Cevdet Yılmaz milli gelirdeki hedefi Turkuvaz Medya’daki zirvede açıkladı: 20 bin dolar
Türkiye finans sektörünün geleceğine ışık tutan 4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri, bugün Turkuvaz Medya Merkezi’nde düzenlendi. Programda ilk olarak SPK Başkanı Ömer Gönül konuştu. Gönül, 2024 yılında birçok düzenlemeye imza attıklarını belirtirken; kripto varlık düzenlemesine dikkat çekti. Gönül, 2025'te de kripto varlıklar konusunda bir adım atılacağını bildirdi. BDDK Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu da konuşmasında Türkiye'nin finans alanında küresel bir güç haline geldiğine vurgu yaptı. Programa video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Türkiye'nin finans alanında küresel bir güç olduğuna vurgu yaparak İstanbul Finans Merkezi'nin önemine dikkat çekti. Yılmaz ayrıca 2027 yılında milli gelirin 20 bin dolar seviyelerini geçmesini beklediklerini ifade etti.
Türkiye finans sektörünün geleceğine ışık tutan "4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri", bugün Turkuvaz Medya Merkezi'nde düzenlendi. Finansal regülasyonlar, yeni bankacılık modelleri, sürdürülebilir finans gibi kritik konuların ele alındığı zirve, sektörün lider isimlerini bir araya getirdi. Kamu ve özel sektörden önemli katılımcılar, finans dünyasının geleceğine ilişkin fikirlerini paylaştı.
SPK BAŞKANI GÖNÜL: 36 MİLYON VATANDAŞIMIZ SERMAYE PİYASALARININ İÇİNDE
Zirve kapsamında ilk olarak kürsüye SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül geldi. SPK Başkanı Gönül, yaptığı açıklamada yaklaşık 36 milyon vatandaşımızın doğrudan ya da dolaylı olarak sermaye piyasalarının içinde olduğunu söyledi.
Son 3 yılda toplam 127 şirketin halka arz edildiğini de söyleyen Gönül, "Bu şirketler piyasadan yaklaşık 156 milyar TL'lik fon sağlayabildiler. Bu yıl halka arzı gerçekleşen 33 şirket, piyasadan yaklaşık 57,4 milyar TL fon sağladı. Şirketlerimiz 2023 yılında 888,7 milyar lira tutarında borçlanma tutarı ve kira sertifikası ihracı yaptılar. 2024 yılında 1,6 trilyon tutarında borçlanma aracı ve kira sertifikası ihracı da gerçekleştirdik. Sermaye Piyasası Kurulu olarak girişimcilerimize destek vermeye devam ediyoruz. Girişim sermayesi yatırım fonlarının büyüklüğü 200 milyar TL'yi aştı. Girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının aktif büyüklüğü de 41 milyar TL'nin üzerine çıktı. Menkul kıymet yatırım fonlarında yönetilen varlık miktarı 2024 yılında 3,7 trilyon lirayı aştı." ifadelerini kullandı.
"2024'TE BİRÇOK DÜZENLEME HAYATA GEÇİRİLDİ"
2024 yılında birçok düzenleme yaptıklarını da söyleyen Gönül şu ifadeleri kullandı: "2024 yılı birçok düzenlemeyi yaptığımız ve önemli çalışmaları hayata geçirdiğimiz bir yıl olarak tarihe geçti. Toplumun her kesimine ücretsiz finansal eğitim imkanı sunan finansal okuryazarlık platformumuz hayata geçti. Bakanlıklar, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla imzaladığımız finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasına yönelik işbirliği protokollerimize devam ediyoruz. TBMM çatısı altında kurulmuş olan Dilekçe Komisyonu başkanlığı himayesindeki Türkiye'deki Finansal Okuryazarlığın Yaygınlaştırılması ve Düzeyinin Artırılması Alt Komisyonu kuruldu ve çalışmalarına devam ediyor. Bu çerçevede ülke çapında finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılması amacıyla kurulumuzca finansal okuryazarlık seferberliği başlatıldı ve birçok şehirde öğrencilerle, gençlerle, kadınlarla buluşmaya devam ediyoruz. Ayrıca e-başvuru sistemimizden biliyorsunuz daha önce bahsetmiştim; bu sistemi de hayata aldık ve kurumumuza yapılan başvuru sürecinde etkinliği artırmak, şeffaflığı sağlamak, kırtasiyeyi azaltmak, başvuru sürelerini kısaltmak amacıyla sermaye piyasalarında çok önemli gördüğümüz bir proje olarak görüyoruz. E-başvuru sistemimiz kurulumuz mevzuatına tabi tüm kuruluş ve şirketlerin son 6 ayda yaklaşık 2 bin başvurusunu elektronik ortamda almamızı sağladı."
KRİPTO VARLIKLARA DÜZENLEME
Kripto varlıklar konusunda da önemli adımlar attıklarını ifade eden SPK Başkanı Gönül, "Bu yıl en önemli düzenlemelerimizin başında biliyorsunuz kripto varlık sağlayıcıları düzenlemesi geliyor. Bildiğiniz gibi son birkaç aya kadar kripto varlıklar doğrudan SPK denetiminde ve düzenlemesine tabi değildi. Temmuzda SPK kanununda yapılan değişiklikle bu artık bizim himayemiz altına geldi. Bu kanunla ülkemizde faaliyet gösteren ya da gösterecek olan kripto varlık hizmet sağlayıcılarını sermaye piyasası kanunu düzenleme ve denetleme yetkisi altına aldık." dedi. Gönül ayrıca bu konuda 2025 yılında da bir düzenleme adımı daha atılacağını bildirdi.
Girişim sermayelerinin desteklendiğini de konuşmasında bildiren SPK Başkanı, "Bir diğer düzenlememiz ise girişim sermayesi yatırım fonlarına yönelik olan düzenlememizdi. BES fonlarından girişim sermayesi yatırım fonlarına aktarılacak asgari yatırım tutarının artırılmasını öngören düzenlememiz ile girişimcilik ekosistemine katkı sağlayacak diğer bir önemli gelişmeyi sağlamış olduk. Gayrimenkul yatırım fonlarının konut üretiminde finansmana katkı sağlayabilmeleri amacıyla proje gayrimenkul yatırım fonlarına ilişkin düzenlemelerimizi de bu sene hayata geçirdik." ifadelerini kullandı.
