A HABER GALERİ
Adnan Oktar kadın avukatlarla 500 erkek avukatlarla 20 saat görüştü! "Örgüte üye kazandırdı" iddiasına suç duyurusu | Kediciğin sözleri mahkemeye damga vurdu
Son dakika haberine göre Adnan Oktar organize suç örgütü davasında müşteki olarak yer alan bir kişi, Oktar'ın ilanlar aracılığıyla örgüte kadın avukat kazandırmaya çalıştığını öne sürerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, Marmara Cezaevi'nde 40 günde 527 saat görüşme gerçekleştirdiği 63'ü kadın 83 avukattan sadece 8'inde vekaleti bulunan Oktar'ın kadın avukatlarla toplamda 500 saat, erkek avukatlarla 20 saat görüştüğüne yer verildi. Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik 215 sanık, yeniden yargılanırken, savunması alınan sanık Merve Büyükbayrak'ın sözleri mahkemeye damga vurdu.

Davada müşteki olarak yer alan bir kişi tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosuna sunulan dilekçede, Adnan Oktar'ın Erzurum Dumlu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunurken, İstanbul Bölge 1. Ceza Dairesince hükmün bozulmasının ardından yeniden görülen dava için Marmara Cezaevi'ne sevk edildiği belirtildi.

Cezaevinin yaklaşık 40 gündür burada bulunan Oktar hakkında davanın görüldüğü İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine rapor gönderdiği aktarılan suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu raporda, Oktar'ın 83 farklı avukatla 527 görüşme gerçekleştirdiği, bu avukatların 63'ünün kadın, 20'sinin ise erkek olduğuna yer verildi.

Dilekçede, bu 75 avukattan sadece 8'inde vekaleti bulunan Oktar'ın kadın avukatlarla toplamda 500 saat, erkek avukatlarla 20 saat görüştüğü anlatıldı.
Oktar'ın dava dosyasında müdafiliğini yapan avukatlarla 15-20 dakikalık periyotlarla görüştüğü vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:

"Dava dosyasında savunma dahi yapmayan, ortalama 2-3 yıl kıdemli kadın avukatlarla ise saatlerce görüşme yapmıştır. Buna karşın sanık müdafileri dava dosyasında 'duruşmaların geç saatlere kadar sürmesi nedeniyle müvekkilleri ile cezaevi görüşü yapamadıkları, dolayısıyla savunma hazırlayamadıkları ve savunma haklarının kısıtlandığı' yönünde itirazlarda bulunmuşlarsa da Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünden gelen yazı, Oktar'ın genç ve güzel kadın avukatlarla görüşmeler yaptığı için görüş trafiğinin çok yoğun olduğunu ve dava dosyasındaki müdafileri ile savunma hazırlamaya vakit bulamadığını, dolayısıyla sanık müdafilerinin itirazlarının gerçeğe aykırı ve davayı uzatmaya yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır."

Bu yöntemle Adnan Oktar ile cezaevi görüşü yapacak genç ve güzel kadın avukatlarla iletişime geçildiği ifade edilen dilekçede, "Görüşülen kadın avukatlar 1000-2000 lira karşılığında Oktar ile görüş yapmak üzere Marmara Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmekte ve görüşmektedirler. Bu görüşmeler için örgüt tarafından 83 avukata bir ay içerisinde toplamda yaklaşık 80 bin ile 150 bin lira arasında para ödenmektedir. Sanık Adnan Oktar'ın mahkeme huzurundaki kendi beyanı ile aylık gelirinin 3000 lira olduğu gözetildiğinde bu miktarların kimler tarafından, hangi amaçla ve nasıl karşılandığı, örgüt fonları tarafından karşılanıp karşılanmadığı ise bir araştırma konusudur." görüşüne yer verildi.

