Büyük şair, büyük müzisyen Bob Dylan, bugün itibarıyle 70 yaşında. 'Yaş 70, iş bitmemiş' tabirinin en sağlam örneklerinden Dylan'ı sevmek için çok neden var. Radikal gazetesi Bob'un yaşının yarısı kadar neden sıraladı. ‘Blowin’ in the Wind’ şarkısının yazarıdır. Gençlerin şiirle ilgilenmesinin, Baudelaire’i, Allen Ginsberg’ü sevmesinin nedenidir. Kendisi folk-rock türünün yaratıcısıdır. Songwriters Hall of Fame, Rock and Roll Hall of Fame ve Nashville Songwriters Hall of Fame üyesidir. 1959 tarihli okul yıllığına göre hayali ‘Little Richard’ın izinden gitmektir. Ciddiyet ve komediyi birleştirebilen nadir şarkı yazarlarındandır. ‘Master of War’ gibi ciddi mi ciddi konulara dair parçalarda bile bunu yapabilmiştir. Dünyanın ilk anti aşk şarkısı ‘It Ain’t Me, Babe’in yazarıdır. Live Aid’de diğerleri ‘Zavallı aç Afrikalılar’ için bakın ne paralar topladık şeklinde egolarını tatmin ederken Dylan, paranın bir kısmının artık iş yapamaz hale gelmiş Amerikalı çiftçiler için kullanılması önerisini getirmiş ve bu önerisiyle ‘Farm Aid’i düzenleyen Willie Nelson’a ilham olmuştur. ’Mr. Tambourine Man’ gibi inanılmaz bir şarkı yazmıştır. 'Nashville Skyline’ albümüyle country-rock’ı icat etmiştir. 11Biyografisini beyazperdeye aktarmak için altı aktör gerekmiştir (Todd Haynes’in ‘I’m Not There’ filmi). Aktörlerden biri küçük bir zenci çocuk, diğeri Cate Blanchett’tir. ’Christmas in the Heart’ albümünün gelirini evsizler için bağışlamıştır. Ve bu bir defaya mahsus değildir, ebediyete kadar para evsizlere gidecektir. Yeteneğinin az olması onu başka sanat dallarından uzak tutmamıştır. Resim yapmaktan, ‘Tarantula’ gibi romanlar yazmaktan, hatta film çekmekten geri durmamıştır. Hiçbir evliliğiyle magazin dergilerinin sayfalarında görülmemiştir, özel hayatı onda saklıdır. Altı dakikalık bir single yapmaya cesaret etmiştir. ‘Like A Rolling Stone’ öncesi bütün single’lar müzik kutuları böyle istediği için üç dakikadan da kısaydı. John Lennon ve George Harrison’ın da her fırsatta belirttiği gibi Beatles üzerindeki etkisi büyüktür. Oscar, Golden Globe ve de Grammy ödüllerine doyamaz. Şair Laureate Andrew Motion’ın da belirttiği gibi dünyanın en güzel sözlerine sahip ‘Visions of Johanna’ parçasının yazarıdır. ’Never Ending Tour’la şov dünyasının en ağır çalışan insanlardandır. Her yıl dünyanın dört yanında 100-200 arası konser verir. Mızıkayı popülerleştirmiş ve enstrümanın etkisini pop dünyasına göstermiştir. Klasik 60’ların ortası Bob Dylan imajı, Chelsea botlarından saçlarına rock âlemindeki en cool görüntüdür. John Cooper Clarke’a sorabilirsiniz. Bu zamana kadar yapılmış en en iyi albüm ‘Blonde on Blonde’ ona aittir. Tura çıkarken Allen Ginsberg’ü de yanına almış ve o günler için hiç beklenmeyen bir harekete imza atmıştır. 70’lerde müzik yazarları ve fanlar ‘Bob Dylan bitmiştir’ derken en sağlam şarkılarının olduğu ‘Blood on the Tracks’ ile çıkagelmiştir. Bu ‘hileye’ sonraki yıllarda da sık sık başvurmuştur. Son albümü ‘Together Through Life’ ile Amerika ve İngiltere listelerinde uzun süre bir numarada kalan en eski sanatçılardandır. Bütün dünya 70’lerde diskoya giderken o Çingene şairleri, oyun yazarlarını ve halk ozanlarını eski güçlerine kavuşturmuş, en pahalı ‘ev yapımı’ belgesel ‘Renaldo ve Clara’yı yapmıştır. Bruce Springsteen, Rock and Roll Hall of Fame’de “Elvis’in bedenimizi özgürleştirdiği yolda Bob beynimizi özgürleştirdi. Dans edebilmek için anti-entelektüel sözlerin şart olmadığını gösterdi” demiştir. Tom Waits onu şöyle tarif eder: “Patlamak üzere olan bir gezegen… Bir marangoz için çekiç ve çivi ne ise bir şarkı yazarı için Bob Dylan da odur. O kadar gereklidir.” 80’lerde tam da ‘Bob Dylan yok oldu’ denirken ‘Oh Mercy’ gibi unutulmayacak bir albüme imza atmıştır. The Hawks grubunu dünyanın en iyi rock grubu The Band’e çevirmeyi başarmıştır. ’Like a Rolling Stone’ ve ‘Positively 4th Street’ gibi şarkılarla o güne kadar romantizm şiarından ayrılmaya pek de heves etmemiş pop âlemine nahoş sözlü müziği sevdirmiştir. 1965 Newport Folk Festivali’nde olduğu gibi bir folk festivalinde sahneye bir elektronik blues grubu çıkarabilmiştir. 3O olmasaydı Byrds diye bir grup da olmayacaktı. Sayesinde sosyal protesto ahlakı bir jenerasyon için kültürel bir olguya dönüşmüştür. Popüler müzik ve Amerikan kültürüne şarkı sözleri ve şiirsel gücüyle yaptığı katkılar nedeniyle 2008’de Pulitzer ödülü almıştır.