A HABER GALERİ
Bilim insanları herkesi şaşırttı! Öyle bir şey yaptılar ki...
Bilim insanları yaptıkları çalışmayla herkesi şaşırttı. Bilim insanları, bu kez bir kemikten değil, çiğnenmiş bir sakızdan 6 bin yıl önce yaşayan bir kadının DNA'sına ulaştı. Araştırmacılara göre antik bir insan genomu ilk kez insan kemiğinden başka bir şeyden çıkarıldı.

Bilim insanları, özellikle kemiklerin yapısından asırlar önce yaşayan pek çok canlının DNA'sına ulaşarak onlarla ilgili çok önemli bilgiler aldı ve dünyayla paylaştı. Ancak yapılan son çalışma, bilimsel araştırmalarda önemli bir dönüm noktası olacağa benziyor:

Zira araştırmacılar, bu kez fosilden değil, bir sakızdan 6 bin yıllık insan DNA'sı bulmayı başardı. Çiğnenmiş bir sakızdan elde edilen DNA'ya bakıldığında 6 bin yaşındaki bir kadının DNA'sına ulaşıldı. Bilim insanlarına göre, DNA analizi sonucu kadın koyu tenli ve koyu kahverengi gözlere sahip. Aynı zamanda da mavi gözleri sahip.

BBC'nin haberine göre Kopenhag Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Dr. Hannes Schroeder, konuyla ilgili yaptığı açıklamada ağaçtan çıkarılan ve katran formunda elde edilen sakızın çok değerli bir antik DNA kaynağı olduğunu belirtti. Bir insan DNA'sını kemikten değil de başka bir şeyden elde etmenin oldukça şaşırtıcı olduğuna vurgu yapan Schroeder, bunun bir ilk olduğunun altını çizdi.

Araştırmacılar, bu şekilde saklanan bilgilerin insanların yaşamlarının bir özetini sunduğunu, soy, geçim ve sağlıkları hakkında bilgi sağladığını söyledi. Sakızdan çıkarılan DNA aynı zamanda insan patojenlerinin yıllar içinde nasıl geliştiğine dair bir fikir de veriyor.

Dünyada bilimin açıklayamadığı iddia edilen, hala sırrını saklayan birçok olay var. Hangisi doğru hangisi yalan bilinmiyor ama ortak özellikleri çok ilginç olmaları.

Kim oldukları ya da nereden geldikleri hala büyük bir muamma. MÖ. 1200 dolaylarında Yunan yarımadası, Ege ve Akdeniz kıyıları, Anadolu, Suriye, Fenike, Filistin'deki tüm şehirleri yakıp yıkarak üzerinden geçmişler, Antik Mısır'ın içlerine kadar ilerlemişler.

Doğu Akdeniz'deki medeniyetler, Hititler, Yunanlar ve Minos Uygarlığı gibi pek çok uygarlığın ya çökmesine ya da gerilemesine yol açmışlar, Troya kenti tümüyle yok olmuş, Ugarit şehri düşmüş örneğin...

Tunç Çağı'nı kapatan bu istilanın önünde hiçbir güç duramamış ve uygarlık yaklaşık bin yıl geriye sarmış.

Ege Göçleri'nin ve konuyla ilgili çalışmaların bir başka özelliği ise, 13. yy sonlarındaki tüm Yakındoğu'nun Tunç Çağ kültürleri ve göçler sırasında adı geçen halk, devlet ve ülke isimleriyle, olayların gerçekleştiği dönemden sonraki gelişmeleri "Karanlık Çağlar" ve hatta 400 500 yıl sonrasındaki Frig, Muşki, Lydia vb. uygarlıkların tarihini ve onlarla ilgili bazı sırları da ilgilendiriyor olmasıdır.

Tarihin bir evresinde hem de hiçbir geçiş döneminin izine rastlanmadan; bundan yaklaşık 40 ila 70 bin yıl önce insanlık aniden mağara resimleri çizmeye, şarkılar söylemeye, mücevherler tasarlamaya, taştan aletler yapmaya başlıyor… İletişimle ortaya çıkan dillerin buna sebep olduğu düşünülse de insanlığın evriminde bu sıçrayışın nasıl mümkün olduğu hala çözülebilmiş değil! Birdenbire nasıl olmuştu bu, hala merak konusu...

Bir nevi analog bir bilgisayar düşünün ama iki bin yıllık olsun! Keşfedildiği 1901'den beri nasıl çalıştığını anlamak amacıyla pek çok kopyası yapılsa da işleyişi hala çözülebilmiş değil.

Düzenek, bir ayakkabı kutusu büyüklüğünde ahşap bir kasa içinde yer alan bir grup pirinç dişliden meydana geliyor.

İki bin yıl önce batmış bir gemide bulunan Antikythera düzeneğinin, gezegenlerin konumu ve Güneş tutulması vaktinin tahmin edilmesi hatta olimpiyat oyunlarının zamanlarını da dört yıla kadar gösterebilen mekanik bir hesap makinesi olduğu keşfedilse de nasıl çalıştığıyla ilgili araştırmalar sürüyor.