31 YIL SONRA 2 ARACI KURUMA ONAY
Aracı kurumlar için de düzenleme yaptıklarını söyleyen Gönül, 31 yıl sonra SPK'nın 3 aracı kurum kuruluşuna onay verdiğini belirtti. Gönül şu ifadeleri kullandı: Aracı kurumlara yönelik olarak bu yılki düzenlememize de değinmek istiyorum. Aracılık sektöründe sisteme girişte, aracı kurumların asgari kuruluş sermayesini 300 milyon TL olarak belirlemiştik. Bu düzenleme ile aracı kurumların güçlü özsermayeye kavuşmalarını destekliyoruz. Kurulumuz 31 yıl sonra 2 aracı kurumun kuruluşuna izin verdi."
Sürdürülebilirlik konusunda da değinen SPK Başkanı, "Kurulumuzun bu dönemde yoğunlaştığı başka bir alan da sürdürülebilirlik oldu. Uluslararası piyasalarda ve Türkiye sermaye piyasalarında yenilikçi tematik borçlanma araçlarına teveccüh artmaktadır. Yeşil finansman ve sürdürülebilirlik yatırımlara yönelik düzenlemeler sayesinde ekonomimiz sadece büyümekle kalmamış, sürdürülebilir bir yapıya kavuşması konusunda önemli adımlar atmıştır. Şirketlerimizin bugüne kadar yeşil ve sürdürülebilir borçlanma araçlarına ilişkin toplam ihraç tutarı 350 milyar liraya ulaştı. Çok kısa bir zaman sonra sürdürülebilir ve toplumsal etkiyle ilgili olarak bir rehberlik daha hayata geçireceğiz. Kurulumuzun yenilikçi ve kararlı çalışmaları sayesinde Türkiye Sermaye Piyasalarının uluslararası alandaki itibarının her geçen gün arttığına inanıyoruz. Bu başarıların devamını sağlamak ve ekonomimizi daha ileriye taşımak için hep birlikte taşımaya devam edeceğiz. Sözlerime son verirken, programın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum." dedi.
BDDK BAŞKANI KAVCIOĞLU: HEDEFLERİN ÇOK ÜZERİNDE
Zirve kapsamında SPK Başkanı Gönül'ün ardından BDDK Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu da kürsüye gelerek açıklamalarda bulundu. Kavcıoğlu, sektörün Ekim 2024 itibarıyla sermaye yeterlilik oranının yüzde 18,1 ile yasal sınır olan yüzde 8'in ve hedef olan yüzde 12'in çok üzerinde olduğunu söyledi. Kavcıoğlu, "Sektörün karlılık seviyeleri öz kaynağa katkı sunmaya devam ediyor ve dönem net karı geçen yıl aynı dönemine göre yüzde 6,1 artarak 516 milyar TL'ye ulaşmış durumda." dedi.
KREDİ VE MEVDUAT BÜYÜKLÜKLERİ
Kredi ve mevduat büyüklüklerine de değinen Prof. Dr. Kavcıoğlu, şu ifadeleri kullandı: Krediler 15,4 trilyon TL'ye mevduat büyüklüğü ise 18,2 trilyon TL büyüklüğüne ulaşmış durumda. İlaveten Ekim ayı sonu itibarıyla son 1 yılda yüzde 144 seviyesinde olan yurtdışı borçlanma yenileme oranının sektörümüzün yabancı finansman kaynaklarına erişimi konusundaki gücünü bir kez daha ortaya koydu. Kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 1,8 ile yüzde 3,2 olan tarihsel ortalamanın altında seyrediyor. Ayrılan yüksek miktardaki karşılılık sayesinde, kredi kartları kaynaklı artan takipte bireysel kredilerin banka mali bünyelerine ilave bir olumsuz etkisi beklenmiyor. Bununla birlikte gelişmeleri yakından takip ederek gelir düzeyine ve ihtiyaca göre hanehalkını ve bankamızın mali durumunu destekleyecek kararlar alıyoruz."
KART VE KREDİLERE YAPILANDIRMA FIRSATI
Kavcıoğlu, geçtiğimiz aylarda bireysel kart ve tüketici kredilerine yapılandırma fırsatı getirdiklerini ifade etti. Konuyla ilgili konuşan Kavcıoğlu, "Geçtiğimiz aylarda bireysel kartı ve tüketici kredilerine yapılandırma imkanı getirerek finansal tüketicilerin borçlarını ödeyebilmek kabiliyetlerini artırırken bankaların da aktif kalitesini desteklemiş olduk." dedi.
TEKNOLOJİ VE FİNANS
Teknolojinin finans alanı ile iç içe geçtiğine de dikkat çeken Kavcıoğlu, "İş yapış biçimlerinin değiştiği iş birliğinin vazgeçilmez hale geldiği bir dönüşümün eşiğindeyiz. Bu dönüşümün temelde küresel ekonomik gelişmeler, jeopolitik riskler iklim krizi ve sürdürülebilir ekonomiye geçiş süreci, dijital dönüşüm, veri ve bilgi teknolojilerinin güvenliğe artan dönemi, kripto varlıklar ve genç kuşakların farklı tercihleri dedirtiyor. Birbirine giderek daha fazla bağlanmış ve teknolojiye daha bağımlı hale gelmiş bir finansal sistemde saydığım hususlardan kaynakların risklerin yönetimi de önemli hale geldi. Teknolojilerin kuruluşlarımızın kültürüne entegre edilmesi de bu dönüşümün başarısında kritik bir rol oynamaktadır. Finans ekosisteminin aktörleri arasında artık sadece bankalar ve yatırım fonları değil; FinTech girişimleri, dijital bankalar ve veri odaklı büyük teknoloji platformları da bulunuyor. Kuşkusuz bu değişime finansal sistemin tüm paydaşlarının hızlı uyum sağlaması hayati bir önem taşımaktadır. Bu noktada BDDK olarak finans sektöründe güvenin tesis edilmesi yönelik sorumluluğumuz dışında gerekli çalışmaları yapmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Bu dönüşümün kolay olmayacağının farkındayız. Ancak sektörümüzün bu sürecin getireceği fırsatları değerlendireceğine inanıyoruz. Geleceği inşa etmekteki başarı için sadece yeniliklere açık olmak yetmez, bu yenilikleri doğru yorumlayabilmek ve kurumsal kültür ile bütünleştirmek de gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
FİNANSIN MERKEZİ TÜRKİYE!
