A HABER GALERİ
Deniz salyası ABD basınında: Marmara ölüyor! Çevre profesöründen kritik uyarı geldi
Küresel ısınma, aşırı avlanma ve kirliliğin artmasıyla Marmara kıyılarını son birkaç aydır örten ve halk arasında deniz salyası olarak bilinen müsilaj, uluslararası basının gündemine taşındı. ABD'li The Washington Post tarafından yapılan haberde balıkçıların aylardır balık yakalayamadığı ve deniz salyasının su yüzeyinin 30 metre altına ulaşarak binlerce balık, mercan ve salyangozun ölümüne neden olduğu ifade edildi. Bilim insanları, müsilajın yeni bir fenomen olmadığını ifade etti, ancak son yıllardaki görülme sıklığındaki artışın endişe verici olduğu konusunda uyararak harekete geçme çağrısı yaptı. Öte yandan Çevre profesörü Mustafa Öztürk, 'Marmara 'ben ölüyorum, kirlendim, obez oldum' diye haber veriyor deniz salyaları ve yosunlarla. Herkes hemen çözüm üretsin' diyerek uyarıda bulundu.
The Washington Post'un haberine göre Marmara Denizi'ndeki balıkçılar aylardır bir sorunla karşılaşıyor: Balık tutamıyorlar.
Bunun nedeni ise halk dilinde "deniz salyası" olarak bilinen kalın, yapışkan bir maddenin su yüzeyinde yüzerek ağlarını tıkaması ve iç denizde bulunan balıkların gerçekten yenmek için güvenli olup olmayacağı konusunda şüpheler uyandırması…
ARTAN SICAKLIKLAR DURUMU DAHA DA KÖTÜLEŞTİRİYOR
Bilim insanları, müsilajın yeni bir fenomen olmadığını, ancak küresel ısınmanın neden olduğu artan su sıcaklıklarının durumu daha da kötüleştirdiğini söylüyor. Bu durumda ise, çevre kirliliği,tarımsal ve işlenmemiş kanalizasyon akışı da dahil olmak üzere birçok insan faaliyetiyle ilgili faktörün etkisi bulunuyor.
Daha önce çok sayıda Türk haber kuruluşu ve İngiliz The Guardian gazetesinin de bildirdiği gibi, Karadeniz ve Ege Denizi arasında yer alan Marmara Denizi'ndeki yüksek seviyelerde nitrojen ve fosfor, "deniz salyası" salgılayan fitoplankton popülasyonlarında bir patlamaya yol açıyor.
Bununla birlikte müsilajın kendisinin mutlaka zararlı olması gerekmiyor, ancak toksik mikroorganizmalara ve E. coli gibi tehlikeli bakterilere ev sahipliği barındıracak bir ortam oluşturduğundan endişe yaratıyor. Ayrıca, suyun yüzeyini kaplayan bir katman oluşturduğunda, deniz altında oksijen seviyelerini düşürüleceğinden toplu balık ölümlerine neden olabileceği belirtiliyor.
Son haftalarda İstanbul sahil şeridi giderek bej bir halıya benzemeye başladıkça sorunu görmezden gelmek iyice zorlaştı, ancak geçimini sağlamak için denize bel bağlayan balıkçılar aylardır zor durumda.
OCAK AYINDAN BERİ ÇALIŞMIYOR
Bu balıkçılardan birisi, salya ağlarını işe yaramaz hale getirdiği için Ocak ayından beri çalışamadığını söyledi. Geçinmek için deniz salyangozu avlayan bir dalgıç ise su altında görüşün çok zayıf olması nedeniyle gelirinin çoğunu kaybettiğini ve sümüksü tabakanın solungaçlarını tıkadığı için yengeçlerin ve deniz atlarının öldüğünü belirtti.
