kazancı yokuşuna geldi.
Burada sendika temsilcileri adına açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgü yaptı. Açıklamanın ardından anıta karanfiller bırakıldı.
Daha sonra sendika temsilcileri, Taksim Cumhuriyet Anıtı'na yürüdü. Karanfillerle '1 Mayıs' yazılan çelenk sendika temsilcileri tarafından anıta bırakıldı. TÜRK İŞ Başkanı Mustafa Kumlu burada bir açıklama yaparak herkesin 1 Mayıs işçi bayramını kutladı. Sendika temsilcileri anıt alanından ayrıldıktan sonra siyasi parti temsilcisi gençler, parti bayraklarını anıtın üzerine çıkardı. Bu arada, platform alanına gazeteciler girmek isteyince sendika görevlileri ile basın mensupları arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
TAKSİM CUMHURİYET ANITI'NA 1 MAYIS ÇELENGİ KONULDU
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla, Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk konuldu.
Kazancı Yokuşu'ndaki anma törenin ardından Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Taksim Cumhuriyet Anıtı önüne gelerek, zemini kırmızı karanfil olan ve üzerinde de beyaz karanfillerle '1 Mayıs' yazılı çelengi anıta bıraktılar.
Burada bir açıklama yapan Kumlu, 1 Mayısın dünya emekçilerinin meydanlarda kol kola girdiği, ekmek, barış, özgürlük, demokrasi taleplerini dayanışma içinde dile getirdiği coşkulu kutlamanın günü olduğunu söyledi.
''Bugün yıllardan beri 1 Mayıslarda yaptığımız gibi, yine Kazancı Yokuşu'na karanfiller bırakıyoruz, yine 1 Mayıs 1977'de kaybettiğimiz arkadaşlarımızı en içten duygularımızla anıyoruz'' diyen Kumlu, 1977 yılında meydana gelen Taksim olaylarının herkesi derinden etkilediğini söyledi.
Kumlu, coşkulu Taksim kutlamalarının, yıllardan beri en büyük özlemleri olduğunu ve tekrar Taksim'e kavuşmanın, emekçilerin ısrarlı talepleri üzerine geçen yıl gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Kaybettiğimiz canlara bir borcumuz vardır ki, o da 1977'de yaşanan acı olaylara sebep olanların belirlenip adalete teslim edilmesidir. Bu borç, Türk demokrasisi üzerinde 34 yıldır bir kara lekedir. Bu borç ödenmeden Türkiye'nin vicdanı rahat etmeyecek, demokrasimiz lekeli kalmaya devam edecektir. Bugün tüm dünyada emekçiler, emeğin uğradığı haksızlıklara karşı hep birlikte sesini yükseltiyor. Tüm dünyada emekçiler bir asır önce 8 saatlik çalışma uğruna canlarını veren emekçi kardeşlerini anarken, bugün hala bir çok ülkede, benzeri çalışma koşullarının var olmasına isyan ediyor.
Bugün tüm dünyada emekçiler alanlarda demokrasi istiyor, barış istiyor, özgürlük istiyor. Biz bugün burada dünyada ve ülkemizde eşitliği, barışı, kardeşliği, özgürlüğü çağırıyoruz. Emeğin çıkarının savaşta değil, barışta olduğunu biliyor, savaştan yana hiç bir politikaya onay vermeyeceğimizini haykırıyoruz.
Biz daha çok demokrasi istiyoruz, çünkü bunu hak ediyoruz. Biz örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Çünkü biz örgütlenirken demokrasimizin daha kalıcı hale geleceğini biliyoruz. Biz bugün burada, 1 Mayısta ve Taksim'de ülkeyi yönetenleri ve yönetmeye aday olanları emekçilerin sesine ve taleplerine kulak vermeye çağırıyoruz. Taksim Meydanı'ndan Türkiye'nin ve dünyanın 1 Mayıs alanlardaki coşkulu kutlamalara selam yolluyoruz. Taksim ve diğer 1 Mayıs şehitlerini saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun. İşçilerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin, gençlerin, emekçilerin ve emeğe gönül vermiş herkesin 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutluyoruz.''