Türkiye'nin finans alanında küresel güç ve merkez de olduğunu söyleyen Kavcıoğlu, şu sözlerle konuşmasını bitirdi: "Türkiye'nin geleceği de bu vizyonla yerel avantajları küresel fırsatlara dönüştürme becerimizle şekillenecektir. Finansal teknolojiler ile sürdürülebilirlik odaklı stratejileri Türkiye'yi bölgesel bir finans merkezi haline getirecek anahtar unsur olarak görüyoruz. Ülkemizde dijital kanallar üzerinden sunulan bankacılık hizmetlerine yönelik düzenlemeler ile uluslararası güvenlik ve hizmet standartlarını hayata geçirdik. Siber güvenlik alanındaki çalışmaları güçlendirerek bankalarımızın ve müşterilerin güvenliğini sağlama konusundaki hassasiyetimizi ve kararlılığımızı pekiştirdik. Bu kapsamda dolandırıcılık riskine karşı etkili mücadele edebilmek amacıyla bankaların işlem takip mekanizmaları kurmalarını zorunlu hale getiren kurallar oluşturduk. İlaveten kimlik doğrulama ve işlem güvenliğini sağlamaya yönelik düzenlemeleri de hayata geçirdik. Yaptığımız denetimler sonucunda tespit edilen sorunların çözülebilmesi için bankalara gerekli talimatları verdik. Finans dünyası yalnızca dijital dönüşüm değil, müşteri deneyiminden risk yönetimine kadar pek çok alanda yenilikleri aynı anda yaşamaktadır. Artık bilançoların ötesinde sürdürülebilir değer yaratma süreçlerini yönetebilen kuruluşların diğerlerinden pozitif bir şekilde ayrışacağı bir zaman içerisindeyiz. 2025 yılında sektörümüzü küresel standartlara tam uyumlu hale getireceğine ve rekabet gücünü artıracağına yönelik düzenlemeleri sürdüreceğiz. Nitekim 2024 yılında da likidite ve kredi risklerinin izlenmesi ilişkin uluslararası mevduat ile tam uyumlu iki yeni düzenlemeyi yürürlüğe koyduk. 2025 hedeflerimiz doğrultusunda finans dünyasında BASEL IV olarak bilinen standartların düzenlemelerimize entegre edeceğiz."
CB FİNANS OFİSİ BAŞKANI AŞAN: DÜNYADA KAMU BORÇLARI ARTIYOR
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da zirve kapsamında açıklamalarda bulundu. Aşan, dünyada borçluluk konusunun kritik bir eşiğe geldiğine dikkat çekerek "Hepimiz Türkiye için ümitliyiz. Ümitli olmak karşıdan geleni de görmemek anlamına gelmiyor. Ben her zaman Türkiye için çok ümitli oldum. Burası evlatlarımızın yaşayacağı topraklar. Asıl mesele finansal sistemin sağlamlığı ve dünyada bu finansal sistemin nereye doğru gittiği. Geçen sene 'Dünyada ciddi bir borçlanma krizi var' demiştim. Dünyada borçluluk 300 trilyon dolar seviyelerinde. Bu iki üç yıl içerisinde özel sektör borçluluğu azalıyor ancak kamu borçluluğu artıyor. Eğer bu borçluluk tarafında bir sıkıntı ortaya çıkarsa bu bütün finansal sistem için büyük bir tehdit demek. Çünkü finansal sistem borçların bir bütünü. Ancak bir diğer tarafta ise borçluluk büyüdükçe finansal sistem büyüyor." dedi.
KRİPTO VARLIKLAR
Kripto varlıklar konusuna da değinen Aşan, şu ifadeleri kullandı: "Biz kripto varlıklar ile ilgili düzenlemeler yaptık. Hatta burası daha hızlı gitmemiz gerekilen bir alan. Bu finansal sistem bildiğimiz hiçbir şeye benzemiyor. Bu finansal sistem kendi içinde bir şey çıkartıyor ve bu çıkarttığı şey öyle bir şey ki son 1 aydır başka hiçbir şey konuşulmuyor.Hiç kimse bana bu kripto varlıkların bir finansal araç olduğunu bir tanımla söyleyemez. Buradaki meselede 'tanımı' değiştirmek. Bu kripto varlık değişim olgu sistemin virüsüdür. Bu finansal sistem artık kontrol edilemeyecek kadar büyümüş durumda. Geçtiğimiz günlerde Donald Trump bir yerde konuşma yapıyor söylediği şey şu; 'ABD'nin borcu var biz bunu Bitcoin ile ödeyeceğiz' seçilmiş ABD başkanının gözünce artık bu bir para. Sektör bunu yarın ciddiye almaya kalksa ertesi gün çok başka bir dünyaya uyanırız. Sistemin içerisinde duran virüs dediğimizde bu. Bir altın madeni sahibini Trump bakan yapsaydı altında yüzde 70 artış beklenemezdi. Ancak her şeyin ötesinde Bitcoin de sistemin bir unsuru mu, evet bir unsuru."
"SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇOK ÖNEMSEDİĞİM BİR KONU"
Konuşmasının sonunda sürdürülebilirlik konusunda değinen Aşan, "Sürdürülebilirlik meselesini çok önemsiyorum. Bu konuda da biraz daha hızlı yol almamız gerektiğini düşünüyorum. Bütün alanlara sirayet etmesi lazım." ifadelerini kullandı.
CB YARDIMCISI YILMAZ: SON 20 YILDA EKONOMİK VİZYONDA BÜYÜK DÖNÜŞÜM GERÇEKLEŞTİ
Zirveye video mesaj aracılığı ile katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin son 20 yılda ekonomide büyük bir dönüşüm geçirdiğini söyledi. Yılmaz, "Bugün aranızda bulunmayı çok isterdim ancak yoğun programım nedeniyle bu kıymetli zirveye video mesajıyla katılabiliyorum. Bu zirve finans sektörünün geleceğini konuşmak, Türkiye'nin bu alandaki vizyonunun masaya yatırmak ve dünyanın içinden geçtiği bu zorlu süreçte ülkemizin güçlü ve bağımsız finans politikalarına dikkat çekmek açısından son derece önemli bir platformdur. Türkiye son 20 yılda güçlü temeller üzerine inşa ettiği ekonomik vizyonuyla büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir." ifadelerini kullandı.
BÜYÜMEDE POZİTİF AYRIŞMA
Büyüme verilerinde Türkiye'nin dünyadan pozitif şekilde ayrıştığına da dikkat çeken Yılmaz, "2020-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,9 büyüme oranıyla yüzde 2,6 olan dünya ortalamasını aşmamızın ardından 2024'te de yüzde 3,5 büyüme oranına ulaşmayı hedeflemekteyiz." dedi.
HEDEF 20 BİN DOLAR MİLLİ GELİR
Milli gelir hedefinin 2027'de 20 bin dolar olduğunu söyleyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Milli gelirimizin 2024 3. Çeyreği itibarıyla yıllıklandırılmış değeri 1,3 trilyon dolara ulaşırken; 2027 yılına geldiğimizde milli gelirimizin 1,8 trilyon dolar seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. İstikrarlı ve sürdürülebilir büyüme ile kişi başına düşen milli gelirimizin de artarak 2024'te 15 bin 500 doları aşmasını, 2027 yılında ise 20 bin dolar seviyelerini geçmesini bekliyoruz."
