Trakya'da yer altı suları alarm veriyor! Yüzde 85'i tükendi
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da yer altı sularının yüzde 85'inin tükendiğini söyledi. Tecer, "Tekirdağ bölgesinde 16-17 hektometreküp kadar bir yer altı suyu seviyesi kaldı. Yani bu tüketim biçimiyle yer altı su seviyesinden artık istifade edilemeyecek noktaya geleceğiz, bu kaçınılmaz. Dolayısıyla yer altı suyu alarm veriyor" dedi.

Türkiye'nin buğday, ayçiçeği, çeltik gibi ürünlerin en önemli merkezlerinden olan Trakya, son 91 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Üreticiler, ayçiçeği ve buğday gibi ürünlerde kuraklık nedeniyle verim kaybı yaşarken, DSİ verilerine göre bölgede bulunan 6 baraj ve 31 gölette 2019 yılına yüzde 40 doluluk oranıyla girildiği, bu yıl ise aynı baraj ve göletlerde su seviyesinin yüzde 20'ye kadar düştüğü kaydedildi. Edirne'de Meriç ve Tunca nehirlerinin debileri dip seviyeyi görürken, Meriç'te kum adacıkları oluştu.

Kuraklığın yaşandığı Trakya'da yer altı suları da tükenmeye başladı. Tarımın yanı sıra bölgede artan sanayi kuruluşları, yer altı sularının tükenmesinde önemli etken olarak gösterildi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da yer altı sularının az bir seviyede kaldığını söyledi.

Ergene Havzası'nın Türkiye'nin önemli havzalarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Tecer, "Ergene Havzası sadece bir sanayi merkezi durumunda değil, aynı zamanda büyük bir tarımsal üretim merkezi konumunda. Ergene Havzası, Ergene Deresi, Meriç ve Ergene nehirleri ile bunun kollarından oluşan bir yer altı ve yer üstü suyu potansiyeline sahiptir. Şimdi bu bölgede yer üstü suları yağışların akışa geçerek yer üstü sularına karışmasıyla oluşur, yer altı suları ise bu yağışların toprağın altına geçen su kısmından oluşur. Dolayısıyla su potansiyeline böyle bakmak lazım. Türkiye'de yağışa baktığımız zaman ortalama yıllık 633 milimetrelik bir yağış potansiyeli var. Havzada ise bu miktar 650 milimetre civarındadır, şimdi uzun dönemli yağış verilerine baktığımız zaman 2000 yılına kadar zaman zaman kurak zaman zaman yağışlı dönemler geçirilmiştir ama 2000 yılından sonra kurak bir döneme girilmiştir" dedi.

'ERGENE HAVZASI'NDAKİ YÜZEYSEL SULARDAN FAYDALANAMIYORUZ'
Ergene Havzası'ndaki yer altı ve yer üstü sularının dört kalemde ayrılabileceğini ifade eden Tecer, şunları söyledi:

"Bir tanesi sulama olarak kullanılıyor, ikincisi evlerimizde kullandığımız içme ve kullanma suyu olarak tüketiliyor, üçüncüsü sanayi tesislerindeki, buna ayrıca bir parantez açmamız gerekiyor. Sanayi tesislerinde proses suyu olarak kullanılıyor. Dördüncüsü de işte balıklar için yaşam ortamı olarak kullanılıyor. Şimdi şöyle düşünelim; Türkiye'nin toplam su potansiyeli 112 kilometre küp. Ergene Havzası'nda bu sadece 3,6 kilometreküp. Biz Ergene Havzası'ndaki yüzeysel sulardan faydalanamıyoruz. Sadece yer altı sularından istifade ediyoruz. Hem evlerimizde kullandığımız içme ve kullanma suları hem de sanayi tesislerinde proses sularını biz yer altı sularından temin ediyoruz. Ergene Deresi ve kollarında uzun yıllar boyunca bir ölçüm gerçekleşiyor. Yer altı suyu seviyesi ölçümleri gerçekleştiriliyor. 1991 yılına kadar Ergene Nehri ve çevresindeki gözlem istasyonlarından tabii akışı içerisinde yaz aylarında yağış olmadığından dolayı debinin sıfıra düştüğü görülüyor.