Anıttaki törene, AK Parti İstanbul Feyzullah Kıyıklık, CHP İstanbul milletvekilleri, Mehmet Sevigen, Bayram Meral, CHP İstanbul Milletvekili adayı Süleyman Çelebi ile Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de katıldı.
1 MAYIS İÇİN BİN 200 POLİS İSTANBUL'A GELDİ
Yurdun çeşitli illerinden İstanbul'daki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarında görev alacak bin 200 takviye polis kuvveti, hava ve karayolu ile İstanbul'a geldi.
Bugünkü Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları nedeniyle İstanbul'da artırılan güvenlik önlemleri çerçevesinde Türk Hava Yolları'ndan (THY) kiralanan uçaklarla sabaha karşı Atatürk Havalimanı'na iniş yapan polisler, Devlet Konukevi önünde toplandı. Çeşitli illerden gelen takviye Çevik Kuvvet polisleri, buradan İstanbul Büyükşehir Belediye'sine ait İETT otobüsleri ile alınarak görev yerlerine sevk edildi.
Trabzon, Giresun, Ordu, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman, Bursa, İzmir, Kovaeli ve Konya gibi yurdun pek çok
kentinden takviye olarak kafileler halinde İstanbul'a gelen polislerin, gelişleri sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü timleri de güvenlik nedeniyle hazır bekletildi.
Bu sabaha karşı İstanbul'a gelen takviye polislerin, İstanbul'daki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının sona ermesinin ardından, gece saatlerinde bağlı bulundukları illere geri dönecekleri öğrenildi.
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bugünkü 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları öncesi akşam saatlerinde Taksim Meydanı'nda güvenlik tedbirlerini denetlemiş, gazetecilere kent genelinde 38 bin polisin görev alacağını söyleyerek, bunun bin 200'ünün çevre illerden takviye olarak geleceğini kaydetmişti.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN KUTLAMA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayısların, bundan sonra 'Emek Bayramı' adına yaraşır bir şekilde dostluk ve dayanışma günü olarak kutlanacağına inandığını belirterek, ''Hala sınıf ve çatışma kültürü beklentisi içerisinde olanlar varsa onlar, tarihin loş sayfalarında yerlerini alacaklardır'' dedi.
Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, ülkenin, huzur ve barışın, kardeşlik ve hukukun hakim olduğu bir anlayışla Cumhuriyetin 100. yılına doğru yürüdüğünü ifade etti.
Bu ülkenin daha bayındır, daha kalkınmış, daha üretken hale gelmesinde emekçilerin alın teri ve emeği bulunduğunu kaydeden Erdoğan mesajında, ''Emekçiler, bu toplumun en muteber kesimlerindendir ve büyük takdiri hak etmektedirler. Bizler hükümet olarak, bugüne kadar bu şuurla görev yaptık, her zaman emekçilerimizin yanında olduk'' ifadelerine yer verdi.
Bu anlayışla her yıl gerginlik ve çatışmaların beklendiği bir gün olarak gündeme gelen 1 Mayıs gününü, 2008 yılında ''Emek ve Dayanışma Günü'', 2009 yılında da resmi tatil ilan ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Böylece 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Türkiye'nin emek ve sendikacılık tarihi açısından önemli bir adım olarak kayda geçmiştir. İnanıyorum ki 1 Mayıslar, bundan sonra emek bayramı adına yaraşır bir şekilde dostluk ve dayanışma günü olarak kutlanacak, tüm emekçilerin hak ve taleplerinin ele alındığı, gündeme taşındığı bir gün olacaktır.
Zira soğuk savaş döneminin kavram ve kurumları, dünyamızı terk etmiştir. Hala sınıf ve çatışma kültürü beklentisi içerisinde olanlar varsa onlar, tarihin loş sayfalarında yerlerini alacaklardır.
