CANLI YAYIN
A HABER GALERİ
Balıkçıların yeni korkulu rüyası oldular! Balon balığından sonra onlar da ağları parçalıyor
Türkiye kıyılarına Kızıldeniz'den gelen balon balıkları balıkçılara zor anlar yaşatırken, yeni kabus ortaya çıktı. Yunus balıklarının da aynı balon balıkları gibi balıkçı ağlarını parçalayıp balıkları yediği ve büyük zararlar verdiği belirtildi.
Kızıldeniz'den gelerek Akdeniz'deki balık popülasyonuna zarar veren, kendi türünü dahi yiyen balon balığı, Akdeniz'e yerleşti.
Güçlü çenesi ve dişleriyle teneke kutuyu dahi kolayca parçalayan, balıkçı ağlarına da zarar veren bu türün kontrol altına alınması için Tarım ve Orman Bakanlığı balon balığının kuyruğunu getirene 5 lira ödemeye başladı.
BALON BALIĞI KADAR ZARARLI
Kısa sürede binlerce balon balığı avlanarak kuyrukları yetkililere teslim edildi. Balığın popülasyonu da kontrol altına alınmaya başlandı. Balıkçılar, balon balığından sonra ağlarına zarar veren ikinci bir canlı olduğunu tespit etti.
Uzun zamandır av için bırakılan ağların, parçalanmış halde bulması üzerine balıkçılar, sonar ve görüntüleme cihazlarıyla inceleme yaptı. İncelemede ikinci türün yunus olduğu belirlendi.
TEKNE MOTORUNUN SESİNİ TAKİP EDİYOR
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yunusların çok zeki olduğunu söyledi. Yunusun memeli bir tür olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gökoğlu, "Yunuslar trol teknelerini takip eder. Balıkçı ağdan balığı almaya başladığında her zaman tekne motorunun sesini takip eder. Herkes kısmetine düşeni alıyor. Ağdaki balığı aldığında ağı da yırtıyor. Zaman zaman ağ giderlerinin, avlanan balığın üzerinde olduğunu görüyoruz" dedi. Yunusların avlanmasının yasak olduğunu da hatırlatan Prof. Dr. Gökoğlu, yapabilecek çok bir şey olmadığını sözlerine ekledi.
GÜNDE 10 BİN LİRALIK AĞ ZARAR GÖRÜYOR
Antalya Yeni Liman Su Ürünleri Kooperatifi yönetiminden balıkçı Ümit Durmaz, balon balığıyla ilgili alınan önlemin, 2021'de de devam etmesini beklediklerini söyledi. Yunusların da balıkçılara zarar verdiğini belirten Durmaz, "Karadeniz'deki balıkçılar da bunu dillendiriyor. Sayıları ciddi anlamda arttı. Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de çoğaldılar. Yunuslar havaya zıplayarak şamandıraları görüyor. Serilen ağların yerlerini böyle tespit ediyorlar. Kullandığımız ağlar pahalı. Bir günde 10 bin liralık ağ çöpe gidiyor" dedi.
15 yıldır balıkçılık yapan Behlüldane Ağır ise yunuslardan çok zarar gördüğünü söyledi.
Yunusların ışıklardan, şamandıradan ağların yerini tespit ettiğini ifade eden Ağır, balon balığı kadar zarar verdiğini anlattı.
İnönü ilçesinde bulunan akarsulardan Sarısu'da görülen iki balık türü bilim insanlarını tedirgin ediyor. Görülen balık türlerinden ilki Clarias batrachus (Yürüyen Kedi Balığı) olarak tabir ediliyor. Bu balık dünyada en tehlikeli 100 ekolojik canlıdan biri olarak sayılıyor.
Prof. Dr. Emiroğlu ve ekip arkadaşları bu yıl yaptıkları makale ile bu türün Endonezya dan geldiğini tespit etti. Endonezya'dan getirildiği düşünülen balık, suyun sıcak olması nedeniyle kısa sürede uyum sağlayarak çoğalmaya başladı. Bu balık türü ayrıca suların yok olmasına neden olurken, karada da yürüyebilmeleri ile tanınıyor.
Suda bulunan diğer balık türü ise Amazon'dan getirildiği tahmin edilen aynı zamanda akvaryumlarda da yaşayan Vatoz türü. Bu tür ise sudan çıkarıldığı an çok uzun süre hareketsiz kalıyor. Uzun süre sonra yeniden suya konulduğunda ise canlanıyor. Bu balıklar da suların kalitesini düşürüyor. Bundan dolayı ise yerli balık türleri olumsuz etkileniyor.