ENFLASYONLA MÜCADELE VURGUSU
Enflasyonla mücadele alanında da çalışmaların sürdüğüne vurgu yapan Yılmaz, "Enflasyonla mücadelede kaydedilen başarılar neticesinde 2024 Kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 47 seviyesine gerilemiştir. Dezenflasyon sürecinin devamında enflasyon oranının program döneminde tek haneli seviyelere düşmesini hedeflemekteyiz. Ayrıca 163,5 milyar dolara ulaşan Merkez Bankası rezervlerimiz, cari açığın yüzde 1'in altına düşmesi ve ülke risk priminin 250 baz puan seviyesine gerilemesi gibi makroekonomik göstergeler ekonomimizin gücünü ve istikrarını ortaya koymaktadır." dedi.
FİNANSTA YENİ KÜRESEL GÜÇ: TÜRKİYE
Finans ve ekonomi alanında atılan adımların Türkiye'yi önemli bir merkez haline getirdiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz şu ifadeleri kullandı: Türkiye büyüme, makroekonomik istikrar ve yenilikçi finansal çözümlerle önümüzdeki yıllarda da bölgesel ve küresel ekonomik arenada güçlü bir aktör olmaya devam edecektir. Türkiye sadece ekonomik gücüyle değil aynı zamanda finansal dayanıklılığı ve yenilikçi çözümleriyle küresel ölçekte dikkat çeken ülkeler arasındadır. Bu büyümenin sürdürülebilir bir finansal ekosistemle desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda İstanbul Finans Merkezi kritik bir rol üstlenmektedir. Türkiye'nin küresel finans arenasındaki iddiasını güçlendiren bu merkez ülkemizi bölgesel bir liderden küresel bir oyuncuya dönüştürme irademizi yansıtmaktadır.
BÜYÜME, İSTİHDAM VE TEKNOLOJİ VURGUSU
Finansla birlikte büyüme, istihdam ve teknolojinin önemine de değinen Yılmaz, "Bizler üretimle büyüyen, istihdamla güçlenen ve teknolojiyi merkeze alan bir ekonomi inşa etmek için çalışıyoruz. Bu süreçte finans sektörümüzden beklentimiz, yerli ve milli kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanarak ülkemizi daha ileriye taşımaktır. Finans sektörümüz bir yandan tasarruflarımızı artıran, tasarruflarımızı daha yüksek seviyeye çıkaran, diğer taraftan da bu tasarrufları en verimli alanlara kanalize ederek kalkınma sürecimize katkıda bulunan bir sektör olarak son derece kıymetlidir. Bu noktada finans dünyasında yeni nesil araçların rolü giderek artmaktadır. Dijitalleşmenin sunduğu fırsatların yanı sıra katılım finansı, yeşil tahviller, sürdürülebilir finansman modelleri ve karbon piyasası gibi yenilikçi araçlar geleceğin finansal ekosistemini şekillendirmektedir." dedi.
İKLİM KANUNU MECLİS'E GELİYOR
Konuşmasında sürdürülebilir ekonomi, yeşil finansman ve karbon emisyonu konularının önemine de değinen Yılmaz şu sözleri söyledi: "OVP kapsamında karbon emisyonlarını azaltma ve ulusal yeşil taksonomi oluşturma gibi strajeleri de hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda çalışmalarını belli bir seviyeye getirdiğimiz, iklim kanunumuzu önümüzdeki dönemde Meclis'in gündemine gelmesini bekliyoruz. Özellikle katılım finans modeliyle sadece ekonomik değil, sosyal ve etik değerlere uygun bir finansal sistemin kurulması mümkündür. Bununla birlikte çevre dostu projelerin desteklenmesi için geliştirilen yeşil tahviller, sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize hizmet eden önemli bir finansman aracı haline gelmiştir. 2023 yılında 2,5 milyar dolarlık yeşil tahvil ihracının ardından, 2024 itibarıyla uluslararası çevresel sosyal ve yönetişimsel borçlanma senetlerinin toplam stoku 18,3 milyar dolara ulaşmıştır. Bu gelişme Türkiye'nin sürdürülebilir finans piyasalarındaki rolünü perçinlemektedir."
"KATILIM BANKACILIĞININ PAYI ARTMALI"
2013'te katılım bankacılığının sektörde yüzde 5 payı olduğunu söyleyen Yılmaz, bu payın günümüzde yüzde 8'lere ulaştığını ancak yeterli seviyede olmadığını ifade etti. Yılmaz, "Ekonomimizin önemli bir parçası olmayı sürdüren katılım bankacılığı da son yıllarda hızla büyüyerek sektördeki toplam payını kayda değer oranda artırmıştır. 2013 yılında yüzde 5 seviyelerinde olan katılım bankacılığının payı geldiğimiz noktada yüzde 8'lere ulaşmıştır. Yeterli mi? Elbette değil. Önümüzdeki dönemde bu payın daha da yukarılara çıkmasını hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
FİNTECH VE BLOCKCHAİN
Konuşmasının sonunda finans sektöründeki dijitalleşme ve teknolojik değişime rakamlarla değinen Cumhurbaşkanı Yardımcısı şu sözleri söyledi: "Dijitalleşme ve teknolojik dönüşümle birlikte finansal teknolojiler, yani FinTech finansman modellerini yeniden tanımlamaktadır. Blockchain teknolojisinden, yapay zeka tabanlı çözümlere kadar birçok yenilik sektörümüze hız, şeffaflık ve erişilebilirlik kazandırmaktadır. Bankacılığın dijitalleşmesi açısında bakıldığında ülkemizdeki son dönem işlem hacimleri aktif müşteri sayıları ve işlem adetleri bu açıdan anlamlıdır. Verilere baktığımızda 2020 yılının ilk çeyreğinde dijital bankacılık işlemleri açısında aktif müşteri sayısı yaklaşık 59 milyon düzeyindeyken, 2024 yılının son çeyreğinde bu sayı yaklaşık 123 milyon düzeyine yükselmiştir. Aynı dönemde işlem hacmi yaklaşık 3,7 trilyon liradan, yine yaklaşık 53,2 trilyon liraya çıkmıştır. İşlem sayısı benzer şekilde 818 milyondan yaklaşık 2,9 milyara yükselmiştir. Finansal sektördeki dijitalleşmenin bir diğer örneği olarak internetten yapılan kartlı ödemeler gösterilebilir. Bu açıdan bakıldığında 2020 yılında yaklaşık 956 milyon işlem gerçekleştirilmişken, 2024 yılının ilk 10 ayında yaklaşık 2,39 milyar işlem gerçekleştirilmiştir. İşlem tutarları ise aynı dönemde yaklaşık 259 milyar liradan 3,7 trilyon liraya yükselmiştir. Bu veriler