Ülkemizin kaosa sürüklendiği yıllarda 34 yıl önceki 1 Mayıs 1977'nin tablosu hala hafızalarımızdadır. Tarihi hafızamız, 1 Mayısların 'çatışma günü' olarak hatırlanmasından artık temizlenmelidir. Bunu, siz emekçi kardeşlerim gerçekleştireceksiniz. Bu vesileyle tüm emekçilerimizin Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyor, tüm Konfederasyonlarımıza şimdiden teşekkür ediyorum.''
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte DİSK, KESK, TÜRK İŞ ve HAK İŞ sendikalarının belirlediği Şişli, Dolmabahçe ve Unkapanı'nda toplanan binlerce sendika üyesi, 1 Mayıs'ı kutlamak için Taksim'e akın etti. Kimisi davul zurna eşliğinde halay çekerken, kimisi de mehteran takımına eşlik etti.
Kutlamalara katılan ailelerin sayısındaki fazlalık da dikkatlerden kaçmadı. Bazı vatandaşlar, 6 aylık bebeklerini de alarak kutlamalar için Taksim'de yerlerini aldı. Sendikaların meydana gelişleriyle birlikte kutlamalar öğle saatlerinde başladı. Platform, geçen seneden farklı olarak The Marmara oteli önüne kuruldu. Meydanda toplanan binlerce işçi ve vatandaş, halaylar çekerek eğlendi.
38 BİN POLİS KUŞ UÇURTMADI
İstanbul polisi, çevre illerden gelen takviye polislerle birlikte meydan ve meydana çıkan yollarda kuş uçurtmadı.
Sadece, Harbiye'deki kontrol noktasında gerginlik yaşandı. Halk Cephesi üyesi bir grup ile polisler arasında arbede çıktı. Sökülen bariyerler yeniden yerlerine konuldu. Kutlamalar öncesi tüm meydan ve kuytu yerlerde bomba araması yapıldı. Emniyet yetkilileri, kutlamalar için 38 bin polisin görev yaptığını ifade etti. Bu arada, İstanbul emniyet müdürü Hüseyin Çapkın da dün gece ve sabah saatlerinde Taksim meydanında inceleme yaptı. Çapkın, polislerin alanda olmayacağını, ancak alan dışında her yerde bulunacağını belirtti.
1 MAYIS AÇIKLAMASI
TÜRK-İŞ, DİSK, KESK ve HAK-İŞ işçi ve memur konfederasyonlarının öncülüğünde Taksim Meydanı'nda düzenlenen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamasında konser programına geçildi.
1 Mayıs Taksim kutlamalarını örgütleyen bütün emek, meslek örgütleri, siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri, platformlar adına hazırlanan ortak 1 Mayıs açıklaması, 3 işçi tarafından okundu.
''Bizler bu ülkenin işçileri, kamu emekçileri, meslek sahipleri, emeklileri, işsizleri, yoksulları, kadınları, gençleri olarak, tüm dünya emekçileriyle birlikte 1 Mayıs alanlarında, emeğin bayramındayız'' denilen açıklamada, ''Barış için, özgürlük için, demokrasi için, saygın bir iş için, savaşsız bir dünyada sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için birlikteyiz'' denildi.
Sosyal adalet, eşitlik, bağımsızlık ve sendikal haklar için bugün başta Taksim olmak üzere tüm alanlarda omuz omuza olunduğu vurgulanan açıklamada, 1 Mayıs'ın güvencesiz, esnek, kuralsız çalışmanın, taşeronlaşmanın yaygınlaştırıldığı koşullarda karşılandığı savunularak, ''Emekçilerin yarısı kayıt dışında çalışıyor, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller korunuyor ve örgütlenen işçiler işten atılıyor. İş kazası adı verilen işçi cinayetleri durmak bilmiyor. Torba yasa ile her alanda emekçilerin hak ve çıkarları geriye götürülmek isteniyor'' ifadesine yer verildi.
Sosyal adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi istendiği ve özgürlükçü, eşitlikçi, sivil demokratik bir anayasa ve yasa için, inanç ve düşünce özgürlüğü için seslerin yükseltildiği ifade edilen açıklamada, özgürlükten, demokrasiden ve sosyal devletten vazgeçilemeyeceği belirtildi.
Açıklamada, daha sonra şu ifadelere yer verildi:
''İşsizliğin önlenmesini, kıdem tazminatı hakkımızın korunmasını, esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerinden vazgeçilmesini istiyoruz. İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı dışında kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Sağlık ve sigorta alanındaki mağduriyetlerimizin giderilmesini istiyoruz. Asgari ücretin insan onuruna yakışır olmasını, vergi adaletsizliğinin giderilmesini istiyoruz. İş cinayetlerinin önlenmesini, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin artırılmasını istiyoruz.
Taşeronlaşma ve kayıt dışı ekonominin engellenmesini, özelleştirilmenin durdurulmasını istiyoruz. Antidemokratik sendikal yasaların değiştirilmesini, toplu pazarlık ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözümünü, din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün toplumun tüm kesimlerinde hakim kılınmasını istiyoruz. Cezaevlerindeki yaşam koşullarının insan onuruna yakışır bir şekilde iyileştirilmesini, ağır hastaların tahliye edilmesini istiyoruz. Doğal yaşamın korunmasını ve ekolojik çevrenin katline son verilmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddetin engellenmesini, istihdamda kadın emeğine daha çok yer verilmesini istiyoruz. Engellilerin toplumsal yaşama eşit bireyler olarak katılmasının sağlanmasını istiyoruz. ÖSYM tarafından yapılan sınavlarda güvenlik ve adaletin kuşkulara yer bırakmayacak şekilde sağlanmasını istiyoruz. Biz 1 Mayıs 1977'nin aydınlatılmasını ve kaybettiklerimizin faillerinin bulunmasını, adalet önüne çıkarılmasını istiyoruz. Biz Arap halklarının mücadelesini destekliyor, onlara yapılan tüm antidemokratik müdahaleleri kınıyoruz.''
''Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'' adına hazırlanan ortak bildiri ise Türkçe olarak Süleyman Batur, Kürtçe olarak da tekstil işçisi Ruşen Bana tarafından okundu.
İşçi sınıfının bütün haklarının gasp edildiği, bütün mevzilerinin dağıtılmak istendiği günlerde olunduğu savunulan bildiride, bugünlere kolay gelinmediği ifade edildi.
Bildiride, ''Şimdilerde emekçilere lütfetmiş gibi '1 Mayıs'ı biz verdik' diye övünen ve emekçileri nankörlükle suçlayan hükümet sahtekardır. Biz buraya sokak sokak dövüşerek, bu alanın her santimini alın terimizle ve kanımızla hak ederek geldik. Bugün burada yeni bir tarihe, aydınlık bir geleceğe yürüyoruz. Bu büyük kervan artık geri döndürülemez. Yolumuz açıktır. Biz o yolu kendi ellerimizle açacağız'' denildi.
KANLI 1 MAYIS'TA ÖLENLER UNUTULMADI
Kanlı 1 Mayıs olarak bilinen 1977'deki olaylarda ölen 37 kişi, Kazancı yokuşunda anıldı.
Taksim meydanına gelen sendikalar, yokuşta bulunan anıta karanfil bırakarak kanlı 1 Mayıs'ta hayatını kaybedenleri andı. 1 Mayıs kutlamaları çerçevesinde Taksim meydanında bulunan Atatürk anıtına çelenk bırakan DİSK, KESK, TÜRK İŞ, HAK İŞ sendikası temsilcileri ve sivil toplum kuruluşu üyeleri, ilk olarak 1977 yılındaki kanlı 1 Mayıs'ta hayatını kaybeden 37 kişiyi anmak için Kazancı yokuşuna geldi.
Burada sendika temsilcileri adına açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgü yaptı. Açıklamanın ardından anıta karanfiller bırakıldı.
