A HABER GALERİ
Yerli füze "Tayfun" ezberleri bozacak
Türkiye, bundan birkaç hafta önce, Roketsan yapımı Tayfun Balistik Füzesi'ni denedi. Yaklaşık 560 kilometre menzilde başarılı gerçekleşen denemenin ardından, Tayfun'un 850 kilometrelik etkili bir menzile sahip olabileceği de dile getirildi. Türk savunma modernizasyonu için kritik bir eşik olan Tayfun Füzesi denemesi, birçok ana akım haber mecrasında, haritalar üzerinde düz bir çizgi, bir füze fotoğrafı ve deneme menzili ile birlikte yayımlandı.

Üstelik, bu noktaya kadar aktarılanları, Türk askeri kapasitesinin ileri modernizasyon planlarına taşımak da mümkün. İşin içine, ilerleyen varyantlarında transonik ve süpersonik nitelik kazanacak, Türkiye'nin ilk turbofan motorlu ve dahili silah istasyonuna sahip SİHA'sı Kızılelma'nın; Atmaca füzelerinin modifikasyonu ile kara hedeflerini vurma kabiliyeti kazanacak Reis sınıfı denizaltıların; "Türk Tomahawk ya da Kalibr yeteneği" olarak değerlendirebileceğimiz Gezgin seyir füzesinin girmesi, Türkiye'nin stratejik silah sistemleri kapasitesini farklı bir lige taşıyacak.

'KARAR-MERKEZLİ HARP', MAREŞAL OGARKOV'UN KABUSLARI VE SADDAM'IN SCUD FÜZELERİ
Stratejik silah sistemlerinin doktrin esaslarına uygun olarak, yukarıda aktardığımız askeri zihin egzersizinde öncelikli hedef grubu da, olası bir düşmanın stratejik hava üsleri, komuta-kontrol merkezleri, kuvvet, ordu ve kolordu düzeyindeki karargahları, ana ikmal merkezleri, radar altyapısı ile büyük birliklerin ilk ve ileri toplanma alanları vurulacaktır. Elbette, dikkat çekici olan bir diğer husus da, Türk robotik harp yeteneklerinin, stratejik silah sistemleri kapasitesinin organik bir parçası haline gelmesi. Bu durum, çok farklı konseptlerin de kapısını açıyor.

Bu satırların yazarı gibi, 21. yüzyılda askeri bilimler alanında eğitim görenlerin öğrendikleri ilk hakim paradigma, muhtemelen "ağ-merkezli harp" olmuştur. Ağ-merkezli harp anlayışı, son dönem literatürde ve devam eden doktrin çalışmalarında, yerini "karar-merkezli harp" kapsamına bırakacak gibi görünüyor.

"Karar-merkezli harp" konsepti, özü itibariyle, harp sahasında enformasyon üstünlüğünü hızla ele geçirirken, düşmanın komuta-kontrol ve keşif-gözetleme-istihbarat altyapısına taarruzu öngörmekte. Tüm bunları yaparken, dost kuvvetlerin hem dağıtık bir düzende olmaları, hem de sıkı bir ağ-merkezli yapıda görevlerini icra edebilmeleri gerekiyor. Sayılan nedenlerle, yapay-zeka, insansız sistemler ve elektromanyetik spektrumda üstünlük sağlanması, karar-merkezli harbin temel sütunlarını teşkil ediyor. Yine karar-merkezli harbin karakteristik niteliklerinden biri de, birçok sistemin sensör ve taarruz yeteneği kapsamında görev yapabilmesi [1].

Sovyetler Birliği Genelkurmay Başkanı Mareşal Nikolay Ogarkov, 1980'li yıllarda, NATO'nun yüksek teknolojiye dayanan keşif-taarruz kompleksi kabiliyetinin, Kızıl Ordu'yu "felç edebileceği" tehdidine vurgu yapmıştı. Söz konusu askeri mülahaza, daha sonra ABD'de ünlü istihbarat analisti ve stratejist Andrew Marshall ve ekibi tarafından "askeri meselelerde devrim" (Revolution in Military Affairs) kavramına dönüştürülecekti. Mareşal Ogarkov'un kabusları, 21. yüzyılın savunma teknolojileri ile birlikte gerçeğe dönüşüyor.