finansal teknolojilerdeki büyüme ve dönüşümün ne kadar hızlı olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin bu alanda liderlik göstermesi sadece finans sektörüne değil tüm ekonomimize güç katmaktadır. Bizim zaten en fazla altını çizdiğimiz hususlardan biri de budur. Finans sektörüyle reel sektör arasında güçlü bir ilişki ve tamamlayıcılık olması son derece kıymetlidir. Küresel finansal sistemlerdeki adaletsizliklerin hepimiz farkındayız ve kapsayıcı bir finansın gelişmesi yine bizim en öncelikli gördüğümüz alanlardan biridir. Her alanda olduğu gibi siyasi alandan sosyal alana, finansal alana varıncaya kadar her alanda kapsayıcılığı savunuyoruz. Toplumun geniş kesimlerine ulaşan, özellikle iyi projesi olan, iyi fikirleri olan, yenilikçi birtakım çabaları olan kesimlere finansal sistemimizin erişmesi ve onları da kapsaması hükümetimizin en temel öncelikleri arasındadır. Finansal reformlara da bu çerçevede bakıyoruz. Değerli katılımcılar finans sadece bir ekonomi meselesi değil, kalkınmanın, bağımsızlığın ve milletimizin geleceği olan güveninin teminatıdır. Sizlerden ricam bu toplantılar sonucunda sadece Türkiye'nin değil, bölgemizin ve dünyanın refahına hizmet edecek somut çözümler üretmenizdir. Özellikle Suriye'de yaşanan gelişmelere baktığımızda savaşlardan yıpranmış ve uzun süredir ihmal edilmiş ekonomisinin yeniden ayağa kaldırılmasında finans sektörünün de son derece önemli olacağı açıktır. Ve bütün kurumlarıyla birlikte Suriye'de finansal yapının da yeniden inşası konusunda inanıyorum ki bu toplantıdan farklı fikirler, öneriler çıkacaktır."
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ BAŞKANI ALPASLAN ÇAKAR: "BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN BÜYÜKLÜĞÜ 30 TRİLYON TL'YA ULAŞTI"
"Bankacılığın Geleceği" panelinin moderatörlüğünü üstlenen Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar, konuşmasına 2024 yılının değerlendirmesiyle başladı. 2024 yılının dünyada küresel ticaret hacmindeki daralma, savaşlar, yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak finansal sıkılaşma programlarının etkisi aldığında başladığına dikkat çekti. Türkiye'nin 2024 hikayesinde mevcut konjonktürel etkilerin yanı sıra, Eylül 2023'de açıklanan OVP'nin etkisine dikkat çeken Çakar, "Orta vadeli plan fiyat istikrarı, bütçe disiplini, sürdürülebilir cari açık ve yapısal reformlar üzerine inşa edildi. Biz bankacılık sektörü ve finans sektörü özellikle birinci maddeden yani fiyat istikrarı, finansal istikrar çerçevesinde bütün politikalarımızı o çerçevede oluşturduk. Gelinen nokta itibariyle, Merkez Bankası rezervi 160 milyar dolara ulaştı, Uluslararası derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin notlarını arttırdı, gri listeden çıktık. Özellikle büyüme tarafında iç talep yerine dış talep kaynaklı bir büyüme mekanizması söz konusu, cari açığa bakıldığında yüzde 1'in altına düşmüş durumda" dedi
Bankacılık sektörü olarak gelinen noktaya da değinen Çakar, "Bankacılık sektörüne bakıldığında 30 trilyon TL'lik bir büyüklükle ile uğraştık biz. Bunun gayri safi milli hasıla içerisinde de bankacılık sektörünün büyüklüğü yüzde 76'ya geldi. Bu, ülkemiz ölçeğinde anlamlı bir rakam. Ama Euro bölgesi ve daha gelişmiş ülkelere bakıldığında bu oranın çok daha yüksek seviyelere gidebileceğini de hep beraber biliyoruz. Mevduata geldiğinizde; 18.2 trilyon TL seviyesinde. Bugün itibariyle bilanço içerisindeki payı yüzde altmışlar seviyesinde. İkinci önemli husus kredi tarafına geldiğimizde 15 trilyon TL'lik bir kredi hacmine sahibiz. 15 trilyon TL'lik kredi, toplam bilanço üzerinde yüzde 51 paya sahip; ki bu belli periyotlarda çok daha yüksek olabiliyor ki daha da yükselmesi muhtemel bir oran" dedi.
HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ OSMAN ARSLAN: "KREDİ GERİ ÖDEMELERİNDE SEKTÖR AÇISINDAN OLUMSUZ BİR TABLO YOK"
Selektif krediden bahseden Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, "OVP'nin çerçevesini çizdiği selektif yani seçici kredi anlayışımız yatırımı, üretimi, ihracatı, istihdamı ve en nihayetinde de cari açığı azaltılmasına katkı sağlayacak bir anlayışı ifade ediyor. Türkiye'de bankacılık sektörü gelişmiş olmasına rağmen aslında bir baktığınız zaman bir taraftan da işte Avrupa'da ya da Amerika'da büyük bir bankanın aktif büyüklüğü kadar da oluşamadık. Finans sisteminin büyümesi lazım ama bu büyümeyi reel sektörü büyüterek yapmak çok önemli. Aksi halde kaynaklar ve finans yönetimi belli bir kesimin elinde toplanıp yönetilir hale geliyor" dedi.
Kredilerin geri ödenmesi konusunda da değinen Arslan, Nakdi kredilerde yüzde 34, gayri nakdi kredilerde yüzde 39, KOBİ kredilerinde yüzde 35 ile enflasyonun altında bir büyüme gösterildiğine dikkat çekerek, "Kredi kalitesini takip ettiğimiz entier oranına göre 2023'te yüzde 1.60 olan sorunlu kredi oranı 1. 80'e geldi. Bir diğer gösterge de yakın izlemede dediğimiz 30-60 gün gecikme oranı yüzde 7. Bu oranda bir bozulma yok önceki yıla. İki göstergedeki oranları da son derece başarılı" dedi.
VAKIFBANK GENEL MÜDÜRÜ ABDİ SERDAR ÜSTÜNSALİH:" 2025'İN İLK ÇEYREĞİNE CİDDİ BİR KAYNAK GİRİŞİYLE GİRECEĞİZ"
2025 yılında enflasyondaki düşüşe bağlı olarak kredi büyümesinin de devam edeceğini belirten Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, "Yurtdışı kaynak temini açısından sektör açısından son derece başarılı bir yıl oldu. Bu sene 33 milyar doları aştık. Bu bir rekor. Bu rekora en yakın yıl olan 2017'de 20 milyar dolar kaynak sağlamıştık" dedi.