Görüşmelerdeki amacın örgüte avukatlardan oluşan bir insan kaynağı sağlamak olduğu savunulan dilekçede, "Bu sistemde tevkil ilanları ile iletişime geçilen avukatlar, Adnan Oktar ile hukuki konuları yahut dava dosyasını görüşmek için değil, örgüte kazandırılmak üzere Oktar'ın beğenisine sunulması için cezaevine gönderilmektedir. Oktar'ın görüşme yaptığı kadın avukatı beğenmesi halinde bu kişi daha sonraki seferler için de görüşmelere gönderilirken, avukatı beğenmemesi halinde o kişi bir daha cezaevine gönderilmemektedir. Oktar'ın kendisine görüşe gönderilen avukatı beğenmesinden sonra, beğenisini kazanan kadın avukatın örgüte kazandırılması için çalışmalar başlamaktadır." denildi.

Dilekçede, Oktar'ın görüşmelerinin savunmaya ilişkin olmadığı öne sürülerek, görüşmelerin sesli ve görüntülü kayıt altına alınarak yeniden kısıtlanmasına, görüşmelerin hangi mali kaynaktan karşılandığının belirlenmesi ve görüşmeleri ayarlayan kişinin örgüt ile bağlantısının araştırılması talep edildi.

KEDİCİĞİN SÖZLERİ MAHKMEYE DAMGA VURDU
Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 24. duruşmasına, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

"MEHDİYET İNANCIM VAR"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Halil Hilmi Müftüoğlu, kendilerini bir araya getirenin inançları ve ortak davaları olduğunu belirterek, "Yaşam biçimimizi kimileri yadırgıyor olabilir ama bu bizim bir suç örgütü olduğumuzun varlığının delili değildir. Mehdiyet inancı adı üstünde dini bir inançtır. Dini inançlar suçlanamaz, suçlama konusu yapılamaz. İddianame ve mütalaada, bu anayasal hakkımızı çiğnemiş, suç işlemişlerdir. Benden başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen bir konuda suçlanmaktayım. Evet, mehdiyet inancım vardır. Buna inanmak bir suç değildir." dedi.

"OKTAR'I YAKICI BİR AŞKLA SEVİYORUM"
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunması alınan tutuklu sanık Merve Büyükbayrak da "Adnan beyi yakıcı bir aşkla seviyorum. O cennetten gelmiş bir kuzu gibi gözümde ama asıl ruhunu seviyorum. Saçının telinden tırnağının ucuna kadar aşığım. Bu metafizik bir bağ ve bu bağı Allah'ın izniyle kimse koparamaz." ifadelerini kullandı. Büyükbayrak daha önce de bir duruşmada Oktar'ın cinsel hayatına yönelik övgü dolu sözleriyle gündeme gelmişti.

Tutuklu sanık Tarkan Yavaş ise savunmasında, kendi lehlerine sonuçlanmış soruşturma kararları bulunduğunu savunarak, örgüt olmadıklarını iddia etti.

Yavaş, savunmasında dosyalarının çoğunda suç olmayan ithamların bulunduğunu öne sürerek, "Baştan örgüt olduğumuz ilan edilmiş. Örgüt olduğumuzu söyleyen kesinleşmiş bir mahkeme kararı var da biz mi bilmiyoruz." dedi. Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.

MÜTALAADAN
Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada, elebaşı Adnan Oktar'ın 1994'te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.
İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte "infak" adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.

Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek, insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.
Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya'yı ilgilendiren istihbarı konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar'ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik "bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı" gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar'ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.
Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.

Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın, "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.
Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.

- DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021'de açıkladığı kararında, "örgüt yöneticisi olmak" suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna'ya ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmişti.

Mahkeme 107 sanığa "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay, 20 sanığa da "örgüte üye olmak", "gerçeğe aykırı mal bildirme", "örgüte yardım etme", "suçluyu kayırma", "ruhsatsız silah taşıma" ve "tehdit" suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa "örgüte üye olmak" suçundan 11'er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.

Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu'nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.

Sanıklardan 3'ünün tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık'ın tutuklanmalarına karar vermişti.
Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.
- İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu.
İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar verilmişti.

Alınan kararda, suç örgütü lideri Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin "usul ve yasaya aykırı" olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.

İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine yeniden itirazda bulunmuştu.
İtirazı değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61'i hakkında "cinsel saldırı" suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.
Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50'si tutuklanmış, dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmişti.