A HABER GALERİ
Muhalefetin nefret silahı! Artık adres de sınır da yok... Başkan Erdoğan'ı hedef alarak başladılar depremzedelere kadar uzandılar
Türkiye 28 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur seçimlerine adım adım yaklaşırken, ilk turdan hezimetle ayrılan muhalefet bu kez nefret siyasetini bir adım öteye taşıdı. Başkan Erdoğan'ı hedef alarak başlayan nefret siyaseti seçim sonuçları istenildiği gibi gelmeyince depremzedelere kadar uzandı. Sabah Gazetesi yazarlarından Hasan Basri Yalçın, muhalefetin kullandığı nefret dilini bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda değerlendirdi.

İşte Sabah yazarı Hasan Basri Yalçın'ın "Nefrette sınır yok; artık adres de yok" başlıklı yazısı
Muhalefetin ürettiği nefret dilini ve bu dilin kökenlerini elimden geldiğince işlemeye çalıştım. Konuştuğum mecralarda, yazdığım bu köşede nasıl anormal bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlatmayı denedim.

Bu nefret organik bir durum değil. Doğal değil, yapay. Sistematik biçimde istihbarat örgütlerinin verdiği reçetelere dayanılarak muhalefet tarafından bilinçli bir şekilde üretildi.

Kazanmak yoksa bile kaybetmemek üzerine kurgulanmış bir makine. Bir çeşit silah. Uzun yıllardır bombardıman topu işlevi gördü. İktidarın surlarını dövmekle, surda gedik açmakla sorumluydu. Erdoğan'a karşı bu nefret bombardımanı yıllardır sürüyor.

Buraya kadar hedef belliydi. Erdoğan ve onu savunan her kim varsa hepsine topyekûn saldırıldı. Ancak kuşatmanın başarısız olacağı anlaşıldıkça içeriden geri çekilmek isteyenler çıktı. Bombardıman topunu sahra topuna çevirdiler.

Kendi içindekileri vurmak için. Meral Akşener'in üzerine üç gün küfür, hakaret bombaları yağdı. İçlerinde kuşatmayı sorgulayan gazeteci mi çıktı? Onu da aynı şekilde imha ettiler.
Ama hakkını vermek lazım; Muharrem İnce'yi Kanas'la vurdular. Yerinden bile kıpırdayamadı zavallı.

Buraya kadar bu silah, belki de nefret silahı kontrol altındadır. Ancak nefret silahı öyle bir şeydir ki, zamanla kendi kendini üretmeye ve kendi kendine komut vermeye başlar. Ama ondan önce bir evresini daha gördük. Nefret silahı seçimin hemen ardından tazyiki fazla gelen bir hortum gibi çılgın işler yapmaya başladı. Her tarafa, herkese hedef gözetmeden nefret kusma sürecidir bu.

Gördünüz, depremzedelere neler söyleyip neler yaptıklarını. Kontrolden çıktılar. İçlerindeki nefret tohumları, akıllarını da dillerini de esir aldı. Bu alçak dilin sınırı olmadığı gibi artık hedef ayırt etmediği de açıkça görülüyor. Her şey bu kadar ortadayken hâlâ bu dile yaslananlar bence vicdanını ve insanlığını sorgulasın. Nefret çılgınlığının nasıl da kurumsallaştığını Tekirdağ'da gördük. CHP'li Büyükşehir Belediyesi, depremzedeleri sığındıkları otelden kovmaya bile kalkıştı.