Günümüz stratejik silah sistemleri ve söz konusu silahlar etrafında şekillenen harekat tasarısı, 1990'ların başında Saddam Hüseyin'in savaşı Orta Doğu'ya yaymak için kullandığı Scud'lardan çok farklı. Son yıllardaki çatışma trendleri, balistik füzeler ve seyir füzeleri ile geniş bir spektrumda insansız sistemlerin, cephe gerisinde yüksek değerli hedeflere taarruz rollerinde ön plana çıktığını gösteriyor. Söz konusu stratejik silah sistemleri kabiliyeti, asimetrik etki oluşturma imkanını beraberinde getiriyor ve taarruz-dominant bir rejim ortaya koyuyor.

Daha açık bir örnekle anlatalım: Ukrayna Savunma Bakanlığı verileri, hava savunma sistemlerinin, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri'nin seyir füzeleriyle ve İran'dan alınan gezici mühimmatla (kamikaze dron) icra ettiği taarruzların büyük çoğunluğunu bertaraf ettiğini belirtiyor. Yine de, Ukrayna savunmasını geçen yüzde 20'lik taarruz paketleri bile, ülkenin yaklaşık üçte birini elektriksiz bırakmaya yetmişti. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri koalisyonu, İran destekli Husilerin füze ve SİHA tehdidi karşısında, ABD yapımı çok gelişmiş hava ve füze savunma sistemlerini konuşlandırdı. Buna karşın, 2019'da, enerji devi Aramco'nun Abkayk ve Hureys tesislerinin vurulması gibi sansasyonel taarruzların önüne geçemedi. Sadece belirtilen SİHA ve seyir füzesi taarruzu, uluslararası enerji piyasalarında bir deprem etkisi oluşturmuştu.

Ayrıca, Ukrayna'nın Rus cephe gerisini vurarak gösterdiği başarı ise, Soğuk Savaş dönemi NATO konseptlerinden olan, toplanma ya da intikal halindeki düşman takviye birliklerinin, cephe gerisindeki komuta-kontrol merkezlerinin ve ikmal hedeflerinin vurularak, esas savunma hatlarının yükünün azaltılmasını hedefleyen FOFA'nın yeniden önem kazandığını ortaya koyuyor. Yani, stratejik silah sistemleri, sadece düşmanın kritik altyapısının imhası için değil, düşman harekatının akamete uğratılması için de kritik önem kazanıyor.

TÜRKİYE'NİN STRATEJİK SİLAH SİSTEMLERİ KAPASİTE İNŞASI
Bora balistik füzesi ve Akıncı, stratejik SİHA muharip görevlerde yer aldı. Muhtemelen önümüzdeki süreçte ülkenin stratejik silah sistemleri kapasitesinin diğer bileşenleri ile ilgili daha çok veri bulabileceğiz. Özellikle seyir füzeleri ile insansız sistemlerin entegrasyonu ve gezici mühimmat ile insansız sistemlerin entegrasyonu çok farklı ve esnek harekat tasarılarının önünü açabilecektir. Özellikle atışlı tatbikat ve denemelerde, farklı tiplerde füze, ağır çok namlulu roketatar (ÇNRA, örneğin Kasırga ve Kaplan), SİHA ve gezici mühimmatın aynı taarruz paketinde kullanıldığı senaryoların denenmesinde yarar var. Ancak mevcut trendler, Türkiye'nin milli stratejik silah sistemleri kapasitesini ciddi şekilde geliştirdiğini, teknolojik bağımsızlık marjını hızla yükselttiğini, tüm bunları yaparken de Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası konjonktürde NATO ittifakı için gerçek bir değer olduğunu ortaya koyuyor.

Son olarak belirtelim: Stratejik silah sistemleri kapasitesinde harekat bağımsızlığı ve alt-sistem devamlılığı elzem. Sektörel planlamanın, milli teknoloji perspektifiyle yapılması da bu nedenle önemli. Rusya'nın füze ve SİHA sistemlerindeki kritik alt-sistem bağımlılığından ders almakta yarar var.
[