Sıfır Atık'ta 100 milyarlık ekonomik kazanç! 2035 hedefi belirlendi
Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan "Sıfır Atık" projesi kapsamında 47 milyon ton atık ekonomiye kazandırılırken, tasarruf 100 milyar TL seviyesine ulaştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2035'te yüzde 60'lık geri dönüşüm hedefi belirledi.
Kağıttan plastiğe, metalden cama kadar birçok atığın geri dönüşümünde dünyaya örnek olan Sıfır Atık Projesi, 6 yılda Türk ekonomisine tarihi bir katkı sağladı. 2017'den bu yana yaklaşık 47 milyon ton atık ekonomiye kazandırılırken, bu süreçte tasarruf edilen miktar 100 milyar lirayı buldu. 2023 yıl sonu itibarıyla geri kazanım oranı yüzde 35'e yükselerek zirveyi gördü. Böylelikle her 3 atıktan en az birinin geri dönüşümü sağlandı. Bakanlık, 2035 hedefini 'yüzde 60' olarak belirledi.
SIFIR ATIK DEVRİMİ
6 yıllık süre zarfında 172 bin binada Sıfır Atık Yönetim Sistemi'ni hayata geçiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 19 milyonu aşkın vatandaşa da eğitim vererek geri dönüşümün ülke ekonomisi ve küresel iklim için önemini anlattı. Proje başlangıcından bu yana toplanan 47 milyon ton atık ise bakanlık tarafından lisanslandırılan işletmelerce dönüştürüldü ve ekonomiye yeniden kazandırıldı.
AĞAÇLAR KURTARILDI
Türkiye Yüzyılı'nın en büyük çevre hareketi olan Sıfır Atık Projesi, 6 yıl içinde 434 milyona yakın ağacın kurtarılmasına vesile oldu. Bu süreçte 5 milyon ton sera gazı salınımı önlendi, yaklaşık 110 milyon varil petrol tasarruf edildi. Tarihi başarılarıyla dünya çapında da adından söz ettiren proje sayesinde, 30 Mart tarihi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun kararıyla "Uluslararası Sıfır Atık Günü" ilan edilmişti.
110 MİLYON VARİL PETROL TASARRUF EDİLDİ
- Her 3 atıktan biri ekonomiye yeniden kazandırıldı.
- Yaklaşık 110 milyon varil petrol tasarruf edildi.
- 434 milyona yakın ağaç kurtarıldı.
- 47 milyon ton atık ekonomiye kazandırıldı.
- 5 milyon ton sera gazı salımı önlendi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DENGEDİR
En basit tanımı ile sürdürülebilirlik, çevre, toplum ve ekonomi arasındaki dengedir. Sürdürülebilirlik, dünyadaki yaşamı tehlikeye atmadan ve kimseyi geride bırakmadan gezegeni korumak, küresel ısınmayı durdurmak ve sosyal kalkınmayı teşvik etmeyi kapsar. En geniş anlamıyla ise sürdürülebilirlik, bir süreci zaman içinde sürekli olarak devam ettirebilme ve destekleme yeteneğini ifade eder. İş ve politika bağlamlarında sürdürülebilirlik ise doğal veya fiziksel kaynakların tükenmesini önlemek, uzun vadede kullanılabilir durumlar yaratmaktır. Sürdürülebilirlikle ilgili en sık alıntılanan tanım, BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nun tanımıdır: "Sürdürülebilir kalkınma, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayan kalkınmadır." Kısaca, gelecek nesiller için sağlam toplum yapısı inşa etmek amacıyla çevre sağlığı, sosyal eşitlik ve ekonomik sistemlerin entegrasyonu, denebilir. Sürdürülebilirlik kavramının ana akımlaşmasına neden olan olaylardan ilki 1987 yılında Brundtland Raporu'nun yayınlanması. Sürdürülebilirlik kavramı bugünkü anlamıyla ilk kez bu raporda kullanıldı. Bu rapor sürdürülebilir kalkınmayı, "Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak" olarak tanımlanıyor. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Brundtland Raporu, ekonomik gelişme ve küreselleşmenin olumsuz çevresel sonuçları konusunda ilk uyarıda bulunan, sanayileşme ve nüfus artışından kaynaklanan sorunlara çözümler sunmaya çalışan ilk metin.