Dijital telif yasasında son durum ne? Uzmanlardan dikkat çeken değerlendirme: Habere telif ödenmemesi basının gelirini düşürüyor
Türkiye, dijital telif yasası konusunda adımlar atarken; TBMM konuyla ilgili harekete geçti. Uzmanlar Türkiye'deki telif yasasının yetersiz olduğuna dikkat çekerken, dijital platformların haberlere telif ödememesinin basının gelirini düşürdüğü belirtildi.
Telif, ticaret ve marka hukuku uzmanı avukat Simay Özalp, haberlerin dijital platformlar tarafından telif ödemeden ve kaynak belirtilmeden kullanması nedeniyle haberi üreten basın yayıncılarının gelirinde önemli düşüş yaşandığını belirterek, telif yasasının güncellenmesi gerektiğini söyledi.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonunca dijital ağların hukuksal ve yönetsel çerçeveye alınmasına yönelik çalışmaları AA muhabirine değerlendiren avukat Özalp, dijitalleşme ve teknolojik gelişimler üzerine telif hukukunda bazı güncellemeler yapılması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği (AB) tarafından 2019'da yayınlanan Dijital Tek Pazarda Telif Hakkı Direktifi ile telif hakları konusunda bazı güncellemeler yapıldığını kaydeden Özalp, burada basın yayınlarının korunmasının, dijital platformlar ile içerik yaratıcılarının elde ettiği kar arasındaki değer farkının azaltılmasının ve iki grup arasındaki iş birliğinin teşvik edilmesinin amaçlandığını dile getirdi.
Türkiye'de de TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nun dijital telif haklarıyla alakalı bir yasal düzenleme üzerinde çalıştığını hatırlatan Özalp, haberlerin "eser" olarak tanımlanması ve basın kuruluşlarına bağlantılı hak sahipliği tanınması taleplerini komisyonun değerlendirdiğini aktardı.
TELİF YASASI YETERSİZ
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 1952 yılında yürürlüğe girdiğini ve günümüz koşullarına uyum sağlamadığını söyleyen Özalp, "Dünyada yaşanan teknolojik ilerlemeler ve çağın gerektirdikleri nazara alındığında bu kanunun ihtiyaçları karşılamadığı, yetersiz kaldığı açıkça görülmektedir. Telif yasasının güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak burada basın yayıncılarının özellikle üzerinde durduğu ve yakındıkları konular, yasanın içerisinde günlük haberlerin, 'eser' olarak tanımlanmaması ve basın yayıncılarına bağlantılı hak sahipliğinin tanınmamasıdır." ifadelerini kullandı.
"Bağlantılı hak sahipliği"nin icracı sanatçılara, film yapımcılarına, radyo ve televizyon kuruluşlarına verildiğini, bunlar arasında basın yayıncılarının sayılmadığını belirten Özalp, bir haberi ilk kez üreterek topluma ulaştırma çabası dikkate alındığında basın yayıncılarına da bu emeğin karşılığı olarak basın yayıncılarına da bağlantılı hak sahipliği tanınmasının yerinde bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Avukat Özalp bu hakkın tanınmamasından ötürü basın yayıncıların telif hukukundan kaynaklı koruma hükümlerinden yararlanamadığını, bunun da bir takım mağduriyetlerin yol açtığını vurguladı.
DİJİTAL PLATFORMLAR HAKSIZ GELİR ELDE EDİYOR
TBMM komisyonu tarafından yapılan çalışmalara değinen Özalp, şunları kaydetti: "Günümüzde gazete gibi yayınlar yerine artık haberin dijital dünyaya kaydığı görülmektedir. Basın yayıncıları bir haberi ilk yayınlayan kişi olarak avantaj, yani öncelikli bir durum elde etmek isterken, internet ortamında haberlerin kopyalanması ve dijital platformlar tarafından hiçbir telif ödenmeden ve haber kaynağına atıf yapılmadan haksız yere kullanılması sıkça rastlanan bir durumdur. Basın yayıncılarının bir haberi üretmek için verdiği emeğe karşılık, dijitalleşmenin sağladığı imkanlarla üçüncü kişiler, bu emek üzerinden haksız gelir elde etmekte. Bu durum, basın yayıncılarının gelirinde önemli bir düşüşe neden olmaktadır."
Dijital platformların, basın yayıncılarına oranla çok daha güçlü konumda olmasının orantısız bir pazar gücü eşitsizliği yarattığına dikkati çeken Özalp, komisyon tarafından yapılan çalışmalarda dijital platformların, tekele yakın bir pazar gücüne sahip olması nedeniyle hakim durumun kötüye kullanılması bakımından rekabet hukuku kapsamında da incelendiğini ifade etti.
Avukat Özalp, çalışmaları yapılan yasa tasarısının AB Dijital Pazarlar Yasası'na uyum kapsamında rekabet hukuku ile dijital platformlar arasındaki dengeyi sağlamayı amaçlayan bir tasarı olduğunun altını çizdi.
Dijital mecralarda haberlerin de etkileşim almak ve reklam geliri elde etme uğruna farklı bir boyuta evrilebildiğini dile getiren Özalp, bu durumun ise haberciliğin kamusallığı ve toplum yararını gözeten niteliğini zedeleyerek çeşitli dezenformasyonlara yol açabileceğini vurguladı.
HABER FOTOĞRAFININ ESER SAYILMAMASI HAK KAYBINA YOL AÇIYOR
Özalp, basın kuruluşlarının yazılı, sözlü ve görsel haberlerden gelir elde ettiğine işaret ederek, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre bir fotoğrafın 'eser' niteliği taşıyabilmesi için bilirkişiler tarafından o fotoğrafın eser niteliğini taşıdığının tespit edilmesi gerektiğini, bu sayede telif korumasından yararlanılarak cezai yaptırım uygulanabileceğini anlattı.
Günlük haber fotoğraflarının ise eser sayılmadığını ifade eden Özalp, "Fotoğraflı haberlerde yaşanan mağduriyete, Anadolu Ajansı muhabiri tarafından çekilen ve Ukrayna Savaşı'nın simgesi haline gelen Olena Kurilo'nun fotoğrafını örnek verebiliriz. Bu fotoğrafın dünya çapında telif ödenmeden ticari amaçlı kullanıldığı ve basıldığı, ancak bu kişilere karşı herhangi bir yaptırım uygulanamadığı görülmüştür. Bu durum, gerek fotoğrafı çeken kişi gerekse bu haberi yayınlayan ajans açısından ciddi bir hak kaybına sebep olmuştur." dedi.