GÖRÜLME SIKLIĞI NORMAL DEĞİL
Diğer taraftan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde hidrobiyoloji dersi veren Özgür Baytut, Türkiye'de ilk kez 2007 yılında görülmesine rağmen, 18. yüzyıldan beri deniz salyasının Akdeniz'de belli aralıklarla ortaya çıktığını ifade ederek, "normal olmayan" durumun Türkiye kıyılarında görülme sıklığı olduğunu söyledi.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GÖRÜNÜR HALE GELDİ"
Fitoplankton daha sıcak sularda geliştiği için, bilim insanları iklim değişikliğinin bir faktör olabileceğinden şüpheleniyorlar. Geçen kış normalden daha ılıman geçti, yani Marmara Denizi ortalamadan birkaç derece daha sıcak kaldı. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi'nde profesör olan Mustafa Sarı, devasa ve yapışkan mukus kümelerinin "iklim değişikliğinin görünür hale geldiği bir durum" olduğunu söyledi.
Öte yandan, İstanbul'daki yetkililer, bu ayın başlarında, krize bir çözüm bulmak için hükümet ve Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi ile işbirliği yaptıklarını ve deniz tabanını taramak için gemi istediklerini açıkladı. İzmit'te işçiler zahmetli bir şekilde 110 tondan fazla salyayı toplayarak bertaraf edilmek üzere bir yakma fırınına gönderdi.
MARMARA'YI KURTARIN
Hürriyet'in haberine göre Çevre profesörü Mustafa Öztürk, Marmara Denizi'nde devam eden deniz salyasına ilişkin uyarılarını sürdürdü. Evsel, sanayi ve tarımsal atıksular nedeniyle aşırı azot ve fosfor kirliliğinden obez olan Marmara'nın ölmemesi, bir an önce zayıflaması için 2016 yılında çıkarılan yönetmeliğin uygulanması gerektiğini belirten Öztürk, "Hassas Su Kütleleri ile Bu Kütleleri Etkileyen Alanların Belirlenmesi ve Su Kalitesinin İyileştirilmesi Yönetmeliği üzerinden 5 yıl geçti ama takibini yapan yok. Deniz salyası haziran ayına sarkarsa aşırı kirliliğin sürdüğü anlamına gelir. Yakında sahillerimizde ikinci bir kirlilik, aşırı yoğun yosun oluşacak. Marmara ben ölüyorum, kirlendim, obez oldum, diye haber veriyor deniz salyaları ve yosunlarla. Kimse kimseyi suçlamasın, herkes hemen çözüm üretsin" dedi.
İLERİ KADEME ARITMA ŞART
Deniz salyası müsilaj üzerine ilgili bakanlıkların acilen yeniden hassas alan değerlendirme yapması gerektiğini yineleyen Öztürk, kirlilik yükü fazla bazı yerlere şöyle dikkat çekti:
"Tekirdağ bölgesinin sahillerinin tamamı hassas alan ilan edilerek sanayi başta olmak üzere ileri kademe arıtmalar devreye girmeli. Burada deri, tekstil, kimya, metal sanayi, Bandırma'da gübre fabrikası kaynaklı kirlilik mevcut. Yalova-Kocaeli arası, belediye atıksuları ileri kademe arıtılmıyor, bu bölgede tersaneler, büyük sanayiler var. Uluslararası boyutta sanayiler var. Adama niye ileri kademe arıtmıyorsun, diyemezsin? Ne zaman dersin? Kuralı koyacaksın, hassas alan ilan edersin, yaptırımını uygulayacaksın. Dolayısıyla Marmara'da Çanakkale hariç (az hassas alan olabilir) tüm sahiller hassas alan ilan edilmeli. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girmeli, büyükşehirler belediyeleri, il belediyesi, sanayiciler atıksularını ileri kademe arıtma için uygulamaya geçmeli. Saldığınız azot ve fosfor atıklarla Marmara obez oldu, ölüyor. Artık ileri kademe arıtmaya geçin, Marmara'yı kurtarın."