Kaynak çeşitliliğinde çok önem verdiklerini belirten Üstünsalih, "Kıtalardan kaynak temin etmek ülkemize oldukça fayda sağlıyor. Diğer taraftan 2024 yılında gördüğümüz başka bir şey vardı. Daha önceki yıllarda işlemlerimize katılmayan bankaların iştahlarının olduğunu görmek sevindirici. 2025'in ilk çeyreğinde de kıta ülkelerinde olan kalkınma bankalarının da Türkiye'ye olan iştahını görüyoruz. Biz 2025'in ilk çeyreğinde ciddi bir kaynak girişi de sağlayacağız. Bütün bu ülkemize olan iştah ülkemize giren kaynakların efektif değerlendirmesi konusunda da elimizden geldiğince verimli olarak çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
GARANTİ BBVA GENEL MÜDÜRÜ MAHMUT AKTEN: "BDDK VE MB, BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ TÜM DESTEĞİ SAĞLIYOR"
Sermaye yeterlilik açısından hedeflerin üzerinde bir bankacılık sektörüne sahip olduğumuzu belirten Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, ABD'de bankaların battığı bu dönemde Türkiye'deki bankaların duruşu sektörün gücünü gösteriyor dedi. Son yıllarda tüm dünyada etkisni gösteren COVID, enflasyoni jeopolitik riskler gibi faktörlerden bankacılık sektörünün diğer sektörlere göre daha fazla etkilendiğini belirten Akten, "Karlılığa baktığımız zaman 408 milyar dolar olan gelir 308 milyar dolara düştü. Buralarda bir miktar erime var. Ama büyüyen ve güçlenen bir sektörden bahsediyoruz. BDDK ve Merkez Bankası sektörümüze tüm desteği sağlıyor. Kademeli bir faiz düşüşü ile birlikte, bankacılık sektörü de bundan faydalanacak ve maksimum destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
AKBANK GENEL MÜDÜRÜ KAAN GÜR: "SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BANKALAR AÇISINDAN BİR TERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR"
Konuşmasında sürdürülebilirlik konusuna değinen Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, iklim değişikliği ile ilgili 2050 yılına kadar yapılan hesaplamanın detaylarını aktardı. Gerekli adımların atılmaması durumunda dünya GSMH'nın yüzde 60'ına mal olurken, 1 milyara yakın ekolojik göçe, Mısır ve pirinç rekoltesinde yüzde 12 ile 25'e kadar azalma ve biyo çeşitliliğin kaybı yaşanacak ve dünyada 600 şehir dünyada ortadan kalkacak. Bu tablo karşısında sürdürülebilirliğin bankalar açısından bir tercih değil zorunluluktur diyen Kaan Gür, "Risklerin önlenmesi konusunda bankalar çok aktif rol üstleniyor. İnsan ve toplum faktörünü, sürdürülebilirliğin tam ortasına koyuyor. Yaptığımız her şey değer yaratmak için. Burada ekonomik değil, topluma ve insana değerde bahsediyorum. Akbank olarak 2050 Net Zero Bankacılık Birliği'ne üye olduk. Çok ciddi yaptırımları var. Banka genel müdürü olarak bende belli taahhütlerin altında şahsen imza atıyorum" dedi.
Türkiye ve Avrupa'nın en büyük ileri dönüşüm projelerinden biri olan "Dönüşümde Gelecek Var" projesinin detaylarından da bahseden Gür, "Dönüşümde Gelecek Var projemizle ile işlevini tamamlamış ofis eşyalarımızı okul mobilyalarına dönüştürdük. Proje sonunda, ileri dönüşümle ürettiğimiz 18 bini aşkın yeni mobilyayı deprem bölgesindeki 1300'den fazla okulda 400 bine yakın öğrencinin kullanımına sunacağız" dedi.
SİPAY YÖNETİM KURULU BAŞKANI NEZİH SİPAHİOĞLU: "FİNTECHLERE, 9 AYDA 182 MİLYIN DOLAR YATIRIM YAPILDI"
Sipay Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Sipahioğlu, Türk fintek sektörünün, güçlü altyapısı, yenilikçi çözümleri ve küresel iş birlikleriyle uluslararası pazarlarda da lider bir konumda yer almayı hedeflediğine dikkat çekti. 2024 yılının ilk dokuz ayında fintek girişimlerine 182 milyon dolar yatırım yapıldı ve bu tutar bir önceki yılın aynı dönemine göre rekor bir artış gösterdiğine belirten Sipahioğlu, "Toplam girişim yatırımları ise 754 milyon dolara ulaştı. Sipay olarak 2024 yılında yatırımlarının yüzde 10'unu ülkemize getirmekten gurur ve mutluluk duyuyoruz. Bu iş birlikleri sadece sermaye desteği sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bilgi paylaşımı, yeni pazarlara erişim, teknoloji transferi gibi alanlarda da katkılar sunarak Türkiye fintech ekosisteminin globalleşmesinde önemli bir rol oynayacak" dedi.
Küresel yapay zeka pazarının 2027 yılına kadar yıllık yüzde 20 büyümesinin beklendiğini söyleyen Nezih Sipahioğlu, "Özellikle müşteri verilerini analiz etme, hiper kişiselleştirilmiş hizmet sunma kapasitesi, fintech şirketlerinin müşteri memnuniyetini arttırmasına, müşteriler için daha öngörülü, daha etkin ve etkili ürünle hizmetlerle pazar genişletmesine olanak sağlıyor. Kredi değerlendirmesi ve risk yönetimi süreçlerinde yapay zeka destekli algoritmaların kullanılması, kullanıcı harcama alışkanlıklarına dayalı öneriler sunan akıllı dijital cüzdan uygulamaları gerçek zamanlı dolandırıcılık tespiti ile geliştirilmiş veri analitik sistemleri bu alanda yapılabilecek değişik çalışmalar olarak öne çıkıyor" dedi. "Türk fintech sektörü teknolojik inovasyonlara yaptığı yatırımlarla, küresel rekabette öne çıkma hedefini blokchain, açık bankacılık, yapay zeka ve gömülü finans gibi alanlarda yapılan çalışmalarla da sürdürmelidir" diyen Sipahioğlu, cross border çözümler, gömülü finans ve dijital para projeleri gibi alanlarda küresel rekabette önemli avantajlara sahip olunduğuna da değindi.
