A HABER GALERİ
Ateş Kuşları'ndaki o sahne yüreklere dokundu! Çelik Komutan’ından Necip Fazıl Kısakürek’in 'Kaldırımlar' şiiri yorumu...
ATV'nin sevilen dizisi Ateş Kuşları, konusu ve başarılı oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Her Cuma akşamları yayınlanan dizinin 44. bölümü izleyicileri ekranlara kilitledi. Dizide, 'Çelik Komutan' karakterinin mahalle sakinlerine Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Necip Fazıl Kısakürek'e ait olan "Kaldırımlar" adlı şiiri okuması, yeni bölüme damga vurdu.

Ateş Kuşları 44. bölümüyle ekrana damga vurdu. Dizinin son bölümü izleyicileri duygusal bir yolculuğa çıkardı. Çelik Komutan karakteri, mahallenin kıraathanesine uğrayarak Hacı Hafızları ziyaret etti. Hafız'ın kitapları raflara yerleştirirken, Çelik Türk Edebiyatı'nın usta ismi Necip Fazıl Kısakürek'in kitabını alıp okumaya başladı.

"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa karışan noktasında. Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık, evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Bu gece yarısında iki kişi uyanık: Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar…"

KALDIRIMLAR ŞİİRİ
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...