Daha sonra sendika temsilcileri, Taksim Cumhuriyet Anıtı'na yürüdü. Karanfillerle '1 Mayıs' yazılan çelenk sendika temsilcileri tarafından anıta bırakıldı. TÜRK İŞ Başkanı Mustafa Kumlu burada bir açıklama yaparak herkesin 1 Mayıs işçi bayramını kutladı. Sendika temsilcileri anıt alanından ayrıldıktan sonra siyasi parti temsilcisi gençler, parti bayraklarını anıtın üzerine çıkardı. Bu arada, platform alanına gazeteciler girmek isteyince sendika görevlileri ile basın mensupları arasında kısa süreli tartışma yaşandı.
TAKSİM CUMHURİYET ANITI'NA 1 MAYIS ÇELENGİ KONULDU
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla, Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk konuldu.
Kazancı Yokuşu'ndaki anma törenin ardından Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Taksim Cumhuriyet Anıtı önüne gelerek, zemini kırmızı karanfil olan ve üzerinde de beyaz karanfillerle '1 Mayıs' yazılı çelengi anıta bıraktılar.
Burada bir açıklama yapan Kumlu, 1 Mayısın dünya emekçilerinin meydanlarda kol kola girdiği, ekmek, barış, özgürlük, demokrasi taleplerini dayanışma içinde dile getirdiği coşkulu kutlamanın günü olduğunu söyledi.
''Bugün yıllardan beri 1 Mayıslarda yaptığımız gibi, yine Kazancı Yokuşu'na karanfiller bırakıyoruz, yine 1 Mayıs 1977'de kaybettiğimiz arkadaşlarımızı en içten duygularımızla anıyoruz'' diyen Kumlu, 1977 yılında meydana gelen Taksim olaylarının herkesi derinden etkilediğini söyledi.
Kumlu, coşkulu Taksim kutlamalarının, yıllardan beri en büyük özlemleri olduğunu ve tekrar Taksim'e kavuşmanın, emekçilerin ısrarlı talepleri üzerine geçen yıl gerçekleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Kaybettiğimiz canlara bir borcumuz vardır ki, o da 1977'de yaşanan acı olaylara sebep olanların belirlenip adalete teslim edilmesidir. Bu borç, Türk demokrasisi üzerinde 34 yıldır bir kara lekedir. Bu borç ödenmeden Türkiye'nin vicdanı rahat etmeyecek, demokrasimiz lekeli kalmaya devam edecektir. Bugün tüm dünyada emekçiler, emeğin uğradığı haksızlıklara karşı hep birlikte sesini yükseltiyor. Tüm dünyada emekçiler bir asır önce 8 saatlik çalışma uğruna canlarını veren emekçi kardeşlerini anarken, bugün hala bir çok ülkede, benzeri çalışma koşullarının var olmasına isyan ediyor.
Bugün tüm dünyada emekçiler alanlarda demokrasi istiyor, barış istiyor, özgürlük istiyor. Biz bugün burada dünyada ve ülkemizde eşitliği, barışı, kardeşliği, özgürlüğü çağırıyoruz. Emeğin çıkarının savaşta değil, barışta olduğunu biliyor, savaştan yana hiç bir politikaya onay vermeyeceğimizini haykırıyoruz.
Biz daha çok demokrasi istiyoruz, çünkü bunu hak ediyoruz. Biz örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Çünkü biz örgütlenirken demokrasimizin daha kalıcı hale geleceğini biliyoruz. Biz bugün burada, 1 Mayısta ve Taksim'de ülkeyi yönetenleri ve yönetmeye aday olanları emekçilerin sesine ve taleplerine kulak vermeye çağırıyoruz. Taksim Meydanı'ndan Türkiye'nin ve dünyanın 1 Mayıs alanlardaki coşkulu kutlamalara selam yolluyoruz. Taksim ve diğer 1 Mayıs şehitlerini saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun. İşçilerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin, gençlerin, emekçilerin ve emeğe gönül vermiş herkesin 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutluyoruz.''
Anıttaki törene, AK Parti İstanbul Feyzullah Kıyıklık, CHP İstanbul milletvekilleri, Mehmet Sevigen, Bayram Meral, CHP İstanbul Milletvekili adayı Süleyman Çelebi ile Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de katıldı.