"BU BALIK TÜRÜ KARADA DA YÜRÜYEBİLİYOR"
Balık türleri hakkında konuşan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Emiroğlu, öncelikle yürüyen kedi balığı hakkında konuştu. Balığın özellikleri ve verdiği zarar hakkında konuşan Prof. Dr. Özgür Emiroğlu, "Burada 2015 yılında tespit ettiğimiz istilacı ve yabancı tür balıklar var. Bunlardan bir tanesi, Clarias batrachus (Yürüyen Kedi Balığı) dediğimiz bir tür.
Dünyadaki en tehlikeli 100 ekolojik canlıdan biri olarak tanımlanır. Bu balık normal şartlarda Güney Asya kökenlidir. Biz hazırladığımız makalede, Endonezya'dan Türkiye'ye getirildiğini tespit ettik. Türkiye'ye akvaryum ticareti ile getirilmiş ve daha sonra da buradaki sularımıza bırakılmıştır. Bu bölgedeki su kaynağı ılıman olduğu için balıklar buraya adapte olmuşlar. Doğal popülasyona ciddi zarar veriyorlar. Bu balıkların en önemli özelliklerinden bir tanesi, karada yürüyebilmeleridir. Karada uzun süre kalabiliyorlar çünkü bunların 5'inci solungaç filamentleri dallanmıştır. Akciğer gibi görev alır ve böylelikle de karada uzun süre kalabilirler.
Sularımızı yok eden canlılardan bir tanesi olarak tanımlayabiliriz. Bu balıklar suların kenarlarına yuva yapıyorlar. Buralara yavru bırakıyorlar ve yavrular çıktıktan sonra yuvalar, oyuk halinde kalmış oluyor. Bir süre sonra kenarlar suyun içine göçmeye başlıyor. Böylelikle derelerimizin karasallaşma hızı artıyor. Buradaki balıklarla beslenmelerinin yanında organik maddelerin tümünü tüketiyorlar. Çok fazla organik atık bırakıyorlar. Ortamda bulunan yerel balıklar yaşarken suya zarar vermeden ve kirletmeden hayatlarına devam ederler. Fakat bu balıklar bu dengeyi bozduğu için sularımız ciddi miktarda kirleniyor ve organik madde yüküne maruz kalıyor. Bu balıklar sıcak suya bağımlı oldukları için aşağı havzalara doğru inmemişler, sadece dar bir alanda dağılım gösteriyorlar. Ancak günümüzdeki iklim değişiklikleri ile beraber suların ısıları arttıkça bu balıkların aşağılara doğru gitmesi de mümkün olacak" dedi.
"UZUN SÜREDE SUYUN DIŞINDA KALABİLİYORLAR"
Suda görülen Vatoz türü hakkında da konuşan Emiroğlu, konuşmasının devamında balık hakkında şunları söyledi:
"Buradaki bir diğer balık türü ise Vatoz balıklarıdır. Bunlar da amazon kaynaklı bir balık olarak karşımıza çıkıyor. Akvaryum için getirilen bu balık da sulara bırakılmış. Burada ciddi bir popülasyon oluşturmuşlar. 2015 yılından beri bu iki türün de burada yaşadığını biliyoruz. Çok ciddi miktarda çoğaldıklarını görüyoruz. Bu balıklar çok üzün süre hareketsiz suyun dışında kalabiliyorlar. Ciddi miktarda organik madde tüketip daha sonra da üretiyorlar. Suların kalitesini ve kullanılabilirliğini etkiliyorlar. Biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz etki gösteriyorlar. Akvaryum için getirilen balıkları, hangi şartlarda olursa olsun doğal sularımıza bırakmamamız gerekiyor. Yabancı türlerin ülkemize girişini engellemeliyiz."
BOYU VE KİLOSU GÖRENLERİ ŞAŞKINA ÇEVİRDİ
Çanakkale'de tüpsüz olarak, 18 metre derinliğe serbest dalış yapan Çetin Ege Doğan (40), zıpkınla 58 kilo ağırlığında, 1 metre 80 santim boyunda akya balığı avladı.
Özel bir bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan Çanakkaleli dalgıç Çetin Ege Doğan, Büyük Kemikli Burnu mevkisinde tüpsüz olarak 18 metreye serbest dalış gerçekleştirdi.
Karşısına oldukça büyük bir akya balığı çıktı. Önünden hızla geçen balığı zıpkınla avlayan Doğan, suyun karanlık olması nedeniyle balığı vurma anını kameraya kaydedemedi.
Ancak, Doğan'ın, güçlükle suyun yüzeyine çıkardığı akya balığının su altı kamerasına yansıyan görüntülerde ne denli büyük olduğu net şekilde görüldü.
Dalgıç Çetin Ege Doğan'ın avladığı akya balığının ağırlığı58 kilo, boyu ise 1 metre 80 santim olarak ölçüldü.