FİNTECH EKOSİSTEMİNİN 205 MİLYAR DOLARA ULAŞMASI BEKLENİYOR
McKinsey'nin analizlerine göre 2022 yılında küresel bankacılık sektörünün toplamı gelirlerinin yüzde 5'ini oluşturan ve yaklaşık 150 milyar dolar ile 205 milyar dolar arasında bir büyüklüğe ulaşan fintech pazarı gelirlerinin önümüzdeki dönemde de yıllık ortalama yüzde 15 büyümesi bekleniyor. Bu öngörüler doğrultusunda yapılan hesaplamalara göre; finansal teknolojilerin gelirleri 2028 yılına kadar 400 milyar doları bulabilir.
VAKIF KATILIM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ALİ AKBEN: "TOPLUM REFAHININ TABANA YAYILMASINI DESTEKLEYECEĞİZ"
"Katılım Bankacılığında Türkiye İçin Fırsatlar" sunumunu gerçekleştiren Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, küresel finansal istikrarsızlıkların, enflasyonist baskıların ve jeopolitik gerilimlere rağmen Türkiye ekonomisinin zorlukları fırsata çevirme konusundaki kararlılığına dikkat çekti.
Liralaşmayı teşvik edici politikalar, katma değerli üretim, ihracat odaklı büyüme stratejileri ülkemizin sürdürülebilir kalkınma yolculuğunu güçlü bir şekilde desteklediğini belirten Akben, "Katılım bankacılığı da bu süreçte sürdürülebilir bir büyümeye katkıda bulunan temel aktörlerden biri olarak Türkiye'nin makro ekonomik iklimini desteklemeye, tabana yaygın toplumsal refahın inşasına katkı sunmaya devam ediyor. Reel ekonominin ihtiyaçlarına çözüm önerileri geliştirmeye yönelik güçlü bir gayret gösteren katılım finans sektörü, ekonomi otoritelerinin yönlendirmeleriyle hizalanarak ekonomik öncelikleri merkeze alıyor, güçlü finansal gelişiminden taviz vermeyerek büyüme ivmesini koruyor" dedi.
KATILIM BANKALARININ AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ 2.5 TRİLYON TL
Katılım bankacılığının rakamlarla ilgili bilgi veren Akben; katılım bankalarının toplam aktif büyüklüğü Ekim ayı itibariyle yılbaşına göre yüzde 23 artmış 2.5 trilyon TL'ye ulaştığını söyledi. Akben, "Söz konusu aktif büyüme performansı bankacılık açısından rekabet koşullarının zorlaştığı bu dönemde katılım bankalarının da pazar payının 8,2 civarında gerçekleşmesi düzeyinde korumasını sağladı. Katılım bankaları bu dönemde aktif büyümesini yalnızca niceliksel ölçekte gerçekleştirmedi, aynı zamanda niteliksel açıdan da katma değer üretecek alanlarda penetrasyon göstermeyi amaçladı. Bunun bir gereği ve doğal sonucu olarak da nakdi finansmanlar yılbaşına göre yüzde 26 düzeyinde artış kaydederek toplamda 1.4 trilyon TL seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde toplanan fonlar ise yüzde 13 artış kaydederek 1.8 trilyon TL'ye ye ulaştı" dedi.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin Eylül 2024 verilerine göre bugün 9 katılım bankası toplam 1.503 şube 21.000 civarında personelle hizmet sunuyor. Orta vadeli perspektifte incelendiğinde katılım bankacılığı; sektörüne yeni oyuncuların katılması, müşteri tabanlılığı ve birimlerinin olgunlaşması, ürün ve hizmet çeşitliliğinin artmasıyla katılım bankalarının sektördeki pay aktif büyüklük pazar payı hızlıca yükselmeye devam ediyor. 2017 yılında yüzde 5 düzeyinde olan bu pay aktif büyüklük pazar payının bugün gelinen noktada yüzde 8.2 seviyesinde gerçekleşmiş olması bu gelişmeyi gösteriyor.
TÜRKİYE KALKINMA VE YATIRIM BANKASI GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM HALİL ÖZTOP: "SÜRDÜRÜLEBİLİR TAHVİL MİKTARI 641 MİLYAR DOLAR İKEN ŞİMDİ 4.3 TRİLYON DOLARA ÇIKTI"
Sürdürülebilir finansmanın, yalnızca ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmayıp çevresel ve sosyal değerlerin korunmasını da önceliklendiren bir olgu olduğuna dikkat çeken Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop, "Birleşmiş Milletler'in 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu çarpıcı sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Rapora göre 17 sürdürülebilir kalkınma amacının sadece yüzde 16'sının 2030 yılına kadar küresel ölçekte hedefe ulaşma yolunda olduğu görülmekte. Geri kalan yüzde 84'teyse sınırlı ilerleme var. Bu olumsuz gidişatı durdurmak için şüphesiz ki, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik acil finansman ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu süreçte özel sermayenin yenilikçi finansman modelleri sürdürülebilir yatırım araçlarıyla harekete geçilmesi hayati önem taşımaktadır. Bunun yanında sürdürülebilir yeşil tahvilleri de çok kıymetli buluyoruz. OECD'nin Küresel Borç Raporu'na göre sürdürülebilir tahvil miktarının 5 yıl önceki rakamı 641 milyar dolar iken şimdi 4.3 trilyon dolar arasında. Bloomberg verilerine göre ise 2024 yılının üçüncü çeyreğinde 385 milyar dolarlık kredi kullanımı ve tahvil ihracı gerçekleşmiştir" dedi.
Uluslararası kalkınma bankalarının sürdürülebilir kalkınmaya ciddi bir katkı sağladığını belirten Öztop, "Bununla ilgili olarak da uluslararası kalkınma finansmanı şimdiye kadar sağlamış olduğu finansman 125 milyar doları bulmakta. Bunun yaklaşık yarısı ise iklim finansmanıyla ilgili. Türkiye Kalkınma Yatırım Bankası olarak uluslararası kalkınma finansman kuruluşlarından kaynak istediğimiz zaman hepsinin ajandasının ilk sırasında iklim değişikliği, iklim finansmanı yer almakta. Banka olarak da bunu bir sorumluluk olarak addediyoruz, olaya sadece ekonomik, sadece teknik olay yaklaşmıyoruz aynı zamanda sosyal ve çevresel olarak da bakıyoruz. Bu anlamda da istihdamımız da bu anlamda bu şekilde yapıyoruz" dedi.