1 MAYIS İÇİN BİN 200 POLİS İSTANBUL'A GELDİ
Yurdun çeşitli illerinden İstanbul'daki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarında görev alacak bin 200 takviye polis kuvveti, hava ve karayolu ile İstanbul'a geldi.
Bugünkü Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları nedeniyle İstanbul'da artırılan güvenlik önlemleri çerçevesinde Türk Hava Yolları'ndan (THY) kiralanan uçaklarla sabaha karşı Atatürk Havalimanı'na iniş yapan polisler, Devlet Konukevi önünde toplandı. Çeşitli illerden gelen takviye Çevik Kuvvet polisleri, buradan İstanbul Büyükşehir Belediye'sine ait İETT otobüsleri ile alınarak görev yerlerine sevk edildi.
Trabzon, Giresun, Ordu, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman, Bursa, İzmir, Kovaeli ve Konya gibi yurdun pek çok
kentinden takviye olarak kafileler halinde İstanbul'a gelen polislerin, gelişleri sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü timleri de güvenlik nedeniyle hazır bekletildi.
Bu sabaha karşı İstanbul'a gelen takviye polislerin, İstanbul'daki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarının sona ermesinin ardından, gece saatlerinde bağlı bulundukları illere geri dönecekleri öğrenildi.
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bugünkü 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları öncesi akşam saatlerinde Taksim Meydanı'nda güvenlik tedbirlerini denetlemiş, gazetecilere kent genelinde 38 bin polisin görev alacağını söyleyerek, bunun bin 200'ünün çevre illerden takviye olarak geleceğini kaydetmişti.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN KUTLAMA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayısların, bundan sonra 'Emek Bayramı' adına yaraşır bir şekilde dostluk ve dayanışma günü olarak kutlanacağına inandığını belirterek, ''Hala sınıf ve çatışma kültürü beklentisi içerisinde olanlar varsa onlar, tarihin loş sayfalarında yerlerini alacaklardır'' dedi.
Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, ülkenin, huzur ve barışın, kardeşlik ve hukukun hakim olduğu bir anlayışla Cumhuriyetin 100. yılına doğru yürüdüğünü ifade etti.
Bu ülkenin daha bayındır, daha kalkınmış, daha üretken hale gelmesinde emekçilerin alın teri ve emeği bulunduğunu kaydeden Erdoğan mesajında, ''Emekçiler, bu toplumun en muteber kesimlerindendir ve büyük takdiri hak etmektedirler. Bizler hükümet olarak, bugüne kadar bu şuurla görev yaptık, her zaman emekçilerimizin yanında olduk'' ifadelerine yer verdi.
Bu anlayışla her yıl gerginlik ve çatışmaların beklendiği bir gün olarak gündeme gelen 1 Mayıs gününü, 2008 yılında ''Emek ve Dayanışma Günü'', 2009 yılında da resmi tatil ilan ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Böylece 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Türkiye'nin emek ve sendikacılık tarihi açısından önemli bir adım olarak kayda geçmiştir. İnanıyorum ki 1 Mayıslar, bundan sonra emek bayramı adına yaraşır bir şekilde dostluk ve dayanışma günü olarak kutlanacak, tüm emekçilerin hak ve taleplerinin ele alındığı, gündeme taşındığı bir gün olacaktır.
Zira soğuk savaş döneminin kavram ve kurumları, dünyamızı terk etmiştir. Hala sınıf ve çatışma kültürü beklentisi içerisinde olanlar varsa onlar, tarihin loş sayfalarında yerlerini alacaklardır.
Ülkemizin kaosa sürüklendiği yıllarda 34 yıl önceki 1 Mayıs 1977'nin tablosu hala hafızalarımızdadır. Tarihi hafızamız, 1 Mayısların 'çatışma günü' olarak hatırlanmasından artık temizlenmelidir. Bunu, siz emekçi kardeşlerim gerçekleştireceksiniz. Bu vesileyle tüm emekçilerimizin Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyor, tüm Konfederasyonlarımıza şimdiden teşekkür ediyorum.''