PAPARA YÖNETİM KURULU BAŞKANI AHMED F. KARSLI: "DÜNYADA 1.4 MİLYAR İNSAN FİNANSAL HİZMETLERE ULAŞAMAZKEN, 4.2 MİLYAR İNSAN CEP TELEFONUNA SAHİP"
Dünyada hâlâ 1.4 milyar insanın bankacılık hizmetlerine erişimi yok. Ama bunun yanında 2024 yılında akıllı telefon sahibi sayısı 4.2 milyara geldi. Bu rakamın 2029'da 6.1 milyara çıkması bekleniyor bu verinin niye önemli olduğunu söyle açıklamak isterim size" diye sözlerine başlayan Papara Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed F. Karslı,"Papara yurt dışında yatırım yapma stratejilerine karar verirken aslında bu iki temel veriden yola çıkıyor. Yabancı yatırımlarımıza karar vermeye çalışırken bazı kriterlere bakıyoruz. Bunlardan birincisi aslında o pazarda gerçek anlamda bir pazar potansiyelinin olması. Herhangi bir coğrafyada akıllı telefon sahipliği oranı ya da internet penetrasyonu yüksekken mobil bankacılık ya da internet bankacılığı penetrasyonu düşükse burada temel olarak bir fırsat var demektir. Herhangi bir coğrafyada insanların akıllı telefonu varken akıllı telefonda Tik Tok, İnstagram Whatsapp gibi hizmetleri düzenli kullanıyorken mobil bankacılık hizmetlerinden uzak kaldılarsa burası papara için potansiyel bir yatırım fırsatına sahip bir pazardır. İkinci olarak herhangi bir pazarda yatırım yapmaya karar verdiğimizde pazardaki rekabet ortamını değerlendiriyoruz birçok pazarda globalde özellikle gelişen pazarlarda ciddi fintech yatırımları var örnek vermek gerekirse gelişen pazarlarda en dikkat çekenlerden birisi Latin Amerika. Başka örnekler vermek gerekirse Nijerya gibi Kenya gibi pazarlar bizim verilerimizde yatırım yapılabilir pazarlar olarak gözükse de rekabetin çok kızıştığı pazarlar o yüzden bizi rekabet ortamını özellikle değerlendirme gereği hissediyoruz gelişmekte olan piyasalarda. Operasyonel maliyetlerimizi değerlendiriyoruz ve son olarak bölgesel faktörleri değerlendiriyoruz bölgesel faktörden kastımız şu; özellikle gelişmekte olan piyasalarda yatırım kararı verdikten sonra faaliyetimiz takdir edersiniz ki bütün pazarlarda regülasyona tabi faaliyetler. Oradaki regülatörün pazarına yaklaşımı regülatörün pazarı büyütmek için çabaları ve fintechere karşı olan tutumu bizim için oldukça önemli. Ben kendim şahsen siyasetten çok uzak bir insan olsam da dış siyaseti ne kadar doğru yaptığımızı paparanın yurt dışı yatırımlarını yapmaya çalışırken okuyabiliyorum. Paparanın ilk yabancı yatırım yaptığı pazar olan Pakistan'da biz görüyoruz ki Türkiye'nin dışarıda yürüttüğü doğru siyaset aslında Türklere ve Türk yatırımcılara karşı olan tutumu da tamamen değiştiriyor ve karar verme mekanizmalarını etkiliyor" dedi.
MİSYON BANK GENEL MÜDÜRÜ ÖNDER HALİSDEMİR: "DÜNYANIN YASTIK ALTI PARASI DİJİTAL VARLIKLARA YÖNELDİ"
Dünyanın yastık altı parası dijital varlıklara yöneldi diyen Misyon Bank Genel Müdürü Önder Halisdemir, "Dünya genelinde yatırımcılar 7/24 erişilebilir, yüksek giriş sermayesi gerektirmeyen dijital varlıklara akın ediyor. Bugün globalde dijital varlık yatırımcıları, 500 milyon sayısını aşmış durumda. Amerika biliyorsunuz biz bu yıl bunun önündeki barajı kaldırdı. Trump "Ben burayı dijital ekonominin, başkenti yapacağım" dedi ve ülkeler arasında çok ciddi bir rekabet başladı. Bugüne kadar kripto paralar, shitcoin denen paralar ön gösterimde. Yani 12 milyon Türk yatırımcısının da yatırım yaptığı, dünyada 500 milyon insanın yatırım yaptığı konular çok inanmasak da projelere geniş ilgi çekti ve herkes bir dijital cüzdan sahibi oldu. Kripto alışverişini öğrendi, pazarı tanımladı ve bir parçası oldu. Bu ön gösterimle birazdan olacak olanları birbirine karıştırmamamız lazım. Bu ön gösterimde bankacıların biraz tabii risk tarafıyla "ya böyle şey olur mu? Bunların dayanak varlığı nedir? Bitcoin'in bile dayanak varlığı nedir?" tipi sorgulamalar oldu. Ama bu ön gösterimden sonra esas filmin başladığını, başlayacağını görüyoruz" dedi.
Artık buz dağının görünmeyen kısmı perde önüne çıkıyor ve gerçek dünya varlıklarının tokenizasyonu dönemi başladığına dikkat çeken Halisdemir, "Bu bambaşka bir dünyanın ve finansın kapısını açmış oluyor. Tokenizasyonda bireysel yatırım için sınırlar kalktı. Dolayısıyla ülkemizin de kaybedecek vakti yok. Bu işi fırsat ve risk zaviyesinden görebiliriz. Fırsat zaviyesini konuşmaya detaylandırmaya çok gerek yok. Ama risk zaviyesi şudur; Twitter'dan sosyal medya kanallarından bugün sıradan bir vatandaş orta segment eğer Dubai'den, İsviçre'den, Amerika'dan yüz dolarlık, yüz euroluk alabileceğini bildiği bir noktada ülkemizin de yastık altı parasının bu defa reel biçimde çok hızlı biçimde dünyadaki varlıklara doğru akacağını öngörmeliyiz. Dolayısıyla ülkemizin kaybedecek günleri, haftaları yok bu konuda. Bu sene yasamız çıktı. Sermaye Piyasası Kurumumuzda ikincil düzenlemelere başlıyor bu alanda ama dünya bizi beklemiyor. Hepimizin bunun farkında olmamız lazım" dedi.
MEHMET ŞİMŞEK PARA SOHBETLERİ'NDE
12. kez düzenlenen Para Sohbetleri, A Para Yayın Koordinatörü Özlem Doğaner'in moderatörlüğünde T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katılımıyla gerçekleşti.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Finansın geleceğine yön verecek olan "4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri", Borsa İstanbul, Emlak Katılım, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, RHG Enertürk Enerji, Sipay, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Yıldız Holding, Ziraat Bankası ana sponsorluğunda ve Kuzu Grup co-sponsorluğunda gerçekleşirken, destek sponsorları Artaş Holding, Cengiz Holding, ColendiBank, Damat Tween, Finansal Kurumlar Birliği, Limak Holding, Misyon Yatırım Bankası, Papara, Philip Capital, Rixos Hotels, Torkam Holding oldu.